17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

İnanç ve Hoşgörüsüzlük (92)

ERMENİ İSYANLARI (4) :

Ermeni komitacılarının kışkırttığı 1890 Erzurum olayı-1896’da Van isyanı arası Ermeni ayaklanması dönemindeki Ermeni kayıplarını dile dolayan tahrikçi komitacıların dolduruşuna gelen Batı dünyası bu dönemi büyük bir soykırım süreci olarak değerlendirirler. Ermeni kayıpları adeta açık arttırmaya çıkarılmıştır. Nalbandyan 50.000-300.000 arası, Pastırmacıyan 100.000-110.000 arası tahminler ileri sürer; Misasskian “en az 300.000”, David Marshall Lang “200.000” rakamlarından söz ederler. Hepsius, (inandırıcı olmak için) 88.243’lük kesin bir rakam verir; bunların yer itibariyle müfredatı insicamlı olarak verilmez. Bliss’in 1895 rakamı 35.032’dir. Aghasi gibi Ermeni militanlar ise, eylemlerinin asıl amacını unutup, hamasî ağızla, ms. Zeytunda kendilerinin 125 kişi kaybettiklerini, buna mukabil 20.000 Türk öldürdüklerini keyifle anarlar. Hükûmetin tüm1890’lar için verdiği resmî Ermeni kaybı bilançosu 20.000’e varmamaktadır.

Sonraki dönemde Taşnakların, özellikle Osmanlı sınırları dışında, Ermenilerden haraç alma faaliyeti 1902-1904 arasında hız kazanmış; 9 milyon dolardan fazla para toplamışlardı. Osmanlı sınırları içinde toplanan haraçların ise hesabı tutulmaz. Van’da, Kilikya’da resmî vergi tahsildarlarının, yükümlülüklerini yerine getirilmesini istedikleri tacirler, ellerindeki paranın ihtilâlcilerce tahsil edildiğini; kendilerinin bu isyancılara karşı korundukları takdirde yükümlülüklerini düzenli olarak yerine getirebileceklerini söylüyorlardı. Taşnaklar Hrıstiyan köylerine yerleşiyorlar; derebeyi hayatı sürüyorlar; köylüleri ellerindeki silahları (normal değerinin çok üstünde fiyatlarla) satın almaya zorluyorlardı. İngiliz konsolos Steele’in tanıklığına göre, bir köye gelen bir Taşnak ajanı köylülerden birini Mauser silâh almaya zorlamış; köylü o an için hiç parası olmadığını; yegâne varlığı bir çift öküzü ise ekim zamanı geldiği için tarlada kullanması gerektiğini bildirmiş. Ajan adamın öküzlerini öldürerek köyden ayrılmış.

Birinci Dünya Savaşı Kafkas Seferinde Osmanlı Kürt Süvari Birlikleri

İsyancılar iğrenç bir politika izleyerek, Kürt aşiretlerine saldırıyor; talanlar katliamlar yapıyor. Kürtler de Ermeni köylerine intikam saldırıları gerçekleştiriyorlardı. Konsolos Steele, ana üsleri Rusya olan, hatta Rusya’nın Van Konsolosunun katılımı ile Ermeni köylülerine ihtilâl eğitim veren Ermeni komitacılarının henüz örgütlenmediği yerlerde, Ermeni, Türk ve Kürt köylüler arasında görece bir barış ve huzur olduğunu gözlemlediğini söyler.

Bu arada, tekrar Hamidiye Süvari Alaylarının bu isyanlardaki rôllerine gelelim. İlgili yasaya göre, kaynağı Kürt ve Arap aşiretleri gençleri olan alaylar 4-6 bölük’den oluşacak, personel sayısı 512-1152 kişi olacaktı. 4 alay bir tugay teşkil edecekti. Her alaydan iki çavuş İstanbul’da ordu merkezinde eğitim görecek; bir genç de İstanbul’da süvari okulunda eğitimle teğmen rütbesi alacaktı. Diğer subay ihtiyaçları için de İstanbul’da “Aşiret Mektepleri” kuruluyordu. Savaş zamanları bu alaylar büyük rütbeli subayların emirlerine girecekti.

Hamidiye Alayı Kürt binbaşısı

Ancak, özellikle Ruslara karşı Şafiî Kürtlerden oluşturulan Hamidiye Alayları, gerçekten Ermeni ve Alevî köylerinde çapulculuk yapmışlardır. Bunun yanında Kürt milliyetçiliğinin doğmasında âmil olmuşlardır. 1908 II. Meşrutiyet’inde iktidara gelen İttihat ve Terakkî Hükümeti bunların silahlarını ellerinden almak istedilerse de başarılı olamadılar.

Bir de, Mihrali Bey isimli subayın, Rus cephesinde yararlıkları olan kahraman Karapapak Türklerinden 1892 yılında Sıvasda teşkil ettiği Sıvas Fırkasına bağlı 40. Alay olarak görünen, dürüst ve disiplinli hizmetleri ile temayüz etmiş özel bir birlik vardır ki, bunların pek çoğu 1905 yılında görevlendirildikleri Yemen’de başta komutanları olmak üzere yaşamlarını kaybetmişlerdir. Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden sonra Hamidiye Alayları kaldırıldı. Yerine konan 24 adet Aşiret Hafif Süvari Alayı iki tugay halinde Erzurum merkezli Dokuzuncu Kolorduya bağlandılar. Ermeni isyanlarına ve Dünya Savaşında Ruslara karşı çok yararlı mücadeleler verdiler.

Dünya Savaşına Doğru: Bir Rus-Osmanlı ya da bir çok politikacının tahmin ettiği Dünya Savaşı çıktığında Ermenilerin Ruslarla ittifak edecekleri çoktan biliniyordu. Henüz 1908’de İngiliz Konsolosu Dickson, Van’daki ve İran’ın Salmaş kentindeki Ermeni komitelerine savaş halinde derhal Ruslara katılmaları talimatının verildiği ve Türklere ve iletişim hatlarına saldırı için 3.500 keskin nişancı yetiştirildiği hakkında istihbarat bulunduğunu bildiriyor. Bu evrede, ilk savaş denemesi 14.Nisan.1909’da yapılmıştır. Kamuran Gürün’ün 1983 basım tarihli “Ermeni Dosyası” eserinde, günlerce süren kışkırtma sonucu Ermenilerin iki Müslüman gencini öldürmesi ile Adana’da 3 gün boyunca korkunç sokak çatışmalarının cereyan ettiği; Hükûmetin Adana’ya Dedeağaç’tan sevk ettiği askerî gücün olayları yeniden kızıştırdığı; Cemal Paşanın hatıratına göre telefatın 17.000 Ermeni, 1.850 Türk gibi çok büyük bir miktara ulaştığı; Ermeni tespitlerine göre ölü rakamının 21.000’in üzerinde olduğu; fakat bu rakamın içinde, kaçıp yeniden Adana’ya dönen Ermenilerin olduğunun anlaşıldığı kaydedilmektedir. Sıkıyönetim’in ilân edilen Adana’da iki taraftan da Harp divanına verilip yargılanan zanlılar oldu.

1910 yılında Doğu Anadolu’nun her yerine iç savaş ile ilgili broşürler dağıtıldı. Gene İngiliz diplomatik kaynaklarına göre, 1913 yılında (aynı zamanda Osmanlı Meclisi üyesi olan) Taşnak lider Vramyan Tiflisi ziyaret ederek Rus makamları ile daha hararetli hazırlıklar içine girmiştir. Ruslar Osmanlı Ermenilerini ayaklandırmak için Taşnaklara 2.4 milyon ruble verdiler. 28.Temmuz-14 Ağustos.1914 tarihleri arasında Erzurum’da düzenlenen Taşnak Kongresi görünüşte (Hovannissian’ın iddiasına göre) Osmanlı yurttaşları olarak savaşta vatan görevi yapacakları kararı almışlar. Bunun için İttihat Terakki yönetimi Kongreye özel bir heyet de göndermişti. Ama, Esat Uras’a göre gerçek ayaklanma kararının gizlice alınmış olması idi. Komitacılar Ruslardan gelen para ile aldıkları silahları Eylûl 1914’de Kafkasya ve İran’daki Ermenilere dağıtmaya başladılar. Sonradan Ermenistan Cumhuriyeti Başkanı olacak Taşnak lider Hovhannes Katcaznuni bu tertipleri ve büyük hataları itiraf edecektir. 1913 Osmanlının potansiyel düşmanlarınca “Kürt ulusculuğunun da tahrik edildiği yıldır. İstanbul’da yayınlanan Roj Kürd (Kürt Güneşi) dergisinin 12.Eylûl.1913 tarihli sayısında Erzurum kentinin, resmi altında “Kürdistan’ın muhkem bilâdından (sağlam, has kentlerinden) tanımı yapılıyordu.

Ermeniler ve Rus Kazak askerleri Kürt alaylarına karşı mevzilenmiş (The New York Times 24.Ocak.1915 sayısındaki resim)

II. Dünya Savaş’ı başlıyor: Savaş öncesi, Osmanlı istihbarat kaynakları da Ermeni-Rus işbirliğinin tesbitini yapmıştı. Savaş ilân edilir edilmez Ermeni askerler Osmanlı Ordusundan kaçacaklardı. Böylece, Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin çeşitli bölgelerdeki ayaklanmalarının içinde asıl kırılma noktası olan ve karşılaşacakları “tehcir faciası”nı hazırlayan “II.Van İsyanı” başladı. Dirayetsiz Enver Paşanın Aralık 1914’de Rusların üzerine Sarıkamış saldırısı 90.000 üzerindeki askerimizin 75.000 kadarının mahvına sebebiyet vermişti. İkinci felâket Ermeni ihanetleri ile geliyordu. Savaş öncesi çeşitli etnik grupların bağlı oldukları parti ve hayır grupları artış gösteriyordu. Ermeni parti ve dernekleri, Rusya’nın gözetimi altında, Ermeni halkını disiplinli şekilde eğitip silahlandırıyordu. Avusturya-Macaristan’ın Trabzon Konsolosu Moricz’in resmî duyumlarına göre Rusların, Ermenileri isyana sevk etme gayretleri ve bu yolda çok para harcadıkları açıktı. Savaşın patlamasından sonra, Van civarındaki tahrikâtı müşahede eden Van Vali Vekili Cevdet Bey, 1.Aralık.1914’de, Ermeni ileri gelenlerini toplayıp yaptığı ikna konuşmasından hiçbir sonuç alamamıştı. Ona verilen yanıt, Mahmudiye kaymakamının verdiği habere göre Müslümanlarının toplu katli ve camilerin ahıra çevrilmesi oldu. Bu, eylemler Rusların Van’ı işgâlini kolaylaştırmak için gerçekleştiriliyordu. 25.Mart.1915’de Ermenilerin çok geniş bir alanda isyan çıkarmak için hazırlık yaptıkları istihbaratı alındı. Çanakkale ve Irak’ta Devletin varlığı savaşını vermekte olan Osmanlı, Kafkaslardan da Rus saldırısına maruz kaldı. Kendilerine gün doğduğunu sanan Ermeni çeteleri yaptıkları plana göre, 15.Nisandan önce Van çevresinde, 17.Nisan’da Çatak’ta, 18.Nisan’da Bitlis’te, 20.Nisan’da Van merkezinde büyük bir isyan harekâtı başlatacaklardı ve nitekim başlattılar. Van ve çevresindeki memur ve jandarmalar öldürüldü; karakollara ve Türk evlerine saldırıldı; resmî binalar yakıldı. Jandarma tümeninin bir bölümü ile bazı aşiretler direnmeye geçtiler ise de ayaklanmayı bastıramadılar. Çölemerik’de Nasturîler ayaklandı. Van Valisi Cevdet Bey Rus ve Ermeni baskısına karşı koyamıyarak 16/17 Mayıs gecesi Van’ı terk edip Rus ve Ermenilere bıraktı. Alman Büyükelçisi Wangenheim’ın Alman Dışişleri Bakanlığına gönderdiği 10.Mayıs.1915 tarihli telgrafta: “Van ilindeki Ermeniler Müslüman köylere ve kaleye saldırdıkları; kaledeki garnizon personelinin 300 kayıp verdiği; isyancıların Müslümanları boğazlayarak kenti ele eline geçirdikler”i bildiriliyordu. Van 17.Mayısta gelen Ruslara teslim edildi. Müslüman katliam’ı tekrar başlamış; 80.000 Müslüman Bitlise doğru kaçmaya başlamışlar. 18.Mayısta, Rus Çarı, Ermeni Van halkına, özverilerinden dolayı teşekkürnâme yayınlanmış; bunu, Rus Dışişleri Bakanı Sazanof’un teşekkür tebliği izlemişti. Dünyanın çeşitli yerlerindeki Ermenice gazeteler ve “İtilâf Devletleri”nin ülkelerindeki gazeteler bu mutlu olayı manşetlere çıkarmışlar. Paris’de çıkan “Le Temps” gazetesi Rusların Van valiliğine atadığı Aram Manukyan’ın II. Abdülhamit döneminde Van’da çetecilik yaptığını; II. Meşrutiyat zamanında Osmanlıda eğitim hizmeti gördükten sonra tekrar silaha sarıldığını; Osmanlıya karşı parlak bir mücadele vererek Rusların bu cemilesine mazhar olduğunu yazıyordu. İkmâl yollarını kesen Ermeniler Türk askerine yiyecek ve cephane taşıyan birilikleri vuruyorlardı. Ermenilerin bu desteği ile Rusların istila ettiği Erzurum, Bitlis ve Trabzon’da Müslümanlar Ermeni saldırılarına ve barbarlığına maruz kaldılar, iç bölgelere çekildiler. Buna karşın, Ermeni Patriği tecavüz kurbanı olanların Ermeni olduğundan şikâyet etti. Babı Âli, gene Batılı devletlerin baskısı karşısında araştırma komisyonu kurdu. Yapılan incelemede Patriğin öldürüldüğünü iddia ettiği kimselerin sağ olduğu; silâhlı kuvvet korumasından hâlâ yoksun Sıvas, Van, Erzurum ve Erzincan’da Ermenilerin hâlâ isyan ve saldırı eylemi içinde bulundukları saptandı.

Hükûmetin alternatifi kalmamıştı. Çanakkale’yi, Irakı, Doğu Anadolu’yu saran Savaş yangını karşısında Rus müttefiki Ermeni çelmesini bertaraf edecek bir önlem gerekiyordu.
 

Yayın Tarihi : 22 Ağustos 2009 Cumartesi 10:47:06
Güncelleme :22 Ağustos 2009 Cumartesi 11:02:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?