19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Mitoloji kaynaklı sözcükler -17-

Lâtin Mitolojisinde Olimpos Tanrıları :

VULCANUS : İtalyada volkan püskürmeleri ve yangın gibi yıkıcı etkiler yarattığına inanılan “Ateş tanrısı” idi ve kendini tümüyle ona adamış rahibi (flamen’i) vardı. Her 23.Ağustosda onun adına düzenlenen Volcanalia şenliğinde âyin yapılır; Romalı aile reisleri ateşe küçük balıklar atar; sonra da ateşi söndürmesi için Vulcanus’a dua ederlerdi. Anlamı keşfedilememiş bu ritüel Roma Forum’unun (kent alanı) kuzeybatısında Volcanalia’da (Volcani bölgesi) uygulanırdı. Romalı balıkçılar, Tiber ırmağından avladıkları balıkları satma fırsatı buldukları için meydanı doldururlardı. Roma takviminde bu tanrı için 23. Mayısda düzenlendiği belirtilen bir festival kaydı daha var. Dua edilirken, çoğu kez, şerrini yatıştıracağı sanılan “Quietus - Teskin edici”, “Mulciber - Yumuşatıcı” gibi lâkaplarla ona hitap edilirdi. Mulciber onun alternatif adı olmuştu; yalnız daha sonraları bu ad Şeytan’ın cehennem kenti Pandemonium’un mimarı olarak verildi. İnsanı doğal yapısını sanatına konu edinen XVII. Asrın büyük ozanı John Milton “Paradise Lost - Yitik Cennet” isimli eserinin bir kahramanı da Mulciber’dir; şiirde pagan tanrıları yollarını şaşırmış melekler olarak gösterilerek insan mizacının metamorfozuna, ruhun düalitesine işaret edillir. Vulcanus’un yıkıcılığından korkulduğu için tapınakları kent dışında yapılırdı. Roma, Volcanal’ı da içine alacak kadar genişlediğinde, İ.Ö.214’de kent duvarı dışında ona adanmış bir kutsal alan içinde yeni bir tapınak inşa edildi. Lâtin ozanları onu Yunanlı Hefaystosla özdeşleştirmiştir ama, bu tanrının sanatkâr özelliklerinin Roma inancında bulunduğuna pek ihtimâl verilmemektedir. Buna karşın, ozanlar ona zenaatkârlık da yakıştırmışlar. Vergilius “Aeneid”inde (VII. Kitap) atölyesini ayrıntılarıyla anlatır. Ona en çok önem veren ve birinci kült kabûl eden Ostia kentidir.

Zamanımızda “Yanardağ” anlamı da taşıyanVolkan, bilindiği üzere barı dillerinden Türkçemize de geçmiştir; özel isim olarak son dönemlerde çok tutulmaktadır. Başda madencilik endüstrisinde olmak üzere marka olarak da seçilmektedir.

MARS (Etrüskçe formu “Maris”den çeşitli lehçelere Mavors, Mamar, Marspiter-Marsbaba, Maspiter gibi değişik biçimlerde geçmiştir): Sonradan Yunanlı Ares’le eş tutulan İtalyan “Savaş ve Tarım Tanrısı” olarak bilindi; ancak Yunanda hor görülen Ares’in tersine hiyerarşideki sırası hemen Jüpiterden sonradır ve çok saygındır. Orta İtalyada, Alda, Longa,Falerii, Aricia, Tusculum, Lavinium ile Hernici, Aequi, Peligni kentleri ve Sabinler’in takviminde ay olarak onun ismi vardı; Roma takviminde Martius (Mart) yılın birinci ayı idi. Bu kadar önemli olmasına karşın kökeni net bir şekilde belirlenememiştir. Başlangıçda: “tarlaların ve tarımın koruyuculuğu”nu da kapsayan “Savaş Tanrısı” olduğu; ya da “toprak verimini sağlama” işlevi ile ilgili olarak “chthonian - yer altına girer” karakterde olduğu için “ölüm ve savaşı da denetlemeye girişen”; veya yöre halklarının hem savaşla ilgili hem tarımsal çıkarlarını kollayan bir tanrı olduğu gibi görüşler var. “Fratres Arvales - Arval Biraderler” denen ve çok yüksek rütbeli kişilerden seçilen 12 üyelik bir grubun yönettiği bir dinî kuruma ait çok eski ilâhîde Mars’ın, insanları “ekinlerin ve otların düşmanı” her şeyden, “Lares’in - Evin ve ekili tarlaların koruyucu ruhları”nın işbirliği ile koruduğu anlatılıyor; onun “Savaş Tanrılığı”na hiç gönderme yapılmıyor. Romalı politikacı, hatip ve şair “Censor” ünvanlı Marcus Porcius Cato “De agri cultura” isimli eserinde, (Silvanus’un verdiği isimle) Mars kültü gereği Roma çiftçilerinin tarlalarının yıllık kutsanma festivallerinde, salt tarım ve bitkileri tehdit eden, hastalık, tarımsal afet, kıtlık, verimsizlik gibi belâlara karşı dua edildiğini ayrıntıları ile açıklar, Mars’ın savaş işlevinden hiç söz etmez. Ayrıca, Romalı çiftçinin, Janus* ve Jüpiter’e onuruna içki tadıp tarlaya dökdükden sonra, Mars’a dua etmesini, en değerli varlığını temsil eden domuz, koyun, öküz (souvertaurilla - sürü üstünde sahiplik) kurbanı ritüelini uzun uzun anlatır. Bu açıklamadan çiftçi ailesinin arınma töreninin, “Ambarvalia - Devlet mülkü” üzerinde uygulanan “ager Romanus - yurttaşlık hakkına sahip Romalıların kamusal varlığı”nın kutsanması ritüelinin minyatür örneği olduğu, Mars’ın “Ambarvalia - Kamusal mülk ve alan)”da da baş tanrı olduğu anlaşılıyor. Öyle görülüyorki: Ege bölgesinden yapılan zorunlu göçler sırasında Roma’nın “Ares” kültü ile karşılaşması üzerine Mars’ın “Savaş Tanrısı” olmaya doğru bir evrimleşme süreci başlamıştır. Nitekim, Romanın kurucusu Romulus’un babasının “Mars” ismi taşıdığı söylenir. Bu gelişmeden sonra, Romada Mars festivalleri, tarım ve savaş mevsimlerini içine alacak şekilde, ilkbahar ve güz’de düzenlenirdi. Mart ayı bazıları tamamen onun adına, bazıları ona başka tanrıların da iştirâk ettirerek yapılan törenlerle dolu idi. 1.Mart Roma takviminin ilk günüdür. “Feriae Marti - Mart Bayramları” 14.Martta ikinci “Equirri - At yarışları” ile başlar (birincisi 27.Şubattadır). 19.Martta “Quinquatrus” icra edilir; “beşli, beşinci” anlamındaki bu adın dayanağı üzerinde Lâtin müellifler de farklı görüşde; Varo’ya göre “Ides”in 5. günü olan bu festivalin, Ovidius’un “fasti”sinde 5 gün sürdüğü ifade edildiğine göre uzatıldığı ve daha önce değindiğimiz üzere Minerva adına devredildiği anlaşılmaktadır. Savaş trampetleri ile arınma ezgilerinin icra edildiği “Tubilustrium” 23.Martta idi. Bütün bu etkinlikler savaş sezonuna girildiğinin habercisi olarak yapılıyordu. “Salii - dansçılar” denilen bir papaz grubu, özellikle Jüpiter, Mars ve Quirinus’a ibadet çerçevesinde, eski moda zırhlara kuşanmış vaziyette savaş dansları yapar, ilâhîler okurlardı. Sezon sonu Ekim ayı da Mars kültü için önemli idi. 15.Ekimde Campus Martius’da (Marsın Alanı), ilkel bir kökene dayandığı sanılan, savaş arabaları yarışması yapılır; kazanan arabanın iki atından biri Mars’a kurban edilirdi. 19.Ekim’de ise “Armilustrum - Silahların cilalanması” (lostra sözcüğü Türkçeye de geçmiştir) festivalinde silahların arındırılıp kutsanması ve depoya yerleştirilme hazırlığı törenleri yapılırdı. Ovidius’un “Fasti” yapıtına göre, çok eskiden Palatinus tolumuna girip Romanın kuruluşuna katılmış bir aşiret olan Sabinler Romada “Quirinum ya da Covirium- İnsan topluluğu” denen bir semte yerleşmiş; yukarda anılan tanrıları Quirinus’u (Quirinumlu demek) Romalılara tanıtmışlar. Bu bir savaş tanrısıdır; tarımla ilgisi yoktur. Ancak, 25. Nisanda, bu tanrının flamen’i Robiglia’da, Quirinus’a, ekinlerini küf illetine (robigus) karşı koruması için kurbanlar keserdi. Demek, araya bu kadar çok aktör girince insanlar tanrılarını da şaşırıyorlar.

Augustus zamanına kadar Mars’ın Romada iki tapınağı vardı. Başlangıçda sadece sunak iken mabed yapılan “Campus Martius” ordunun talimgâhı görevini de üstlenmişti. Port Capena dışındaki ikinci tapınak, kente doğru yaplacak yıllık süvari (equites) resmi geçitlerinin başlangıç noktası olmuştu. İki tapınak da, savaş tanrısının gözden uzak kalması için “Pomerium - Post+moerium”da (kent duvarı dışı) kalmıştı. Ama kentin tam merkezinde Mars’ın bir “sacrarium”u (kutsal mahzeni) vardı; burada Mars’a ait kabûl edilen mızraklar (“Hastae Martis” ya da “Mars Hasta - mızrak görünüşlü Mars”) saklanırdı. Savaş açıldığında, Konsül** gelir, “Mars, Vigila - Uyan Mars” diye seslenip mızrak demetini avucuna alıp sarsalardı; bu anda mızrakların uçlarının birbirlerine doğru hareket etmesi hayra alamet değildi; bunun için kefaret vermek gerekirdi.

Augustus yönetimi sırasında Mars’a bağlılık güç kazandı. Augustus, Sezar’ın katillerinin Philippi’de mağlup edilmesinden sonra “Ultor - İntikamcı ” epiteti ile İmparatorun koruyucusu ve Sezar’ın öcünü aldığına inanılan Mars’a “Ultor - intikamcı) epiteti ile Roma Forumunda bir tapınak inşa ettirmiştir. Mars zaman zaman Jüpiter’in saygınlığı ile rekabet etmiş; İ.S. 250 dolaylarında Roma lejyonlarının (de militares) en önemli ibadeti olmuştur.

ABD. de “Mariner” ve “Viking” dizileri uzay araçlarının sürekli araştıma konuları olan Güneşden dördüncü uzaklıkdaki (Merih adı ile de andığımız) büyük gezegene, kızıl kızıl parıldamasından savaş sinyalleri veriyor gibi göründüğü için “Mars” adı verilmiştir. Yunan “Ares” inancında “Korku, Panik” ve “Bozgun” demek olduğundan söz ettiğimiz iki oğlunun yani Fobos ve Deimos’un adları da Marsın iki küçük uydusu’na yakıştırılmışdır. “Fobia”nın psikiatride marazî korku anlamına geldiğini ve bu illetin çeşitli türleri olduğunu biliyoruz. “Divan-ı Harp - Savaş mahkemesi” batı dillerinde “İng. Court Martial, Fr. Cour Martiale gibi” “Mars”a gönderme yapılarak isimlendirilir.


*Janus : Romalıların, ters yönlere bakan iki yüzü olan başlı ev ve kent kapısı tanrısı. Bu isim Satürnün 6. uydusuna yakıştırılmıştır. Batı dillerinde “ocak ayı” anlamında İt. Gennaio, Fr. Janvier, İng. January sözcüklerinin kökeni de budur.

** Konsül : Romada Krallık idaresinden sonra Cumhuriyetin en büyük iki yöneticisinden biri.
Yayın Tarihi : 29 Aralık 2006 Cuma 17:20:43
Güncelleme :29 Aralık 2006 Cuma 17:22:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 85.100.184.xxx Tarih : 29.12.2006 19:13:07
SAYIN TEOMAN TÖRÜN. PAGAN İNANÇ SİSTEMİNDE OLİMPOSLU TANRILARIN, BİR SÖYLEMLE BAŞ TANRILARIN İNSANLARI YARATTIĞINA DAİR BİR KAYIT GÖRÜNMÜYOR. BİZİM; DAHA YAYGIN BİR ŞEKİLDE, ATEŞİ ÇALIP İNSANLARA VEREN TANRI OLARAK BİLDİĞİMİZ PROMETHEUS; AYNI ZAMANDA ADEMOĞULLARINI YARATAN TANRI OLARAK BİLİNİYOR. ÖNCE YER YÜZÜNDEKİ İNSANLARI YARATMIŞ, ARKASINDAN ATEŞİ ÇALIP ONLARI ÜŞÜMEKTEN KURTARMIŞTIR. BU YÜZDEN TANRILAR TARAFINDAN CEZALANDIRILMIŞTI. ŞİMDİ SORUM ŞU ? BİZİM COĞRAFYAMIZIN KADİM BİR TOPLULUĞU OLANLAR YEZİDİLER, BİLDİĞİNİZ GİBİ TANRI İNANCI YANINDA KENDİLERİNİ MELEK TAVUS'UN YARATTIĞINI SÖYLÜYORLAR. TAVUS VE PROMETHEUS KULAĞA SES OLARAK GELİŞİ AÇISINDAN BENZER KELİMEKER GİBİ GÖRÜNÜYOR. ANCAK ETİMOLOJİK BAĞLANTI VAR MI BİLMİYORUM. OKUDUĞUM BİR KAYNAK; "SEMAVİ DİNLERİN ZAVALLI PROMETHEUS'U ŞEYTANA DÖNÜŞTÜRDÜĞÜNÜ" YAZIYORDU. ŞİMDİ YEZİDELER DE MELEK TAVUS'UN ATEŞTEN YARATILDIĞINI KABULLENİYORLAR. VE BU YÜZDEN TANRININ ÜSTÜN ÖZELLİKLİ BİR MELEĞİ OLDUĞUNU SÖYLÜYORLAR. ANCAK BİZ SEMAVİLER ISRARLA ONLARA "ŞEYTANA TAPMAYI YAKIŞTIRIYORUZ". MELEK TAVUS'UN ATEŞTEN YARATILDIĞI KABÜLÜ VE PROMETHEUS'UN İNSANLIK ADINA OLİMPOSTAN ATEŞİ ÇALAN TANRI OLARAK ANILMASI ARASINDA BÜYÜK BENZERLİKLER VAR. YEZİDİLER ANADOLUDA BİRAZ DAHA PERİFERDE KALMIŞ TOPLULUKLAR. BU YÜZDEN FAZLACA YAZILI KAYNAKLARI YOK. YA DA TÜRKÇE'DE YOK. SİZDE BU KONUDA BİR BİLGİ BULUNUYOR MU ? BİZ OKUYUCULARINIZLA PAYLAŞMANIZ DİLEĞİYLE İLGİNİZİ BEKLİYORUM. SAYGILARIMLA. K.Mükremin BARUT 29 ARALIK 2006-ANKARA