8
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

İspanyol Edebiyatından Seçkiler (44)

LOPE DE VEGA ve eserleri II.

İspanya Kralı III.Felipe

Lope de Vega’nın drama eserlerinin muazzam hacmi, gerek komedi ya da trajedi ağırlıklı olması gibi duygusal etkileri ve gerekse konuları bakımında sınıflandırılmasını son drece güçleştirmiştir. Genel planda konuları entrika draması türündendir. Yarı efsane “Kral Pelayo” hakkkında yazdığı ve fakat sahneye koymadığı oyun’un hamasî olduğunu, ulusal duyguları okşadığını söyleyebilmek güçtür. Her halde diğer ünlü ve genellikle Orta çağ İspanyasının küçük soylularının onur vurgulu aşk konularını işleyen “capa y espapa-pelerin ve kılıç” oyuınları gibi gır gır ağırlıklıdır. Cervantes’in “Don Kişot”la romanda açtığı yolu kendisinin Altın Çağını açtığı dramada geliştirmiştir. Bu tavrı, onun gönül skandallarını da mimlemiş siyasal odakların, Kraliyet çevresinin antipatisini çekmesine neden olmuştur. Nitekim, 1617 yılında sert saldırılara maruz kaldı; 1620’de Kral III.Felipe’ye, Kronik yazarlığı (olayların tarihinin tutulması) için yaptığı başvuru geri çevrildi. Buna karşın, işlek zekasının getirdiği bir eyyamcılıkdan mıdır yoksa içten midir bilinmez 1608 yılından itibaren giderek dine bağlı bir tavır sergiliyor olmuşdu. 1610’da yapılan Fransisken tarikatın ilk “biraderlik” meclisine katılmış, Kutsal Cemiyetin (bir tür çalışmadan maddî kazanç temin edilen arpalık olanağı yaratan) ‘Aile Üyesi’ titrini almıştı. 1611’de ise üçüncü dereceden Aziz Francis onur rütbesi aldı. 1614’de ikinci kez evliliğini sona erdirmesi kaydı ile rahip rütbesine de erişti. Ne var ki, aşk skandalları itiyadını da bırakamadı.

Drama yazılarını diğer bazı ahlâkî konular da oluşturmaktadır. Ör. “Bahçevan’ın Köpeği”, “Valencalı Dul”, “Dans Ustası”nın konuları bazı müesses ahlâkî değerlerin yaşam pratiğinde yozlaşmasıdır.“Las Flores de Don Juan-Don Juan’ın Çiçekleri”nde, oyun kahramanı iki kardeş örneğinde olduğu gibi yoksulluğun suç olmaması, erdemli yoksulluğun zenginliğin fesadına yengi kazanabileceği ve aileden gelen asaletin değersiz çocuklar elinde uçup gidebileceği, bu bakımdan “primojenitür-en büyük evlada halefiyet verme’nin yanlış olabileceği, bazen ailenin daha küçün fertlerinin itimada daha lâyık olabilecekleri analatılmaktadır. Ve bunlar yanında, Latin-İtalyan kültüründen de yararlanarak mitoloji,İncil’den kıssalar, azizlerin menkıbeleri, eski tarih, İspanya tarihi onun oyunlarına, eski komedia gibi naiv, absürd olmama kaydı ile, gerçek tiplere dayanan malzeme vermiş ise de o çağının (XVII. Asır) eski Kastilya kültürüne de bağlı İspanyol halkının anlayışı dışına çıkmamış; onun sevdiği tumturaklı dili kullanmıştır. Bazen 3 perde standardını aşıp dört perdelik oyunlar yazmıştır. Ölümünün ardından, 1636’da “Fama Póstuma-Ölümünden Sonraki Ün” adlı biografi kitabını yazan Pérez de Montalbán’a göre iki hafta içinde beş komedi yazacak kadar velûddu. Kendisi günde beş sayfa yazdığını söylermiş.

Dramatik olmayan (manzum ve düz yazı, bazen karışık) eserlerine gelince; bunlar 1776-79 yılları arasında “Obras Sueltas-Kolay Bulunacak Eserler” adı altında 21 cilt olarak İspanyol dilinde temel kaynak olarak yayınlandı. Bunlardan en önemli nesir parçalar: La Arcadia, 1456-1530 yılları arasında yaşamış ve İspanyada Aragon Sarayının şairliğini yapmış Jacopo Sannazzaro adındaki bir İtalyan’ın aynı isimdeki kırsal romansından esinlenmiş ve ona saygı gösterisi olarak yazılmış yer yer şiirin de yer aldığı düz yazı bir kırsal romansdır (1598). La Dragontea (1598’de yazılmış 1632’de yayınlanmıştır) on yıl önce onun güçlerine karşı savaştığı Sir Francis Drake’in son seferi ve ölümü hakkında fantastik bir tarihdir; “El peregrino en su patria-Kendi ülkesinin Hacısı” (1604), temelde M.S. III. Asrın Yunan ozanlarından Suriyeli, Heliodorus’un “Historia Aethoipica-Habeşistan Tarihi”ndeki menkıbeler olmak üzere Bizans öykülerinin uyarlamasıdır. El Isidro (1599) Madrid’in koruyucu azizi Aziz Isidro’nun sekiz heceli beş dizeden oluşan kıtalarla yazılmış manzum bir menkıbedir. Üç ciltlik Hermosura de Angélica-Angélica’nın Güzelliği (1602) ise Avrupa romantik epik sanatında, bitirilememiş gibi görünen eserlerin başka bir sanatçı tarafından tamamlanması örneğine uygun biçimde, XVI. Yüzyıl İtalyan ozanlarından Ludovico Ariosto’nun ilk kez 1516’da kaleme alıp 1532’de son şeklini verdiği “Orlando Furioso-Çılgın Orlando romantik epiğinin bir devamı sayılmaktadır.

Ludovico Ariosto

Nitekim, Ariosto’nun bu eseri de, XV. Yüzyıl İtalyan Rönansı ozanı Matteo Maria Boiardo’nun bitirilememiş olup 1494’deki ölümünden sonra yayınlanan “Orlando Innamorato-Aşık Orlando” romansının devamıdır. Fakat konu benzerliği bulunmakla beraber her sanatçının farklı fantezisi öykünün geçtiği coğrafî alanları değiştirmiştir. İlerde bu öykünün konusu hakkında biraz açıklama yaparız.

Aynı şekilde XVI. Yüzyıl İtalyan ozanı Torquato Tasso’nun, Haçlıların ilk Kudüs kuşatmasını hayalî savaşlarla anlatan “La Geusalemme liberata-Kurtarılmış Kudüs” adlı epik şiirine nazire olarak yazdığı “Jerusalém conquistada-Fethedilmiş Kudüs”, İspanyolların Müslüman Endülüs’ü kendi adlarına

Matteo Maria Boiardo

yeniden fetihlerini “Üçüncü Haçlı Seferi olarak gösteren epik bir öyküdür (1609). “Los Pastores de Belén-Beytlehem’in Kırları” *(1) Beytlehem çobanlarının kutsal kır yaşamını anlatan ve Arcadia’nın devamı bir romansdır (1612).

La Galomaquia’da (1634) olduğu gibi İtalyan epiklerini ti’ye aldığı, hicvettiği yapıtları da vardır; bunların orijinallerinin gerisinde kalmış olmaları doğaldır. Zaten bunlarda, hemen tüm yapıtlarında olduğu gibi kendi yaşam modelini onlardan aldığı simgesel ögelerle ifade etmiştir.

1630’da kaleme aldığı 7.000 dizeli “Laurel de Apolo-Apollo’nun Defne Çelengi” Yunan sanat perilerinin dolaşıp gezdikleri ve ikamet ettikleri ünlü tepelerden Helikon dağına tırmanan İspanyol ozanlarını betimler. 1632’de yazdığı “La Dorotea”, Fernando de Rojas’ın 1499’da yayınladığı “Tragicomedia de Calisto y Melibea-Calisto ve Melibea’nın Trajikomedisi”nin daha yaygın adı olan “La Celestina”daki karakter arkasına gizlenerek gene kendisinin özyaşamını vermektedir.

Ve bunlar gibi kendi yaşamının modeli pek çok romans yazmıştır. 1587 adedinin sayılabildiği Balladları, ağıtları, dinî risaleleri, sonneleri muazzam bir hacimdedir.

Lope de Vega’nın şairlik kalitesi, Luis Góngora ve Francico de Quevedo ile birlikde çağının en üst düzeyini temsil eder. 1580’lerde ve 1590’larda yazdığı şiirlerde Zaide adında bir Mağribî ya da Belardo adında bir çoban ağzından konuştuğu ve kendi gerçek aşk serencamını dile getirdiği için Berberî Müslüman ve kırsal temaları ile çok popülarite kazanmıştı. 1602’de, andığımız “Angélica’nın Güzelliği” yanında ikiyüz sone yayınladı. 1604’de Rimas adındaki yeni güldestesinde bunları yeniden yayınlamıştır.1614’de “Rimas sacras-Kutsal Uyaklar” başlıklı dinî soneler kitabı çıktı. 1634de basılmış aynı konulu “Rimas humanas y divinas del licenciado Tomé Burguillos-Tomé de Burguillos tarafından icazet verilmiş İnsanî ve İlahî uyaklar” ozan olarak onun şaheseri ve XVII. Yüzyılın en modern şiir kitabı sayılır. Tomé Burguillos, ozanın kendi yarattığı hayalî bir kişilik olup Juana adındaki bir hizmetçi kıza aşık olmuş, cemiyeti ciddiye almayan fakir bir bilgindir.

Gelecek bölümde Vega’nın Drama ve öykülerinden bir kaçının özet konularını vereceğiz.

Sürecek

*(1) Beytlehem (İbranice Betlehem, Arapça Beytüllâhim de denir): Anlamı “Ekmek Evi” olan bu kasaba Filistin’in orta kesimindeş Kudüs’ün hemen güneyindedir. Matta ve Luka İncillerine göre Hazret-i İsa’nın doğum yeridir.

 

Yayın Tarihi : 12 Mart 2011 Cumartesi 11:51:28
Güncelleme :12 Mart 2011 Cumartesi 12:08:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?