16
Haziran
2024
Pazar
ANASAYFA

İspanyol Edebiyatından Seçkiler (69)

MARTÍN LUÍS GUZMÁN ve eserleri (IV)

Mermiler Karnavalı:

Villa’nın Ciudad Juárez’e girdiği Kuzey Tümeni’ni *(1) yönetirken yardımcısı Rodolfo Fierro *(2) adında sadist bir adamdı. Yazar Guzmán bu kişinin bir ibret belgesi olması için onun yaptıklarına tarihde daha geniş yer verilmesini önerir. Kendisi gibi çok katı yürekli olan Villa ile sanki biri diğerinin aynadaki görüntüsü imiş.

Kuzey Tümeni liderleri: sağdan üçünü Rodolfo Fierro, dördüncü Pancho Villa

Büyük başarı ile sonuçlandırılan bu savaşda beşyüz esiri Villa iki gruba ayırdı: “Kızıllar” adı verdiği ‘Orozco gönüllüleri” *(3) ve “Federal Orduya alınmış” kura neferleri... Kendini o an çok güçlü hissettiği için bu gücünü birinci grup üzerinde olanca şiddeti ile uygulayıp merhametli davranmak niyetinde olduğu askerlere ibretlik bir ders verecekti. Kızıllar gün batımından önce infaz edilecekler; Federal askerlere devrimci kıtalara katılmak ya da evlerine dönmek seçenekleri verilecekti. Tahmin edileceği üzere Fierro infazla görevlendirildi. Guzmán tanık olduğu infaz sahnesini bütün dehşeti ile uzun uzadıya anlatır.

Kuzey Tümeni Komutan Yardımcısı Rodolfo Fierro

Üstü tamamen fişeklikler ve silahlarla mücehhez cellât başı atının eşkin adımları ile savaşın tozlarına bulanmış siyah pelerinini savura savura esirlerin toplandığı ağılların avlusuna gelir. Esirleri muhafaza ile görevli subaylara onları onarlık gruplarla meydana çıkarmalarını ve kendisine mermi ikmâli yapmalarını emreder. Kalabalık infaz grubunun üstleri fişeklikler ve silahlarla mücehhez olduğu gibi yakınlarında mühimmat stokları yığılıdır. Fierro’nun Kızıl esir kalabalığına: “Gönüllü müsünüz; alın size savaş diye iki eliyle ateşlediği silahlar için sürekli mühimmat ikmâli yaparlar. Kendilerini koruma refleksi ile dağılıp kaçışan esirler onu daha fazla keyiflendirmekte; bu kez: “Hainler; murdar piçler; kaçın bakalım hoplayıp zıplamakla k…nızı kurtarabilecek misiniz?” kalabalığın içine piyango çeker gibi rastgele mermi yağdır. Gerçek bir mahşer yaşanmaktadır. Vurulanlar üst üste yığılıp ayakta kimse kalmayınca ateş kesilir; askerler avluda kaçak olup olmadığı tesbit için tarama yaparlar. Fierro iş bitinceye kadar oradan ayrılmaz; fakat bir portatif yatakda uykusuzluğunu gidermek ister. Yığın içindeki ağır yaralılardan yükselen yürek dağlayıcı feryatların ve inlemelerin mikdarının zamanla azalması infazın sonuna yaklaştığının işaretidir Yalnız bir yaralının hazin hazin “Su!” diye yalvarması. Fierro’nun sinirlerini bozar: “Uykumu kaçıran şu o… çocuğunun sesini bir mermi ile kes diyerek onun susturulması görevini emir erine verir. Karanlık basmştır; şaşkın emir erinin hedefi görmeden sesin geldiği yere bir kaç ateş etmesinden sonra ses kesilir.

Villa mı Carranza mı; Cuba Gezisi Kararın son noktası:

Victoriano Huerta

Yazar Guzmán Chihuahua’da kaldığı uzun aylar boyunca, Villa Carranza ittifakının çatırdamakda olduğunu görüyor, iki tarafdan birine sadık kalma hesabını yapıyordu. Sonora’daki Carranza liderliği sınırlanamıyacak bir mutlak hükümranlık olarak zaten kendini göstermişti. Maytorena, Cabral, Angeles, Escudero, Vasconcelos, Puente, Malváez ve bir dizi demokratik reformlar, özellikle hemen seçim yapılmasını öneren Diaz Lombardo gibi özgür ruhlu renkli kişilikleri barındıran kadrosu ile Villa ona daha sempatik geliyordu. Ne var ki sevenleri çok olsa da Villa’nın düşüncelerinde bir tutarlık yoktu. Kendi kör içgüdülerinden başka şeye kulak vermezdi.

Artık Vicroriano Huerta’nın devrilmesi bir an meselesi idi. Villa, Guzmán’a ve Albay Carlos Dominguez’e Ciudad Mexico’ya girilirken barış anlaşmaları konusunda kendisinin temsilcisi olarak bulunmalarını istedi. İki delege önce uluslararası destek için 10 günlük tehlikeli bir seyahatten sonra “Maria Cristina” gemisi ile Cuba’ya vardılar. Tehlike hâlâ enselerinde idi; yanaştıkları.Mejico Limanı hâlâ Huerta güçlerinin kontrolunda idi; bereket farkedilip avlanmadılar; zamanında başkent Havana’ya vardılar. Villanın emir tarzındaki isteklerini politik bir dille yumuşatıp Cuba Cumhur Başkanı Mario Garcia Menocal’a onun kardeşi ve Dominguez’in bir mimar arkadaşı Arturo Grande aracılığı ile ilettiler. Cuba’da İspanyollarınkine benzeyen üniformaları nedeni ile onları tanımayan Cubalı külhanîlerin “gachupines” *(4) yakıştırması ile aşağılanma dışında zamanları eğlenceli geçti.

Devrimin Adaleti:

Victoriano Huerta ve Pascual Orozco

Asıl görev yeri Ciudad Mexico’ya varışından iki gün sonra yazar Guzmán, Café Colón’da, Teoloyucán’daki Carranzanın yanından gelen ve yeni Emniyet Genel Müdürü atanmış General Cosió Robelo ile buluşur. Devrim zaferini birbrilerini ile kutlama ve havadan sudan konuşmadan sonra karşıt cephelerde göründüklerinden, bir gorile benzeyen bedeni ile yazarı epey korkutan General bir şehir polisi organizasyonu için kendisine yardım etmesini önerir ve bunun nedenini daha sonra açıklayacağını ekler. Yazar yapısına tümüyle aykırı bu misyonun kendisine yakıştırılmasına evvelâ güler; fakat Generalin kararlılığı karşısında kabûl eder. Artık onunla birlikde, zaptedilmesi gün meselesi olan Başkente gidip (neden kendisinin seçildiğini bilmeden) polis gücünü yeniden örgütleme planı yapmakdan başka çıkar yol olmadığını görür. Bu teklifi bir ihtimal hastane örgütlemedeki başarısına yorar: Maitland’ın “Adalet ve Polis”, Griffith’in “Polis ve Suç Sırları” adındaki eserler ve diğer bir çok zabıta literatürünün içine dalıp bu konuda da bilgi edinmeye çalışır.

Anayasa kıtaları Başkente girdiklerinde Obregón, kamu düzenini bozacakların gözlerini çok korkutan bir duyuru yayınlamıştı. Soygun, tecavüz ve her tür yasa ihlâline derhal ölüm cezası uygulacaktı. Sıkıyönetim komutanı Cosió Robelo Inspector General de Policia (Polis Genel Müfettişliiği görevini almıştı. Her hangi bir mahkeme kâtibi ya da ordu çavuşu gibi kamu görevlilerine tahkikat yetkisi veriliyordu. Nitekim bu düzenlemenin bir uygulama fırsatı bir iki gün içinde ortaya çıkmıştı. Bir öğlen üstü, bir küçük mağazadan mal çaldığı saptanan iki gariban serseri bu basit prosedür içersinde hemen yargılanarak hazırlanan evrak Polis Genel Müfettişinin idam kararına sunuldu. General evrakı okudu, fakat hemen karar vermek istemedi. Kağıtları tam masa üstüne koyduğunda, saatin gece onu çaldığını ve onun: “Kurşuna dizme emri vermek için vakit çok geç! Konuyu karara bağlamak için sabahı bekleyeceğiz” dediğini yazar çok iyi hatırladığını naklediyor. Ertesi sabah, Guzmán’ın ziyaret ettiği Generalin makamında cereyan edenler çok ilginçtir.

Francisco Cosío Robelo

Robelo, masasında yayılı evrakı göstererek: “Suç sabittir; Askerî Şuranın verdiği emir de malûm!” deyip hiç ses çıkarmayan yazarın yüzüne bakar; yüz ifadesi her zamankinden daha kaba ve korku verici olmasına karşın kafası ile kâlbi arasında mücadele verdiği belirgindir. Yazar ısrarla susar. General yardım istercesine: “Bana ne önerirdin?” diye sorar.
“Hiç bir şey öneremem!”
“Haydi canım, yapma!”
“Uınutmayın, ben bir sivilim.”
“Sivil olmanın bu konuda bir farkı yoktur.”
“Nasıl olmaz? Sizin göreviniz, tavırlarınızı belirleyen askerî yasalara göre hareket etmektir. Ben ise sivil statüme göre hareket ederim.”
“Peki, sivil olarak ne yapardın?”
“Bir idam infazının sorumluluğunu yüklenmez ya da paylaşmazdım.”
“Peki bir asker olarak?”
“İşte bu sebepden bir asker değilim.”
“Yani onları infaz ederdin?”
“Ya emirlere itaat ya da istifa ederdim. Askerlik kariyeri insan eylemlerini birbiri ile asla uzlaşamayacak iki parçaya ayırır; ya iyi bir insan olmak ya iyi bir asker olmak... Kararı buna göre vereceksiniz.”

Tahmin edileceği üzere yazarın sözlerinin Cosío Robelo’yu ne daha yumuşatmada ne de daha şiddetlendirmede bir etkisi olmadı. Kafası daha da fazla huzursuz ve karışık hâle geldi. Yapacak başka bir şey yoktu. Yardımcısını çağırdı; evrakları ve imzaladığı kararı vererek infaz uygulamasına geçilmesini emretti. Yardımcısı gittikden sonra yazara: “Sen şimdi infaz yerine git; uygulamayı denetle; en ufak bir kural ihlâli gözlemlersen derhal bana bildir.” dedi.
Yazar infazda kural ihlâlinin ne olduğunu anlamamakla birlikte, Meksika’nın hepsi belâlı polis cezaevlerinden en berbatı, infazın uygulanacağı Altıncı Polis Merkezine yollandı. Ellerinde mauserler dört-beş polis dizi olmuştu. İdam edilecek iki kişiden biri Polis Müdürü Yardımcısı ile tartışıyor; silahlı soygun yapmadığını, eyleminin çok önemsiz bir hırsızlıkdan ibaret olduğunu, yargı sürecinden geçmediğini, sorgulanmadan hakkında zabıt tutulduğunu, ölüm korkusu olmadığını ancak geride dört yaşında bir kız yavru bırakacağını, asıl cezayı onun göreceğini, bu idamın büyük bir adaletsizlik olduğunu iddia ederek yalvarıyordu. Gerçekden de Ordudaki savaşçıların yarısından fazlasının bu adamlardan çok daha ciddî suçları vardı. İnfaz saatine biraz vakit vardı. Önce bu şiddetli itirazlara direnen Yardımcı kalbi yumuşayarak adamın ailesinin ve çocuğunun bulunması için bazı askerlere emir verdi. Yazardan da Genel Müfettişe bu durumu haber vermesini talep etti. Ancak Casío Robelo karargâhı terketmişti; nereye gittiği belli değildi. Guzmán, ertesi sabah gömleklerindeki kanları kurumuş iki cesedin halka teşhir edildiğini gördü.

Pancho Villa’nın tabancası:

Devrimin adaletinden tiksinen yazar; onun yönetiminde görev almaktan srf-ı nazar etmeye karar verdi. Ama vazife anlayışına sadık olduğu için bu zalim infazdan tümüyle sorumlu tutamayacağı Cosío Robelo’nun duygularını da incitmek istemiyordu. Onunla karşılaştığında endişesinin yersiz olduğunu gördü; General kendisine hak vermiş; askerî yükümlülüklerinin izin verdiği ölçüde tamamen onun anlayışına uygun hareket edeceğini söylemiş ve bu görevi ona verme sebebini de açıklamıştı. Carranza onu şef tayin ederken, yazarı, kendi yanlarında çalışmayı reddetmesi halinde tutuklamasını emretmişti. Yazar’a hayran olan Eduardo Hay’in çabaları sayesinde durum değişmiş; bu emir geri alınmıştı.

General Lucio Blanco

Bu evreden sonra da, safların ayrılması iyice belirginleşmiş; yazara Sonora ve Sinoloa’daki Carranza karşıtı Villa ve Lucio Blanco*(3) fraksiyonuna katılma seçeneği kalmıştı. Denetime alınamayan kör bir gücü olan Villa ile disiplini, idealizmi ve kahramanlığı ile büyük bir itibar kazanmış olan General Lucio Blanco arasındaki bağın nasıl kurulabildiği ancak Blanco’nun Carranza ile de Obregón ile de kanlarının uyuşmaması ile açıklanabilir. Blanco öylesine asîl ruhlu idi ki, gereksiz insan öldürmekden çok çekinir; kazandığı zafere dahi küçümseyerek bakardı. Onun tek zaafı bu idi. Sabık bir kaçak olan Villa, afisi bozulacak korkusu ile onunla bir arada olmakdan kaçınırdı.

Yazar Guzmán, gene Albay Dominguezle birlikde, Anayasa kıtalarının işgâline giren Ciudad Mexico’daki durum hakkında Villa’yı bilgilendirmek ve safını belirlemiş fakat henüz Başkentte bulunan Blanco’nun bir mektubunu vermek üzere Chihuahua’ya dönerler.

Villa ile görüşmeyi beklerken sekreteri Luis Aguierre Benavides ile sıuohbet ederler. Aniden gömlek kolları sıvalı, âdeti veçhile evde de büroda da olsa kullandığı sombrerosu başında Villa kapıda görünür. Tüm kıyafeti ekstravagandır; fakat hepsinden acayibi kalçasında sardığı kocaman kınındaki olaganüsütü büyüklükdeki tabancasıdır. Yazar içinden: “Tabanca olmasa idi bu adam da olmazdı! Patlayan tabanca değil adamın kendisi” diye düşünür; Dominguez’e de: Bu adamı Blanco ile iyice bağlamak için tabancasını ona hediye etmek gerek,” der. O sırada Villa’nın kaygısı hemen bir ara dönem başkanı belirlemektir (Elbette bu aday Carranza dışında olacaktır). Onun aday’ı gerçek bir entellektüel ve topçu komutanı olarak büyük askerî başarıları olan sadık asker’i ve idarî danışmanı General Felipe Angeles’dir. Yazar, Angeles’in gerçekden büyük bir kişilik olduğunu, ancak bir koalisyon hükûmeti için uygun düşmeyeceğini söyler. Villa olumsuz anlamda heyecanlanmıştır. Aracılara da endişe egemendir. Ama cesaretini toplayan Guzmán, Lucio Blanco’nun erdemli, güçlü ve anti-Carranzacılar için toplayıcı bir kişiliği olduğunu ileri sürerek ona adaylığı üzerinde talep olduğunun iması sadedinde dostane bir jest olarak bu görkemli tabancasını göndermesini önerir. Villa ufak bir tereddüt anından sonra tabancasını, fişeklik kayışı ve tüm aksesuarları ile birlikde teslim eder; fakat “Söyleyin Blanco’ya dikkatli kullansın; yerine göre sakarlık yapan bir tabancadır!” çekincesini koyar.

Şimdiye kadar kendisine silah hediye edenleri ikaz etmiş olan Villa’yı tabancasından yoksun kılmak muazzam bir başarıdır. Nitekim, kendisi de silahsız kalmakdan tedirgin olmuştur. Sekreteri Benavides ona küçük otomatik bir tabanca verir. Villa bu tabancanın şarjını yaparak Guzmán’a doğrultur: “Şimdi bana birşey söyle!” der. Villanın alev alev yanan gözlerini ve altmış santim açığındaki bir namlu deliğini ve etrafının acayip bakışlı askerlerle ve iztihza ile gülen Benavidesle sarılı olduğunu gören Guzmánda şafak atmışsa da serin kanlılığını toplar: “Ne söyleyeyim? İyi bir şey mi; kötümü?”
“Yüreğinden ne geliyorsa.”
“Umarım, sakar bir tabanca değildir.”
Villa bu lâfa kulak asmaz; Dominguez’e döner; kolunu aşağı indirerek: “Şimdi söyleyin bakayım bana; ikinizden hanginiz daha cesur?”
Yüreği ağzına gelmiş Guzmán, tereddütsüz: “Dominguez.” der.
Dominguez: “İkimiz de değiliz.” der.
Bunlara Villa’nın yanıtı: “Bana göre bir sivil bir askerden daha cesurdur.” olur.
Bu adaletsiz ve yersiz görüşü yüzünden Dominguez Villa’yı olduğu gibi yazarı da hiç affetmeyecektir.

Sürecek

*(1) Villa’nın geçmişi biraz karanlıktır. Bir savaşçı olarak ilk kez Huerta’nın Federal kıtalarına katılmış; yararlıkları sayesinde onursal tuğgeneral rütbesi ile taltif edilmiştir. Fakat Huerta onun başarılarından korkmuş; bir hareketini kötüye yorarak tutuklayıp ölüme mahkûm ettirmiştir. Villa 1913’de kaçarak Madero’ya katılacaktır.

*(2) Rodolfo Fierro: Demiryolu işçiliği ve çavuşluğundan Federal orduya katılıp Yaqui Kızıl derili aşiretleri savaşında başarıları sayesinde teğmen olmuş ve sonra Villa’ya bağlanmış bir maceraperesttir.

*(3) Orozco Gönüllüleri: Madero’nun Meksika Devriminden sonra ona karşı ayaklanan ve Bask göçmeni bir aileden olup Huertanın Madero’ya karşı hükûmet darbesini tanıyan Pascual Orozco Vazquez’e bağlı olan milisler.

*(4) Gachupines: Aşağılayıcı anlamda İspanyollar. Aztec soyundan bir grup olan Náhuatl dilinde, kızılderililerin ilk kez İspanyollarda gördükleri süvarilerin mahmuzlarına verdikleri isim. Mahmuz takan mütegallibe anlamında..
 

Yayın Tarihi : 18 Temmuz 2011 Pazartesi 20:36:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dr. Selçuk Ant IP: 88.229.234.xxx Tarih : 20.07.2011 00:47:25

Sayın Teoman Törün'e, 1974 Ankara Tıp Fakültesi mezunu Sayın Fuat Yöndemli konusunda yaptığı açıklamaya büyük şükran duyduğumu belirtir, bu arkadaşımın varlığından ve de benimle aynı düşüncemde olduğunu ifade etmesinden dolayı ben de en derin saygılarımı sunarım. 


Teoman Törün IP: 78.178.47.xxx Tarih : 19.07.2011 10:17:16

Değerli Prof.Dr. Fuad Yöndemli Beyefendinin bir önceki bölüme verdiği yorumla hakkımda olaganüstü bir nezaket çerçevesinde lûtfettiği destek verici beyanlarına, gene geçen bölümde verdiğim yanıt, işaret ettiğim üzere bir sağlık gezisinden dolayı gecikmiş; bu arada yeni bölüme geçilmiştir. İnsanî değerleri yüksek ve kadirşinas hocamıza yeniden şükrânlarımı sunuyor; teyid-i hürmet ediyorum.  


Teoman Törün IP: 78.173.32.xxx Tarih : 20.07.2011 14:59:35

Sayın Dr. Selçuk Ant'a: Ülkemizin böyle seçkin simaları ile tanışmama vesile verdiği için bu çok mütevazı emeklilik hobimin beni ne kadar mutlu ettiğini ifade güçlüğü çekiyor; en azından hiç de gereksiz bir uğraş olmadığını görüyorum. Sonsuz teşekkürlerim ve saygılarımla