19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

İnanç ve Hoşgörüsüzlük (60)

AVRUPADA YAHUDİLERİN TOPLU DIŞLANMASI - GETTOLAR :

“Roma Ghettosu’nda Azimelle (hamursuz) alt geçidi”. Ettore Roesler Franz adındaki alman asıllı İtalyan sanatçısının 1880 yılında yaptığı, Palazzo Braschi’deki “Roma Müzesi”nde sergilenen (Kaybolmuş Roma Resimleri Dizisi’den) sulu boya resim.

“The Cours of Modern Jewish History-Modern Yahudi Tarihinin Seyri” yazarı Howard Morley Sachar, aşağı Main Irmağının kenarındaki Frankfurt kentinin (Frankfurt am Main) 18. Yüzyıldaki halini şöyle betimliyor: Kutsal Roma İmparatorluğunun zamanında bile serbest kalmış dört kentten ve Almanya’nın en önemli ticarî antrepolarından biri olan Frankfurt, siluetini katedrallerin çizdiği, çakıl taşı kaplanmış sokaklarında seyyar satıcıların, sanatçıların, köylerden gelen çiftçilerin, sığır sürüsü sürenlerin telaşla devindikleri, hararetle pazarlık ettikleri cıvıl cıvıl şenlikli bir alemdi. Bu gelişmiş insanî düzenin, şen ilişkilerin ve sıcak hemşeriliğin verdiği izlenimin dışarıdan gelen bir yabancıda bir hayranlık uyandırmaması olanaksızdı. Ancak, kentin daha köşe bucak alanlarını keşfetmeye kalkan yabancı, bu kez girişlerinde demir çubuktan engeller ve silahlı bekçilerin bulunduğu, bambaşka görünüşteki bir mahallenin varlığına tanık olunca ters yönde bir şaşkınlığa düşüyordu. Avrupa’nın en dinamik ticaret kentlerinin birindeki bu mide bulandırıcı çarpık yerleşim, Kuzey Avrupa’nın ilk “Yahudi gettosu” idi (Almanca “Judengasse”).

Frankfurt’tan sonra Almanya ve Avrupa’nın başka ülkelerindeki yüzlerce kent ve kasabalarında mantar gibi üreyiveren gettolar, Fransız Devrimi öncesi Yahudi yaşamının somut görüntüsü oldu. Yüzyıllardan beri aynı topraklarda Avrupalılarla iç içe yaşamış Yahudi cemaatleri 17. ve 18. Yüzyıllar boyunca Afrika’dan köle olarak getirilen zencilerin statüsüne indiriliyor; Ortadoğu kökenleri, İsa’ya düşman olmaları anımsanıyor; başka ülkelerden göçmüş yabancılar gibi kuşku ile bakılıp dışlanıyordu.

Tuhaftır ki, orta çağların başlarındaki ilk İspanyol ve Sicilya Yahudi mahalleleri, Yahudilerin, toplum özerkliklerinin simgesi korporatif yaşam biçimlerine uygun olarak doğrudan kendi istemleri ile kurulmuştu. İş saatleri dışında Hıristiyan alemle yüz yüze gelme istek ve gereksinimi duymayan kendileri idi. Bu bakımdan yeni çağlardaki dışlanmaya belki de müstahak olmuşlardı. Bu tür gettolar, zamanla çok kalabalıklaşacak, veba salgınlarına duyarlık kazanacaklardı. Orta çağ sonlarında bu gerçeğin ayrımına vardıklarında vakit çok geç olmuştu. Bu kez, getto, istemleri dışında kendilerine dayatılan bir cendere oldu.
Din farklılıklarının dürtüsü ile idarî bir zorunluluk olarak görülen mahalle ayrımı dayatmasının ilk örneği ilk kez 1280 yılında Müslüman Endülüsde görülmüştür. Ayrı millah’larda toplanan Yahudilerin evlerinin ve kapılarının boyutları da sınırlandırılıyordu (“millah” Arapçada başka millet ve dinden olan topluluklara deniyor). Bu sistem 14. Ve 15. Asırlarda Avrupaya transfer edildi. İlk kez, Frankfurt ve Prag “Judenstadt-Yahudi kentleri” oluştu. Polonya ve Lithuania’daki Yahudi nüfusu da ayrı mahallelerde iskan edilmelerini gerektirecek ölçüde artmıştı. İtalya’da, Yahudi tüccar ve bankerler limanları ziyaret eder ticaret yaparlardı ama kentlere çıkmalarına müsaade olunmaz, iş ilişkilerini gemilerde yürütürlerdi. 1252 yılında Venedik’te kent merkezine girmemeleri için, Spinaulunga denilen adacık onların yerleşimine tahsis edildi. Buraya sonradan “Giudecca-Yahudi Yerleşimi” adı verilecektir.

Venedik’te Dükalık Büyük Meclisi kararı ile, 26.Mart.1516’da Cannaregio bölgesinde bir adacıkda Yahudi mahallesi kurulmuş. Bazıları, sonradan, İtalyancada “getto” sözcüğü “döküm” anlamına geldiği için bir demir dökümhanesinin bulunduğu bu mahalleye de “Ghetto” adı verildiğini iddia ettiler ve burayı “Ghetto Nuova-Yeni Getto” olarak isimlendirdiler.. Burası kent’in geri kalan kısmından tümüyle soyutlanmış ve Hrıstiyan bekçiler tarafından da güvenliğe alınmıştı. İspanya ve Portekizde dönme olmak zorunda kalıp da Kuzey İtalyaya sığınmak ve yeniden kendi dinlerine dönmek isteyen Yahudiler ise 1541 ‘de bu bölge yakınında, “Gheto Vechio-EskiGetto” denilen bu getto’ya alındılar. Oysa yukarda andığımız adacıkda, Venediğin ilk kurulmuş Yahudi mahallesinde o sıralarda dökümhane falan da yoktu. Mazbut kayıtlar bulunmadığı zamanlarda kuruluş tarihleri karıştırılmış olacak. Yahudiler 1797’ye kadar bu gettoda kapalı tutulmuşlar.

Roma’da 16. Yüzyılın ortasına kadar Yahudiler takip altında değildiler. Ancak, Reformasyon karşıtı Katolik Kilisesi inanç bütünlüğünü bozanları kent toplumundan soyutlama önlemleri alma gereksinimi hissetmeye başladı. İyi silahlanmış Protestan grupları, kendilerine yapılan saldırılara karşı korunup kaçmayı ve başka topraklarda yeni yerleşimler kurmayı başarıyorlardı. Yahudilerin ise karantinaya alınması kaçınılmazdı. İlk resmî “getto”, Papa IV. Paulus’un kararı ile 1555’de kuruldu. Papa Getto tesisi için kentin en bakımsız, sefil yerini seçerek, daha sonra kurulacak gettolara da örnek olmuştur. Tiber Irmağının sol sahilinde, Yahudi cemaatine özgülenmiş olan “giotto” adı verilen silah atölyesinin yanındaki bölge kimine göre “Getto” sözcüğüne isim babalığı yapmıştır. Bu bakımdan “Getto” adının gerçek kaynağı karışmıştır.

Papa Pius V., Yahudilerin sadece Roma, Avignon ve, zaten 1447’den beri gettolaşmış olan Ancona’da, tek sinagog inşası kaydı ile yerleştirilmelerine lüzum gördüğünden, Floransa, Pisa ve Bologna gibi başka kentlerdeki getto halkı Yahudileri 1569’da buralara taşıtmıştır.

Ancona’da Tarihî Yahudi Sinagog’u

1556’da Ancona’da 24 Yahudinin diri diri yakılması üzerine, deniz ticareti yapmakta olan Yunan Yahudileri bu limanı boykot etmişlerdi. Bugün, her yıl yaz sonda, bu olayın anısına Klezmer Müzik Festivali düzenlenir.

Getto örneğini kopyalayan Katolik hükümdarlardan sonra Protestan Alman dükalıkları da inanç düzenlerini koruma amacı ile, Kuzey Avrupada Yahudilerin gettolara tıkılmasını emreden fermanlar çıkardılar. Böylece otoritelerin yasallık verdiği “getto sistemi” XVI. asrın ikinci yarısından başlayarak, Avrupa kentlerinin 2,5 asır sürecek bir karakteristiği oldu. Yahudilerin günlük yaşamı sakatlandı. Daracık mahâllelerde toplaşan yoğun kalabalıklar soluk alacak açık alanlardan, idman ve drenaj olanaklarından yoksun kaldılar. Lağımlara karışmış sulardan içmek zorundaki halk, özellikle çocuklar, veba ve diğer salgın hastalıklardan kitleler halinde telef oluyorlardı. Evlerin sırt sırta inşa edilmiş olmasının ardı ardına sebebiyet verdiği yangın afetlerinden doğan can ve mal kayıpları müthişti. Sefil konutlar yersizlikten on kata kadar yükseklikte inşa edilmek zorunda kalınıyor; daracık merdivenler binaların aşırı kalabalık sakinlerinin yukarı katlara çıkmasına elvermediği için yukarılara insan taşımada makaralarla çekilen oturaklı halatlar kullanılıyordu. Bazıları düz halatlara tırmanarak üst katlara çıkıyorlardı. Bu tür nakil işlemi de çok sayıda ölümcül kazalara neden olmuştur.

Engizisyonun işlevini, artık kat be kat ağırlığı ile “getto” üstlenmişti.

Şimdi, toplumbilimde bir kentte her tür azınlığın soyutlanmış olarak grup halinde yaşadıkları mahâllelere getto denmektedir.

Frankfurt Yahudi Gettosunun arkeolojik sit olarak korunması konusunda çok tartışmalar yapıldı. Fakat bu tarihsel utanç anıtındaki eski Yahudi yaşamının araştırılmasında şu ana kadar çok kısa yol kat’edildi. Gerçekleştirilen araştırmalar da, bankerler, doktorlar, hahamlar ve sarayda görev almış bazı Yahudiler gibi bir kısım elit zümrenin anıları ile sınırlandı. Frankfurt’ta, Getto’nun, gerek 1812’de kapatılmasından önceki gerek sonraki Yahudi ve Hıristiyan ilişkileri ile ilgili bilgi geliştirilmesi, keza bu getto’nun (Prag ve Venedik’dekiler gibi) diğer gettolarla kıyaslanması yolunda akademik planda çalışmaların ve panellerin başta Frankfurttaki “Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi ve gene Frankfurttaki “Juedisches Museum” Yahudi araştırmaları Enstirüsü tarafından teşvik edilmeye başlandığı, anılan üniversite öğretim görevlilerinden Dr. Gisela Engel tarafından ifade ediliyor. Bu konuda, kent arşivlerindeki Almanca malzeme yanında, gerek Almanca gerekse İbranî-Almanca karışımı olan Yiddiş dilinde başka zengin kaynaklar var.
 

Yayın Tarihi : 14 Mart 2009 Cumartesi 13:24:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Cemail Yenigün IP: 85.100.198.xxx Tarih : 14.03.2009 18:54:06

Evet Ağabey Teşekkür ederim. Bu Fotoğrafın çok güzel olmuş. Saygılarımla