15
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler - 41-


ASKELEOS: Büyük ölçüde eserleri günümüze ulaşmış üç büyük Yunan trajedi ozanından en yaşlısı olup (doğumu İ.Ö.525, ölümü İ.Ö.456), klasik edebiyat araştırıcısı Gilbert Murray tarafından “trajedi”nin babası ya da yaratıcısı diye anılır. Attika’nın Eleusis kentinde İ.Ö.525’de doğdu. Babası aristokrat bir toprak sahibi Euphorion’du. Ne yazık ki, 70–80 arası tahmin edilen, bunlardan 52’sinin birincilik ödülü kazandığı ileri sürülen oyunlarından sadece “Persoi - Persler”, “Hepta epi Thebas -Thebai’ye Karşı Yediler”, “Hikedites - Yalvaranlar”, “Oresteia”, “Agamemnon”, “Khoiphoroi - Tanrılara Sunulacak İçki Taşıyanlar”, “Eumenides - Hayırsever Tanrıçalar”, “Zincire Bağlanmış Prometheos” isimli 7 adedi muhafa edilebilmiştir. Geleneksel “mit” malzemesi kullanılmadan oyun konusu yarattığı Pers Savaşının, gençliğinde, bizzat içinde yaşamış, Paros kayıtlarına* göre savaşın başladığı İ.Ö.490 yılındaki Marathon çatışmasında yaralanmıştır. Bu anı yaşamında çok etkili olduğu için öldüğünde mezar kitabesinde “Marathon Savaşına katılımı” zikredilmiştir. Ancak şiirlerinde savaşın yıkıntıları kazanılan utkulardan daha fazla öne çıkarılır. İ.Ö. 472–468 arası Sicilyadaki kral Hiero’nun sarayını ziyaret etti; orada yeni kurulan Etna kentinin şerefine “Persler” piyesini papirus üzerine yeniden kaleme alarak oynattı. Sicilyaya İ.Ö. 458’de yeniden gitmiş; iki yıl sonra Gela kentinde ölmüştür.

Oyunlarında birbiri ile uyuşmazlık halindeki farklı karakterler zenginliği vardır. Önceleri, karakterlerin etkinlikleri mutlaka koro eşliğinde olurdu. “Oresteia” dışındaki oyunlarını, fonda herhangi bir dekor inşa etmeden sahnelemiştir. Seyircinin dikkatini, daha çok, aktörlerin sahnedeki mevkilerine, kostümlerine çekmeye önem vermiştir. Koronon sayısını 12’ye indirerek önemini azaltmış; koreograf çalıştırmamış, koroyu bizzat yönetmiş, yeni dans figürleri geliştirmiş. “Oresteia”da ise, saray ve tapınak cephelerini temsilen dekor inşa ettirmekle kalmadığı, kapalı alan sahnesi de görüntülemek için “eccyclema” denilen tekerlekli platform da kullandığı anlaşılıyor. Jaraskal kullanmak gibi başka teknikler de düşünmüş ama bu fikirleri itibar görmemiş.

Oyun tarzı son derece yalın yazıya dayanır; her sosyal sınıfdan karakteri kendi ağzı ile konuşturur. Fakat eski ustalardan aldığı lirik ve epik geleneğinin kazandırdığı dil zenginliğini yaratıcılığı ile birleştirerek kullandığı lirik şiirde olduğu kadar dramatik dialoglarda da hayranlık uyandırmıştır. Vermek istediği mesajlar için cesaretle kullandığı metaforların isabetli çağrışımlar yapmasında kendisi ile ancak Pindaros boy ölçüşebilmiştir. Dramatik anlayışına gelince; toplumun zeval tehlikesi geçirdiği çileli durumlarının, bireylerin kaderleri hakkında çözüm arama çırpınmalarının trajedilerini yazar. Gerek bireysel gerekse toplumsal ilişkilerle tanrıların müdahaleleri arasında yakın bağ kurmuş; kişisel, toplumsal, dinsel konular iç içe kabûl etmiştir. Pers Savaşı gibi aktüel konuyu bile mit çeşnisinde sunar. Öte yandan “Oresteia” gibi mitik bir oyunda zamanın siyasal sorunlarına gönderme yapmıştır. Sosyal ve siyasal olayların değerlendirmesinde reformist davranmıştır. Örneğin, Atina ile Argos arasındaki ittifak antlaşmasına çok değer vermezken, cinayet davalarının görüleceği “Areopagos Mahkemesi”nin kuruluşunu yaşamsal önemde bulmuştur. Atinalı Kleisthenes’in, klanların siyasal nüfuzlarının zayıflatılması yolunda yaptığı reformlardan da etkilenerek oyunlarında Attika Birliğinin barış ve huzur içinde sürdürülmesi, Devlete yeni bir düzen getirilmesi gerektiğini vurgulaması, bu eski danışma meclisinin İ.Ö.462’de demokratik reform kampanyasına yol açmıştır.

SOPHOKLES: İ.Ö. 496 ya da 495 yıllarında Kolonos’da doğan, İ.Ö. 406 yılında ölen ozanımızın, İ.Ö.V. yüzyılı hemen hemen tümüyle dolduran 90 yıllık ömrü Atina tarihinin uygarlık zaferi yaşadığı döneme rastlamış. Periklesin önderliğindeki 10 komutandan (strategos) biri olarak görev yaptığı Pelopennesos Savaşının Sparta lehine bittiğini görmeden ölmüş. Çağdaşları onu hep mutlu olmuş bir adam olarak görürler. Ölümünün hemen sonrası, arkadaşı ozan Phrynikhos “Musalar” adlı oyununda onu şöyle anar: “Mutlu Sophokles! Bize çok sayıda güzel trajediler kazandıracak kadar büyük yeteneğin ve uzun yaşama şansın oldu. Ülkene bir zeval geldiğini de görmeden öldün”.

Kendisi de, ünlü trajedisi “Kral Oedipos”un son dizelerinde “mutluluğun” ömrün sonuna kadar taşınabileceğini anlatmaya çalışmıştır. Ama Phrynikhos’a göre “mutlu olabilme başarısı”, ancak, bir ozan tutkusuna, yazınsal utkuya, simgesel olarak da bir “Sophokles kariyeri”ne sahip olmakla elde edilebilir. Çocukluğundan beri olgun bir adam izlenimi vermiştir. Yaşam öyküsü, yazarı ve yazım tarihi belirsiz, derme çatma, rivayetlere dayanılarak toplandığı anlaşıldığı için pek güvenilemeyecek tek bir biyografiden çıkartılmış. Buna göre sıkıntısı olmayan bir ailede yetiştiği anlaşılıyor. Babası Sophillos’un bir silâh atölyesi varmış; onun öğrenimine özen göstermiş. Sophokles özel yaşamında gerçekden şanslı olmuştur; yakışıklı, sağlıklı, zeki, yetenekli bir genç olarak okulda hem fizik egzersizlerinde hem bilim ve sanat dallarında başarılı oluyordu. Zamanın ünlü müzisyeni Lampros’dan ders alan Sophokles herkesin karşısında kitara eşliğinde dans edecek kadar da şen ve şakrakdı. Komutanlığı dışında da resmî ve toplumsal etkinliklerde bulunmuş; Atinanın Delos Birliğindeki müttefiklerinden vergi tahsil eden Hazine Grubunu Başkanlığını (Hellenotamias) üstlenmiş, yabancı ülkelerde elçilik yapmış, bir müzik ve edebiyat derneği olan “Thiasos ton Mouson”un kurucusu olmuş. Ancak, generalliği sırasında “Samos İsyanı”nın bastırılmasına katıldığı için entellektüel çağdaşları onu büyük bir siyaset adamı ve komutan olarak kabul etmemişlerdir. Çok tatlı dilli ve geçim ehli olduğunu görenler, “Sophokles için “Hades”de yaşamak Yeryüzünde yaşamak kadar kolaydır” derlerdi. “Din’i bütün” bir tip olduğu naklediliyor. Asklepeos kültünün Atina’ya girişini coşku ile karşılamış; kendi evinde onun için bir sunak yaptırmıştı. Bu nedenle Atinalılar ona ölümünden sonra “Deksion - Tanrıyı Ağırlayan” lâkabı vermişlerdi.

Sophokles’in yazdığı piyes sayısı hakkında değişik söylentiler var; Suidas katalogu 123 eser yazdığını, bunlardan 24’ünü birincilik aldığını kaydediyor. İ.Ö.III. yüzyıldan kalma bir yazıt’a göre ise Dionysia birinciliği aldığı oyun sayısı 18... 55–70 yaşları arasında üç piyes yazmış; üç piyes de 80–90 yaşları arasında yazarak çalışmaya ölümüne kadar ara vermemişti. Ele geçmiş en eski piyesinin “Antigone” olduğu sanılıyor. Yazdığı oyunlardan zamanımıza eksiksiz ulaşan 7 tane... Bunlardan “Philoktetes” (İ.Ö.409) ve “Oidipos epi Kolono - Oidipos Kolonos’da” (İ.Ö. 401) isimli olanların sahnelenme tarihleri biliniyor. Diğerlerinden “Elektra” tarz bakımından bu iki oyuna benzer. “Aias - Ajaks”, “Antigone” ve “Trakhiniai - Trakhis Kadınları”nın da ilk eserleri arasında olduğu sanılıyor. “Oidipos Tyrannos - Kral Oidipos” ise orta dönem ürünü... Parçaları kalmış eserleri arasında “Aias Lokros – Lokrialı Ajaks”, “Akhaiôn Syllogos - Akalıların Toplanması”, “Hermione”, “Nauplios Katapleon - Naupleos’un Dönüşü”, “Naupleos Pyrkaeos - Naupleos’un Alevleri”, “Niobe”, “Oenomaus”, “Poimenes - Çobanlar”, “Poliksene”, “Syndeipnoi - Şölendekiler”, “Tereos”, “Troilos ve Phaedra”, “Triptolemos”, “Tyro Keiromene - Koparılmış Tyro”, “Tyro Anagnorizomene - Yeniden Keşfedilen Tyro”dan başka, 1907 yılında Mısırda “Ikhnetoi - Koşan Satirler” adında bir satir oyunu bulunmuştur. Hemen hemen yarısı ele geçmiş olan metniyle bu, Evripides’in tümüyle ele geçmiş “Kiklops’undan sonra en iyi muhafaza edilmiş satir oyunudur. Thebai’nin muhasara edilişini konu alan “Epigonoi - Soysop” isimli trajedi, 2005 Nisanında klasik bilimciler tarafından Oxford Üniversitesinde enfraruj teknolojisi ile işlem gördükden sonra saptanabilmiştir.

Trajedi anlayışı: yarattığı tiplerde, özellikle, Elektra, Antigone, Deineira, Tekmessa gibi kadın karakterlerindeki berrak ve sıcak betimlemeleri tiyatro tarihinde takdir kazanmıştır. Belki de yaşam deneyiminden kazandığı görüş gücü ile dramatik kurguyu ve durumları, yüksek trajik gerilimleri çok güçlü ve isabetli ölçüde verebilmiş, dialogları son derece akıcı ve kolay anlaşılır olmuştur. Bu nedenle öteki trajik ozanlarla acımasızca eğlenen Aristofanes ona saygı duymuştur. Odlarının duygusallığı bakımından da lirik ozanların ön sıralarında yer alır.

Eski tiyatro eleştirmenleri, “skenographia”, “periaktoi” gibi (ne oldukları pek belli olmayan ve aslında önemsiz) yenilikler kazandırdığından söz ederler. Skenographia’yı kimi sahne resimleri sanmıştır; kimisi de orkestranın arkasındaki duvara tesbit edilen armaya benzer bir panel olduğunu ileri sürmüştür. Periaktoi’un ise, bazı yörelerin sahnede görünüşünü temsil etmek için bu yörelerin yerel müziğine göre davul orkestrasyonunun değişmesi olduğu sanılmaktadır. Önemli olan yenilik, o zamana kadar konunun belirtilmesi için iki aktör tekelinde olan dialoga üçüncü aktörün de karışmasıdır. Bu yeniliği icadedenin Askeleos olduğunu iddia edenler de var. Bu icad oyuna akıcılık ve devinim, ayrıca koronun rolünü azaltarak çeşitli karakterleri doğrudan tanıtma olanağı sağlamıştır. Askeleos’un birbiri ile yakın konu bağı olan ayrı oyunlarınım oluşturduğu üçlemelerinden (trilogia) farklı olarak, Sophokles üç ayrı öyküyü bir bütün olarak bir oyunda işlemiştir. “Thebai oyunları” ya da “Oidipos Dizisi” diye adlandırılan “Oidipos Tyrannos”, “Oidipos Kolonna’da” ve “Antigone” aynı ailenin dran dizisidir ama konu farklılıkları bakımından bir “trilogia” oluşturmazlar.

Sophokles’in Askeleos ve Evripides’den farklı olarak dinsel görüşlerini oyunlarında açıkça dile getirmemesinden, tanrılara karşı tavrını oyunlarının genel yapısında gizlemeye çalışmasından kaynaklanan bir eksisi vardır; dinsel konuları Askeleos gibi yakalayamamış; Evripides gibi samimî bir tepkici ve reformist olamamıştır.

Üç trajik ozanın eserlerini, hikâye konusu olan mitleri anlatırken ayrıca değerlendireceğiz.


* Paros Kronoloji Cetveli (Lât. Marmor Parium - Paros Mermeri) : Mermer üzerine Attika Yunancası ile yazılmış olup Diognetos’un Arkhontosluğundan (İ.Ö.264–263) geriye doğru, Atinanın efsaneleşmiş kralı Kekrops’un dönemine Yunan tarihini anlatan kitabe. Evvelâ bir parçasıXVII. Yüzyıl başında İzmir’de bulunup Oxford’daki Ashmolean Müzesine götürülmüş; yazıldığı yer Paros’da 1897’de bulunan parça ise yerel müzede sergileniyor.


tytorun@hotmail.com

Yayın Tarihi : 1 Mayıs 2007 Salı 11:17:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 88.243.127.xxx Tarih : 2.05.2007 21:03:59
Uzman ve Akademik bir kişiliği olduğu anlaşılan Sayın Cenk Eren'in ilgileri beni çok mutlu ve minnettar etti. Zaten amatörü olduğum bu konuda Yunanca isimlerin imlâ şekli konusundaki tereddütlerimi, bu dizinin önceki bölümlerinden birinde izhar etmiş; hedef kitlemi daha çok Lise ve (Klasik Diller ve Arkeoloji bölümleri dişındaki) Yüksek Öğrenim öğrencilerinin oluşturması bakımından farklı alfabesi olan Yunancadaki bazı adları Türkçeye benzer biçimde okutabileceğini sandığım imlâ biçimi ile yazmayı iltizam ettiğimi belirtmiştim. Ancak, gerçekde, Yunancadaki bazı seslerin Türkçede kesin bir isabetle verilememesi bakımından 1940'lardan itibaren girişilen Dünya klasikleri tercüme kampanyasında Antik Yunan eserlerinin çevirileri yapılırken kabûl edilmiş fonetik normların kullanılması elbette daha tekdüzelik sağlardı. Her ne kadar, söz konusu adın, başka dillerde, ingilizcede "Aeschylys", zaten Yunanca ve Latince isimlerin asıllarından saptırıldığı Fransızcada "Eschyle" olarak kullanılması gibi farklı imlâları oluyorsa da, bizim bilimsel literatürümüze girmiş formları da Sayın Hocamızın ikazı üzerine kullanmaya özen göstereceğim-. Tekrar teşekkür ve saygılarımla.

Cenk Eren IP: 85.99.232.xxx Tarih : 2.05.2007 13:23:52
Merhabalar. Yazılmak istenen tragedya yazarının adı Askelos değil yanlış yazıldığı kanaatindeyim. doğrusu Aiskhylos olacak.Yazılarınızdaki tüm isimleri terminolojik kullandığınız için bu ismi de bu şekilde kullanmanız gerekir diye düşünüyorum. Saygılar. (İ.Ü)