22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -31-


Ta Phallêphoria : “Fallik Yürüyüş” törenini Sofist Apolloniosdan öğrenelim: Tanrının kutsal evinin dışında kutsal geçit töreni beklenir. Herkes en güzel giysilerini kuşanmış, mücevherlerle bezenmiş; neşe içindedir. Kortejin başında şarap amforaları ve asma dalları taşıyan grup ilerler. Arkasından kurban edilecek tekenin güdücüsü gelir. Sonra, son derece göz alıcı giysi ve takıları ile “Kanêphoros - Sepet Taşıyıcısı” (Kanistron = sepet) kadın yürür; sepetinde, o zamanlar en güçlü afrodizyak olarak bilinen incirler vardır. Onu, ereksiyon halinde dev bir “Fallus” simgesini bir tahtırevan’da taşıyan, güçlü kuvvetli “Fallus Taşıyıcılar” izler (Phallophoroi- Fallus’u teskerede taşıyarak yürüyenler). “Fallus” sarmaşıkla taçlanmış; başının iki yanı göz biçiminde boyanmış uzun, kalın bir sırıktır. Fallus Taşıyıcılarının başlarında sarmaşık ve menekşelerden çelenkler vardır; yüzleri bu bitkilerin gölgeleri ile kararmıştır. Onların da fallusları, taşıdıkları Fallus gibi ereksiyon halindedir ve yüksek sesle, bu satırlara alınamayacak kadar müstehcen içerikte, gülbank tarzında bir ilahî okurlar. Her erkeğin fallusunun Tanrıların Anasına adandığının gösterisi olan bu törende Yok edilemeyen Yaşam’ın sürekliliği fallus simgesi ile açıklanmaktadır. Bu bağlamda, (aslında, gülmece unsuru fazlası ile mevcut olan) törenleri düzenleyenlerce fallus’a büyük kutsallık atfedilmektedir; ancak, görüntüler son kertede maskaracadır; törene katılanlarca da içten içe gırgıra alınmış oldukları kuşkusuzdur. Nitekim 2,5 milennium öncesinin yergi dehası Aristofanes’in komedi oyunlarında Dionizos konu olarak çok kullanılmıştır. Yeri geldikçe onun oyunlarına göndermede bulunacağız. Bu antik gelenek günümüzde bazı çevrelerde pespaye orji âlemlerine yol açmıştır.

Bir festivalde yer alan geçit resmi ya da yürüyüş olduğu için “Fallus Töreni” ya da “Fallus Yürüyüşü” diye çevirebileceğimiz bu isim tamlaması “fallus” ve “foria” sözcüklerinden oluşuyor. Yunanca “fora”nın, yürüyüş, akış, yıldız yürüyüşü, alenî, halkın önünde gibi anlamları var. Türkçeye de İtalyanca deniz terminolojisinden geçme “yelkenler fora = yelkenler meydana, yelkenleri tamamen aç” deyiminin kökü de Yunanca “fora” olsa gerek. Hattâ bu sözcüğü, argoda: ceketi, pantolonu tümüyle çıkarma, pencereyi, kapıyı tümüyle açma anlamında da kullanırdık. İstanbul Rumcasında da “yürüyüş” “porein”di. Yunancada bir de “foreion” diye “sedye, teskere, tahterevan gibi platformlar üzerinde taşımak anlamlı bir sözcük var. Bu açıklamalarımızdan, “Phallaphoria’ya bu anlamların hepsini verebilirsiniz. Hattâ, “Fallus fora” şeklinde bir çeviri de yanlış sayılmaz. Zaman ve yöre bakımından sözcüklerin morfolojisinin de, anlamlarının da evrimleştiği, ortaya konuşma çeşitlemelerinin, değişik lehçe ve şivelerin çıkması üzerinde durmuştuk. Bu yazı dizisinde de, belli isim ve kavramları, dayandığımız kaynağa göre bazen değişik yazı ve söylenişlerle; Yunan alfabesi farklı olduğundan Yunanca sözcükleri bazen Türkçe okunuşları ile; Türkçede bulunmayan sesler içerdikleri zamanda uluslararası kabûl gören yazılışları ile veriyoruz. Bu farklılıklar olagandır. Ününü ilk kez, Atina Akropolis’inin eteğinde tesis edilmiş “Dionizos Tiyatrosı” yarışmasında katıldığı “Babylonioi - Babilliler” oyunu ile yapmış olan Aristofanes’in komedisinin en etkili ögelerinden biri de Atina dışı yöreler halklarının ağız, lehçe ve şivelerinin taklidi idi.

Tören’e devam edelim: Fallus Taşıyıcılarının hemen peşi sıra, irticalen, Dionizos’un yoldaşı Phalês’e* bir Fallik İlahî (Fallikos ya da Fallikon) terennüm eden Rahip gelirdi. Bu ilahî de, genellikle, çok açık biçimde cinsel provokasyon yüklü idi. Rahibin arkasından sebze tenceresi taşıyan kişi ile başka erkek ve bakire kızlar gelirdi. Evli kadınlar geçit resmine dahi olmayıp kenardan seyrederlerdi; kurban törenine ve cümbüşe de katılmazlardı. Bu festivalde erkekler görevli idi; oysa Lênaia, Anthestêria ve Oskhophoria gibi öteki şenliklerde kadınlar egemendi.

Fallus, kutsal merkez’in yanına yerleştirilir; komik dansçılar etrtafında oynayıp sıçramaya başlarlardı. Fallus’un altına şarap dolu iki yuvarlak taş kap konurdu; o zaman Tanrı, Fallus’u ve testisleri ile birlikde (Enorkhos = testisli; “orkis”= haya, testis) görüntülenmiş olurdu. Rahip kutsal merkezin içine girer; “Euphêmeite! Euphêmeite! - Ölçülü konuş; dilini tut; şer’i, günahı ağzına alma” diye bağırır. Sepet taşıyıcı kadıın, Tanrı aşkına meyve sosları, kurabiyeler dağıtır. Rahip Dionizosa dua eder; Tanrıyı temsil eden teke, üzüm bereketi duası ile kurban edilmeye hazırlanır.

Karl Meuli’nin yorumu ile bu ritüeli’in üç evresi vardır. 1.evre: masumiyet komedisi, 2. evre: sürecin trajik ögesi olan kurbanı boğazlama ve feryat, 3. evre: kurbanın kellesinin bir zafer nişanesi olarak yerleştirilmesidir. İkinci evreye sıra gelince kadınlar “ololugê” formundaki ritüel feryadı koparırlar ve keçi boğazlanır (bizdeki “ulumak” belki bu sözcükten gelmiştir; bunun İtalyanca karşılığı “ululare”, İngilizcesi “to ululate”dir. Köpeğin ulumasından, ses taklidi ile “onomatopeik” türetilmiş olsa gerek. Teke parçalanır, kazanda kaynatılıp yumuşatıldıktan sonra kızartılır. Bu işlemde, Dionizosun etlerinin kaynatılmasına, üzümlerin olgunlaştıktan sonra yenmesine nazire yapılmaktadır.

Artık, kutsal yerin dışında Dionizos’un yaklaşmakta olan doğum anı kutlanacaktır; “Cümbüş - Ho Komos” başlar. Açılan küplerden kepçe kepçe şarap alınır. Rahip: “Kalei te Theon - Seni davet ediyoruz Tanrım!”, “Semelêi’ Iakhhe Ploutodota - Semelenin oğlu, Servet getiren Iakkhos**” diye bağırır.

Satirleri, silenosları, maenadları, nimfaları temsil eden frapan giysiler, boyalı yüzlerle ve müstehcen figürlerle dans edilir. Bazıları yüzlerine kumaştan, kanaviçeden, keçi derisinden maskeler takarlar. Bu esatirî yaratıkların kimliklerine bürünen kalabalık doğal güdülerini sergilemekden kaçınmaz. Bütün ahlâk sınırlarını aşan tezahürat, atılan kahkahalar maskaralık kertesine varsa, komedi sanatında “fars”*** denilen saçma sapan, gürültülü ağız kalabalıklığına dönüşse de, yok edilemeyen yaşam döngüsü için, türlerin sürekliliğini sağlayan Dionizos’a duyulan şükran, yeni bir ilkbaharın doğuşunun verdiği iyimserlik ve büyük bir coşku ile ifade edilir.

OSKHOPHORIA: Şimdi, Apollo’ya özgülenmiş “Puanepsia - fasulya kaynatma” festivali ile aynı güne rastgelen “Oskhophoria - üzümlerin taşınması” denilen şenlik’den söz edelim:

Mizaçları zıd görünse de, Delfi tapınağını paylaşan bu iki ilahî varlığın yılın bu anında buluşup görüş alış verişinde bulunduklarına inanılır. Eski bir çömlek resminde onların Delfi’deki Omfalos**** yanında el sıkıştıkları görülmektedir.

Tören, dizlerine kadar tünik giymiş kadın kıyafetinde üzüm salkımları (ôskhoi ) taşıyan (Oskhophoroi) iki adamın yürüyüşü ile başlar. Bu, bakireleri korumak için bakire kılığına girmiş (ayrıca öyküsünü anlatacağımız) Theseus’un anımsatmak içindir. Teşrifatçı, gene seferinden utku ile dönmekle birlikde babasının ölümünün yasını tuttuğu için asasını başının değil belinin yanında tutan Theseus’u canlandırmak için değneğini o biçimde taşır. Bazı kadınlar da Kutsal Et” taşıyarak Theseus’la birlikde Girit Seferinden dönen çocukların besleniş öykülerini temsil ederler. Dionizos tapınağında başlayan yürüyüş Atena Skira (bağbozumunun koruyucusu Atena epitet’i) kutsal merkezinde sona erer. Burada, ters anlamlı “Eleleu” ve “İu” çığlıkları birbirine karışır. Bugün kiliselerde Hazret-i İsanın Göğe çıkıp özgürleştiğini kutlamak için söylenen ve aslında İbranî dilinde “kurtuluş, özgürlik, yeniden yaşam’a dönme” demek olan “Alleluia ya da Hallelujah” ile aynı kökden olan “Eleleu” (Yunanca “Eleutheria” özgürlük demek) ile dövünme, yerinme nâlesi ve nidası “Iou”nun bir araya gelmesi Theseus’un dönmesi sevinci ile yeni doğmuş Dionizos’un titanlarca katledilmesinin eş zamanlı olmasındandır.


* Phalês: Kırsal bir iblis ya da Satir bir ilâh’dır. Tanrı Priapos’la olduğu kadar, Fallik Dionizos, Fallik Hermesle, Konisalos ve Orthanes gibi şeytanlarla da özdeşleştirilmiştir. Aristofanes onu “Zina ve Oğlancılık Tanrısı” diye nitelendirir.
** Iakkhos: Zeus ve Demeter’in oğlu, Elevsis Misterionlarının coşkun tanrısı. Çoğu defa Dionizosla özdeşleştirilir ve törenlerde itibarlı bir hitap tarzı olarak onu epitet’i olarak kullanılır.
*** Fars: Yunanca “frassein = kapamak, engel olmak, kilitlemek” sözcüğünden geliyor; bir tür akıl, irade kilitlenmesini ifade ediyor. Latincesi: farcire = doldurmak, şişirmek; konumuzda kafa şişirmek.
**** Omfalos: Yunanca “göbek” demektir. Delfideki “Omphalos”, Dünyanın tam ortasını smgeleyen bir taş esermiş.



Tytorun@hotmail.com  
Yayın Tarihi : 14 Mart 2007 Çarşamba 19:21:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?