20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

İspanyol Edebiyatından Seçkiler (78)

JUAN JOSÉ ARREOLA ZÚÑIGA ve eserleri

Juan José Arreola

Meksika’nın XX. Asırdaki realizmi ilk terk edenlerden, egzistansiyalist ağırlıklı fantazist ve absürdist ögeleri kullanan ilk eksperimental küçük öykü yazarı, akademisyen Juan José Arreola Meksikanın Jalisco Eyaleti Ciudad Guzmán kenti’nde *(1) 21.Eylûl.1918’de doğdu. Felipe Arreola ve Victoria Zúñiga çifti’nin ondört çocuğundan dördüncüsü idi. 1930 yılında kitap ciltçiliği ile çalışma yaşamına atıldı ve bir dizi başka işler üstlendi. 1937’de Meksika başkentine yerleşerek “Escuela Teatral de Bellas Artes-Güzel Sanatlar Tiyatro Okuluna girdi. 1941’de hocalık yaparken ilk çalışması “Sueño de Navidad-Noel Rüyası”nı; 1943 yılında gazeteciliği sırasında ikinci kitabı “Hizo el bien mientras vivió-Yaşamı Süresince İyi İş Yaptı” yayınlandı. 1945’de Juan Rulfo ve Antonio Alatorre ile “Pan” edebî dergisini çıkardılar. Çok geçmeden Louis Jouvet’nin daveti üzerine Paris’e gidecek; Jean Louis Barrault ve Pierre Renoir ile tanışacaktır. Bir yıl sonra Meksika’ya döndü; 1948’de Octavio Paz, Jorge Luis Borges, Carlos Fuentes, daha çok fotografçılığı ile tanınmış Juan Rulfo, diplomat ve felsefeci Alfonso Reyes Ochoa ve daha bir çok seçkin yazar ve düşünürlerin katkı verdiği “Fondo de Cultura Económica-Ekonomik Kültür Fonu”nun yayın organa editör olarak hizmet etti ve Meksika Kolejinden bir nakdî ödül aldı. İlk küçük öyküler demeti “Varia invención-Çeşitli Buluşlar”ı 1949 yılında yayınladı. Bu eseri ticarî başarısızlığa uğramış ve ayrıca Meksika’nın siyasal ve sosyal yaşamı üzerine yorumlar yapacağına fantastik uslûpla verdiğ birey ruhunun çözümlenemez gizemleri üzerine yoğunlaşması yüzünden eleştirmenlerden tam not alamamıştı; bu uslûba sonradan adapte olan okuyucu onun değerini anlayacaktır. 1950’de “Los Presentes-Sunumlar” antolojisinin hazırlanmasına katılacak; Rockefeller Vakfından ödül alacaktır.

Ülkesi dışında fazla tanınmazsa da “büyülü realizm”i tanıtan Meksikalı yazarların ön safında yer alıp, Meksika’da eksperimental küçük öyküyü ilk tanıtan, edebî çeşni uğruna realist uslûbu terkedip absürd hiciv ve allegoriyi maharetle kullanan, sürekli yeni edebî teknikler deneyen yazar olmuştur. Arjantinli Borges ile birlikte deneme-öykü alt-türünün (sous-genre) ustalarından biridir. Öyküde, kullandığı karma edebî formlar, hayvan masalları, hiciv şovları (parodiler)), skeçler, özet betimlemeler, mektuplar, anı günlükleri ile Franz Kafka ve Albert Camus ile kıyaslanabilir.

Şilili Sürrealist filmle yapan yönetmen Alejandro Jodorowsky

1952’de ilk büyük eseri olarak 20 yıla yakın zaman boyunca üzerinde çalıştığı orijinleri Latin edebiyatına kadar dayanan ve Fransızların “fable”, Hispanik âlemde “bestiario” denilen ve aslında insanlara ibret olması için kaleme alınan allegorik türdeki “Confabulario”yu yayınladı (Toplu Hayvan Masalları ve Bellek Sapıtması gibi iki anlamlı bir isim). Çok kısa, kestirme ifadeleri ve özlü uslûbu ile çekiciliği ve o devre kadar yazılmış olanlardan çok değişik çeşnide olan bu öyküler alışılmadık hareket noktalarından konuya girerek, toplumları olumlu yönlendirmek için tesbit edilmiş ahlâkî değerleri riyakârlık aracı ile saptıran iç dünyamızın hastalıklı yanlarının şaşırtıcı tahlillerini yapan, toplumun ayıplarını, hastalıklarını teşhir eden “süper fiksiyon” denilebilecek bir tür yaratmış oldu. Bu özgün karakteri esere 1953 “Jalisco Edebiyat Armağanı kazandırdı. Ertesi yıl Arreola “La hora de todos-Herkesin Saati (Doğruyu Söyleme Anı anlamında)” yayınladı. Bu kitapdan bir yıl sonra “Confabulario”yu revize etti ve Güzel Sanatlar Ulusal Enstitüsü”nden “Premio del Festival Dramático-Tiyatro Festivali Ödülü” kazandı. 1958’de “Punta de plata-Gümüş Nokta” adlı hikâye kitabını; 1962’de “Confabulario total”i yayınladı. Bu başarıları ile 1963’de Xavier Villaurrutia Ödülüne lâyık görüldü. Aynı yıl, aslında kendi yaşam öyküsünün nakledildiği, bol bol doğum yeri Zapotlán’dan söz ettiği “La Feria-Fuar”ı yayınladı. Bu tek romanı da en parlak edebî başarılarından kabûl edilecektir. Ertesi yıl “Los Presentes”i ve “El Unicornio-mitolojik tek boynuzlu at”ı neşretti ve Meksika Ulusal Özerk Üniversitesinde profesörlük aldı.

1967’de, Şilili film yönetmeni Alejandro Jodorowsky’nin uçukluğu sebebi ile uzlaşmazlığa yol açan fantastik ‘Fando ve Lis’ filminde Arreo’nun elinde kitabı kendi kimliği ile görünmesi filmin Meksika’da gösterimden kalkması ile sonuçlandı.

J.C. Orozco’nun kendi portresi

Muhafazakâr olmayan ünlü Meksikalı sosyal realist ressam José Clemente Orozco, Arreolayı 1969’da Ciudad Guzmán Kültür Grubuna kabûl etmiştir. 1971’de Confabulario, Palindroma, La feria, her birinde ayrı edebî teknik kullanılan ve yabancılaşmadan, aşk, takva, marazî korku’ya kadar çeşitli konularda onsekiz masaldan oluşan “Varia invención”, onun en büyük eserleri serisi olarak “Obras de Juan José Arreola-Müellifin Eserleri” adı ile birlikde yeniden yayınlandı. 1972’de, 1958’de çıkmış “Punta de plata”nın devamı olarak “Bestiario”yu neşretti. Ertesi yıl, mizahî yeteneğini tümüyle gösterdiği iki eseri “La palabra educación-Eğitim üzerine söyleşi” ile “Y ahora la mujer-Ve şimdi, Kadın”, 1976’da hayat ve edebiyat üzerine deneme yazılarını topladığı “Inventario-Envanter” (varlık tesbitleri) yayınlandı. 1979’da Başkentte “Premio Nacional en Letras-Ulusal Edebiyat Ödülü” kazandı. 1989’da Jalisco Edebiyat Ödülü, 1992’de Latin Amerikan ve Karayipler Edebiyatı Juan Rulfo (Literatura Latinamericana y del Caribe Juan Rulfo), 1997’de Alfonso Reyes ve 1998’de (ülkesi dışında hemen hiç tanınmamış olmakla birlikde Meksikalıların çok sevip Ulusal Ozan kabûl ettikleri ve aşağıda kısa bir tanıtmını yapacağımız “Ramón López Velarde” adına konmuş ödülü aldı. 1980’lerde, öğretim faaliyetini bırakmadı, dergilere sık sık makaleler yazdı.

Sekseninci yaş gününde Guadalajara’nın en seçkin evlâdı isimi ile taçlandırıldıktan üç yıl sonra 3.Aralık.2001’de hayata gözlerini yumacaktır.

Arreola’nın en ünlü kısa öyküsü “El guardagujas-Makasçı”nın özetini örnek olarak sunalım: Adamın biri belli bir varış istasyonu için trene binmek ister. Makasçı ona bu hattan onun hedefi istasyona sevk yapma ihtimalînin son derece zayıf olduğunu söyler; ayrıca, ülkedeki bazı istasyonlarda tren hatlarının tebeşirle çizilmiş resimlerden farklı şeyler olmadığını; yol üstünde hiç köprü bulunmadığını, alçak yerlere gelindiğinde yolcunun yükünü alıp kendi taşıyarak yarlardan inmek zorunda kaldığını, böylece kafası iyice karışan adamcağızın hangi noktada olabileceğini de hesap edemediğini ileri sürer. Arreola, ülkenin kamu hizmetlerinde Devletin gösterdiği ağır yetersizliği anlattığı çoğu öykülerinde olduğu gibi “Makasçı”da da Meksika’nın tren yolları sistemindeki tehlikeler yaratan hataları hayatın absürd olgularının yarattığı egzistansiyel korku rüyaları ve öyküleri biçiminde sunmaktadır. Yani insanı öfkeden çıldırtacak toplumsal ve beşeri olumsuz ilişkileri gülünç hale getirerek okuyucunun ruhunu teskin etmeyi tercih eder.

*(1) Ciudad Guzmán: kentin eski adı olup Meksikalı federalist isyancı Gordiano De Guzmán’a izafeten verilmiştir. Şimdi buraya “Zapotlán el Grande” deniyor.

RAMÓN LÓPEZ VELARDE ve eserleri

Ramón López Velarde

15.Haziran.1988-19.haziran.1921 yılları arasında çok kısa süren yaşamı ile ülkesi dışında tanınma olanağına kavuşamamıştır ama Meksika’da postmodernizmin öncüsü eşsiz bir olduğu ve kabûl edilmiştir. Meksikalıların ulusal ozanları olarak bağırlarına bastıkları Velarde Zacatekas, Jerez’de doğdu. Jalisco’lu bir avukat José López Velarde ile yerel bir toprak maliki ailenin kızı Trinidad Berumen Llamas’ın (Lyamas okunur) dokuz çocuğunun ilkidir. Avukatlıkdan iş çıkaramayan babası Jerez’e yerleşip bir Katolik Okulu açmıştı. Ramón oniki yaşında Zacatecas’a bir din okuluna gönderildi; ailece Aguascalientes’e yerleştiklerinde çocuğu oradaki din okuluna verdiler. Fakat Ramón bu “seminario”yu bırakıp hukuk tahsiline başlayacaktır. Seminario günlerinde kendisinden 8 yaş büyük Josefa de los Rios ile tanışmış onun çok derin etkisinde kalmıştı. “Fuensanta-Azizlerin kökenleri” adındaki ilk şiirinin (1905) esinini bu kızdan aldığı tahmin edilmektedir. 1906’da Aguascalientes’deki bazı arkadaşlarının çıkardıkları, modernizme karşı olup Meksika kültürüne bir ses getirmeyen Katolik Entegralist (Muhafazakâr Milliyetçi Birlik anlayışındaki edebî akım) 1907’de yayına son verdi. “Bohemio” edebî dergisine “Ricardo Wencer Olivares” müstear adı ile katkıda bulunan Velarde 1908’de babası vefat edince parasal zorluğa düştü. Anne tarafının destekleri ile bir yandan hukuk öğrenimini sürdürüyor bir yandan Aguascalientes’de “El Observador-Gözlemci”, “El Debate-Tartışma”, “Nosostros-Bizlere” dergilerinde yazıyordu. Sonra Guadalajara’ya geçip “El Regional-Bölge” ve “Pluma y Lápiz-Tüy kalem ve kurşun kalem”de yazmaya başladı. Devam ettiği San Luis Potosi Üniversitesinde yurttaşı diplomat Amado Nervo ve İspanyol Andrés Gonzáles Blanco’yu okuyarak estetik anlayışını kökden değiştirip modernizme yöneldi.

Küçük Venado kasabasında yargıçlık aldı; Madero’ya samimî olarak destek verecekti; fakat onun eski militan Katolikliğini bilen Maderonun güvenini sağlayamadı.

Eski akıl hocalarından Eduardo J. Correa ona Başkentte “La Nación”da iş verdi. Yazdığı edebî parçalar yanında siyasal makaleleri ile de Zapata’ya ve diğer isyankâr önderlere saldırıyordu. Madero’nun canına mâl olan Huerta darbesi üzerine San Luis Potosiye döndü. Orada María de Nevares’e aşık oldu ama ömrü boyunca onu ikna etmeyi başaramayacaktır. 1914 başlarında sürekli olarak Ciudad Mexico’ya yerleşti. Carranza’nın nisbeten sakin geçen iktidar döneminde, yakın arkadaşı José Juan Tabladanın ve Arjantinli Leopoldo Lugones’in etkisinde modernist şiire iyice tutundu. O sıralarda Meksika kültürüne egemen olmaya başlamış postmodernist şiiri hiç sevemedi. 1916’da ilk kitabı Manuel Gutiérrez Nájera ve Manuel José Othón isimli Meksikalı ozanlara ithaf ettiği Katolik liturjiye uygun adı ve ozanın kalabalık kentin türbulansından kaçarak çocukluğunuı yaşadığı Jerez’e yeniden dönüşünün bir ferahlaması olan “La sangra devota-Adanmış Kan” çok övgü ile karşılandı. Özellikle “Viaje al terruño-Sılaya Yolculuk” şiiri kendini yeniden çocukluğun bağrına atıştır. Din okulundaki günleri hatırladığı “Tenias un rebozo de seda-İpek bir Şal Vardı” şiirinde ise bu nostalji biraz istihza ile karışmıştır.

Fuensanta’nın ilham perisi Josefa de los Rios 1917’de ölünce Velarde, ancak iki yıl sonra neştedebileceği, bazı eleştirmenlerce şiirsel olmayan ve fazka metaforlu bulunan “Zozobro-Kaygıya Dalma” kitabı üzerinde çalışmaya başladı. 1919’da Obregón, Carranza’yı devirip iktidara geçince ünü artan ozan, Eğitim Bakanı José Vasconcelos’un desteği ile de daha huzurlu bir ortam buldu; “México Moderno ve El Maestro dergilerinde sürekli yazdı. “La suave patria-Nazik Vatan” Devrim sonrası Meksika kültürünü en başarı biçimde ifade eden bir eserdir.
Velarde 19.Haziran.1921’de 33 yaşında frengi illetinden yaşamını yitirdi. Ölüm nedeni resmî kayıtlarda zatürrie olarak gösterilmiştir. Bitiremeden bıraktığı kitabı “El son del corazón-Kâlbin Sesi” ancak 1932’de yayınlanabilecektir.

Ana MARIA MATUTE ve eserleri

Ana Maria Matute

Muhafazakâr bir orta sınıf ailenin beş çocuğundan ikincisi olan Ana Maria Matute Katalunya, Barcelona’da 26.Temmuz.1926’da doğdu. İspanya İç Savaşı sonrası döneminin en güçlü sesi kabûl edilen yazarımız öğrenimini Hollanda’da Hilversum Uluslararası Okulunda yaptı. Babası Facunde Matute’nin işlettiği şemsiye atölyesinin genç kızın edebî yaratıcılığına etkisi önem taşır. Ana Maria, çocukluğu da dahil zamanının çoğunu Madrid’de geçirmiş olsa da öykülerini yazma mekânı babasının atölyesi olmuştur. Dört yaşında, kronik böbrek iltihabından az daha yaşamını kaybedecekken onu kurtaran Mansilla de la Sierra’daki büyük anne ve babasının yüksekliklerdeki küçük kasabasına sığınması olmuştur. Sağlığına kavuştuğu bu dönemin ayrıca onun için köylülerle kaynaşması bakımından büyük değeri vardır ve ilk yazısını orada yazmaya başladığı söylenir. 1961’de yayınladığı “Historias de la Artamalia-Artamalia Öyküleri”nde bu pastoral yaşamın derin etkisi görülür. Yazarken buradaki anılarına daha rahat dönebilmek için bu köyü sık sık çalışma mekânı olarak da kullanmıştı.

İç Savaş 1936’da başladığında on yaşında idi. Kavgayı başlatan siyasl uzlaşmazlıklarla kulakları epeyce dolgundu. Bu savaşı salt iki cephenin kavgası olarak değil, tüm bireylerin yüreğinden taşan bir saldırganlık ve öfke olarak değerlendirmektedir. Savaşın 1939’da sona ermesi ile diktatörlük koltuğuna oturan Franco bu sultasını 1975’deki ölümüne kadar 36 yıl kesiksiz sürdürdü ve şiddet fiilen sona ermedi. Yazarımızın “posguerra-savaş sonrası” hakkındaki yazılarında rejimin saldırganlığı, kimlikleri yabancılaştırması, sebep olduğu sefalet ve hele hele sayılamayacak kadar çok masum kurbanların varlığı olgusu tüm huşuneti ile yer aldı.

Kasım.1952’de gene bir yazar olan Ramon Eugenio de Goicoechea ile evlendi. Yazdığı bir çok çocuk masallarını Matute oğulları Juan Pablo’ya ithaf etmiştir. 1965’de boşanan çiftin çocuğunun tam velayeti o zamanki yasalara göre babaya verildiği için oğlunu görmeye müsaade olunmayan Matute büyük bir duygusal bunalıma girdi ama bunu küçük ve ergen çocukların yaşamlarına çok ağırlık verdiği (“Niños Tontos-Aptal Çocuklar”, “El Verdadero Final de la Bella Durmiente-Uyuyan Güzelin Gerçek Hikâyesi” gibi)öykülerinde sömürmeyi de onuruna yedirememiş; oğlunun adına öykülerinde yer vermemiştir.

Sürekli kariyer olarak üniversite profesörlüğü yapan Matute başda ABD, bir çok yabancı üniversitelerde konferanslar verdi. Temel düşünceleri duygusal acıların ve insanın sürekli değişiminin yerine göre insana yaralı bir deneyim kazandırdığı; masumların her zaman kayıpda olmayacağı yolundadır. Fantastiko-realist geleneğini sürdürerek kaleme aladığı “Los Abel-Habiller” (1948)), İç Savaş atmosferini veren “Los Soldados Lloran de Noche-Gece Askerlerin Çığlıkları” (1994) ve “La Trampa-Tuzak” en popüler romanlarıdır. Bunlar 23 yabancı dile çevrildiler.

Erkeklerin pek beceremediği bu onurlu ve asîl yazarlığın ve parlak bir yaratıcılık yeteneğinin ödülünü 28.nisan.1911’de, 85 yaşında Alcala de Henares Üniversitesinde, İspanyanın Nobel’i sayılan 125.000 euro değerinde “Cervantes”i Kral Juan Carlos’un elinden alarak gördü. Başbakan Zapatero’nun da katıldığı tören sırasında tekerlekli sandalyesi oğlu Juan Pablo de Goicoechea tarafından yönetilen Matute bu ödüle layık görülen üçüncü kadın yazar olmuştur (İspanyol Maria Zambrano 1988, Kubalı Dulce Maria Loynaz 1992 ödüllerini aldılar). Matute bu ödülden başka “Nadal”, “Nacional de Literature”, “El Polizón Del Ulises Lazarillo”, “Literatura Infantil-Çocuk Edebiyatı Ödülü”, “Planeta”, “Crítica-Eleştirmenler”, “Cafe Gijón”, “Hispanic Society of America”, “İspanyolca ve Portekizce Öğretmenleri Amerikan Derneği” ödülleri sahibidir. 1996’da Kraliyet İspanyol Akademisi üyesi seçilmişti.
 

Yayın Tarihi : 4 Eylül 2011 Pazar 12:43:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?