22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -36-


Dionizos festivallerini zenginleştiren lirik şiir kompozitörlerinden söz ederken, Bakkilides’in dayısı SİMONİDES’e değinmemek haksızlık olur. Dionizos festivalleri çerçevesinde, Pindaros’un sanat gücü bakımından başını çektiği büyük üçlü içinde diğerlerinden yaşca çok büyük olan Simonides yazın tarihinde Olimpiyad oyunları galipleri için yazılan “epinikon odları”nın yaratıcısı ve “epigram’matist” (hicviye, nükteli kısa şiir yazarı) olarak yerini almıştır. Doğum tarihi: İ.Ö.556, doğum yeri yeğeni ile aynı (Keos’da Iulis kenti). Doğduğu yerde müzik ve şiir kompozisyonu dersleri almış olmakla birlikde kariyeri için bir ufuk göremediği Iulis’den, genç yaşta, yaşamının büyük bölümünü geçirdiği Atina’ya göç ederek, sanat koruyucusu Hipparkus’un sarayına girmiş; ilk önce Apollo festivalleri için paean’lar yazmış. Hipparkus’un öldürülmesinden sonra Teselya’ya giderek ünlü Scopadae ve Alueadae ailelerinin himayelerine sığınmış. Son dönem yazarlarının yaptıkları alıntılar ve göndermelerden, onun Atina, Krannon, Larissa ve (İ.Ö.470’de ölüm yeri olan) Sirakuza tiranları himayelerine girdiği de anlaşılıyor; zaten bir ün’ü de sipariş üzerine ücret karşılığı şiir yazan ilk Yunanlı olmasından, şairlikde profesyonelliği icadetmesinden geliyor. Ama yeteneği onu sadece himayeye muhtaç etmemiş; İ.Ö. 520 Olimpiyatlarında başarı gösteren bir sporcu için yazdığı epinikon’a karşı aldığı ödül bu alanda bir ilk olarak kayda geçmiş. Atina’daki ditirambik yarışmalarda sık sık kazandığı parasal ödüllere karşın, şiirin tanrılara ve kahramanlara karşı kutsal bir görev olduğu yolundaki manevî inancını daima vurgulamıştır; elde kalmış koral lirik parçalarından, Termopilay’da, Salamis’de savaşmış olanların onuruna yazdığı şarkı parçalarından ve Platon’un “Protagoras”ında alıntılanmış olan (ozanın Krannon’lu Skopas’a verdiği) nasihat şiirinden bu anlaşılıyor. Ona çok ün kazandırmış epigramlarından günümüze kalmış olanlar çoğunlukla mezar kitâbeleri ve benzer anıt yazıları olarak hazırlanmış. Bu alandaki büyük başarısı taklidlerinin de çıkmasına da yol açmış. Elde kalan şiir parçaları, “şiirin sözlü bir tablo”, “sanat eseri bir resmim sessiz bir şiir” olduğu benzetmelerine hak verecek yetkinlikde. Doğuşdan Ionyalı olan bu sanatçı, Panhellenik ülkülere bağlanmakda gösterdiği aşamada, tutucu bir Thebai’li olan Pindaros’a üstünlüğünü göstermiştir.

EKKLESİA(Toplantı) : Dionysianın önde gelen festival kompozitörleri hakkında bu kısa bilgilerden sonra, festivalin ertesi günü, gösterilen yönetimin değerlendirilmesi ve gelen şikâyetlerin incelenmesi için yapılan toplantıya değinelim. “Ekklesia”* denilen bu toplantıda, şenliğin başarısına katkı verenler onurlandırılırdı. Bunu izleyen dolunay gecesi, Baba Zeus’a ait küçük bir festival olan “Pandia - Tüm Parlaklık)” şenliğinde Zeus’le birlikde “Tüm Parlaklığı temsil eden kızı “Pandia” ve “Ay Tanrıçası” Se1ene de (Lât. “Luna” ya da “Diana Lucifera-Işık Getiren Diana”) kutlanırdı. Tüm insanları duygulandırdığı için Dionyisa’yı düzenleyenlerin değerlendirme toplantısı yapmak için, özellikle onun göründüğü geceyi seçtikleri “Dolunay” mitolojide de çok zengin biçimde işlenmiş; Selene’nin, İ.S.II. asırda İtalyada bulunmuş olup Louvre Müzesi, Daru Galerisinde sergilenen, onu (Argonotlar mitinde andığımız) Dioskur kardeşler Fosforos (Sabah Yıldızı) ve Hesperos (Akşam Yıldızı) ile birlikde gösteren mermer sunak üstündeki kabartması ile “Luna”nın Vatikan Müzesindeki “meşale taşıyan” heykeli bu tanrıçayı betimleyen en güzel eselerdendir (Fosforos : “Işık-getiren” (Yun. “faos”= ışık, “ferein”= getirmek); karanlıkda ışıldayan kimya element’i “fosfor” sözcüğünün kökeni).

Şimdi, Dionysia dışındaki önemli festivallere, öncelikle Simonides’in emeğinin geçtiği Apollon şenliklerine ve Atinalıların en sevdiği mitoloji kahramanı Theseos onuruna düzenlenen Theseia’ya geçelim:

THARGELIA: Deloslu Apollo ve ikiz kardeşi Artemis adına, onların doğum yıldönümünde (Thargelion ayının 6. ve 7. günleri “24–25.Mayıs”) düzenlenen önde gelen Atina festivallerindendir. Temelde, günahlardan arınma için kefaret ödemelerinin öngörüldüğü bir tarımsal şenlikdir. Çok eski dönemlerde inanç sahipleri, minnetlerini göstererek yakınlığını kazanmak için, en azından tarlalarına bir hastalık belâsı ya da afet getirme gibi şerrine uğramamaları için Tanrıya, ilk aldıkları ürünlerden verirler. Şenliğin ilk günü Akropolis’de Demeter’in Klotho’sunda*** bir koyun ve bazen de Moira’lara bir kuğu kurban edilirdi. Fakat bunu izleyen törenler daha ilginçdi; “Pharmakoi**** - günah keçileri” olarak bulunabilmiş en çirkin iki adamcağız, biri erkekler, diğeri kadınlar uğruna (bazıları ikincisinin kadın olduğunu söylüyor) kurban edilmek üzere seçilirdi. Zavallılar, kurban edilme günü, boyunlarında incir dizili kordonlar asılmış vaziyette ve incir ağacından yapılmış değneklerle cinsel organlarına vurularak bir sahil infaz mahâlline çıkarılır; orada ölümlerine kadar taşlanırlar; sonra cesetleri yakılır, denize atılırdı (ya da gübre olsun diye toprağa verilirdi). İnsan kurban ederek kefaret ödeme, sonraları daha yerini daha yumuşak uygulamalara bıraktı; örneğin, Leucas’da her yıl, günah keçisi olarak seçilen suçlu biri, yüksek bir kayanın üzerinden denize atılırdı; ancak, adamın düşmesinin yaratacağı sadme, vücuduna bağlanan canlı kuşlar ve kalın tüylerle denetime alınır; ayrıca düşeceği nokta civarında sandallarda gözetleyiciler beklerdi. Bunlar suya düşen adamı alıp kent dışına kadar çıkmasına nezaret ederlerdi. Massilia’da, salgın hastalık ya da açlık gibi bir afete maruz kalındığında, kentin en yoksullarından bir gönüllü, bir yıl boyunca kamu hesabına beslenir; kefaret zamanı gelince kutsal giysiler kuşandırılır ve lânet ve beddua avazeleri arasında kent sınırı dışına çıkarılırdı.

PUENEPSİA: Phoebus (Parlak) Apollo, Helios (Güneş) ve Horai (“Saatler” ya da “Mevsimler”)**** gibi tüm güneş tanrılarını onurlandıran; güz meyvelerinin toplanmasını ve ekin ekmeyi kutsayan bu festival yılın döngüsü ile ilgilidir. Pyanepsion (Ekim) ayının 7. gününe ratsgelmesi Thargelia zamanı ile yıl döngüsünü dengelediklerini, yılı yarıya böldüklerini ifade eder. Puenepsianın sözlük anlamı “puanon-epsein = fasulyaları kaynatmak” imiş (“puanos” çeşitli Helen lehçelerinde daha farklı söylendiği gibi bugünkü Rumcada aynen Türkçedeki “fasulya” sözcüğü kullanılıyor). Bu şenliğin ana töreni; fasulya ile bakliyat, tahıl çeşitlerinden bir “türlü yemeği” (Panspermia - Bütün tohumlar) yapılmak üzere kazanda kaynatılıp bunun, güz hasadının ilk ürünlerinden armağan olarak, meyve ve sebzeleri olgunlaştıran güneş tanrısı kimliği ile Apollo’ya ve Hora’lara sunulması idi. Bunun dışında şenliği renklendiren (özellikle ürün veren üç ruhu simgeleyen “eiresin” gibi) çok ilginç törenler gerek Plutarkhos gibi ilk çağ tarihçilerinin (Theseos gibi) yapıtlarında gerekse W.Mannhardt gibi modern araştırmacıların çalışmalarında ayrıntıları ile veriliyor. Etiologlar (nedensellik araştırıcıları), Girit’e sefer yapmış olan ve bu festivallerde de Yunanistana dönüşü kutlanan Theseos mit’ine dayanarak, bütün bu sunum törenlerini Girit geleneklerine bağlıyorlar. Theseos öyküsünü ve “Theseia” denilen şenliği anlatırken bunun üzerinde duralım.


*Ekklesia: Eski Yunanca: “çağrılı kişilerin toplantısı” anlamına geliyordu; şimdi “kilise” demek yani, ictima edilen yer, cemaatin toplandığı yer anlamındaki “cami”nin tam karşılığı.

**Moira’lar = Kader tanrıçaları (Lât. “Parcae” ya da “Fata”- İng. “Fate-Kader” bu sözcükden gelir) : Zeus ve bir dişi titan olan Themis’in üç kızı. “Klotho” en küçükleri (Yunan mitolojisinin çelişki cilvelerinden olarak en yaşlı tanrıça) iplik eğirirdi (kader ağlarını eğiren); Lakhesis (Dağıtan) kaderi dağıtır, Atropos (Amansız, Dönülmez) ömür ipliğini keserdi. “Demeter Klothosu”: Demeter’in kader tapınağı olsa gerek.

***Pharmakos, “günah keçisi” anlamını sonradan değiştirerek “zehirleyen, büyücü” demek oldu; bu sözcükden türetilen “Farmakon” da sihirli bir öz ya da ilaç anlamına gelmeğe başladı; “Eczacılık, İlâç Bilimi” olan “Farmakoloji” buradan kaynaklandı.

**** Hora’lar (Horai, Horae) : Gene Zeus ve Themis’in (eski Yunanda “bahar, yaz ve kış” olmak üzere üç adet olan) mevsimlerin temsilcileri, Thallo (tomurcuklanma), Auxo (büyüme) ve Carpo (olgunlaşma) adındaki kızları. Sonradan, Eunomia (Sağlıklı Düzen), Dike (Adalet) ve Eirene (Barış) isimleri ile toplumda yasa ve düzeninin de temsilciliğini üzerlerine alarak hem Doğadaki üretimin hem Toplumdaki istikrarın denetimcisi oldular.


tytorun@hotmail.com
Yayın Tarihi : 10 Nisan 2007 Salı 12:57:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?