19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

İnanç ve Hoşgörüsüzlük (44)


REFORM HAREKETİ VE PROTESTANLIK III. (Reforma Esin Verenler ve Protestanlığın Yayılışı) : Alman Reformu, hızla komşu ülkelerde yayıldı. Geçen bahisde adlarını andığımız Zwingli ve Oecolampadius’un İsviçredeki çalışmalarından başka, başlangıçda serbest bir İmparatorluk kenti olan Strasbourg eski bir Dominiken Martin Bucer’in, Hollanda Heinrich Voes ve Johann Esch’in, İskandinavya Danimarkalı Martin Reinhardt ve Andreas von Karlstadt’ın ve genel olarak Avrupa birçok başka teologların, Luther’in Augustinien düzeninin misyonerliğine tanık oldular. Protestanlığın İngiltere ve Fransadaki farklı gelişmelerini ayrıca inceleyeceğiz. Fakat önce, resmî olarak Martin Luther’den başlatılan aktif reformasyon yolunu aydınlatan fikir sahiplerinden İngiliz John Wyecliffe’in öğretilerinden ilham alan Çek Jan Hus’un, ülkesindeki başarısız girişimlerini ve XIII. asıra kadar geriye uzanan toplumsal dönüşümü, kronolojik sırayı bozma pahasına irdelememiz gerekir.

Otoritenin sorgulanmasını tahrik eden bir somut olay da, korkunç veba salgınıdır. Göz kamaştırıcı katedrallerde ömür geçiren ve kafir ilân ettikleri insanaların canını alan, ciğerlerini söken rahipler, doğa üstü güçlerle ilişki kurdukları iddialarına karşın böyle doğal belalara çare bulamıyorlardı. Kıtlıklar yüzünden iş arayışı sebebiyle kentlere hücum sonunda, sokakdaki insanların kendilerine, ekonomik çeşitlilik ve teknolojik yeniliklerle olanak bulma yolunu açtı. 1378-1416 arasında, Batı Hrıstiyanlığı içindek i Büyük Parçalanma prensler arasında kavgaya, köylülerin ayaklanmasına ndene olmuş; Hattâ, ulusculuğun endüstri devriminden sonra ortaya çıktığı iddiasına karşın, Kiliseye karşı bir ulusculuk o zaman türemişti. Bu ulusculuğun kaynağı, Oxford Üniversitesi’den John Wyecliffe’in (1330-1384) dile getirdiği, papanın “Deccal” olduğu; Kutsal Kitap İncil’in öngördüğü yoksulluğa dönülmesi; papalığın koyduğu vergilere ve zengin papalık mülklerine karşı Devlete ve Krala görev düştüğü yolundaki ayırımcı yeni görüşlerdir.

Başda, İngiltere, Fransa ve Hollanda’da dokuma ve özellikle yüz yıl savaşlarının gereği olarak ortaya çıkan silah sanayi’inde üretim, madencilik ve ticaret gelişti. Kitlesel üretimin verimliliği anlaşıldı. Sermaye arayışlarında, Augsburg’da “Fugger”, Floransa’da “Medici” aileleri gibi zengin grupların girişimleri bankacılığın gelişmesini sağladı. Kentlere dolmuş insan bolluğu emek sunumu rekabetine yol açtı. Toprak ağaları çalıştırdıklar köylüleri birlikde ikamet ettikleri alanlardan çıkararak “malikâne ekonomisi”ne son vermeye başladılar. XIII. asırdan itibaren İngiltere, Fransa ve İspanyada sağladıkları zenginlik ve kudretli orduları ile, ülkelerinde bir ölçüde merkezî güç oluyorlar, başka otorite tanımamaya başlıyorlardı. Fransanın “Örümcek Kral” lâkaplı Kralı XI. Louis (1461-1483) gibi önderler, artık kendilerinden başka otorite tanımaz olmuşlardı. Daha önce değindiğimiz üzere, matbaa icadı ile kültürel düzey ve “İncil Araştırmaları”sıçrama yaptı.

JAN HUS’un ACIKLI ÖYKÜSÜ: Güney Bohema’da Husinec’de 1372’de doğduğu tahmin edilen Jan Hus ailesi hakkında fazla bilgi yoktur. 

Jan Hus Kazık üstünde yakılırken.
Latince öğrenimi ve Prague Üniversitesinde korist olarak geçimini sağladığı öğrenciliğinden sonra Bethlehem Şapelinin başrahipliğne ve vaizliğine atanmış; sonra uluslararası prestiji olan Prague Üniversitesine hoca olarak girmişti. O zamandan beri, Papanın ve ruhban sınıfının din hakkında mutlak rehberliğini zihninde sorguluyordu.

1378’den beri Katolik kilisesi bölünmüştü. 1408’de, Romadaki papa Gregory III. ile Avignon’da kendisinin papalık hakkı olduğunu iddia eden (karşı papa-antipapa) Benedict XIII. arasında çıkan uzlaşmazlık Üniversiteye de intikâl etmişti. Kutsal Roma İmparatoru olma emelindeki Çek Kralı Wenceslaus (ya da Vaclac), Papa Gregory’nin işine müdahale edeceği endişesi ile ülkesindeki din büyüklerine ve üniversiteye tarafsız kalmaları talimatını vermiş; Üniversite yönetmeliğini, oradaki çok sayıdaki yabancı (Alman -Bavarialı, Saxon ve Polonyalı) hocalar aleyhine, Çeklere 3’er oy hakkı tanıyacak biçimde değiştirmiş; Hus’u rektör atamıştı. Rektör olarak tarafsız kaldığı oylamada, Bohemialı dörtlü blok içinde, Gregory’e sadık Başpiskapos Zbynek Zajiç dışındakiler Kralın dileğini yerine getirdiler. Roma Kilisesini tutan yabancı hocalar ve onları izleyerek yabancı lisans ve doktora öğrencileri üniversiteyi terk edip ülkelerindeki okullara yerleştiler. Bunlar Bohemialıların kâfir oldukları haberini her tarafa yayıyorlardı. Doğal olarak bu hareket Prague Üniversitesinin uluslararası ününü ve maddî olanaklarını zaafa uğrattı ise de Hus büyük itibar kazandı.

Bohemia prensesi Anne ile evlenen İngiltere Kralı II. Richard’ın Bohemia’yı ikinci ziyaretinde tanıtığı John Wyecliffe’in doktrinini öğrenen Hus bundan çok etkilenmişti. Bu fikirlerin Bohemia kilisesi’ne uygulanması gerektiği önerilerini etrafa yaymaya başladı. Önerileri hemen yandaş bulmuş “Husseit’ler” denilen grup oluşmuştu. Hattâ, bunlardan “Taborit”ler denilen radikal bir grup da ortaya çıkmıştı. Taboritler, İncil dışı kabûl ettikleri Roma kilisesinin her türlü fikir ve amellerine karşı idi. Bunların bir bölümü, 1450 dolaylarında ‘Bohemia Kardeşliği’ denilen bir tarikat oluşturacaktır. Bunlar da, Çek ülkesinden Moravia yolu ile kaçarak Almanyada “Moravia Kilisesini” kuracaklardır.

Bu arada, Pisa’da toplanan bir danışma kurulu, Roma Katolik kilisesinin kabûl etmediği (Karşı papa) V. Alexandre’ı papa seçti. Ancak papalık üzerinde post kavgalarıa ermemişti. Wenceslaus Alexeandre’a bağlılığını bildirdi. Başpiskapos Zajic de ona uymak zorunda kaldı; ancak, Wyecliffe’çilerin bir inanç karamaşası yarattıkları yolunda Kral’a telkinlerde bulunuyordu. 20 Aralık.1409 Aralık bildirisi ile Alexandre V.’den Wyecliffism’i ortadan kaldıracak önlemler alma görev ve yetkisi aldı.

1410 Hus, V.Alexadre’ı ikna etmek için huzuruna çıktı. Fakat ikna olmak şöyle dursun, Wyecliffe’in tüm değerli kitapları ve el yazmaları yakıldı; Hus ve izleyicileri Kilise dışı ilân edildi. Bohemia’nın birçok yerinde ayaklanmalar oldu.

Hükûmet Hus’un tarafında idi. Bethlehen Şapel’ind vaazlarına devam eden Hus Kiliseye karşı saldırlarının dozunu arttırdıkça arttırıyordu. Hele, Başpiskapos Zbynek Zajic’in 1411’de ölümü üzerine yeni bir evreye girildi; endüljanslar şiddetle eleştiri konusu oldu.

Alexandre V.in 1410’da ölümünden sonra Johannes XXIII. Karşı papa oldu. Roma Kilisesinin papa’sı XII. Gregorius’un muhafızlığını yapan Napolili Ladislaus üzerine bir haçlı seferi açtı. Bu haçlı ordusu Prague’a da girmiş; Bohemialı kâfirleri derhal endüljans almaya zorlamıştı. Pek çok insan korku içinde endüljans almaya koştu. Israrla “endüljans” aleyhinde vaazlar vermekde olan Hus’u, üniversiteli dostları yalnız bıraktılar. 1412’deki tartışmada, Hus, “Quaestio magistri Johannis Hus de indulgentiis-Jan Hus hocalara karşı endüljansları sorguluyor” başlıklı söylev ve vaazının kitapçığını verdi. Papa ve piskapos adlarını anmadığı bu kitapçıkda sürekli Wyecliffe’nin kitaplarına referansda bulunuyor; günahların para ile değil gerçek pişmanlıkla affedilebileceğinden söz ediyordu.

Birkaç gün sonra, Hus’un, Vok Voskaz Valdstena liderliğindeki izleyicileri Papalık bildirilerini yaktılar. Gizli zina yapan Simonistler’den* ibaret sahtekâr bir güruh olan Kilise mensupları yerine Hus’a itaat etme gereğini ilân ettiler. Korkunç kargaşa önlenemiyordu. Telaşlanan Kral’ın uzlaşma arayışları içinde Cesky Brod kentinde bir synod (danışma kurulu) için yaptığı çağırı, katılımcılar arasında Hus olmaması için, Prague’da başpiskaposlar sarayına çevrildi.

Burada alınan kararlara göre, üniversite hocaları, hattâ Romadaki papalı ğın temsilcisi Başpiskapos Albik, Hus ve izleyicilerine Papanın riyaset etiği ve kardinallerden müteşekkil bir kurum olan Kiliseye uymalarını hususunda nasihatta bulundular. Wyecliffeden başka hiçbir otoriteye artık saygı duymayan Hus, her şeyin Papa ve papazların eline bırakılması demek olan bu öneriyi şiddetle reddetti. Bu arada, Romada, 1413’de Wyecliffe kitap ve yazıları yakılıyordu.

Husseitlerin çoğunluğu da uzlaşma taraftarı idiler. Prague’daki rahipler, “Papalık Parçalanmasına” bir son verilmesi dileği ile birlikde Hus hakkındaki şikâyetlerini bir aracı ile Papaya ilettiler. Kaygıya kapılan Katolik Kilisesi bu durumu, 1.Kasım.1414 tarihinde Köstence (Costance) Danışma Kurulunda görüşmeye açtı. Wenceslaus’un kardeşi ve veliahd’ı Louxembourg’lu Sigismund, Hus’un da bu toplantıya katılması dileğinde idi. Fakat, Hus’un inatçılığı kendisini yargılanmaya, sonra da yakılarak idama götürecektir. İlk yargılanması, 5.Haziran.1415’de, son yıllarını geçirdiği Fransisken Manastırına transferi suçlanması hakkında oldu. Tövbe önerilerini geri çevirdi. 6.Haziranda, suçu sabit görülerek lânetlendi. Aforoz töreni Katedraldeki Kurul önünde 6.Temmuz’da icra edildi. Müzikli merasim ve toplu duadan sonra, kilise dışınaçıkarıldı. Lodi Piskapos’u, birinci görvlerinin kâfirliğin kökünün kazınması olduğu hakkında verdiği hutbeden sonra, yakılacağı kazığın yanına götürüldü. Orada dizlerinin üzerine çökmüş; Tanrı’ya düşmanlarını bağışlaması için niyazda bulunmuştur. Yobaz zorbalar, özgür fikirli bir insaniyetçiyi daha yakmışlar; fakat onun anısını tarihin belleğinden silememişlerdir. Ülke halkı çok büyük oranda Katolik Kilisesine bağlı kalma zorunda bırakılmışsa da, 6.Temmuz, Çekoslavakyada onu anma günü olarak kutlanagelmiştir.

Papalığın, hatasını anlaması 6 asır sürmüş; 1999’da Papa II. Johannes Paulus, bu idamın çok müessif ve zalimane bir olay olduğunu kabûl buyurmuşlardır.


*Simonist: İncil’deki “Havarilerin İşleri” kitabında anılan Simon Magnus’a atfen kutsal yerleri satışa çıkaran din suçlusu.

Yayın Tarihi : 19 Kasım 2008 Çarşamba 11:36:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Cemail Yenigün IP: 85.108.169.xxx Tarih : 20.11.2008 00:25:58

Hocam yazınızı tamamen okudum çok güzel ama benim eksikliğim Okuldayken Tarih bilgisi alamadım.(Ama Histori Channel'de) Leonardi Vincinin hayatını seyrettkten sonra çok doğru bir tanımla yapmışsınız Tebrik ediyorum. Saygılarımla