17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

İnanç ve Hoşgörüsüzlük (67)

NAPOLEON’UN YAHUDİ POLİTİKASININ SONUÇLARI:

Molé, Yahudi Şeriat Mahkemesi Sanhedrin’in yeniden kurulmasına müsaade edildiğini Yahudi Liderleri Meclisine duyurduğunda zavallıların sevinç ve şaşkınlıktan nefesleri kesildi. Göz yaşları içinde İmparatora minnetlerini ifade ettiler. Süleyman Tapınağının ikinci kez Romalılarca yıkılıp Yahudi diasporasının başlamasından itibaren 18 yüzyıl boyunca hiç işlev görmemiş olan Sanhedrin Musa yasaları üzerine kararlar verip Yahudilerin dinî kimlik özlemlerini doyuracaktı.

Yahudi ulusunun Yüksek Meclisi olan Büyük Sanhedrin’in 9.Mart.1806 günündeki ilk toplantısı

Yahudilerin yeni düzenlemeler yapacak olan Yüksek Meclisi Büyük Sanhedrin 9.Mart. 1806 günü Paris’de, otuzaltısı haham olan seksen delege ile toplandı. Başkanlığı, yurtseverliği ile güven kazanmış büyük bir din bilgini Strasbourg Başhaham’ı David Sinzheim almıştı. Mahkemenin müteakıp celselerini de ağırbaşlı otoritesi ile o yürüttü. Napoleon, Tevrat’a karşı saygılı tavrı lle gönül fethediyor; fakat bir yandan da Yahudilerin sadakatlerini güvenceye alacak ve haklarında şikâyet konusu olan uygulamalarını ortadan kaldıracak önlemleri araştırıyordu. Örneğin, Tevratın “murabahacılığı” yasak eden hükmünü hatırlatan bir taktikle, tefecilik’den imtina etmeleri gereğini telkin ediyor; Fransız halkının tümü ile kültürel bütünleşmelerinin birinci sınıf yurttaş statüsüne girmelerinin otomatik mekanizması olduğuna işaret ediyordu.

Düş kırıklığına uğramamıştı da… Sivil mahkemeler kararlarının, uzlaşmazlık hâllerinde, Yahudiler’in mutlak şeriat kararlarına önceliği olduğu esasına karşı Sanhedrin fazla zorluk çıkarmadı. Farklı merasimlerin uzlaşmazlık yaratabileceği konusunda ilk örnek iki farklı dinden çiftlerin evliliklerinde oldu. “Aşk” doğal bir hak kabûl edilmesi ile Fransız medenî hukukuna uyularak yapılan evlilik Yahudi teolojisi karşısında da meşru tanındı. Haksız kazanç sağlayan yüksek faizli borç vermeler takbih edildi. Bütün bu uzlaşmacı yaklaşımlar Yahudilerin her türlü meslek ve memuriyette yer almalarını kolaylaştırıyordu. Napoleon, bir ara, tefecilik konusunda Sanhedrin’den özel bir toplantıda, daha ayrıntılı bir yazılı düzenleme yapılmasını istemeyi düşündü. Danışmanları, din adamlarınca verilen sözlerin yeterli olduğu, Yahudilere yüklenmesi düşünülen ek vergilere gerek olmadığı görüşü verince Büyük Sanhedrin denilen Yüksek Meclis’in ana kuraları düzenleyici işlevi de kalmadı. Son toplantısını 1807 yılı 9.Martında yaparak işlevine ara verdi. Bu son toplantıda, Napoleon’a, minnetlerini ifade etmek için, Persli fatih “Kiros”u telmihen “Modern Cyrus” ünvanı verilmiştir. Sanhedrin Napoleon’un itimadını kötüye kullanmadı. Sadece dinî kimlik taşıdıklarını kabûl ederek, Filistin’e geri dönmek gibi tarihî emellerini de bir kenara attılar. Yahudi ileri gelenlerinden Abraham Furtado, Yüksek Meclisi temsilen “ulus içinde başka bir ulus oluşumu gibi çetin sorunlar yaratacak iddianın bundan böyle asla söz konusu olmayacağı” güvencesini vermişti. Öte yandan, Sanhedrin’in telkin ettiği itimat Fransa dışındaki, hattâ Amerika’daki Yahudilerin coşkuya getirdiği gibi Hrıstiyanların da Yahudi komşularına sevgi kucağı açmalarını sağlamıştı.

Napoleon ise Yahudi politikasının ürünlerini savaş alanlarında da devşirecekti. Temmuz.1806’da, Alman prensliklerini Fransa korumasında “Ren Konfederasyonu”nda birleştirmişti. Prusya ve Rusya ile savaşmak üzere Vistül Irmağı kıyılarına varıp Polonya’ya giren ve Varşova’da karargâh kuran süvari ve piyade birlikleri komutanları Joachim Murat ve Louis Nicolas Davout, Rusların tüm ikmâl yollarını kesmesi, ırmaktaki tekneleri batırması karşısında açlık tehlikesi ile karşılaştılar. Bu anda, ticarî deneyimleri, uluslararası ilişkileri ile Polonya’daki Yahudi yığınları imdada yetişti. Grand armée’nin (büyük ordu) Yahudilerce canı gönülden beslenmesi sonucu alınan Jena zaferi ile Ruslarla yapılan Tilsit andlaşması Sanhedrin’in salt Fransız değil, Polonya Yahudileri üzerindeki etkisi ile mümkün olabilmişti. Prusya ve Rus otoritelerinden köpek muamelesi gören Doğu Avrupa’nın Yiddish kültürlü Yahudilerinin folkloruna Napoleon’un anısı, kendi efsanelerindeki “beyaz kartal” ile eşleştirilen bir kurtarıcı olarak geçmiştir.

Napoleon Yahudilere özgürlük bağışlıyor. (Bir taşbaskı eserden)

Napoleon, Sanhedrin’e özel bir toplantı yapıp “Musa Dini üzerine Teşkilât Nizamnamesi” hazırlanmasını önerdi. Hahamların maaşları Devlet tarafından saptanacak, “Consistoire” denilen bölgesel din adamları meclisleri memurlarınca ödenecekti. Her Consistoire’ın hahamları bir yandan Yahudi cemaatinin din yaşamını denetime alıyor, bir yandan Fransa’ya ve Fransız yasalarına sadakati telkin ediyorlardı. Nizamnamenin 1808 Martında yayınlanması ile birlikte, İmparator “Yahudiliğin” Fransa’nın resmî dinlerinden biri olduğunu ilân etti. Ancak, “Consistoire” sistemi, “Diyanet İşleri Bakanılığı”nın soğuk ve antipatik üst denetimi ile giderek, Yahudi maneviyatı üzerine bir tür polis baskısı etkisi yarattı.

Bir yere kadar askerî ve politik bir deha olmasına karşın, gücünün sınırlarını aşıp Rusya seferi ve Waterloo felaketleri ile kaderini noktalamış olan Napoleon, bu akıbetin gösterdiği gibi, bazen Korsikalı damarı kabarıp rayından çıkıveriyordu. Teşkilât Nizamnamesinden sonraki ikinci adım, Fransız Yahudilerinin ticarî faaliyetleri üzerine sert kısıtlamalar getirmesi oldu. Yahudi kreditörler, Alsace’lıların eski şikâyetlerinin sonu gelmemesinden olacak, Hrıstiyanlara uygulanmayan, bir sürü keyfî engellere takılıyorlardı. Alsace’daki Yahudi nüfusunun azaltılması planı çerçevesinde, vilâyet sınırını (geçici de olsa) terk eden Yahudilerin konutlarına yeniden dönmeleri yasaklanıyordu. Fransa’nın öteki bölgelerinde dahi, kırsal alanda tarımsal işleme taahhüdü verilmiş arazi sahibi olma dışında Yahudilerin konut değiştirmelerine izin verilmiyordu. Bu kısıtlamaları getiren düzenlemeye Yahudiler “Utanç Kararnamesi” adı vermişlerdi. Bu kararname Yahudilerin ana uğraşları kreditörlüğün, seyyar satıcılığın, eskiciliğin yok olma sürecini hızlandırdı. 1810’dan itibaren, perakendecilik, zenaatkârlık, mekanik sanatlar ile diplomaya gerek gösteren mesleklere girmeye başladılar. Ama bu alanlar da onlara, ancak, Napoleon’un aşağılarcasına lütfettiği kibirli bir iznine bağlı olarak açılabiliyordu. Yahudilere uygulanmaya başlayan bu ahlâk polisi denetiminden çok önce sayısız Yahudi Avrupa’nın çeşitli alanlarında Fransız ordusu safında çarpışmış; madalya almış; pek çoğu savaş alanında canını yitirmişti. En son, Waterloo Savaşı elliiki savaşçı Yahudi’nin yaşamına mâl olmuştu. İmparatorun kâh aşağılayan kâh lutûfkâr, karar tutmayan tavırlarından Yahudilere kalan anı, bazı şaşkınlıklara sebebiyet verdi ise de, “kimse ile kıyaslanamaz Fransız kartalı”, “büyük kurtarıcı” imajları oldu.
 

Yayın Tarihi : 18 Nisan 2009 Cumartesi 11:48:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 78.187.40.xxx Tarih : 19.04.2009 17:18:50

Tamamının gelecek yüzyıllara ışık tutacağına inandığım "İnanç ve Hoşgörüsüzlük" makalelerinizi, ilk günler "SAVE"  edip altını çizerek okuyorken, arada işlerim nedeniyle koptum. Muhtemel arşive gitmem gereken günleri de kaçırdım. Büyük bir merak ve heves ile bu başlık altındaki kıtabınızın çıkmasını bekliyorum. Saygılarımla.K. Mükremin BARUT