16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -34-


KOMEDİ: Komedilerde ister Tanrı olsun ister ölümlü olsun yüce makamdakiler ve iktidar sahipleri yerilir ve aşağılanır. “Komedi” (Côm-ôidia = cümbüş şarkısı) tüm dillere “gülmece oyun” olarak geçmiştir. Geniş anlamdaki Cümbüşler (Cômoi) kadar resmî ve şeklî değildir ama her iki şenlikte de “Yok edilmez Yaşam”ın yeniden zuhuru kutlanır. Komedi aktörleri gülünç soytarı maskeleri takarlar, göbek ve kalçalarını şiş gösteren pamuk dolgu giysiler giyer, kadın karakteri canlandırsalar bile, giysilerinin önüne deriden koca bir fallos sureti yağıştırırlar. Komedi, özetle, Bereket güçlerinin teşvikini, belâ ve illetlerin def’edilmesini amaçlayan Dionizos ritüelleri genel formatının en grotesk biçimde görüntülenmesidir. Bu bakımdan salt bir sahne gösterisi değildir; gösteri yürüyüşü sırasında merasime katılanlarla kenardaki seyirciler arasında da (bir tür büyü yarışması sayılan) atışmalar, küfürleşmeler, ağır hakaretler cereyan eder. Bu curcuna, asıl oyun başlayana dek, oyuncular arasında, oyuncu ile koro arasında ve koronun ikiye ayrılmasından oluşan iki hasım yarı-koro arasında sürer gider. Komik koro kadrosu trajedi korosundan daha kalabalık olup 24 kişidir ve 4X6 ya da 6X4’lük bir takım teşkil eder. Koro üyeleri, genellikle oyun konusu ile ilgisi olmayan, belirli hayvanları, bulutları, kentleri temsil eden şık kaftanlar giyerler. Yerine göre solo ya da toplu şarkı söyler, dans ederler. Dinî ritüeller ve Trajedi gösterilerinde de yer alan pek çok dans türleri Komedilerde de (çoğu kez bunların parodileri olarak) icra edilir. Trajedilerde olduğu gibi, Bereketi canlandırmak, Belâyı def’etmek için, dönmek, hoplayıp sıçramak, dövüşmek, tekmeleşmek gibi hareketler ritüelin parçası olurlar.

Bazılarının Bereketi canlandırdığını söyledikleri “Kordax” Komedinin en karakteristik dansıdır. Japonların “Dojoji Pandomim”ine varıncaya kadar çeşitli toplumlarda kibar fahişelere oynatıldığı kabul edilen ve Batıda “Courtisane’ın Dansı” diye isimlendirilen dans türleri de genellikle “bereket” amaçlı olduğu için “Kordax”a benzetilmektedir. Snob çevrelerce Türkçede de kullanılan Fransızca “Courtisane (kurtezan)” sözcüğü de, büyük olasılıkla, eski Yunanca olan “Kordax”dan gelmektedir. Latince “Cortem = saray” İtalyancada “corte” ve öteki dillerde (Fr. “cour”, İng. “court” gibi) benzer sözcükler haline gelmiş. Fr. “Courtisan” (İt. Cortigiano, İng. courtesan) esasında “saraylı”dır; fakat bunun dişil’i “courtisane”a avam dili ile “saray orospusu” diyebiliriz. Kalça ve karın hareketleri ile cinsel birleşmeyi çağrıştıran çok çeşitli formları olan Kordax’ın şehevî, bayağı ve müstehcen olduğu o dönemde dahi kabul edilirdi; muhafazakâr kesim, yüzüne maske takmadıkça hiç bir saygın yurttaşın bu dansı icra edemiyeceğini söylerdi. Dansçıların kertenkele ya da yılan gibi kıvranıp bükülürlermiş. Zamanla bu dans, kolkola tutuşmuş eşek maskeli dansçıların Nem ve Bereket Ruhu’nu peşlerinde sürüklemelerini temsil eden “İp Dansı”na dönüşmüştür (Anglo-Sakson topluluklarında yatılı okullarından eve dönüş merasimi çerçevesinde gençlerin yaptıkları açık saçık “Yılan Dansı” ve kız çocukların ip atlama oyunları belki bu eski geleneklere dayanmaktadır).

Komedilerin tipik finali, oyuncunun koro’yu çok coşkulu bir dansla dışarı çıkarmasıdır. Çoğu kez bu final bir zafer ya da düğün’ün, bazen de ikisinin birlikde kutlandığı bir törene dönüşür.

DİTİRAMBOS: Bazı günler Komedi öncesi, Trajedi ya da Satir oyunu yerine Ditirambik yarışmalar yapılır. Bazı festivallerde, sonraki yıl yapılacak festival için her klan (Phulê), biri Erkekler Korosu” öteki “Erkek Çocuklar korosu” için iki korocu seçerdi. Koro şeflerinin (Khorêgoi), ilk işi koroları için uygun bir ozan ve kavalcıyı çok geniş bir aday grubu içinden seçmekti. Her Koro şefi (Khorêgos) Klan üyeleri içinden 50 kişilik koro kadrosunun seçimini yapardı (diğer oyunlarda korocular için böyle bir koşul yoktur).

Daha önce değindiğimiz üzere, Ditirambos: “Bereket, Üzüm ve Şarap Tanrısı” olarak Dionizos için söylenen bir ilahî türüdür; onun doğumunu, yeniden doğumunu ve bunları izleyen serüvenlerini anlatır; İslâmiyet’teki “mevlid”in bir çeşididir. Başlangıçta, hayvan maskeleri ile Satirler ve Silenoslar kılığına girenlerin de yaptıkları çılgın bir dansdı; fakat zamanla, trajedi ve komedilerde kullanılan jest
ve zarif ifadeli el hareketleri ile yapılan vakur ve ciddî bir performans oldu.

Borazan sinyalinden sonra, başta şefleri ve onu izleyerek kavalcı olmak üzere, koro, alana sağ yandan tek sıra halinde girer. Hepsi görkemli kostümler; parlayan taclar ya da çelenkler ve rengârenk işlemeli kaftanlar kuşanmışlardır. Kavalcı dans pistinin ortasındaki Dionizos Sunağının basamaklarında konuşlanır; Koro.onun etrafında çepeçevre yer alır. O, Frigya tarzında imal edilmiş kavalını çalarken, Koro sunak etrafında dairesel biçimde dans eder. Burada, merkezî bir objenin ya da “öz”ün kutsanması, korunması ve ona tapınma amacı güden tipik büyülü “Çember Dansı” gözlemlenmektedir.

Çoğu koral od’lar gibi, Ditirambos da Strofi’ler, Antistrofiler ve Epod’lar *içerir. Koro şarkı söylerken yaptıkları Strofi saat yelkovanı yönündedir yani sağa doğrudur; bu da Gezegenlerin Batıdan Doğuya hareketini temsil eder; Karşı Strofi ise ters yönde olur: “Epod” söylenirken ise Arz’ın sabit olduğunu temsilen hareketsiz kalınır. Böylece Koro, Yunanlıların “Gökdeki Canlar” diye isimlendirdikleri “Kozmik Dans” icra edilir. Son olarak yapılan bir Çember Dans’ını izleyerek koro, pisti gene tek sıra halinde terk eder.

Gösteri ve dinleti sonrasında izleyicilere (bazen bedava bazen belli bir bedel karşılığı) şarap, tatlı yiyecekler dağıtılır. Komediler sırasında, koro seyircileri eğlendirmek için kuru yemişler atar. Tanrıya adanmış ve kutsanmış performanslara karşı seyirciler duygu ve izlenimlerini alkışlayarak ya da ıslıklayıp tepinerek belli ederler. Oyunlar aynı zamanda siyasal ya da toplumsal bir tartışma konusuna odaklıdır; özellikle komediler aktüel konularla da süslenir ve festival sonu geniş ölçekli tartışmalara zemin hazırlar.

Arkhontos, her Klan’dan bir kişi olmak üzere, yarışma sonucu için karar belirleyecek 10 jüri üyesi seçer. Festival sonunda galip gelen, Tiyatroda bir münadi tarafından ilân edilecek; Arkhontos da onun başına sarmaşıktan taç yerleştirecektir. Zafer kazanan Koro Şefi (Khorêgos) Tanrıya adayacağı bir üç ayaklı sehpa alacak; onun ozanı da sarmaşık ve rengârenk kurdelâlarla süslenecektir. Yarışmalar tamamlandıktan sonra Şef Koro’su içi çok masraflı ve görkemli bir şölen verir.

Bu yarışmalar için en nefis ditirambosları aynı çağda yaşamış olan Bakkilides ve Pindaros yazıp bestelemişler. 10 yaş civarında büyük olan Pindaros’un, zamanımızda daha az ün yapmış olan Bakkilides’i kıskandığı, o zamanın kronikçileri kaydeder. Bakkilides’in pek az şiiri çağımıza uzandığı, bunların bir bölümünün de otantikliğinden kesinlikle emin olunamadığı için hakkında yetkin bir değerlendirme yapılamamış. Saptanabildiği kadar, bu iki büyük lirik usta hakkında özet bilgi verelim:

BAKKİLİDES: Sakız Adasının Iulis kentinde, İ.Ö.510 yılı dolayında doğmuş; babasının Meidikus isimli bir soylu olduğu sanılıyor; annesi ise, gene çok ünlü bir lirik şair Simonides’in kız kardeşi imiş.

Tarihi belli olan pek az şiirinden en eskisi İ.Ö.476, en yenisi İ.Ö.452 dolaylarında ya da bu tarihlerden az sonra yazılmış. Onun şiirlerinden alıntılar ve ona yapılan göndermeler antik çağ yazarları arasında da çok az. Şu anda bilinen şiirlerinin toparlanması 1897 yılına kadar sürmüş. Klasik yazın bilgini T.Bergk’in, 1882 Leipzig baskılı “Poetae Lyrici Graeci- Lirik Yunan Şiirleri” isimli kitabında, dayısı Simonides’e ayrılan bölüm 154 sayfa iken ona sadece 26 sayfa ayrılabilmiş. Mısırlıların Faiyum antik kentinde Meir mezarında buldukları 200 üzerinde papirüs parça 1896’da British Museum’a getirilmiş. Bunlar F.G. Kenyon (Sir Frederic) tarafından restore edilip tetkike alınınca Bakkilides’in bazı şiir parçaları saptanmış; bazılarının da stil çözümlemesinden ona ait olduğu sanılıyor. Bu tesbitlerden tam ve kısmî 20 şiirin Pindaros’unkilerle boy ölçüşecek değerde olduğu bulunmuış. Bunların 14’ü “epinisyen od-zafer kutlayan lirik şiir”, diğerleri ditiramboslar, paean’lar ve ilâhîlerdir. Bu 200 papirüs içinden ona ait olması muhtemel olanlarla, başka yerlerde, özellikle Oxyrhinhus’da (Mısırda, şimdiki Behnesa kasabası) bulunan parçalar bu ozan hakkında kayda değer genişlikte bilgi veriyor. Bir kitapta toplanan epinisyenlerden en az 15 şiir tam ya da kısmî şiir; gene bir kitapda toplanan bilinen en az yedi ditirambos parçası; ditirambos dışında ilâhî tiplerinden, ancak alıntı ve göndermelerle öğrenilenler; “enkomia”** denilen “önemli kişiler için yemek sonrası okunan şiirler” hakkında bilgi ele geçmiş.

Antik çağda, Bakkilides hakkında genel eleştirel anlayış, Hıristiyanlığın ilk dönemindeki anonim bir yazarın kaleme aldığı “Tarz Yüceliği Üzerine” isimli bir kitapta dile getirilmiş. Bu yazar şairleri iki ana sınıfa ayırıyor: yeni stil arayışı güçlüklerinden yılmayan parlak yazarlar ki, bunlar sonuçta ağır, saldırgan eleştirilere maruz kalıyor (bu kategoriye Pindaros giriyor); geleneklere uyan, düz, yalınkat, sade yazan fakat ilhamı zayıf olanlar. Örnek olarak, Epinisyen şiirde Bakkilides bu şiirin normlarını ve kendi kapasitesinin sınırlarını aşmıyor; oysa Pindaros bu tür içinde iddialı “od”lar da yazıyor. Onun, Sirakuza tiranı Hiero I.’in, İ.Ö. 468’de Olimpia’daki dört atlı araba yarışındaki zaferi üzerine yazdığı od ve 1. ve 2. “Pythian”ları çok görkemli ve iddialıdır. Hatta Bakkilides’in 2.Pythian’dan intihâller (panglôsia) yapmış olması bazı araştırıcıların ona “Pindaros’un maymunu” yakıştırmasına neden olmuştur. Ancak, onun vezin kullanımında şaşırtıcı bir sadelikle aynı kalitede ifade gücü göstermesi, konuları işleyişindeki kıvraklık, özellikle ahlâkî sorunlara daha hoşgörülü, daha az haşin yaklaşması Pindarosa olan üstünlükler olarak sayılmaktadır. Edebiyat tarihinde, Bakkilides’in (henüz başka ozanlarca tamamlanmış örnekler verildiği görülemeyen) ditirambosları, epinisyen şiirlerinden daha önemlidir. Ditirambosları içinde (“Theseus” konulu) 13.cüsü en ilginci olup, karşılıklı manzum kıtalar halinde, koro ile bir aktör arasındaki cereyan eden dialog drama tarihinde bir ilk oluşturmuştur.


* Epodes: Bir tür “aruz” vezninde Yunan şiiri. Kısa bir beyit’in uzun bir beyit’i izlediği manzume.
** Encomia: Övgü, medhiye. “enkomon, enkomos” = övücü, eğlenceli, gönlü hoş edici (cümbüş anlamındaki “komos”dan türeme) Lat. “encomium”. Eski dönemlerde yemek topluca bir ibadet karakterinde ve keyifle yendiği için “komos” sözcüğünden değişik anlamlarda çok sözcük türetilmiş. “Com” batı dillerinde “toplu”luk anlatan önektir (komite, komisyon, komünyon gibi) Yukarda belirtildiği üzere yemek sırası ya da sonrasında övgü şiiri okunduğumdan olacak, Zamanında bir kasabası Yunan kolonisi olan İspanyada “comida” yemek anlamına gelir. 


tytorun@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 30 Mart 2007 Cuma 19:17:51
Güncelleme :30 Mart 2007 Cuma 19:20:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?