25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

İspanyol Edebiyatından Seçkiler (9)

FRAY GÓMEZ’İN AKREBİ (EL ALACRÁN DE FRAY GÓMEZ)– RICARDO PALMA

Manuel Ricardo Palma Soriano

İspanyol dilinin Latin Amerikalı ustalarından Perulu Manuel Ricardo Palma Soriano Lima’da 1833’de varlıklı ve görgülü bir babanın ve Afrika kökenli bir mestizo (melez) olan annenin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Önce Lima’nın ünlü Convictorio’sunda (yatılı Cizvit okulu) ve sonra, Batı Yarı Küresinin en eski bilim yuvalarından San Carlos Üniversitesinde öğrenim gördü. Henüz bir delikanlı iken anne ve babası ayrıldılar. XIX. Asrın ‘60’larında Avrupada yıldızı sönmekde olan Romantizm akımı Peru semalarında yeni parlamaya başlıyordu. Bu alımın etkisi altında Palma, “Juvenilia-Gençlik”, “Passionarias-Tutkular” gibi şiirleri ve La hermana del verdugo (Cellad’ın Kızı), La muerte o la vida (Ölüm ve Yaşam) vb. saçları diken diken eden melodramlar yazmaya soyunmuştu. Sonraları “abominaciones patibularias-Darağacına Müstehak İğrençlikler” gibi eserlerle değişik tarz denedi.

Palma, yazdığı ilk şiirleri 15 yaşında editörü olduğu siyasal ve mizahî El Diablo (Şeytan) adlı tek yapraklı gazetede neşretmiştir.

Bu edebî ergenliği hemen hemen kırk yaşına kadar sürdü. Coşkulu doğası onu liberal kampda politikaya itmiş; 1860’da Cumhur Başkanı Ramón Castilla’ya karşı bir suikast hareketine katılmıştı. Bu komplonun başarısızlığı onu Şili’ye kaçmaya mecbur etti. 1862’de ülkesine dönmüş; 1864’de Avrupaya iki yıl süren bir gezi yapmıştı.

Tekrar Lima’ya döndüğünde yeniden politika ile ilgilenmeye başladı ve Devlet hizmetine girdi. Brezilya’nın Pará eyaletinde konsolosluk, Harbiye ve Donanma Bakanlığında görev yaptı; Loreto Senatörü oldu.

Devlet hizmetini bıraktığı ve evlendiği 1876 yılından itibaren ciddî tarih araştırmalarına ve yazılarında daha sakin bir uslûba yöneldi. Peru ile Şilinin birbirine girdiği ve Koloni dönemine ait zengin belgelerle dolu Lima Ulusal Kütüphanesinin yıkımına neden olan (1879-1883) Pasifik Savaşında yazım etkinliğine ara verdi. Savaş sonrası bu kitaplığın yeniden düzenlenmesi ile görevlendirilen Palma bu işe hasrettiği yorgunluk bilmez hizmetlerini 1912 yılındaki emekliliğine kadar sürdürdü. Bu kitaplıkda eski kitaplar, arşiv malzemesi, el yazması eserler ve nadir belgelerle çok sıkı ilişkisinden eski anekdotları, yaşanmış öyküleri, merak çekici maceraları gün yüzüne çıkarıp zengin bir yazın malzemesi ve altyapısı kazandı. İspanya Krallığı Peru Naipliğinin entrikalarla dolu geçmişine iyice sızdı; İspanyol egemenliğinin en eski ve barok dönemlerinin atmosferini coşku ve mizah yüklü uslûbu ile kaleme aldığı öykülerinde yeniden yaşattı. Tradicione Peruanas-Peru Gelenekleri adını verdiği bir dizi küçük öykülerin yazımı otuz yıldan fazla zaman aldı. Bunlardan La camisa de Margarita-Margarita’nın Gömleği Latin-Amerikan yazınının klasiklerinden olmuştur. Çevirisini yapacağımız Fray Gómez’in Akrebi de bu dizidendir.

Pasific Savaşı sırasında Iquique deniz çatışmasında Peru’ya ait zırh geçirilmiş Huáscar gemisi Şili’ye ait ahşap Esmeralda korvetini batırırken. Thomas Somerscales’in yağlı boya eseri.

Naiplik altındaki Peru'daki İspanyol mezalimi hakkında yazdığı araştırma eseri Anales De La Inquisicion De Lima: Estudio Historico-Limada Engizisyonun Kronolojisi: Tarih Araştırması ona erken bir tarihçilik pâyesi kazandırmıştır.

Dilbilimde de saygın bir yeri vardır. Lengüistik üzerine başta Neologismos y americanismos-Yeni Dilimiz ve Amerikanlaşma ile Papaletas lexográficas-DilbilimiÜzerine İncelemeler olmak üzere çok çalışması vardır. İspanyol dili üzerine Peru’da ve genelde Latin Amerika’da yapılan katkıların Real Academia Española-İspanya Kraliyet Akademisi tarafından kabûlü için açılan kampanyaya katılmıştır.

Peru’nun mizah basınında çok yer almıştır. El Burro (Merkep), La Campana (Çan), Broma (Şaka) gibi mizah dergilerine ve pek çok yayın organına (bazılarına baş yazar olmak üzere) değişik yoğunlukda katkıları vardır.

Kızı Angélica Palma da bir yazar olup Perudaki ilk feminist hareketin üyeliğini yapmıştır.

Gelelim Fray Gómez’in Akrebi’ne. Öyküye başlamadan önce “Fray”ın Katolik inancında (manastırlarda din kardeşi anlamında) “Birader” yerine kullanıldığına işaret edelim. Fransızca Frère, İngilizce Friar, İtalyanca Frate karşılığı… Fakat biz bir unvan olarak İspanyolca öyküdeki aslına uyacağız. Bizde Manastır rahibi’ne “keşiş” deniyor.

Evet, FRAY GÓMEZ’İN AKREBİ (EL ALACRÁN DE FRAY GÓMEZ):

Ben küçük bir çocukken, yaşlı hanımların bir mücevherin değerini ve fiyatını tahmine çalışırlarken ağızlarından şöyle bir hayranlık ünlemi çıkardıklarına tanık olurdum: “İşte, Fray Goméz’in akrebi kadar değerli bir parça.” Benim şimdiki amacım da bu yaşlı kadınların ne demek istediklerini açıklamaya çalışmak...

Bir zamanlar Lima’da “Padres Seráficos” (Seraphic Pederler -En Yüce Melekler Katına ulaşmış Azizler) Manastırı revir ya da sağlık ocağındaki ehl-i takvâ (Tanrı korkusu ve aşkı ile kendilerini salt ibadete adayan) biraderlere (rahiplere) hizmetle görevlendirilmiş nezaretçi bir rahip adayı vardı. Herkes onu Fray Gómez diye çağırdığı gibi manastır kayıtlarına da aynı isimle geçmişti ve ona ait anılarda da başka ad kullanılmazdı. Sanırım, onun takdis merasimi ile ilgili olarak Roma’ya Vatican’a gönderilmiş kayıtlarında da aynı isim mevcuttur. Tam adı nedir; bu saptanamadı.

Fray Gómez, benim ülkemde yığınla mucize gerçekleştirdi, ama unvan peşinde olmayan, mütevazı her kişi gibi bunları ağzına almadı.

Lima’da San Lazaró Manastırı
 

Günün birinde, rahip adayı köprüyü geçerken gem’i azıya almış dolu dizgin gitmekde olan bir at binicisini silkeleyerek kaldırım taşının üstüne fırlatmıştı. Zavallı adam kafası çatlamış, ağzından, burnundan kanlar fışkırır hâlde kaldırımın üstünde kasılmış durumda kalmıştı. Etrafına toplanan kalabalık: “Kafasını kırdı! Kafasını kırdı!” diye bağrıştılar: “Gidelim San Lázaro’dan kutsal yağ alalım!” deniyor fakat gûlgule ve hercümerc içinde kime ne yapacağını belirleyemiyordu.

Fray Gómez, yerde yatan adama ağır adımlarla yanaştı. Biniş’inin (din adamlarına özgü cübbe) kordonunu onun dudaklarına koyarak onu üç kez kutsadı. Ve, kafası kırılmış adam, başka bir hekim müdahalesine ya da ilâç uygulamasına gerek kalmadan, sanki, hiçbir kazaya uğramamış gibi çevik ve çâlak yerinden sıçradı.

Etrafdaki kalabalık: “Mucize! Mucize! Fray Gómez’e şükrân!” diye bağrıştılar. Ve bu coşku içinde rahip adayının zaferini kutlamak üzere onu omuzlar üzerine almaya kalkıştılar. Mütevazı adamcağız ise halkın nümayişinden kaçmak için manastıra koşup kendisini hücresine kapadı.

Franciscen Gazetesi yukardaki hâdiseyi tümüyle farklı bir şekilde yayınladı. Gazeteye göre Fray Gómez nümayişden kaçmak için göğe yükselmiş; köprüyü uçarak aşmış ve manastırın kulesine konmuştu. Gazetenin verdiği bu bilgiyi teyid ya da red durumunda değilim. Belki doğruyu yazıyordur. Belki de değil. Mucizelere gelince, onları savunma ya da yadsıma uğruna mürekkebimi harcamam.

sürecek

Yayın Tarihi : 8 Eylül 2010 Çarşamba 15:35:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dr. S. IP: 88.231.70.xxx Tarih : 12.09.2010 01:34:40

Bayram süresince uzak kaldığım internetimden izleme ve okuma olanağı bulamadığım yazılarınızı, şu an okumak fırsatı bulduğumu belirtir, sayenizde huzur içinde uykuma ve tatlı hülyalarıma dalacağımı - bir kez daha - sizleri temenni ederim. Okurlarına, yazılarıyla mutluluklar saçan tüm aydın yazar  ve Mülkiyelilerin, sizin nezd'ininde Bayramlarını kutlarım.