17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Malezya Kaplanı 10

1942 Ocağında Malezya zaferinin Japon İmparatorluk Genel Karagâhında duyurulması

Japon kıtaları, bir kaç günlük çıkarma eğitiminden sonra 1.Şubatta Singapur sahillerine ulaşmışlardı. General Percival Birleşik Krallık Genel Karargâhına bu durumu: Malezya Savaşı sona erdi ve Singapur Savaşı başladı... Bugün adamızın istihkâmında muhasara altındayız. Görevimiz destek güçleri gelinceye kadar mevzilerimizi savunmaktır” raporunu vermişti. Malezya’nın fethi Tokyoda İmparatorluk Genel Karargâhında da törenle kamuya duyurulmuştu. 2.Şubatta Japon uçakları Müttefik savaş gemilerini Doğu Hint Adalarından kaçırmak amacı ile Singapur’daki bahriye tesislerine saldırı yaptılar. 4.Şubatta Singapur’un kayıtsız şartsız teslimi yolundaki Japon talebi, destek güç yetişeceği umudu ile Britanya Yetkililerince reddedildi. 5.Şubatta Singapur’un doğusundaki Pulau Ubin adasına Japon saldırısı gerçekleştirildi. Bu arada Asya Kraliçesi adında silah taşıyan bir yolcu gemisi Japon uçaklarınca batırıldı. Yolculardan sadece onaltısı öldü ise de güvertedeki tüm silah ve diğer gereçler denize battı. Bir Avustralya teknesi tarafından 1.804 kişi sudan kurtarıldı.

Yamaşita’nın Singapur’a yapacağı taarruzda İmparatorluk Muhafızlarının geri planda çıkarmaya katılıp kara savaşlarındaki üstünlüklerini sergilemesi gibi son derece akılcı kararı da, 3 Alay komutanlığına kendi adayının seçilmemesinin öfkesini taşıyan Nişimura’yı büsbütün kızdırmıştı. Yamaşita’nın birlik komutanları ile yaptığı toplu görüşmede şiddetli bir tepki gösterdi. Akşam yemeğinde Yamaşita’nın Malezya zaferinin kutlanması sırasında içilen sake kadehlerinin tokuşturulması isteğine karşı surat asıp kadehini onunkine belli belirsiz değdirmişti. Coşku ile içmekden kaçınan başka bir general de, 18. Tümen komutanı, Endau Irmağı kahramanlarından olan ve aslında çok içmesi ile tanındığı halde Singapur’u almadan keyifli bir içki sofrasına katılmaktan imtina eden Mutaguçi idi. Onun bu andını sempati ile karşılayıp tebessüm eden muktedir komutan Nişimura ile köprüleri atmış görünüyordu.

General Hitoşi Imamura

Karşı cephede de sorumlu komutanlar arasında buna benzer tadsız bir çekişme vardı. Sonradan Endonezya adını alacak Hollanda Batı Hint Adalarından Cavadaki Müttefiklerin Pasifik Uzak Doğu Yüksek Komuta Karargâhının başındaki General Archibald Wavell Malezya savunmasının sorumlusu Percival’in liyakatsizliğinden şikâyet ediyor; sık sık onun taktik kararlarına müdahalede bulunuyordu ama Genel karargâhı onu görevden almaya ikna edememişti. Üstelik, şeker ticaretine ilgi gösteren ve şeker üretimi kaynakları peşinde koşan Suzuki ve Mitsubihi firmalarının teşviki ile Japonlar 1941 yılı Kasımında 16. Ordu Komutanlığına getirilen Hitoşi Imamura yönetiminde, Hollanda Batı Hint Adalarına karşı, önce kilit noktalara yapılan hava saldırıları ile 15.Aralık.1941’den itibaren harekât başlatmış; 19.Ocak 1942’ye kadar Endonezya’nın en büyük (dünyanın üçüncü) adası Borneo’nun kuzeyindeki Kalimantan bölgesinde Kutching, Jesselton (şimdiki Kota Kinabalu) ve Sandakan’a çıkarmalar yapılmıştı. Gene Endonezyanın dört büyük adasından Selebes’in Manado, Sumatra’nın Palembang bölgeri, Timor ve küçük Ambon adaları 23 Şubat’ta zaptedilmiş. Hollandalı ve Avustralyalı birliklerin direncinin tümden kırıldığı 1.Mart.1942’de, Müttefik karargâhının bulunduğu Cava Adası amansız deniz savaşlarından sonra Japonlarca ele geçirilmiş; 3.000 Avustralyalı asker tutsak alınmıştı. Dört ay içersinde tüm Endonezya’da kurulmuş mucizevî Japon denetimi General Sir Arthur Wavell’in de karizmasını silecektir. Sumatra askerî valiliğini Mart-Temmuz.1942 döneminde kahramanımız Yamaşita üstlenecektir.

Muktedir komutan anı defterinin 6.Şubat.1942 Tarihi’ne şu notları düşmüştü: “Bu gün saat 11’de yapılan toplantıda bütün tümen komutanlarıma Singapur’a taarruz ile ilgili emirlerimi tebliğ ettim. 18. Ve 5. Tümen komutanları görevlerini yerine getireceklerini teyit ettiler. Fakat İmparatorluk Muhafız Birliği komutanının canı çok sıkkın görünüyordu. Bu keyifsiz görüntüyü saldırıya onun alayının öncülük etmesi, böylece kendisinin ve kıtalarının ne kadar kahramanca çarpışacağının sergilenmesine izin verilmesi talebi izledi.”

Oysa Yamaşita’nın, belli bir birlik ne denli soylu ve seçkin tanınırsa tanınsın, planını değiştirmeye hiç niyeti yoktu ama Nişimura’nın davranışının Singapur’a yapılacak taarruzda ters bir etki yaratmasından da kaygılı idi. Toplantının dağılmasından sonra maiyetindeki kurmay başkanı, Nişimura’nın yakın dostu Korgeneral Sosaku Suzuki ile uzun bir konuşma yaptı. Ondan, İmparatorluk Muhafızları zabitanının yanına gidip havayı koklamasını istedi. Suzuki onları da konuşmaya ve anlaşmaya isteksiz bulmuştu. Nişimura ve kurmay başkanı General Imaye onu nezaketle karşılamışlar fakat bu konuyu tartışmayı reddetmişler; Yamaşita’nın bu sağ kolu olan subayın ısrarla onların fikir beyan etme talebine karşı savaş planı hakkında hiç bir kanaatleri olmadığını kesin dille beyan etmişlerdi.

Malezya, Singapur Adası ve aradaki Johore Boğazı

Üç aylık bir kuşatma tahmini yapan ve mühimmat stoklarının kıt olduğunu düşünen Britanyalıların harıl harıl savunma tahkimatı yaptıkları yerden bir mil kadar açıkdaki Boğaz ötesinde Japon generaller hırıltı gürültüye dalmışlardı. Oysa Japon mühimmatı ve gıda stoku daha da yetersizdi; ikmal sistemi çok zayıftı. Erlere günde adam başı sadece iki kase pirinç veriliyordu. Aç kalma noktasına gelinmişti. Kuşatma uzarsa Japonların yenilgisi kaçınılmazdı. Bunu bilmeyen Birleşik Krallık güçlerinin morali bozuktu, ama Londra’daki Krallık Genel Kurmayının Hükûmete verdiği raporda: Singapur’da 33.000 erlik Britanyalı, 17.000 Avustralyalı dahil olmak üzere toplan 100.000’lik bir insan gücünün bulunduğunu; tüm Malezya Yarımadasındaki Japon askerî gücünün bu miktarda olmasının çok kuşkulu olduğu yolunda ümit verici bir bilgi vardı. Bu rapor isabetli idi. Asker telefatı 5.000 olan Yamaşita’nın, Singapur’a ve oradaki deniz üssüne taarruzda kullanabileceği sadece 30.000 er, 18 tankı kalmıştı. Singapur’daki Müttefik güçleri, Malezya geçidinin tahribatı ile görevli İskoç Argyll erlerinin katılmasından önce de 18. Britanya tümeni ve bir hafta önce de ikibin kişilik Avustralya birliği ile takviye edilmişti. Ama Avustralyalılar (Hintlıler gibi) eğitim eksikleri bakımından Generel Percival’e güven vermiyorlardı. Bu kadar dar zaman içinde yeterli usta askere de sahip olunamazdı. Bu hususları anı defterine yazan Generale göre Singapur’daki Avustralyalı kıtalar, kendi askerlik tarihlerinin en başarısız performanslarını vermiş olmalı idiler.

Şubatın ilk haftasındaki gecelerde Johore Boğazı çok acayip bir devriye faaliyetine sahne olmuştu. Her iki cephede de teknelerin kolayca görüneceği kaygısı ile ulusça çok iyi yüzücüler olan hem Avustralyalı hem Japon devriyeler karanlıkta yüzerek gözcülük yapmakta idiler. Karanlıkda arada sırada boğazın bir yakasından ötesine kör atış cinsinden topçu düellosu da oluyordu. Mühimmat tasarrufuna dikkat edildiği için bu denemeler çok nadirdi. Britanyalıların Singapur Adasına çekilmesinden bir hafta sonra, Malezya anakarasında yirmidört saat kalan iki Avustralyalı yüzücü devriye 6.Şubat sabahı tan yeri tam ağarmadan karşı yakaya döndüler. General Percival’e çok kalabalık Japon güçlerinin, Boğaza çok yakın bir mevkide kauçuk plantasyonları gizlendikleri ve harekat hazırlığı içinde oldukları bilgisini verdiler. Bu raporu vermelerinden çok geçmeden, Avustralya tümeninin Johore Boğazı kıyısının batısında konuşlanmış 22. Tugayı üzerine ilk top gülleleri yağmaya başladı. Ardından Japon uçakları deniz üssünü, dokları, hava alanlarını çok yoğun bombardımana tuttular.

Yamaşitanın Singapure çıkarmasını seyrettiği Johore Sultanı Köşkü

Bu manzara karşısında Percival Japonların çok bol miktarda top ve mühimmata sahip oldukları kanaatini edindi. Yamaşita’nın muradı da düşman tarafında tam böyle bir kanaatin oluşması idi. Mühimmatının çoğunu bu blöfe harcamıştı. Bombardıman sabah 10’dan gün batana kadar sürdü. İngilizler bunun I.Dünya Savaşının Batı Cephesi bombardımanları kadar yoğun olduğunu iddia ederler. Elbette o ölçüde değil ise de hedefin boyutu ile orantısız bir yıpratma harekatı olmuştu. Kurmay heyetinin engelleme çabalarına karşın Yamaşita, o gün, çatışma karargâhını, Johore’un Boğaza bakan bir tepesindeki Sultan köşküne aldı. Bulunduğu yer Avustralyalıların tüfeklerinin bile menzili içinde idi. Yaverinin tepkisine karşı: “Merak etme; bu kadar yakında olduğum akıllarına gelmeyeceği için düşman buraya ateş etmez...” demişti. 8 Şubatta anı defterine: “Orduma, kara savaşını çok rahat izleyebileceğim, Johore Sultan köşkünden komuta ediyorum...” notunu düştü.

O gece de ikmâl sorumlusu Albay Ikatini ona gıda, mühimmat ve yakıt stokunun uzun bir kuşatmaya hiç dayanmayacağı hakkında ikazda bulunmuştu. Yamaşita ona kulak asmamıştı. Yeni ikmâli beklemek haftalar alır; zayıf yanlarını keşfeden düşman toparlanır; deniz yolu ile de yeni destekler alınca Japon güçlerini yeniden Malezya’ya püskürtebilirdi. Askerinin moralini kırmamalı; düşman direnişi tümüyle kırılıncaya kadar baskıyı sürdürmeli idi. Komutan, sonradan bu kritik durumu şöyle anlatacaktı: “Singapur’a yaptığım saldırı bir kumardı. Ama blöfüm tuttu. Sadece 30.000 adamım vardı. O andaki düşman üç katımdan fazla idi. Singapur’da uzun sürecek bir savaş benim mağlubiyetim demekti. Düşmanı bir an önce teslim almalıydım. Aslında, Britanyalıların benim insan gücünden yana orantısız zaafımı, gıda ve mühimmat fıkdanımı keşfedip beni felakete sürükleyecek bir sokak savaşına mecbur etmelerinden çok korkuyordum.” Komutanın 5.Tümene Singapur’a saldırı emri verdiğinde durum böyle idi. Gece yarısı öncesi tümenin Singoradan getirilen çıkarma tekneleri ile Singapur’a çıkışını izleyecekti.

Singapur Sahillerine çıkan Japonlar

9.Şubatta Adanın kuzeybatı kıyısında konuşlanmış Avustralya kıtaları çıkarma hazırlığı yapmakta olan Japonlara ağır kayıplar verdirdiler. Fakat karanlık basarken yapılan bir japon çıkarması sırasında yaratılan bir panik onların meydandan çekilmesine neden oldu. Tengah Hava alanını Japonlar işgâl etti. Karşı kıyıya bir kızıl yıldız fişeği ile 5. Tümenin karaya güvenle çıktığı işareti verildi. Ardından bir beyaz yıldız fişeği ateşlendi. Bu da 18. Tümenin de Boğazı geçtiği anlamına geliyordu.

Bir an savaş alanı cehenneme dönüverdi. Bir yandan top ateşlerinin ışıması öte yandan saldırıya karşı Britanyalıların ateşe verdikleri yakıt tanklarından çıkan korkunç alevler semayı bir boydan bir boya aydınlatıyor; yanan petrolün ağır kokusu solukları tıkıyordu. Gece gelen bir Japon yüzücü devriyesi de Britanyalıların tanklardaki yanan petrol ateşinin çıkarma halindeki Japonların üzerine sevkedilmesi tehlikesinin bulunduğunu rapor etti. Yamaşita raporu sukûnetle dinledi. Ciddîye almadı. Ona göre bu düşmanın yılgınlığı alâmeti idi.

Singapurdaki yakıt tankları alevler içinde

Japonlar Adaya nasıl olup da bu kadar kolaylıkla ayak basabildiler? General Percival bunu “Malezya Savaşı” isimli kitabında şöyle açıklıyor: “Çok fazla sayıda ve yaygın cephelerimizin denetim güçlüğü böyle bir savunma zaafı oluşturmuştur. Bizim topçu ateşimizin anlayamadığım sebeplerle yavaş uygulanması duruma daha da vehamet kazandırdı. Bunun sebebi bombardıman sonucu ateş idare merkezleri ile ileri gözetleyiciler arasındaki telefon kablolarının kopması ya da bu çok sık ormanlık ülkede işaret fişeklerinin kolaylıkla görülememesine bağlanabilir. Öte yandan eratta bizi çok üzen bir telsiz kullanma isteksizliği vardı. Keza, sahillerdeki ışıklar ya görülemiyor ya da yakılmaları ihmal edilebiliyor ya da bombardımanla tahrip edilmiş olmaları ihtimâli vardı. Asıl sebebin, Japonların bizi kara savaşlarında hafife almış olmaları olasılığı aklıma daha da yakın geliyor.”

Yumuşak ve politik ifadelerle de olsa, bir komutanın birliklerinin aczini, kolay paniklemelerini ve moral bozukluklarını böyle vurgulayarak belirtmesi nadir görülmüştür. Avustralyalı erler arasındaki ödleklik ve karmaşanın Yamaşita’ya yaptığı blöfün hak ettiğinden daha fazlasını kazandırdığı anlaşılıyor.

Sürecek
 

Yayın Tarihi : 10 Eylül 2013 Salı 10:24:26
Güncelleme :10 Eylül 2013 Salı 10:33:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?