27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Malezya Kaplanı 23

Filipinler Savaşının Özet Değerlendirilmesi

26.Mayıs.1945. 17 yaşındaki Onbaşı Yukio Araki, (ortada bir yavru köpek tutan) ertesi gün Okinawa civarında bir intihar saldırısında ölecektir.

Filipinler Savaşının nihaî bilançosu şöyledir: Bu seferin sonunda Yamaşita’nın güçleri son derece güç koşullara maruz kalarak ezildi; saldırı savaşı yeteneğinden yoksun kaldı. Manila Körfezini kuşatan merkezî alanların savunulmasına Japon deniz ve hava güçlerinin işbirliğinden kaçınması ve kendi başlarına strateji anlayışından tamamen uzak çılgınca insiyatifleri yüzünden olanak bırakılmadı. Japonların en seçkin dokuz tümeni tümüyle ezildi, diğer altısı fena halde hırpalandı. Kolay yol olarak seçilen kamikaze saldırılarının intihar pilotları beyhude yere canlarını verdiler. Yenilgi kaçınılmazdı ve bir an meselesiydi. Ama Amerikalılar için de zafer çok pahalıya mâl oldu. Onbini ölü, 47.000 telefat verdiler. Luzon’un sıcak iklimine dayanamayan 87.000 ABD eri ise hastanelik oldu.

Japon kıtaları, savaşın seyri ve mihnet koşullarına umulanın üzerinde uyum yeteneği gösterdiler. Örneğin, Yamaşta’nın zırhlı tümeninin erleri dağlara tırmanırken tanklarını geride bırakırken piyade savaşı yapmak üzere çok süratle eğitilip örgütlendiler ve Amerikalılara üç ay boyunca dağlarda direndiler.

Yamaşita’nın tutuklanması anı

Amerikalılar istihbarat zaafı ile de Japon gücünü küçümsemişler; Britanyalıların Malezya’da az sayıda Japonlara yenilmesini dikkate almış; Japon mevcudunun yarısı kadar bir tahminde bulunmuşlardı. Savaş sonunda (Güney Pasifiğin diğer adalar devletlerinde olduğu gibi Filipinlerde de pek çok gizlenmiş Japon askeri vardı. Filipinlerde bunların sayısının 100.000 üzerinde olduğu söylenir. Bunlardan 40.000 kadarı Asin Vadisinde olmak üzere, Luzon’un kuzeyindeki dağlarda, 50.000’lik bir grup uzun süre teslim anlaşmasından habersiz Yamaşita’nın emrini beklemişti. Savaş bittiğinde hâlâ, Japon güçlerinin üçte biri hayatta idi. Gıda tedariki yapabilselerdi geciktirme operasyonunu en şiddetli şekilde sürdürürlerdi. Amerikan komutanları ne kadar diş bileseler de, emr-i vâki olarak “savaş suçlusu” iddiası ile tevkif edilen Yamaşita’nın stratejik dehasını ve askerlerinin savaş gücünü övmekten kendilerini alamamışlardır. ABD.li askerlik tarih çisi Robert Ross Smith “Filipinlerdeki Zafer” isimli resmî tarih kitabında: “Tüm savaş tarihinde en etkili geciktirme harekâtını Yamaşita’nın yönettiği inkâr edilemez,” der.

Yargılama

Yamaşita’nın Muntinlupa kentindeki “Yeni Bilibid” tutukevine alındığından iki ay sonra, 29.Ekim.1945 tarihinde Manila’da yargılanmasına başlandı. Yargılanma evreleri hakkında John Hopkins Üniveristesi yayınlarından üç aylık periodik “Huma Rights Quarterly”nin Ağustos 1992 sayısında Ann Marie Prévost tarafından kaleme alınan “Race and War Crimes: The 1945 War Trial of General Tomoyuki Yamashita” isimli makalede ve “World War II magazine- II. Dünya Savaşı Dergisi”nin 1996 sayısında, yukarda adını andığımız Robert Barr Smith’in makalesinde ayrıntılar bulunmaktadır.

Filipinlerin Muntinlupa Kentindeki New Bilibid Tutukevi

Filipinlerin Amerikan mandası altında bulunduğu zamandan kalma kısmen tahribata uğramış ABD Yüksek Komiserliği rezidansının, gün doğumuna bakan balo salonunda tertiplenen yargılamanın ilk oturumu çok acayip bir karnaval havasında başladı. Film kameramanları ve muhabirler salona sığmamış, ayrıca bitişik balkonları doldurmuşlardı. Dışarda, eski Dewey (şimdiki Roxas) Bulvarı üzerinde altı dondurma satıcısı artık yüzleri gülen Filipinlilere ürünlerini satıyordu. Yamaşita, yeşil üniforması, parlak çizmeleri içinde geçici sanık yerinden, ifadesiz bir yüzle savcıların kendisi hakkındaki, 57.000 kişinin ölümü ile ilgili 123 ayrı savaş suçu iddialarını dinliyordu. Bunlardan kendi komutası altında işlenmiş savaş suçları varsa da çoğu, aslında, kendi emirlerine uymadan Manila’da kâbus gibi bir savaş çıkarmış Amiral Ivabaçi’nin emrindeki, artık hayatta olmayan Japon denizcilerinin sarhoş ve çıldırmış hâlde işledikleri zulûm ve cinayetlerdi.

Ivabaçi’nin her hâlde darmadağın olmuş cesedi Intramuros harabeleri altında idi. Onun faturası, General MacArthur’un atadığı Tümgeneral R.B. Reynolds başkanlığındaki askerî mahkemede Yamaşita’ya çıkarılıyordu. Bunun dayanağı: Yamaşita’nın Filipinlerdeki, deniz de dahil tüm güçlerin kumandanı olması; sivillere karşı işlenen mezalimin o denli yaygın ve insanlık dışı olması karşısında bunu görmezden gelemeyeceği yolunda idi. İddialar da:

1) Açıkça insanlık dışı olan emirlerin komutan tarafından nazara alınmaması gerektiği;

2) Belirttiğimiz üzere Filipinlerin Japon güçlerinin genel komutanı olması sorumluluğu ve

3) mezalimin yaygınlığı;

4) Filipinli gerillaların da savaş hukukuna tâbi oldukları; sivil anlayışın hiç bir şekilde işkenceye cevaz veremeyeceği maddelerini içeriyordu.

Bu iddialara karşı savunma argümanları:

1) Filipinlilere karşı katliam emrinin daha yüksek kademeden geldiği; Yamaşita’nın buna karşı çıkacak mevkide olmadığı;

2) Manila çılgınlıkları sırasında deniz kuvvetleri üzerinde denetim yapacak durumda olmadığı;

3) Mezalimden haberi olmadığı;

4) Yerli gerillaların Japonların sabrını tükettiği maddelerinde toplanıyordu.

Japon Savaş Suçlularının yargılandığı ABD’nin şimdiki Büyükelçilik binası
 

Bir generalin komutası altındaki kıtaların yaptıklarından sorumlu olabileceğini bilen iddia makamı: “Burada, gelecek savaş suçlularına da tatbik olunacak işlemler belirlenecek!” beyanını serdetti. Bu beyan dört başı mamur bir yeni savaş hukukunun alelacele tesis edileceği anlamına geliyordu. Ne var ki General MacArthur hukuk departmanına bu davanın süratle görülmesi emrini vermişti. Savunma bu davaya hazırlanmaları için biraz daha mehil istedi. MacArthur’un savaş suçları seksiyonu şefi Albay Alva Carpenter, gereksiz gecikmeye yol açacak tarışmalara vakitleri olmadığını; askerî mahkemenin sert savaş kuralları olduğunu; asla ağırdan alınamayacağını ileri sürdü. Ne ise ki Yamaşita’nın talihi yaver gitti. Onu savunacak avukat subaylar hemen seçildi. New Bilibid tutukevinde onunla yapılan ilk görüşmede avukatlar onun masumiyetine ikna oldular ve davasını ABD Yüksek Mahkemesi ile Başkan Truman arasında tezekkür edilmek üzere Washington’a gönderdiler. Ve gerçekten, bu yiğit düşman generalin hayatını kurtarabilmek için büyük çaba sarfettiler.

Duruşma, Japon mezalimine dair dehşet ve tiksinti verecek iddialarla başladı. Savunma bunların büyük çoğunluğunun Yamaşita’nın direkt kontrolünde olmayan deniz güçleri tarafından işlendiğini ileri sürdü. Fakat savcı Robert M. Kerr: “Bu mezalim öylesine korkunç ve yaygın ki bunların Yamaşita’nın bilgisi dışında kalması olası değil,” yanıtını verdi. Dağa çıkmış Generalin bunlardan ne dereceye kadar haberdar olabileceği üzerinde durulmadan bu iddia yargılama tutanaklarına geçirildi.

Korkunç acıların yaşandığı savaş sonrası atmosferde hayatta kalan müştekilerin ve tanıkların naklettiği olaylar mahkeme heyeti üzerinde çok büyük etki yaratıyordu. Duruşmaları nakleden “New York Times” gazetesinde: “Savaş Divanının dinlediği tanıklıklar yargılamayı izleyenleri sandalyelerinde donmuş hâlde bırakmıştı. Birbiri arkasından gelen daha yürek burkucu hikâyeler zaman zaman mahkeme heyetini oluşturan yargıç generallerinin gözyaşlarını tutamamalarına neden oluyordu.” haberleri vardı.

Yamaşita yargılanması sırasında sanık kürsüsünde

Bir Çinli anne, üç yaşındaki oğlunun kendi kolları arasında Japonlarca süngülenerek nasıl parça parça edildiğini anlattıktan sonra birden bire sanık kürsüsünde oturan Yamaşita’nın üstüne saldırıp onu tırmalamaya çalıştı; sonra hıçkırıklar içinde salondan çıkarıldı.

Onyedi yaşındaki genç kız Julietta Milanes *(1) Manila kuşatması sırasında masum ana-babasının nasıl öldürüldüğünü hikâye etti. Yamaşita’ya dönerek: “Ah, bir yanına gelebilsem; rezil adam; seni mutlaka asmalılar! Utanmadan bir de hâlâ gülüyorsun!” diye haykırdı. Yamaşita’yı gözlemleyen muhabirler onun hiç de gülmediğini, şaşkınlık içinde olduğunu farkettiler.

En trajik tanıklıklardan birini yapan onbir yaşında bir kız, Luzon’un yerli dili Tagalogca konuşan Rolinda Andoydı. Intramuros’da sığındıkları bir kilisede, gözleri önünde babasının ve annesinin öldürülünceye kadar süngülendiğini, yan yana serildiklerini anlattıktan sonra kendisine de otuz sekiz süngü darbesi vurulduğunu söyleyip gömleğini kaldırarak mahkeme heyetine boynundaki süngü yaralarını gösterince yargıç generaller elleri ile yüzlerini örterek yaşaran gözlerini sildiler.

Savcılık Manila’da işlenenler dışında Yamaşita’ya öteki iki büyük toplu mezalimin sorumluluğu ithamını da tevcih etti. Amerikalılar Luzon’a çıkarma yaptıklarında, daha çok Müslüman Filipinlerlilerin bulunduğu yabanlık Batangas vilâyetinde binlerce yerli gerilla hareketine katılmıştı. Mahkemeye Japonların misilleme olarak erkek, kadın, çocuk farkı gözetmeksizin 25.000 kişiye gaddarca muamele yapmaya ve taammüden öldürerek bu vilâyette bir nüfus tasfiyesi yapmaya giriştikleri bilgisi sunuldu. Mezalime uğrayanlardan hayatta kalma şansına erişen Panfilo Umali üçyüz kişinin derin bir kuyuya nasıl atlamaya zorlandığını anlattı. Japonlar onların üzerine taşlar yağdırmışlar ve kuyunun ağzını hasırlarla kapamışlardı. Panfilo bu badireden sağ kalan yedi kişiden biri imiş. Batangas vilayetinin bir köyünde erkeklerin tamamını oluşturan dörtyüz kişiye uygulanan katliâmdan kurtulan üç tanık da bu grubun bir evin bodrum katına tıkılıp evin dinamitlendiğini ve harabeye gazyağı boşaltılıp tutuşturulduğunu; kaçmaya kalkanları el bombaları ve süngülerle öldürdüklerini anlattı.

Savunma gerilla faaliyetinin çok acımasızca sert olduğunu ileri sürdü. Savcılık buna gösterilen mukabelenin kapsamı bakımından ilgisiz, orantısız ve savaş hukukuna aykırılığı sav’ında bulundu. Mahkeme heyeti yirmi dakikalık bir ara görüşmeden sonra Savcılık itirazını kabûl etti fakat gerilla faaliyeti hakkında sınırlı bir süre için tanıklığa başvurma sözünü verdi. Mahkeme Başkanı Tümgeneral Reynolds ise gerilla faaliyetinin böyle bir mezalim için mazeret oluşturmayacağı mütaleasını serdetti.

Başka korkunç bir mezalim de Palawan Adasında 151 Amerikalı savaş tutsağının hava alanında inşaat işçisi olarak çalıştırıldığı sırada gerçekleşmişti. Alan üzerine bir Amerikan uçağının geldiği görülünce Japon komutan tutsakları hemen hava saldırısı sığınağına doldurtmuş; sığınağa benzin boşaltarak tutuşturtmuştu. Bu tuzağa düşen Amerikalıların çoğu yanarak ölmüş, diğerleri makinalı tüfekle taranmıştı. Katliamdan kurtulabilen dokuzu ise kayalara tırmanıp denize atlayarak 8 km. ötedeki başka bir adaya kadar yüzmüşlerdi…

*(1) İspanyolların zorla Katolikleştirdikleri Filipinliler İspanyol isimleri de almışlardır.

Sürecek

Yayın Tarihi : 21 Kasım 2013 Perşembe 11:11:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?