8
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

İspanyol Edebiyatından Seçkiler (82)

İSPANYOL EDEBİYATINDAN TOPLUCA VERİLEN FİGÜRLER

Bu bölümde pek fazla tanınmamış ise de değeri olup Hispanik yazarlardan kendilerine sıkça referans yapılan eski ustalar ve henüz kariyerini tamamlamamış genç kuşak edebiyatçıların kısa tanıtımlarını yapacak ya da salt isimlerini anarak ayrıntılı bilgi alımını meraklı okurlarımızın kişisel araştırmalarına bırakacağız.

Luis Gongora

İspanyol dilinin anavatanından ilk anacağımız eski usta Cordobalı, 1561-1627 yılları arasında yaşamış, Salamanca’da kilise hukuku dersleri almış Luis de Gongora y Argote’dir. Cordobaya döndükden sonra, işlek hayâl gücü ile süslemeli, yapmacıklı olmakla birlikte etkili “letrillas-kısa mısralı” şiirler ve romans yazmış, fakat hemen hiçbir yazısını bastıramamıştı. El yazmalarından izlenen bu ozan Lope de Vega ile Queveda tarafından hiç sevilmemişse de sonradan lirizmi ile dikkati çekecektir.

1580-1645 yılları arasında yaşamış Madridli Francisco de Quevedo y Villegas’dır. Orta eğitimini Cizvit okulunda aldı; Alcala Üniversitesinde okudu; Valladolid’de lisansını alıp o kentte yaşadı. Satirik (hicviye) türünde olanlardan en tanınmış eseri “El Buscón-Araştırmacı”daki ve Flaman usta Justus Lipsius ile yazışmalarındaki neostoik uslûba kadar ciddî yazılar da yazdı.

27‘liler akımına dahil İspanyol yazarlar: Bu akım, ortalama 1927 yılı civarında sanat hayatına giren ozanların Gongora’nın 300. Yıldönümünde toplanıp yeni-Gongorizm adı altında grubun kurduğu bir yazın akımıdır. Daha önce andığımız Rafael Alberti, Federico Garcia Lorca’da başka Vicente Alexandre, Damaso Alonso, Luis Cernuda, Gerardo Diego, Miguel Hernandez, Anglo Sakson üniversitelerinde hocalık yapmış Pedro Salinas, , Bacarisse, Juan Gil Albert, José Bergamin, Juan Ramon Jiménez adlı ozanlar kendilerini bu akımın aklî ve estetik çekiciliğine kaptırdılar. Fakat, bir kısmı Franco rejiminin kırımına uğrayan bu ütopik ozanlar 1950 kuşağı sanatçıların realist görüşleri karşısında hafife alınacaktır. Bu akıma sempati gösterenlerden Fransizca yazan Salvador Dali, Oscar Dominguez’i, İngilice yazan Felipe Alfau’yu ve Latin Amerikan yazarlarından Neruda ve Vicente Huidobro ile Arjantinli Borges’i de anabiliriz. Aslında 1936 kuşağından olan Miguel Hernandez Gilabert’in (1910-1942) Alonso Damaso ile yakınlığı sebebiyle bu arkadaşı tarafından “1927 kuşağının ışığı” olarak anılması 1927’li olarak da paylaşılmasına yol açmış; edebî değeri kadar, hapishanede vebadan yaşamını yitirmesine varacak yiğitliği onu İspanyol iç savaşı şehitleri mertebesine yükseltmiştir.

Yeni kuşaktan, mutlaka ilerde yeni baştan haklarında inceleme yapılması gerekecek sanatçılardan, dizimiz başlarken adını andığımız 1947 doğumlu olup 1979 yılında “El bandido doblemente armado-Çifte Silahlı Haydut” eseri ile Sésamo ödülü, 1989’da “Queda la noche-Gecenin sukûneti” ile “Planeta ödülü, 1993’de “La vida oculta-Gizemli yşam” ile Anagrama Ensayo ödülü kazanmış, 2010’da İspanya Kraliyet Akademi üyeliğine lâyık görülen, Soledad Puertolas’ı; Napolyon savaşları ile ilgili “El húsar” yazarı Arturo Pérez Reverte’yi (1951-); iki ciltlik şiir kitabı (1979 ve 1981) neşrettikden sonra ilk başarılı çıkışını “Luna de lobos-Kurtların Mehtabı” ile yapan, 1955, Vegemián doğumlu gazeteci Julio Llazamares’i; gene dizimizin başında gönderme yaptığımız, “”Un largo silencio-Uzun bir sessizlik” eseri ile 2000 yılı Fernando Lara, “Contra el viento-Rüzgâr’a karşı”sı ile Planeta ödülleri kazanan Angeles Caso’yu (1959-) anmamız gerekir.

Soledad Puertolas
Angeles Caso

 

 

 

 

 

 

 

 

Arjantinli ustalardan José Mármol (1818-1871) dönemi gereği romantik ekolden yazarlık yapmış bir gazeteci ve politikacıdır. Öğretmenlik mesleğini seçen Ezequiel Martinez Estrada (1895-1964) “Analises funcional de cultura-KülTürün İşlevsel Çözümlemesi” ve “Humoresca-Nükteler”i ile bilinir. Leopoldo Lugones siyasetçi bir yazardır. Kaba ve vahşî güçlerin güzellemesini yapan öyküleri ile ünlüdür. Alfonsina Storni (1892-1938) ömrü kısa sürmüş, fakat yeterince etkili olmuş modernist dönem ozanlarından bir hanımdır. Julio Florencio Cortazar (1914-1984) ebeveynin, kötü bir şans eseri olarak 1913’de göçtüğü Belçika Brüksel’de hemen Büyük Savaş öncesi 1914 Ağustosunda doğdu; tarafsız bölge İsviçre’ye taşınan aile, oradan Barcelonaya, 1919 sonunda tekrara Arjantine geçti. Belki de bu çok olaylı çocukluk onda mariz bir yapı oluşturmuştur. Daha ziyade öğretmenlik yaptı; Julio Denis müstear adı ile yazdığı çok lirik sone’leri, Yunan mitolojisinden esinlendiği oyunları ve sayısız küçük öyküleri ile Latin Amerikan yazınının büyük patlamasına katkısı olmuştur. Paris’de Montparnasse kabristanında gömülüdür.
Ozan, romancı, müzisyen, dramaturg ve besteci hanım María Elena Walsh (1930-2011), romancı ve senaryo yazarı Manuel Puig (1932-1990), avant-garde ve eksperimental stili olan roman ve küçük öykü yazarı hanım Luisa Valenzuela (1938-), Rómulo Gallegos, Premio Planeta, Casa de la Américas ödülleri olan, Princetonda Latin Amerikan Edebiyatı dersleri veren, “Eleştiri ve Düş Ürünü eserler üzerine” adlı eleştiri kitabı ile ünlü Ricardo Piglia (1941-) adlı XX. Yüzyıl Arjantinli yazarlara dikkatleri çekmemiz gerekir.

Kolombiya’dan siyasetçi, avukat yazar José Eustasio Rivera (1888-1928) ve “Mala Noche-Meşum Gece”” romanı ve “Maldito amor-Lânetli Aşk” başlıklı küçük öyküler kitabı ile tanınan 1962, Medellin doğumlu Jorge Franco örneğini verebiliriz.

Kubalı sanatçılardan, fazla ünü olmasa da geniş kültürü ile Latin Amerikanın en büyük yazarlarından sayılan, “Muerte de Narciso-Narkissos’un Ölümü (1937), “Enemigo rumor-Düşman Söylentisi” (1941) kitaplarının sahibi José Lezama Lima (1910-1976); G.Cain müstear adlı romancı, denemeci, eleştirmen, çevirmen Guillermo Cabrera Infante (1929-2005), 1959 Castro devrimine sempati duymuşken bundan pişmanlığını dile getiren ozan roman ve oyun yazarı Reinoldo Arenas (1943-1990) kayda değer.

Meksikalı ustalardan Amado Nervo (1870-1919) Arajantin ve Uruguay’da büyükelçilik yapmış, kullandığı metaforik, gizemli stili ile Meksikanın en önemli ozanlarından sayılan bir gazeteci yazar ve eğitimcidir; Alfonso Reyes 1889-1959 arasında yaşamış, en çok deneme yazıları ile tanınmış seçkin bir Meksikalı edipdir. Ciudad México’daki Ateneo de la Juventus (Gençler Bilim Kampı) kurucusudur. İlk kitabı “Cuestiones estéticas-Estetik Sorunları”dır. Fransa ve İbero Amerikan ülkelerde sefirlik dahil diplomatik hizmet yapmıştır. Derin kültürü ve humanist meşrebi, etkili eleştirileri, duyarlı şiirleri ile göze çarpar. Ramón López Velarde (1888-1921) ülkesinde çok ün kazanmış bir postmodern ozandır.

1923 doğumlu, hukuk öğrenimli ozan ve Catullus, Propertius, Ovidius, Lucretius gibi Latin klasik yazarlarını çeviren bilim adamı Rubén Bonifaz Nuño, özellikle Vergilius’un Aeneid’inin İspanyolca çevirisi ile beğeni toplamıştır. Fransız Legion d’honneur’lü Augistin Yañez’i (1904-1980), doğurgan bir yazar, “Diles que no me maten!-Söyleyin Onlara Beni öldürmesinler!” küçük öykü kitabı ile tanınmış Juan Rulfo’yu, Meksikanın gururları içinde sayabilir.

Bu arada, Doğu Avrupa kökenli bir Yahudi ailesinin çocuğu, 1961 Ciudad México doğumlu olup ABD’de Columbia Üniversitesinde araştırmalar yapan Ilan Stavans (Stavchansky) adındaki yazar, eleştirmen ve editörün de Amerika kıtası üzerinde ortak bir dil tesisi üzerinde (Spanglish adı ile karma dil) çalışma yaptığını kaydetmeliyiz.

Alfonso Reyes
Ruben Bonifaz Nuño
 

 

 

 

 

 

 

 

 

Perululardan José Maria Eguren (1874-1942) aynı zamanda ressam olan bir ozandır. Merkezî Andlardan Quechua yerlisi ve İspanyol melezi (mestizo) olan José Mario Arguedas (1911-1969) yoksulluk içinde yetişmiş antropolog mesleğine girmiş olup yerli ve kırsal yaşam şiirleri ile bilinir.

Uruguaylı José Enrique Rodó Piñero (1872-1917) kişinin kendi kişiliğini zenginleştirme ve özgür düşünce felsefesi savunucusu bir denemecidir.

Venezuela’lı ustalardan 1948’de dürüst seçimle Devlet Başkanlığına gelen, fakat bu makamı 9 ay işgâl edebilen Romulo Gallegos Freire (1884-1969) 1929’da yazdığı, ulusun başına çöküp kalmış diktatör Juan Vicente Gomez’i eleştirdiği için ülkeden kaçmasına yol açan “Doña Barbara” eseri ve diğer siyasal savaşımları ile ünlüdür. Andığımız kitabı ABD’de İspanyolca öğrenmek isteyenler için (bir sözlükçe ilâvesi ile) okuma metni olarak basılmıştı. Kitaplığımda bulunan bu eseri müsait bir zamanımda Türkçeye kazandırmak isterim. Yaşam boyu senatör seçilen Gallegos Ulusal Edebiyat Ödülü aldı; 1960 Nobel’i için aday oldu; 1964’de adına Uluslararası roman ödülü yarışması oluşturuldu.

Bir başka Venezuela’lı siyasetçi Miguel Otero Silva hicviyeci bir yazardır (1908-1985)

Şilili aristokrat ozan “Creacionismo-Yaratıcılık” akımı önderlerinden Vicente García-Huidobro Fernández (1893-1948); Akademisyen romancı, oyun, deneme yazarı, insan hakları aktivisti Vladimiro Ariel Dorfman (1942), Üniversite profesörü müellif ve sütun yazarı, El Mercurio ödüllü Roberto Ampuero (1953), Rómulo Gallegos ve Ulusal Eleştirmenler ödülleri olan yazar ve ozan Roberto Bolaño Ávalos (1953) gibi yeni kuşak yazar isimlerini zikrettikden sonra bu ülkenin özellikle kayda değer iki sanatçısının önemini vurgulayalım:

Santiago doğumlu José Danoso Yañez (1924-1996) seksüaliteden, çifte kimliklilk gibi psikolojik konulara kadar çeşitli konularda kalem oynatmış; “Coronación, El lugar sin limites-Sınırları olmayan Yer”, “El obsceno pájaro de la noche-Gecenin Edepsiz Kuşu” gibi romanlara imza atmıştır. 1973’de sonra diktatör Pinochet’ye karşı cepha alıp gönüllü olarak Meksika, ABD. ve en çok İspanyada sürgün hayatı yaşamıştır. 1981’den itibaren ülkesine dönmüştür.

Yurttaşı çok yönlü sanatçı, ozan ve folklorcu Victor Jara (Victor Lidio Jara Martínez- 1932-1973) ise onun gibi şanslı olamamışsa da bu iğrenç baskıya karşı direnişin ölümsüz simgesi haline gelmiştir. Santiago’nun Longuén köyünde, sonradan ailesini de terkeden alkolik bir kâhya babanın oğlu olarak doğan Victor Jara zaten yaşama bahtsız başlamış; çileli annesinin özverisi ve onun öğrettiği folk müziği sayesinde ve gitarı, sesi ile ayakda kalabilmiş, ancak dine olan inancını yitirmiştir. Kendini folklor eğitimine ve tiyatroya adar. Politika ile ilgilenir; çoğu protest şarkıcı gibi o da ömrünü diktatörlerle savaşım ile geçiren yiğit doktor Salvador Allende’nin ideallerine gönül bağlar; Komünist Partiye girer ve partinin sanat bölümü yöneticisi olur.

11.Eylül.1973’deki Pinochet darbesi sırasında Teknik Üniversitedeki çalışması sırasında tutuklanır; ertesi gün günü işkence edilmek üzere Şili Stadyumuna götürülen binlerce devrimci içine katılır. Kaburgaları ve parmakları kırılmış vaziyette zalimlerce kendileri için gitar çalmaya zorlanır. O da inadına kendi halk cephesinin marşı “Venceremos-Galip Geleceğiz”i okur. Dipçiklerle vahşice dövülüp kafası parçalanır; üstüne makinalı tüfekle ateş açılır; ibret olsun diye elleri kesilip tribünlerin önüne asılır. 16.Eylül’de cesedi 44 mermi deliği ile stadyumun dışına atılır. Bu stadyum sonradan “Estadio Victor Jara-Victor Jara Stadyumu” adını alacaktır.

Selam sizlere Federico Gárcia Lorca’dan Victor Jara’ya kadar özgür düşünce ideali uğruna şehit olarak sanatçı namusunu simgeleyen kahramanlar!..

Victor Jara gitarı ile
Victor Jara'nın Santiago kabristanındaki mezarı üzerindeki “Hasta la Victoria-Zafere Kadar” yazısı

 

 

 

 

 

 

 

 


NOT.
Aziz okurlarım, yeni diziye başlamadan önce, bir yurt dışı gezisi vesilesi ile kendime bir haftalık dinlenme fasılası vereceğimi bilgilerinize sunarım.
Sizlere esenlikler dilerim.

Yayın Tarihi : 5 Ekim 2011 Çarşamba 10:34:57
Güncelleme :5 Ekim 2011 Çarşamba 10:35:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?