30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

İspanyol Edebiyatından Seçkiler (43)

LOPE DE VEGA ve eserleri I.

Rubén Darionun biografisini naklederken adını andığımız Lope de Vega’nın şair tarafı da olmakla birlikde ona asıl ün kazandıran uluslararası saygınlığı kabûl görmüş ilk İspanyol oyun yazarı olmasıdır. Bu vesile ile onun ortaya çıkışına kadar İspanyol Tiyatrosunun doğumu ve gelişimi hakkında çok özet bir tarihçe vermenin gerektiğini düşünüyorum.

Kral Alfonso X., El Sabio’nun (Bilge Alfonso) Saray tiyatro ve müzik oyunlarından bir sahne

İspanyol Tiyatrosu, İtalya ve Fransa tiyatroları daha ilkel dönemlerini yaşarken XVI. Yüzyılın henüz başlarında ışıltısını göstererek zamanla İngilizlerin Shakespear Tiyatrosu ile yarışır hâle gelmiş parlak bir toplumsal etkinlik olarak gelişmiştir. Her ne kadar Orta Çağlarda bir yandan Endülüs Emevîlerinin boyunduruğu, öte yandan Katolik Kilisesinin ezici baskısı sanatçılara pek soluk aldırtmıyordu ama XII. Asırda yarı bağımsızlık ortamında, Latincenin sanat dili olduğu sıralarda halkın konuştuğu dille, şu anda elde 147 satırlık bölümü kalan “mysterium-gizemli tören” denilen bir dinsel oyun metni yazılmıştır. Daha sonraki yüzyılda Kilisenin denetimi dışında “juegos de escarnio-gır gır geçen oyunlar” denilen kaba saba, müstehcen güldürüler oynanmaya başladı. Daha çok yortularda icra edilen ve İngilizlerin moralite oyunlarına benzeyen erdem ve ahlâk vurgulu olup simgesel tiplerle oynanan (ör. Kötülüğün, Şeytanın bır “Arap” olarak simgelenmesi gibi) dinsel ve hamasî oyunlar içine sıkıştırılan kısa güldürülere ise “entremese-gevşeme ve keyif arası” deniyordu. XIII. Yüzyılda 1221-1284 yılları arasında yaşamış Kastilya, Leon ve Galicia Kralı olup, Papalık onama vermese de çok entellektüel ve dirayetli olduğu için şövalyelerce “Bilge” namı verilip, Kutsal Roma-Germen Hükümdarı olarak da seçilmiş Alfonso X. kendini Hrıstiyan, Yahudi ve İslam halklar arasında toplumsal ilişkileri güçlendirmeye adamıştı ve idealini tiyatro benzeri toplu etkinliklerle gerçekleştirmek istiyordu. “Cantigas de Santa Maria- Hazret-i Meryem Şarkıları” denilen dinî tiyatro ve müzik etkinliklerini onun getirdiği söylenir. Hakkında 1541’de yazılıp basılmış “Crónica general de Alfonso X. El Sabio-Bilge Alfonso X.’nun genel Vekayinamesi” adında bir Kronik kitabı, biografisini ele aldığımız Lope de Vega’yı da etkilemiştir.

Bu dinsel oyunlara 1454’den sonra bir tür sirk anlayışı ile jonglör, hokkabaz, dans gösterileri katıldı. İspanyanın ilk oyunlarına tümden “auto” adı verilir. 1473’de kilise konseyleri bayağı sahneleri kesinlikle yasakladı ama kilise denetimi dışında tiyatrolar bildiklerini okudular. 1765 yılında Kral III. Carlos, dinsel tepkiler karşısında, “comedia de santos-azizlerin, ermişlerin tiyatrosu” dahil tüm auto gösterilerini yasaklayacaktır.

Lope de Rueda
 

İspanyol Tiyatro yazınının kurucusu ve manzum olan İlk comedia’ların yazarı (İspanyada “comedia” oyun anlamına kullanılmıştır) gençliğini İtalya’da geçirmiş Juan del Elcina’dır (olasılıkla 1468-1529 yılları arasında yaşamış). Onu değişik konularda yazan Bartoleme Torre Naharro (1480-1524), Juan de Cueva (1543-1612), Bazen İspanyolca bazen Portekiz dili ile yazan Portekiz asıllı Gil Vicente (1465-1537) izledi. İspanyol Tiyatrosuna iyi yönetimi ile de damga vurmuş ilk önemli yazar Lope de Rueda karmaşık konuları seçerdi ve ”paso-geçiş” adı verilen mizahî skeçlerle oyuna başlaması ile tanınmıştı. Bu “paso” tarzı İspanya dışına da yayılmıştır.
 

Gelelim Lope de Vega’ya:

Evet, Lope de Rueda’nın açtığı çığırı hızla geliştiren Kasım.1562-Ağustos1635 tarihleri arasında yaşamış olup İspanyanın Altın BarokÇağının kilit simalarından Félix Arturo Lope de Vega y Carpio’dur. İspanyol yazınındaki yeri, özellikle, (470’i ele geçen) 1800 oyun, 400’den fazla “auto sacramental-dinsel konulu kısa allegorik oyun, 3.000 sone, 3 roman, 4 büyük hikâye, 9 epik şiir yazmasında gösterdiği yapıt doğurganlığı ile de Cervantes’den sonra ikinci olarak kabûl edilmiştir. Yapıtlarının muazzam hacmi ona “El fénix de ingenio-Yaratıcılığın Anka Kuşu” ve “Monstruo Naturaleza-Doğa Canavarı” namları kazandırmıştı. İspanyol Tiyatrosunun öteki önemli figürlerinden Calderón de la Barca ve Tirso de Molino ile birlikde İspanyol tiyatrosunu ana karakterlerini saptayıp konu sınırlarını genişleterek muazzam bir kitle kültürü olayı yaratmış; Batı edebiyatının en saygın dramatistleri arasında yerini almıştır. Ayrıca, Dünyada pek bilinmezse de İspanyolcanın en lirik şairlerindendir. Almanların büyük ozanı Goethe bile hayranlıkla onun kadar verimli ve renkli olmayı çok arzu ettiğini ifade etmişti.

Lope de Vega

Lope de Vega, Bask ülkesi Cantabria bölgesinden Madrid’e göçmüş süslemecilille geçinen mütevazı bir ailenin çocuğu idi. Harika bir çocuk olduğunu beş yaşında İspanyolca ve Latince okumaya başlaması ile gösterdi. On yaşında Latince dizeler tercüme ediyordu. İlk tiyatro oyununu 12 yaşında yazdı. 14 yaşında Madrid’in bir Cizvit Okulu Colegio Imperial’e (İmparatorluk Koleji) kaydoldu. Portekize yapılan bir sefere katılmak için oradan kaçtı. Bu gözü pekliğin ödülünü, himayesi altına girdiği Avila Başpiskoposunun onu Alcalá Üniversitesine kaydettirmesi ile gördü. himayesi altına gitmekle gördü. Oradan mezuniyetinde, patronu gibi din adamı olmayı düşünürken bir aşk macerası onun yolunu değiştirdi. 1583’de orduya ve Azor Adalarındaki harekâta katıldı. Madrid’e döndüğünde büyük bir iştahla oyun yazarlığı etkinliğine girişti; toplumsal hiciv şeklinde yazdığı “comedia” isimli traji-komik oyunları ile kazanç yolunu bulmuştu. Tanınmış bir Tiyatro sahibinin kızı ve oyuncu olan Elena Osorio ile bu münasebetle tanışmış gönül ilişkisine başlamıştı. Beş yıl sonra Elena’nın başka birine kapılması şiddetle tepkisine ve gerek kıza gerekse ailesine karşı ve mütecaviz tavırlarına yol açınca kendini hapisde buldu; daha sonra sekiz yıl saraya kabûlnden mahrumiyet ve iki yıl Kastilyadan sürgün cezası aldı. Sürgüne, Kral II. Felipe’nin gözde bir danışmanın kızı 16 yaşındaki Isabel de Urbina’nın refakatinde gitti. Sonradan bu kızla evlenmeye zorlanacaktır. Burada romancero (İspanyol folklorundan toplanmış balladlar) türünde pek çok eser verdi. Ancak düğünden bir kaç hafta sonra, 1988 yazında İngiltereye yelken açacak Invencible Armada-Yenilmez Donanmada’da görev almak üzere İspanyol Donanmasına katılacaktır. İngiliz amirali Sir Francis Drake’in parlak savunması karşısında çok büyük bölümü ile denizin dibini boylayan Armadanın bu hazin akıbetinden yakasını kurtarabilen bir kaç tekneden birinde şansı sayesinde Lope vardı. İspanyaya dönüşünde Valencia kentine yerleşti ve çok verimli dramatist yaşamına devama başladı.

Lope’nin Madrid’de 1610’dan ölümüne kadar kaldığı ev

1590’da Alba Dük’ü ona Toledo’ya gelip sekreterliğini yapma önerisinde bulundu. 1595’de Isabel’in ölümü üzerine Dük’ün hizmetini terketmiş, sekiz yıldır ayrı bulunduğu Madrid’e dönerek 1600’e kadar Sarriá Markisinin maiyetine girmiş; o arada başka aşk ilişkileri ve skandallarla hem hâl olmuştur. Ona zengin bir dizi sone ilhamı veren metresi Micaela de Lujándan dört çocuğu oldu. 1598’de zengin bir kasabın kızı Juanna de Guardo ile evlendi ama (Micalea dahil) çapkınlıklarını sürdürdü. XVII. Yüzyıl başladığında edebî verimi doruğa ulaşmıştı; üstelik ek görevler de alıyor; bir sekreter çalıştırıyordu. Acı olaylarla da karşılaşmış 1612’de Juana’dan olan en gözde oğlu Carlos Félix’i ve ardından Juana’yı kaybetmişti. Duyduğu derin üzüntü ile tüm birlikteliklerinden olan çocukları kendi evinde topladı. 1635’de Micaela’dan olan değerli bir şair oğlunu da Veneauela açıklarında bir deniz kazasında yitirmesi; deli gibi sevdiği en küçük kızı Antonia’nı kaçırılıp terkedillmesi faciaları ile karşılaşacaktır. Aynı yıl yatağa düşmüş; Ağustos’un 27’sinde vefat etmiştir.

Anılan 1800 dolayındaki oyun yazılarından en bilinen ve sevilenler şunlardır: El maestro de danzar-Danscı Usta (1594), El acero de Madrid-Madrid Çeliği, El perro del Hortelano- Bahçevan’ın Köpeği (İngiliceye “Yemlik Köpeği” adı ile çevrilmiş; 1613-15 arası yazılmış), La viuda valenciana-Valencialı Dul, Peribáñez y el comendador de Ocaña-Peribáñez ve Ocaña Komutanı (1610 ?), Fuente Ovejuna (tam karşılığı “Koyun Çeşmesi”dir; Türkçeye “Çoban Çeşmesi” olarak daha iyi uyarlanabilir. İngilizce’ye “Koyun Pınarı” ya da ana başlıkdan tamamen farklı olarak “Tüm Yurttaşlar Askerdirler” adı ile çevrilmiştir; 1612-14 arası yazılmış), El Caballero de Olmedo-Olmedo Şövalyesi (1620-1625 ?), Agudeza de dudar-Kuşkunun Keskinliği (1625), El Castigo sin Venganza-Öcü Alınmayan Ceza (İngilizceye “Aynada görülmeyen” ya da “İntikamsız Adalet” adları ile çevrilmiş- 1631), La Dorotea 1632), El anzuelo de Fenisa-Fenisa’nın Kancası, El cordobés valeroso Pedro Carbonero-Yüreği pek Cordobalı Pedro Carnonero, El mejor alcalde, el Rey-En iyi Yargıç Kraldır (“Alcalde” Arapça “Yargıç” anlamına “El Kadı”dan gelir; İspanyolca Kral anlamındaki “Rey” ise gene Arapça ‘oy’ verme yani “nihaî karar verme” anlamına “Rey”den gelir), El Nuevo Mundo descubierto por Cristóbal Colón-Kristof Kolomb tarafından keşfedilen Yeni Dünya, La dama boba-Salak Hanımefendi, El amor enamorado-Kendi de aşık olmuş Aşk, Las bizarrias de Belisa-Belisa’nın soyluluğu, El mayordomo de la duquesa de Amalfi-Amalfi Düşesinin Uşağı, La Fingido Verdadero-Neye Heveslendi isen Gerçekleşti, El laurel de Apolo-Apollo’nun çelengi, La infelice Marcela-Bahtsız Marcela, Capa y espada-Manto ve Kılıç.

Çağdaşı olan Shakespear ile uslûp ve yaşamları farklarına karşın duygu ve anlayış benzerliği yanında tiyatronun gelişmesi konusunda da parelellikler gösteren Lope’nin, bir tevazu içersinde komedi-yazarlığını sade bir ticaret gibi göstermesine karşın, bu sahne sanatı kendisine paradan çok prestij sağladı. Tiyatro tarihinde ilk gerçek proleter (düşkün sınıf halk) oyunu yazmasına karşın bayağılıkdan kaçmış, çağının sanat trendlerini izlemeye özen göstermiştir. Bartolomé de torres Naharro ve Valencialı yazar Cristóbal de Virués, Tirso de Molino drama sanatında çıkış noktaları olmuştur. Klasik Roma ve Yunan tiyatrosunun beş perdesini üçe indirerek; klasik uşak rôlünü “gracioso” dediği “sırdaş” tipi ile kaynaştırarak, klasik koro yerine oyun içinde açıklayıcı tiradlar getirerek, yaşamda karşılaşılan tiplerin kabaca taklidlerinin yerine genel yaşamı traji-komik ögelerle karışık betimleyerek romantik komediyi seçme yoluna gitmiş ve çağının drama icrasının temel formlarını belirlemiştir. Neoklasik yer, zaman ve eylem ögelerini değiştirerek devrim yaptı.

Artık, ayrı ayrı trajedi ve komedi yoktu; onun “comedias capa y espada-pelerin ve kılıç dramı” diye tanımladığı “comedia” adında traji-komik bir oyun türü vardı. Hattâ çağdaşı Shakespear’in 1597’de yayınlanmış “Romeo ve Jülieté’nin bir parodisi sayılan “Castelvines y Monteses-Castelvine’ler ve Montegue’ler” isimli oyununu 1603’da 1603’ea yazmış; bu tarzını mizahî dille kaleme aldığı “Arte nuevo de hacer comedias en este tiempo-Çağımızda Komedi Yazmanın Yeni Sanatı” adlı sanatının manifestosu sayılacak kitabı ile açıklamıştı.

Sürecek

Yayın Tarihi : 6 Mart 2011 Pazar 12:52:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?