20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

İspanyol Edebiyatından Seçkiler (73)

MARTÍN LUÍS GUZMÁN ve eserleri (VIII)

Martin L. Guzmán’ın yaşlılığı

Guzmán’ın, Meksika’nın 1911’den sonra içine düştüğü anarşiyi en yakın gözlemcilerinden biri olarak anlattığı “Kartal ve Yılan” eserini özetledik. Fakat derine inen nesnelliği, yerine göre hüzünlü ve esprili edebî dili ile gerçek bir başyapıt olan bu kitabın aslını bulmayı okurlarımıza hararetle öneririz.

Yazarın “La Sombra del Caudillo-Önderin Gölgesi” eseri bu anarşinin Carranza’nın suikasta uğramasından sonraki 1920’lerdeki devamını, Meksikadaki siyasetçiler ve onların ülkeye çöken gölgelerini, etkilerini ve daha çok 3.Ekim.1927’de Mexico-Cuernavaca karayolunda Huitzilac civarında ondört tutuklunun kurşuna dizilmesi ile sona eren seçimlerle ilgili entrikaları ve suikastları anlatır.

Meksika Devrimi adı altındaki uzun anarşi döneminin lider ve lider kadrolarındaki insanların ancak bir kaçının eceli ile öldüğüne işaret etmiştik.

Guadalajara bozgunundan sonra Villa ve Zapata Ciudad Mexico’da da tutunamayacaklardır. Villa Meksika kuzeyindeki dağlara kaçar. 1917’de Carranza resmen Meksika Cumhurbaşkanı olur. Direnmeyi sürdüren Zapata 10.Nisan.1919’da (General Pablo González Garzanın planladığı sanılan bir tertiple) Albay Jesus Guajardo’nun askerleri tarafından öldürülür.

Rodolfo Herrero

Halkı memnun edemediğini gören Büyük Şef Carranza aktif politikadan vazgeçtiği için 1920 seçimlerine katılmamak niyetinde idi. Onun yakın arkadaşı ve onun gibi toprak işleticiliğinden gelmekle birlikte askerî harekâtlara karışarak general unvanı almış olan (1915 Celaya çatışmasında sağ kolunu kaybettiği için “Manco de Celaya-Celaya’nı Tek Kollu Adamı namını almış) Alvaro Obregón kendini onun doğal halefi olarak görüyordu. Fakat Büyük Şef sivil bir başkan tercih ediyordu; karanlık bir geçmişi olan, tanınmamış Ignacio Bonillas’ı aday gösterdi. Obregón yandaşları bastırılıp öldürüldü. Buna muğber olan Obregón, ordusunu Başkente getirip Carranza’yı sürecek; daha sonra, yerel bir çete reisi ve eski Carranza müttefiki olan Rodolfo Herrero’ya Sierra Norte de Puebla dağında uyumakta olan Carranza ile yakın destekçilerini ve danışmanlarını 21.Mayıs.1920’de öldürtecektir. Carranza’nın ölmeden son sözü: “Licenciadao, ya me rompieron una piema- Avukat, zaten seni öldürmekle benim bir ayağımı kesmişlerdi” olur (Çok sevdiği dostu Jalisco Valisi hukukçu Manuel Aguirre Berlanganın 1915’de tuzağa düşürülüp öldürülmesini kasdetmiş). Herrero, Carranza cinayetinden dolayı, yargılanır; ancak ilk tetiği Herrero’ya onun çektiğinin kanıtlanması (?) üzerine beraat eder ve generallikle taltif edilir.

Seçimlere kadar ara dönem Cumhur Başkanı 6 ay süre ile Adolfo de la Huerta olur. 1.Aralık. 1920’den itibaren Başkan Obregón’dur. De la Huerta yeni hükûmette Hazine Bakanlığı alır. Obregón döneminde görsel huzur ve kültürel hareketlilik sağlanır; Devrimin şiddetine ara verilir. 1915-1920 arası sürgünde olan Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi Rektör’ü olan José Vasconselos çağrılarak Kamu Eğitim Bakanı atanır. Vasconcelos tüm ülkede yeni okullar açıp kültürü yaygınlaştırma hamlelerine girişecektir. Gene sürgünde ola Diego Rivera ve daha pek çok sanatçı geri getirilerek Meksikanın özgün duvar sanatını yeniden yaratmalarına olanak verilecektir. Sonora’nın başarılı valiliğini yapmış olan Plutarcos Elías Calles İçişleri Bakanı olur. Bir askerî reformist olarak değerini ilerde de kanıtlayacak joaquin Amaro Domínguez 3. Bölgenin komutanı olarak orduda etkili bir konuma gelir.

General Alvaro Obregón

Bu huzur dönemini güçlendirmek için Lucio Blanco’nun 1922 Haziranında kendisini aldatarak buluşma sağlayan ajanlarca Nuevo Laredo sınırındaki çatışmada öldürülmesi, Villanın, 1923’de geçen bölümde kaydettiğimiz şekilde tasfiyesi, Maliye Bakanı Adolfo de Huerta’nın 1923’de Cumhur Başkanlığı adaylığına talip olmak üzere istifasının isyankârlık kabul edilerek Los Angeles’e sürülmesi amaç için ters sonuç verecektir.

1923’de General Amaro’nun kurmay başkanı José Álvarez Enrique Estrada, Guadalupe Sánchez ve Fortunato Maycotte adındaki generallerin Obregónu devirme hazırlığına giriştiklerini öğrenip komutanına haber verir; o da haberi hemen Obregón’a ulaştırır. Obregón hem halkı teskin etmek amacı ile gelecek seçim için bir mason olan Plutarco Elias Calles’i yeni başkan olarak nomine eder; bu şekilde daha fazla güvenini sağladığı komutan Amaro’yu Kuzey, Güney ve Doğudaki ayaklanmaları bastırmasında ve Estrada’yı Ocotlán’da kesin yenilgiye uğratmasında motive etmiş olur.

Barış ve huzur içinde girilen 1924 seçimlerinde Başkan olan Calles, daha sonra muhtelif Başkanların kabinelerinde Savaş Bakanı olarak hizmet edecek Amaro’yu Savaş Bakanlığı müsteşarı yapar. Gerçekden Amaro’nun orduyu disipline etmede, ahlâksızlık ve suisitmâl mikrobunu temizlemede muazzam bir başarısı olacaktır.

Plutarcos Elias Calles

Calles’in yabancıların toprak sahibi olmasına kısıtlama koyması ve bazı petrol üretimi kayıtlamaları ABD’yi kızdıracaktır. 14.Haziran.1926’da Calles’in ruhban sınıfına karşı Parlamentodan çıkarttığı “Ceza Hukukunun Reformu Yasası (gayrı resmî adı ile “Calles Yasası” Kilisenin mülkiyet haklarını ve dinî emirler çıkarma gibi ayrıcalıklarını kaldırdığından Kilisenin ve koyu Katolik halkın şiddetle tepkisini çeker. Din savaşı öncülüğü yapan Miguel Pro adındaki genç papazın 27.Kasım.1927’deki kurşuna dizilmesi “Viva Cristo Rey!-Yaşa Kral İsa” sloganı altında “La Guerra Cristera-İsacıların Savaşı” adını alan ve 1929’a kadar sürecek olan iç savaşa yol açacak; bu korkunç savaşın bilânçosu 90.000 ölü olacak; 17 eyalette hiç papaz kalmayacak;. 1935’e kadar sürecek papaz kırımı 4000’i bulacaktır.

Yeni Başkan seçimi kampanyasının başladığı 1927’de Obregón gene Başkanlığa gözünü dikmiştir. Bir zamanlar Obregón’un kurmay başkanlığını yapmış olan ve Avrupaya diplomatik misyonla gönderdiği General Francisco Serrano ile Başkanlıkda gözü olan diğer generaller Eugenio Martínez ve Arnulfo Gómez’in ona, Calles’e ve Amaro’ya karşı düzenlenecek suikast hazırlığı son anda Martínez tarafından açıklanır. 1927 Mayısında Arnulfo R. Gómez’in Federal Ordu kaçaklarından topladığı binlerce kaçakdan topladığı güçle oluşturduğu silahlı isyan’ı hükûmet hazırlıklı karşılar. 25 yaşındaki genç Hava subayı Luis Farrel’in müfrezesi çok sayıda ayaklanmayı bastırır.

Katoliklerin şehit unvanı verdiği Miguel Pro’nın idamdan önce son duası

Esir mübadelesi anlaşmasına dayanarak, 3.Ekim.1927’de bir öğlen üstü, Morelos Eyaletinin Huitzilac kenti açığında Ciudad Mexico yolu üzerinde özel arabası içindeki Serrano ve ona refakat eden Carlos A. Vidal, Miguel A. Peralta, Rafael Martínez de Escobar, Otilio González, Carlos V. Araiza, Alonso Capetillo, Augusto Peña, Antonio Jáuregui, Ernesto Noriega Méndez, Octavio Almada, José Villa Arce ve Enrique Monteverde adındaki arkadaşları araba konvoyu ile hareket halinde iken karşılarında bir topçu alayı ve 300 tomsonla mücehhez asker bulurlar.

Bu grubun lideri General Claude Fox elindeki tabancayı artık buna gerek yok vurgulaması ile yanındaki yüzbaşıya verir. Güven ortamında esir mübadelesi başlar. Fakat esirler sağ salim teslim alınır alınmaz esirleri teslim edenler muhasaraya alınarak tutuklanır; elleri dikenli tellerle bağlanır. Çünkü; Alvaro Obregón bir paranoya kriizi sırasında muhaliflerinin yok edilmesini emretmiştir. Uydurma bir yargılamadan sonra 14 can mermi ve süngülerle oracıkda tasfiye edilir.

La Sombra Del Caudillo filminden elleri bağlı öldürülecek esirler sahnesi

Francisco R. Serrano Huitzilan katliamını kurbanlarından en ünlüsüdür. Yanlış taraf seçmek gibi çoğu devrimcilerin kaderi ile örtüşen bir günah işlemiştir. Bu kez suçu Obregón’un mutlak iktidarına muhalefettir. 21.Mayıs.1920’de Obregón’a muhalefet ettiği için Carranzaya vaki suikast’ın plancısı olması bir ironidir. Obregón eski kurmay başkanı Serrano’nun tasfiye edildiğini haber alınca bu olayı: “A esa rebellion se llevo a la chingada-(mealen) İşte Baylar bu piçlerin sonu böyle olur!” yorumu ile değerlendirdi.

Bu olayı izleyen günlerde Gen. Arnulfo Gomez, Gen. Alfredo Rueda Quijano ile 13 milletvekili idam edildiler.

Gerçeği bu olan öykü, yazarın Madrid’de sürgünde bulunduğu 1929 yılında romanlaştırılarak kaleme alındı. “Caudillo-Önder” Obregón’dan başkası değildir; Francisco Serrano ise romana “Ignacio Aguirre” adı ile girmiştir.

Meksika filminde Villayı canlandıran aktör Pedro Armendáriz

Meksikalı film yönetmeni Julio Bracho’nun 1960 çekimi, baş aktörlüğünü Tito Junco’nun yaptığı La Sombra Del Caudillo filmi o yıl Karlovy Vary Uluslararası yarışmasında en iyi yönetmen ve en iyi erkek aktör ödülü almıştır. Zamanında Hollywood’un da çok iş verdiği çok sevilen Meksikalı aktör Pedro Armendáriz ülkesinde çevrilmiş müteaddit devrim filmlerinde Villa’yı canlandırmıştır. Ismael Rodríguez yönetiminde 1960 prodüksiyonu “Cuando! Viva Villa! Es La Muerte” en tanınmışıdır (Bu ad Villanın öldürüleceği zamanın parolasını ifade etmektedir).

Acaba Obregón’un akıbeti ne oldu. Hedefine ulaştı, 1928 Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı fakat görevi fiilen üstlenmesine vakit kalmadan bir restoranda din karşıtı uygulamalara kini olan José de Léon Toral adında bir Roman Katolik tarafından yaşamına son verildi. Huerta’ya karşı ayaklanmış dört büyük komutan da böylece suikast sonucu can vermiş oldu.

Ülkemize göre İspanya Akdeniz’in öbür ucundadır; kültürünü verdiği aynı dili konuşan Latin Amerikan ülkeleri ise Dünyanın öteki ucunda... Dilleri, dinleri, yaşadıkları coğrafyalar, zevkleri, sanatları, kültürleri ayrı bu Hispanik Âlemin toplumsal ruhları, insanî yaklaşımları, ihtiras ve erdemleri bizim toplumumuz insan kompozisyonuna yabancı mı? Bence hiç değil! Bu diziye başlarken rahat kıyaslamalar yapabileceğimi hesaplamıştım. Anarşi bir kader midir? Erdemli ve uzlaşmacı Başkan Madero’nun muhteris bir general tarafından tasfiyesinden başlayarak benmerkezci generaller ve çete reislerinin nasıl bir girdap içinde yuvarladığını gördüğümüz Meksika hâlâ öyle kaldı mı? Orta sınıf aileden olup babasının erken ölümü dolayısıyla okulu 11 yaşında terk eden, vergi tahsildarlığından hapishane gardiyanlığına kadar işler yapıp gencecik yaşda Devrimle hemhâl olan, bu arada kendini eğitip yetiştiren Lázaro Cardenas adında biri 1934 yılından 1940’a kadar Ulusal Devrim Partisinden Cumhur Başkanlığı yapacak, ilk işi idam cezasını kaldırmak olacaktır. Suikast onu korkutmamaktadır; çünkü o kimsenin canına kasdetmemiştir. Koruma’ya, zırhlı arabaya itibar etmez. Gezilerini genel araçlar ya da şoförü ve yaveri dışında refakatçisi bulunmayan arabalarla yapar. Devletin kan dökme uygulaması kalkmıştır... Carranza’nın katili Rodolfo Herroro’nun general rütbesini geri alır.

Lázaro Cardenas del Río

Meksika İmparatorluk Chapultepec Sarayını “Ulusal Tarih Müzesi” yapar. Ekstrem ideolojilerin hiç birine yüz vermez; Stalinist olduğu iddialarına rağmen, asla komünist rejimin gözünü boyadığı cezbeye tutulmuş biri değildir; Sovyetlerden kaçan Leon Trotsky’e bağrını açar. Trotsky onu aşırı sola meyl ettirememiştir ama: “Dünyanın en dürüst hükûmetinin konuğu olduğunu” ikrar eder.

Meksika Madero’dan sonra sağduyulu ve barışçıl bir liderin toplumu selamete ulaştıracağını kabûl etmede gecikmenin bedelini çok ağır ödemiş; fakat sonunda .Devletin istikrarı tesis edilebilmiştir.

Gündemimizdeki YAŞ toplantıları ile ilgili olarak İspanya eski Savunma Bakanı Narcis Serra’nın: “Türkiye bizi örnek alıyor” değerlendirmesine; hükûmetin uzlaşmacı Kürt entellektüel şairi Kemal Burkay’ı davet etmesine, müfrit uçlardaki siyasîler gibi kızmadan konumumuzu doğru okuyarak, miting meydanlarına yağlı urgan fırlatan ajitatörlere itibar etmeden geleceğimizin selametine hizmet etme zamanıdır.

Rafael F. Muñoz ve Eserleri:

Rafael Felipe Muñoz

Meksika Devrim Edebiyatını kaparken bir de Guzmán’ın Chihuhua’lı genç hemşehrisi daha çok Meksika Devrimi hakkındaki küçük hikayeleri ile ün yapmış, 1899 doğumlu olup 16 yaşında Pancho Villa ile yüz yüze görüşmüş muhabirlerden Rafael F. Muñoz’dan söz etmezsek bu bahsi eksik bırakmış olurduk. 1917’de Carranzanın başkan seçilmesi ile ABD’ye kaçan Muñoz 1920’de ülkesine dönerek gazetecilik eğitimi aldı. El Heraldo, El Gráfico, El Universal günlüklerinde yazılar yazdı. Sonra El Nacional’a sorumlu müdür oldu.

1928’de ilk öykü kolleksiyonunu “El feroz cabecilla-Öfkeli Önder”i; 1931’de ünlü romanı, Meksikalı film yönetmeni Fernando de Fuentes’in yapımı, Domingo Soler’in başrôlü oynadığı aynı isimdeki 1935 çekimi filme senaryo olacak “Vámonos con Pancho Villa-Pancho Villa’nın Peşinden Gidelim!”i yayınladı. Bunlardan başka “El hombre malo y otros relatos- Kötü Adam ve Başka Öyküler” ve “Si me han de matar mañana-Yarın Öldürmek Zorunda Kalırsan” adında öykü kitapları ve “Bachimba” adında romanı vardır.

2.Temmuz.1972’de Ciudad Mexico’da vefat etti.

Vámonos con Pancho Villa'nın konusu 1914’de Pancho Villa’ya sadık birliklere katılan altı bıçkın çiftçinin hikayesidir. Bunlardan birinin, savaşın dehşeti ve yoldaşlarının can kayıpları karşısında düş kırıklığına uğrayarak kaçması Villanın karizmasına sekte verecektir.
 

Yayın Tarihi : 9 Ağustos 2011 Salı 09:48:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?