17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -65-


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Daidalos ve Ikaros (Charles Paul Landon, 1799 -
Alençon’da Musée des Beaux Arts et de Dentelle)

DAIDALOS VE IKAROS (Lat. DAEDALUS ve ICARUS - Etrüskçe TAITLE ve VICARE) : Theseos efsanesini anlatırken “Daidalos”un Giritteki Minotauros Labirentini inşa eden mimar olduğuna ve Theseos ile Kral Minos’un kızı sevgilisi Ariadne’nin mağaradan kaçmalarına ön ayak olduğuna değinmiştik. Ikarosla birlikde geçen maceraları ile ilgili öyküyü tam metin olarak hem Ovidiusda hem de ondan bir yüzyıl kadar sonra yaşamış Apollodorus’un uslûbu ile yazılan, ancak ona ait olup olmadığı tam bilinemeyen bir şiirde buluyoruz. Apollodorus, Ortaçağın trubadurları, bizim aşık ozanlarımız gibi gezgin bir şair; yalınkat bir anlatımı var. Ancak, Ovidius bu öyküyü iyice duygusallığa, abartılı gereksiz ayrıntılara boğduğu için bu lejandı naklederken Apollodorus’un sade söyleyişi tercih edilecek. Ancak, Çoğu mitos kahramanları gibi, kesin orijini bilinmeyen Daidalos’un yaşamı da, yüzyllar, binyıllar boyunca değişik ağızlarda farklı nakledilerek, sonunda karma bir kimlikle ortaya çıkarak yukarki ozanlara konu olmuş. Aslında, bir Girit efsanesinden geldiği sanılan bu kişilik, Andrew Stewart’ın çok yerinde teşhisi ile Yunanlıların kültürel şovenizmine kurban giderek Atinalılarca, Attika ilinin kurucusu Erekhteios’un (bir adı da, başka bir mit’e konu olan Kekrops) torunu, Metion’un* oğlu olarak tanıtılmış; gûya, Atina doğumlu olmasına karşın, yeğenini öldürdüğü için Girit’e sürülmüş; Ikaros ve Iapiks adlarında iki oğlu varmış. Stewart Yunanlıların, tarihsel izlerinin araştırılma güçlüğü olan kanıttan yoksun gerçekleri çarpıtarak, kendi hesaplarına mit’ler yarattıklarını vurgulamaktadır.

Ikaros öyküsüne geçmeden önce, Daidalosun Girit’e kaçış nedenini (Atinalıların ağzından) biraz açıklayalım Kız kardeşi oğlu Perdis’i (ya da Talos’u) mekanik sanatlar öğretmesi için erişilmez mühendislik sanatı ile ünlü Daidalos’a emanet etmiş. Çocuk da çok büyük istidat sahibi imiş. Gördüğü bir balık kılçığından esinlenerek testereyi icat etmesi; iki demir çubuğu birer uçlarından delerek mille bağlayıp pergel yapması gibi çarpıcı buluşları karşısında, kendisi ile yarışabilecek başka bir mühendislik yeteneği görmeye tahammül edemiyen Daidalos, yüksek bir kulede beraber oldukları bir sırada yeğenini itip boşluğa uçurmuş. Yeteneklerin koruyucusu Athena (Minerva) Perdis’i (Yunanca “keklik” demektir) havada yakalayıp kuş haline döndürmüş. Bu kuşlar (Perdis; Lat. perdix ya da perdicem, İt. pernice, İsp. erdiz, Fr. perdrix, İng. Partridge) bilindiği gibi ağaçlarda yuva kurmaz, yüksekliklere çıkmaz; (atalarının maruz kaldığı büyük tehlikenin korkusu genlerine işlemiş olduğundan ya da spritüalistik bir anımsama ile) sadece çitlere sığınırlar. İşlediği bu cinayet üzerine Daidalos yargılanıyor ve sürgün hükmü yiyor; Girit’e yerleşiyor.

Gelelim, Ikaros’un dramına: Minos Kralı, tahtadan bir boğa heykeli yaparak karısını ona aşık eden ve Minotauros’un doğumuna sebep olduğu için zaten kafasının bozuk olduğu Daldalos’un, Labirentte kapalı Atinalıların kaçmasında da parmağı olduğunu fark edince, onu ve oğlu Ikaros’u (Icarus) aynı labirent’in derinliklerine hapsetti. Böylece, bir amacı da, her hangi bir ip ucu olmadan, bizzat mimarının dahi bu labirentten çıkış yolu bulamayacağının denemesini yapmış olacaktı. Ama büyük mucit’in üstün zekâsı ona oğlu ile birlikte bu mahpesden kurtuluş yolunu gösterecekti. Oğluna, denetim altında bulunan kara ve deniz yollarından kaçışın sorunlar yaratabileceğini; fakat göklerin kendilerine açık olduğunu söyledi. Ölü kuşlardan arta kalmış büyük telekleri balmumu ile birbirine yapıştırarak iki çift kanat yaptılar. Bunları kollarına bağladılar. Daidalos uçuşa geçmeden önce oğluna, çok yükselmemesi, orta irtifada seyretmesi, yıldız burçlarına yaklaşmaya kalkışmaması, yoksa güneşin balmumunu eriterek yapay kanatlarını dağıtacağı uyarısında bulunarak, en iyisi kendi peşinden gelmesini tembih etti. Genç canların büyüklerin sözlerine kulak vermediklerini hep bilir, öykülerde okur, dinleriz ya; bu kez de, Ikaros kafasının dikine gitmiş; coşkusunu yenemeyerek, cazibesine kapıldığı yüksekliklere tehalükle kanat çırpmaya koyulmuştu. Geceleri, yerde hayranlıkla seyrettiği yıldızlara doğru açılmaktan inanılmaz keyif alıyordu. Babasının kaygılı nasihatlerini tümüyle unutmuştu. Anadolu’nun Ege sahilleri açıklarındaki adaların, Delos, Paros, Lebintos, Kalime ve Sisam’ın üstünden geçtiler. Ikaros Güneşe yaklaşırken kanatlarındaki balmumu eridi; telekler döküldü; zavallı çocuğun umutsuzca kollarını çırpması işe yaramadı; külçe gibi denize düştü. Okyanus’un azgın dalgaları anında onu örttü. Peşinden gelen babası onu dalgaların arasında buluncaya kadar çoktan boğulmuştu. Onu en yakın adaya çıkaran Daidalos, oğlunu burada gömdü. Şimdi Sisam iline bağlı bir yerleşim yeri olan bu adaya, Ikaros’un anısına “Ikaria”, etrafındaki denize de “Ikarion Denizi” adı verildi. Ikaros’un dramı daha çok Rönesans ozanlarına ilham vermiştir; bunlardan en tanınmışları, İtalyan Jacobo Sannazaro ile İspanyol Ariosto’dur.

Yalnız kalan baba, çaresiz, meyus, mükedder yoluna devam etti; Sicilya’da Camicus (şimdiki “Camiso”) kasabasına ulaştı. Oranın Kralı Cocalus (Kokalos) tarafından itibarla ağırlandı.

Minos, bu kaçışa çılgın gibi öfkelenmişti; mimarı tekrar ele geçirmek için şeytanca bir plan yaptı. Çok dolambaçlı, helezonî bir içyapısı olan deniz salyongozu kabuğundan iplik geçirecek kişiye büyük bir ödül vereceğini ilân etti. Bu duyuru tüm yakın, uzak ada kentlerine iletildi. Sicilya’ya da gelen bu haber üzerine, böyle hünerlere sahip Daidalos, Sicilya kralına bunu yapabileceğini söyledi. Kabuğun kapalı ucuna bir delik açtı; bir karıncayı ipliğe bağlayarak, kabuğun içindeki sarmala bıraktı. Karınca, iplikle birlikde sarmalın öbür ucundan çıkınca, bu çetin işi de başarı ile halletmiş oldu. Olayın iletildiği Minos: “Tamam, bu Daidalos’dan başkasının marifeti olamaz!” dedi; ve hemen askerleri ile Sicilya’ya mimarı yakalamaya geldi. Cocalos onu da nezaketle karşıladı ama kendisine sığınmış konuk olarak bulunan Daidalos’u teslim etmeyi reddetti. Minos savaş tehdidi savurunca, alttan alarak onu oyaladı; sarayında misafir edeceğini söyleyerek; hazırladığı bir şölene katılması için banyo almasını önerdi. Cocalus’un kızları Minosu banyoda kızgın sularla haşlayarak öldürdüler.

Sanatkârlıkdaki efsanevî ünü sebebi ile, zaten “hünerli işçi” anlamına gelen Daidalos’un adını Yunanlılar usta sanatçılar için eponimos (üstüne ad verme) olarak kullandılar; hünerli ustalara “Daidolos” sıfatını lâyık görürlerdi. Onun, pek çok sanat ve teknik dalında gerçek bir mucit ve yaratıcı bir sanatçı olduğu; Arkaik dönemdeki Girit-Rodos sanat ekolünün kurucusu olduğunu ileri sürülmüştür. Antik belgeler, Mısırdaki “Hephaistos”, Giritteki “Athena”, Korinthosdaki “Herakles” heykellerinin onun tarafından yapıldığını bildiriyorlar. Plinius “Doğa Tarihi” isimli eserinde: halıcılık, testere, balta, kurşun boru, matkap, zamk ve balık tutkalı gibi pek çok faydalı buluşun ona borçlu olunduğunun rivayet edildiğini yazar. Pausanias “Yunanistan Gezisi”nda de sayısız tahta heykellerin sanatkârı olduğundan söz edilir. Andrew Stewart’ın “Yüz Yunanlı Heykeltıraş” isimli eserinde ona da atıf yapılıyor. Platea’da düzenlenen “Daedela” adındaki festivalde, gelinlik giysiler giydirilmiş, meşe ağacından yapılma “Daedale” denilen bir genç kadın heykeli yanında gene ahşapdan seyyar bir sunak ile gezdirilirdi. Bu, Daidalos’un ahşap heykelcilikteki ustalığının arkaik temsili imiş.

Romantik çağda da, onun ismi zenaatkârlıkta üstün deneyim ve yaratıcılığı ifade ederdi. Günümüzde, başka bilişim olmak üzere pek çok teknik alanda, teknik dergilerde “Daedalus” marka ve isim olarak kullanılmakta; bazı müzik gruplarına; bazı fantastik çocuk hikâyelerindeki kahramanlara bu isim verilmektedir. Amerikan Astronomi Derneğinin (American Astronomical Society) Gezegen Bilimleri Bölümünün “Icarus” adında bir yayın organı vardır.

Charles Paul Landon’un yukarda görülen tablosu ile Peter Brueghel’in (yaşlı) 1558’de yapıp ve “Musées Royauz des Beaux Arts”da segilediği“Ikaros’un Denize Düstüğü Ada Sahili” tablosu konu hakkındaki en ünlü görsel eserlerdir.


* Metion’un babasını bazıarı “Erekhteios”, bazıları da onun oğlu “Eupalamos” olarak gösterirler. Metion’un oğulları Eupalamos, Sicyon ve Daidalos, bir ara Atina tahtını ele geçiren Pandionlardan II. Pandionu devirip sürgüne yollamışlar. Buna karşılık, Pandion’un oğulları da Atina iktidarını gaspeden bu grubu devirmişler. Daidalos’u yargılayan Pandionlar mi imiş; değil mi imiş; rivayet muhtelif.



tytorun@hotmail.com

Yayın Tarihi : 1 Eylül 2007 Cumartesi 10:26:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?