22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Mitoloji kaynaklı sözcükler -19 -

Yunanın büyük mitoloji mirasının, zamanımıza kadar yıpranmasının terisne zenginleştirilerek nakledilmesinde en fazla emeği geçen hikâyeciler prensi Ovidiusa saygı borcu olarak öykülerimize, yazılı olarak sadece onun tarafından nakledilmiş ve tipik bir başkalaşma modeli olan “Arachne” ile başlamak istiyorum. Öyküdeki tanrı isimleri de bu bakımdan Lâtince versiyonları ile verilmiştir.

ARACHNE : Geçen yazımızdaki dip not’da, Sayın dostumuz Mükremin Barut’un bir katkısına verdiğimiz yanıtta, insanın güç ve beceri tutkusunu kendileri ile yarışma gibi gören tanrıları gazaba getirdiği üzerinde durmuştuk. Arachne adındaki genç kızın hazin kaderi de, tanrılara eş koşma kabûl edilen sanatkârlığının bedeli olmuştur.

Olimposlular arasında Vulcanus nasıl maden işleri zenaatinin pîri ise Minerva da (Atena) dokumacılık divası olarak bilinirdi. Dokuduğu kumaşların incelik ve güzelliğinden o kadar emindi ki, basit bir köylü kızın dokumacılıkda kendisine üstünlüğünü iddia ettiğini öğrenince çılgına dönmüştü. Doüğruca onun yaşadığı kulübeye koşarak aralarında bir yarışma yapılmasını isteyerek meydan okudu. Arachne Tannça ile yarışmayı fütursuzca kabûl etti. Her ikisi de dokuma tezgâhlarını karşılıklı kurup, çözgüleri üzerlerine gerdiler; çalışmaya başladılar. Gökkuşağının tüm renklerini taşıyan iplik çilelerinin yığınları ile altın ve gümüş lifleri etrafa dizilmişti. Minerva o zamana kadarki en üstün performansı ile harika bir eser vücuda getirdi; ancak, işini aynı zamanda bitiren Arachne’nin dokuduğu kumaş ondan asla aşağı kalmıyordu. Gazap içindeki ilâhe dokunmuş kumaşı baştan aşağı yırttı ve elindeki mekiği kızın kafasına kafasına vurdu. Bu çok ağır aşağılanma ile onuru kırılan zavallı kız kendini astı. Bunun üzerine kâlbi biraz yumuşayarak pişmanlık duygusuna kapılan Minerva onu ipten alıp boynuna tılsımlı bir sıvı serperek bir örümceğe dönüştürdü. Örümcek olarak yaşama dönen ve sanat becerisi kendisine iade edilen Arachne ağ örmeye devam etti.

Yunanca “örümcek” anlamındaki “arahne”, İt. “arania”, İsp. “araña”, Fr. “araigneé” gibi formlarla Lâtin dillerine geçmiştir.

AMALTHEA : Daha önce değindiğimiz Girit asıllı bir öyküye göre, sütüyle Zeus’ün bebekliğinde beslendiği keçidir. Başka bir inanca göre de keçi sahibi bir su perisidir. Keçinin boynuzlarında birini kırıp içini meyve ve çiçeklerle doldurarak Zeus’a armağan etmiş. Başka bir söylenceye göre keçinin boynuzunu Zeus kırıp Peri Amalthea’ya vermiş; Latin dilinde “Cornu copiae”, Latin mitolojisinde ise “Cornucopia” (Bereket Boynuzu) denen bu tılsımlı boynuzla peri ihtiyacı olan herkese istediği kadar yiyecek içecek sunarmış. Yunan mitolojisine ait olan bu lejanda karşılık Latinler bu boynuzun Poseidon’un oğlu ırmak tanrısı Akelos’a (Büyükmenderes’i simgelermiş) ait olduğunu ve Herakles’in, boğaya dönüşerek kendisi ile savaş eden ırmak tanrısını mağlup etmesinin şerefine bununla şarap içip kırdığını söylerler. Genel olarak zenginlik ve bereketi simgeleyen bu boynuz sanata konu olmuştur. British Museum kolleksiyonlarında saklanmakda olan karakalem “bereket” resmi bu konudaki en ünlü eser olup rönesans ressamı Sandro Boticelli’ya aittir.

Amalthea ismi “Jüpiter” gezegeninin küçük uydularından birine verilmiştir.

AMAZONLAR : Eskilos’un “Erkek düşmanı savaşçı amazonlar diye tanımladığı bu tümünü kadınların oluşturduğu topluluğun Kafkas dağları dolaylarında yaşadıkları ve baş kentlerinin Termodon ırmağı üzerindeki “Temiskira” olduğuna inanılır. Gûya, tarih öncesinde erkeklerin öldürdüğü, sonradan Olimposlu beş Tanrıça (Hera, Atena, Artemis, Hestia ve Afrodit tarafından reenkarne edilen (yeniden yaşama döndürülen) kadınlarmış. Karadeniz yöresine geçerek Bakırçay ve Sakarya arasında uzun süre yaşadıkları, Troyalıların yanında Akelilere karşı savaştıkları, rahat savaşmak için sağ memelerini kestirdikleri rivayet edilir. Sadece üremek için erkeklerle bir araya gelir sonra erkekleri öldürürlermiş. Yumamlılarla daima düşmanca ilişkileri olmuş; Priamos’un gençliğinde Frigyayı istilâ etmişler; Mitolojide Giritteki Minator adlı boğa başlı yaratığı öldürmesi ile ünlü Attikalı kahraman Teseus bunların üzerine (bazı söylencelere göre Herakleytosun yardımı ile) saldırmış; buna karşılık Amazonlar kısa bir süre için Attikayı işgâl etmişler; Teseus’un esir aldığı kraliçelerini kurtarmaya çalışınken yenilmişler. “Civilization in Asia Minor - from Troy to Ataturk – Küçük Asyada Uygarlık - Troya’dan Atatürk’e Kadar” isimli eserinde Herbert J. Müller, Amazonlar mit’inin yaratılması için Yunanlılara, bu kadın savaşçıların yaşadıkları söylenen coğrafyada bulunan silâhlı (genellikle iki yönlü baltalar) betimlenen Hitit rahibeleri heykellerinin esin vermiş olabileceğini yazıyor. Herakleytos’un (Latinlerde Hercules) savaştığı Amazon kraliçesi Hippolitadan teslim aldığı iki yönlü balta Lidya krallarının, sonra da Karya’da “Zeus Labrandeus’un amblemi olmuş (yıllarca önce “Guide Bleu - Mavi Rehber” ve bir posta dağıtıcısının yardımı ile Milasda bir köy evi bahçesinde, Zeus tapınağından kalma tek iz bir sütun parçası üzerinde bu çift yüzlü balta oymasını bulabilmiştim).

İlginçtir, Amazonlar , ozanlara kendileri hakkında şiir yazmakdan çok, sanatçılara heykel ve resimllerinin yapmılması ilhamını vermişlerdir. Bunlar hakkında en tanınmış sanat eserleri New York, Metropolitan Museum’da ve Vatikan Müzesinde sergilenen, birbirinin kopyası gibi hemen hemen aynı poz ve kıyafette (bir göğüs açıkda, kesilmiş olan diğer memeyi drapörili (kat kat kıvrımlı) mini harmaniyenin tek askısı ile örttüğü, İ.Ö. V.asırdan kalma) “Yaralı Amazon” heykelleridir. İsimlerini herkes bilir de haklarındaki öyküler pek az sayıdadır. Bir ara Likya’yı (Işık ülkesi - şimdiki Muğlanın doğu, Antalyanın batısını içine alan bir bölge) işgâl etmişler ve Bellerofon tarafından püskürtülmüşler (Bellorofon, Korintos’un kurucusu Glaukos’un oğlu; ayrı bir öykü konusu olacak).

Troya savaşında Yunanlılara karşı yaptıkları savaş sırasında, Ilyada’da yer almayan, Kraliçeleri Pentisilea’nın Akileos tarafından öldürülmesi öyküsünü ve Yunanlı kahramanın böylesine genç ve güzel bir kadını öldürmekden büyük üzüntü duyduğunu ve yas tuttuğunu Posanias naklediyor. Bu münasebetle, mitolojinin zamanımıza iletiminde büyük katkıları olan Posanias hakkında da özet bilgi verelim: İ.S. I.yüzyıl da, Lidya (yaklaşık olarak İzmir, Manisa’yı içine alan bölge) doğumlu, “Periegeisistes Hellados - Yunanistanı Tanıtmak” isimli gezi rehberinin sahibi coğrafyacı olan Posanias, Ovidius’un mitoloji derlemesinden bir buçuk yüzyıl sonra, tarihsel anıtları, mitleri ve gelenekleri yerlerinde özenle saptamakla büyük bir kültür bakımı hizmeti yapmıştır. Diana bahsinde adını andığımız J.G.Frazer : “Posanias’ın bu hizmeti olmasa idi, bir labirente girmiş gibi, uçsuz bucaksız Yunan örenleri karşısında şaşkın ve bilisiz kalacakdık” diyor. Ellas’dan önce Küçük Asyayı, Suriyeyi, Mısır’ı, Makedonyayı, Epirus’un adeta adım adım gezmiş olan Posanias Yunanistan gezilerini ise Attikadan başlayarak, Korintos, Argolis, Lakonia (Sparta), Messenia, Olimpia dahil Elis, Delfi dahil Fokis hakkında topladığı bilgileri on kitapda toplamış. Bu bilgilerin toplanıp yazılmasının 15 yılı aldığı sanılıyor. İ.S. 176’dan sonrası için verilen bir bilgi bulunamadığı için o tarihden sonra öldüğü sanılıyor. Önsöz ve sonuç bölümü bulunmayan kitaplarında, coğrafî konum, arazi ve iklim koşularının tanıtımına çok önem verirdi. Ören yerlerini ve yapı özelliklerini belirlemede o kadar dikkatli ve isabetli idi ki, günümüz araştırmaclarına, adeta yapacak başka şey bırakmamıştır. Amazonları hakkında daha önce yazılı kayda geçmemiş söylenceleri de tesbit etmesi derinliğine araştırma azmini gösteriyor.


NOT : Değerli okuyucum Mükremin Barut’un, geçen yazımın yorum köşesinde sorduğu soruya (şimdilik kaydı ile) aynı köşede çok özet bir yanıt vermiştim. İkinci defa o sayfayı açmayabileceğini düşünerek gene duyuruyorum. Saygılarımla.
Yayın Tarihi : 6 Ocak 2007 Cumartesi 19:17:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yavuzyaşar IP: 88.225.112.xxx Tarih : 8.01.2007 10:45:43
sizin zekanıza hayranım bana göre siz eşi benzeri olmayan ,yorumlarınızla bizleri aydınlatan bir kişilğe sahipsiniz . başarılarınızın devamını dilerim....

K. Mükremin BARUT IP: 88.226.238.xxx Tarih : 7.01.2007 02:14:35
SAYIN YAMAN TÖRÜN ÜSTADIM. GEÇEN YAZINIZDA NOT BÖLÜMÜNDEKİ NAZİK VE AYDINLATICI YANITINIZI OKUDUM. ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. GECİKTİĞİM İÇİ KUSURUMA BAKMAYIN. SAYGILARIMLA.

Suna Yuce IP: 88.226.196.xxx Tarih : 28.03.2007 22:21:25
Google girdim.Arahne sözcüğünü yazdım. Sizin yazınız kadar detaylı bir yazıya rastlamadım.Paylaşımınız için teşekkür ederim. Saygılar

Yılmaz Ergüvenç IP: 212.253.10.xxx Tarih : 13.01.2007 14:40:02
Saygıdeğer Teoman. Ansiklopedileri karıştırsak, mitoloji kitaplarını okusak, internet sitelerine girsek, böylesine ilginç konuları bir araya getirip toparlayamayız. Üstelik, hoş bir üslûpla rahat okuyabilmemiz de ayrı bir keyif. Var ol Teoman.

K. Mükremin BARUT IP: 88.226.198.xxx Tarih : 7.01.2007 11:02:02
SAYIN TEOMAN TÖRÜN ÜSTADIM, GECE SAAT 2:14 DE BİR YANDAN PROJE ÇİZERKEN, DİĞER YANDAN KENT HABER'E GÖZ ATIYORDUM. YORGUN BİR KAFAYLA İSMİNİZİ YANLIŞ YAZMIŞIM. AFEDERSİNİZ.