19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

İspanyol Edebiyatından Seçkiler (27)

SANSÓN GARCÍA, GEZGİN FOTOĞRAFÇI - SAMSON GARCÍA, FOTÓGRAFO AMBULANTE   (CAMILO JOSÉ CELA)

Camilo José Cela 1989’da Nobel Ödülü aldığı sıralarda

İspanyanın en beğenilen romancı ve küçük öykücülerinden Camilo José Cela’nın tam adı en asil İspanyol aristokratına yakışan uzunluktadır: Camilo José María Manuel Juan Ramón Francisco Javier de Jerónimo Cela y Trulock çok karışık bir aileden gelir. Baba tarafı Galicia yerleşiği Celalar İtalyan Bertoriniler, anne tarafı İngiliz Trulocklar soyundandır. Londradaki “Trulock Meydanı” adını Cela’nın dedelerinden almıştır. Galicia’da La Coruña iline göçen dedesi Padrón kentinin Iria Flavia mahallesinin 1. Marki’si olmuştu. Camillo Cela da, 1916 Mayısında Iria Flavia’da doğmuştu.

Hukuk, tıp ve felsefe öğrenimi aldı fakat hiç post-üniverser derece almadı. Gezi, macera, boğa güreşi, resim, şiir, sinema aktörlüğü ilgisini daha fazla çekti. Profesyonel gazetecilik yaptı. İç Savaşda bir el bombası parçalarına hedef olup yaralanıncaya kadar Franko tarafında çarpıştı. Savaşdan sonra kendini gazeteciliğe adadı ve temelde resmî mahiyette çeşitli işler yaptı; bu arada üstlendiği “sansür” görevi yüzünden eleştiriler almıştır.Edebî kariyerine, avant-garde Pablo Neruda ve Vicente Aleixandre’ın uslûbunun etkisi altında şiir ile başlamıştır. İlk romanı 1942’de 26 yaşında iken yazdığı La Familia de Pascual Duarte-Pascual Duarte ve Ailesi”dir. Konvansiyonel ahlâkın geçerliğini sorgulamış, duyduğu özgür düşünce anlayışı ile cinayet dahil bir çok suçlar işlemiş Pascual Duarte karakteri , Fransız yazarı Albert Camus’un “L’Étranger-Yabancı” romanındaki “Mersault’ya benzer. Neobaroque ve neopicaresque stili ile İspanyol yazınına, aşırı tuhaf ve mantıksız karakterlerin tanıtıldığı “Tremendismo-Heybete heves” akımını getirmiştir. 1943’de bir süre tüberküloz hastalığı ile boğuştukdan sonra 1944’de “Nuevas andanzas y desventuras de Lazarillo de Tormes-Lazarillo de Tormes’in Yeni Yolculuk Maceraları ile Başına açtığı Dertler”i yazmıştır. Aynı yıl yayınladığı “El gallego y su cuadrill-Galicialı Kabadayı ve Avenesi” isimli öykü demeti içinde sunacağımız “Gezgin Fotoğrafçı” da bulunmaktadır. Çok sayıdaki öykülerinin bir bölümünü de 1945’de yayınladığı “Esas nubes que pasan-Şu Geçen Bulutlar”da topladı.
1944’de Maria del Rodesario Conde Picavea ile evlendi (1946’da doğan oğlu da ilerde onu takiben Iria Flavia Markisi olacaktır).
Daha sonraki roman ve öykülerinde de Savaş sonu İspanyasına hem uslûpda hem konuda deneysel ve yenilikçi akımı tanıtacaktır.
“Viaje a la Alcarria-Alcarria’ya gezi” (1948)ve “Del Miño al Bidasoa-Minho’dan Bidasoa’ya” (1952) isimli iki seyahat kitabından sonra gezi yazarlığında da uzmanlaşacak; 1956’da “Judios, Moros y Cristianos-Yahudiler, Mağribîler’i yazacaktır.

En tanınmış eseri 1951’de yayınlanan “La Colmena-Arı kovanı”dır. 300’den fazla karaktere can verdiği bu romanında Cervantesin dahil olduğu İspanyol realizminden çağdaşı Joyce ve Sartre gibi İngiliz ve Fransız dil ustalarının tarzlarına kadar bir biçem zenginliği yaşatmıştır.

XX. asrın en seçkin roman ve öyküleri arasına girmiş eserleri arasında “Pabellón de reposo-Muhafaza Pavyonu (1944), Mrs. Caldwell habla con su hijo-Bayan Caldwell Oğlu ile Konuşuyor” (1953), “Baraja de invenciones-İcatlar Karmaşası” (1953), “La catira(1955), “El molino de viento y otras novelas Cortas-Yeldeğirmeni ve Diğer Kısa Öyküleri’ni (1956) görüyoruz. 1955’de Mallorca’ya yerleşip orada 1979’a kadar “Papeles de Son Armadans-Silahların Sesi Dergisi”ni çıkardı.

Biçem ve konu çeşitliliği tüm eserlerine dağılmış; vereceğimiz örnek “Sansón García”da olduğu gibi serseriyâne dolaşan bir fotoğrafçının maceraları “Lazarillo de Tormes”de tanıdığımız pikaresk uslûpla sergilenirken her eserinde acı realizme, acı müstehzî bir yergiye, caniyâne vahşete, “Cristo versusu Arizona-İsa Arizona’ya Karşı” daki gibi artistik eksperimentalizme, hattâ 1936’da yazdığı “San Camilo”dan, 1983 ürünü, İç Savaş öncesinin hikâye edildiği “Mazurca para dos muertos-İki Ölü için Mazurka”ya varıncaya kadar gibi yakası açılmadık pornografik betimlemelere rastlıyoruz. 1990’lara kadar, hepsini sıralamaya yerimiz olmayan saysız eser vermiştir.

1957’de, çok muhafazakâr ve ödün vermez bir kurum olan “Real Academia Española- İspa nya Kralî Akademisi”ne en genç üye olarak seçildi. İlerde kendisine Kral Juan Carlos I. tarafından Iria Flavia Marki’iği de bahşedilecek; Kurucu Cortes’e (Meclis’e) Kral Senatörü olarak seçilecek, 1978 İspanyol Anayasasının kaleme alınmasında yönlendirici olacaktır.

Cela, Mercedes Milá ile söyleşide

1982’de ünlü İspanyol TV röportajcısı Mercedes Milá ile yaptığı söyleşide, anüsü ile bir litre su çekebileceğinden söz etmesi kendini ifadede ne denli rahat olduğunu ve kamu oyunu ne kadar hafife aldığını göstermektedir. Zaten, 1969-71 yılları arasında kaleme aldığı ve argo sözcükleri topladığı “Diccionario secreto-Gizli Sözlük”de İspanyol sosyetesinin alabildiğine rezilini çıkarmıştı.
İnsanın kırılganlığının meydan okuyucu bir vizyon oluşturmasına ufuk açan zengin ve yoğun mısraları nedeni ile 1989 Nobel Edebiyat Ödülüne lâyık görülmüştür.
1994’de, çoklarınca haksız kararlarla verildiği ileri sürülen “Premio Planeta” ödünü aldı. Pislikle kaplı olarak tarif ettiği “Cervantes Ödülü” de 1995’de elde etti.
Mayıs 1996’da Iria Flavia Markiliği Kral tarafından ona ırsî bir ünvan olarak verildi.
Kalp rahatsızlığı nedeni ile tedavi edilmekde olduğu Madrid Merkez Hastanesinde 17.Ocak.2002’de ölümü üzerine Markilik oğlu Camilo José Cela Conde’ye intikâl etti; ancak, vasiyeti ile dul bıraktığı ikinci eşi Marina Castaño’yu himayeye aldığı için maddî mirası ihtilâf konusu oldu.

Sunacağımız öyküde de görüleceği üzere, okuyucu gözünde mizah çeşnisini arttırmak için karakterlerine genellikle kendisininki gibi çok uzun isimler verir; kullandığı coğrafya isimleri bazen hayalî ve yakıştırma olurdu. Bu bakımdan öyküye geçmeden önce “Gezgin Fotoğrafçı”da yer alan coğrafya adlarının alfabetik sıralı listesini verelim; yeri geldikçe hangilerinin yakıştırma olduklarını belirtiriz.

Andalucia’da, “Costa del Sol-Güneş Sahili” boyunda antik bir kemer köprü

Andalucia (Endülüs): İspanyanın en güney eyaleti; çingeneleri, Flamenko müziği ve dansı, güzel kadınları, Berberî Müslüman anıtları ile ünlü Eyaleti. Aşağı yukarı, Roma İmparatorluğunun”Baetica” Eyaleti ile aynı coğrafyayı oluşturur. Andalucia adının M.S. bu bölgeyi işgâl eden Vandallar’a referansla kullanılmış “Vandaluzya”dan geldiği pek kuşku götürmez. Tarih boyunca, Kelt, İber, Fenike, Roma, Yunan kolonileri, Vandal, Vizigot gibi Germanik kavimler, Berberî ve Arap Müslümanların kaynaştığı bu bölgede çok kompozit bir kültürel yapı görülür. Bu bakımdan coğrafî isimlerde de tam bir belirginlik yoktur; çoğu kez ihtilâflıdır. Orta Çağlarda çoğunlukla Arapça adların egemenliği vardır (‘Guadalquivir Irmağı’ adının Arapça ‘Vâdiülkebir-Büyük Vadi’den alınmış olması gibi).

Avilalı SantaTeresa (Peter Paul Rubens’in eseri)

Avila: Eski Kastilyada, Madrid’den fazla uzak olmayan bir kasaba; Azize ve “İsanın Santa Teresası ünvanı verilen Karmelit rahibesi İspanyol mistiği kadının doğum yeri.
Badajoz: Batı İspanyadaki aynı isimde vilayetin, Portekiz sınırına yakın başkenti.
Barcarrota: Badajoz vilayetinde bir kent.
Betanzos: Galicia eyaleti, La Coruña vilayetinde bir kent.
Cabezarados: Ciudad Real (Kralın Kenti) vilayetinde bir kent.
Camagüey: Merkezî Cuba’da aynı addaki vilayetin başkenti.
Caribe: Karayipler; Atlantik Okyanusunun, Batı Hint Adalarını kapsayan bölümü; bazen “Amerikan Akdenizi diye de adlandırılır.
Carrizosa: Ciudad Real’deki kasabalardan biri; yakınındaki göl’e “Carrizosa Havuzu” denir.
Cuenca: İspanyanın merkez doğusundaki aynı isimdeki vilayetin Madridle Valencia arasındaki başkenti.
Gallego : Galicia eyaletine ait olan demek (Galicialı kimse, Galicia lisanı gibi); Galicia: iki tarafdan Atlantikle çevrili, İspanyanın haritada Portekizin tepesine oturmuş gibi görünen kuzeybatı eyaleti olup buranın yerleşikleri Keltik soyundan gelen çok eski bir grupdur;1981’de kesin özerkliğe kavuşmuştur.
Huelva: İspanyanın güneybatısında, Cádiz yakınlarında bir liman kentidir.
Jaén: Merkezî Andalucía’da, aynı adı taşıyan vilayetin başkenti.
Lalín: Pontevedra ilinde bir kasaba.
Manchego: Cervantes’in Don Kişot romanından hatırlayacağınız çorak “La Mancha” kenti ile ilgili. Ciudad Real’in büyük kısmında popüler bir isimdir.
Madrid: Öyküde anılan “Madrid”le başkent değil vilayet kasdediliyor. Okurlarımıza “Madrid” adının Arapça mecraların (akış kanallarının) kavşak noktası anlamına gelen ‘macrid’den türediğini hatırlatmalıyız).
Mentiras (el cello): Cela bu adı Badajoz ilinde bir tepeye yakıştırıyor.
Perdiguera : Ciudad Real ilinde bir kasaba
San Martin de Valdeiglesias : Madrid’le Avila arasında bir kasaba.
Segundaralejo Tepeleri : Huelva’ya bağlı Valverde del Camino beldesinden görülebilen gene hayalî bir tepeler sırası.
Sierra Gorda: Baetica dağlar sisteminde gene yazarın isim verdiği sıradağlar.
Sorihuela: Jaén ilinde bir kasaba.
Toledo: Madrid yakınlarındaki, ressam El Greco’nun yaşadığı ve sanatına ilham vermiş tarihî Endülüs kenti.
Turia: sularını Valencia’da Akdenize boşaltan ırmak.
Valencia: Akdeniz kıyısındaki endüstriyel liman ve aynı addaki ilin başkenti.
Valencia del Monbuey: Badajoz ilinde bir kasaba.

Sürecek

 

Yayın Tarihi : 14 Aralık 2010 Salı 00:12:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?