22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -76-

KALLISTO : Hikâyeye geçmeden önce, geçen yazımın sonunda değindiğim, mitosların değişik kalemlerde farklı kurgu ve formlarla ele alınması konusuna yeniden kısaca girme gereğini duydum. Mitolojik araştırmalarda bir “mitos”un ana kaynağındam itibaren gelen ve hiç değişikliğe uğramayan ana tema’sına “mytheme” deniyor. Bu da zaman ve mekân içinde değişmeyen insanî tavırlara ilişkin bir temel evrensel kültürü ifade ediyor. Kurgu evolüsyonu değişik kültür ve anlayışların etkisi ile olabiliyor. “Meme” yeni icat bir deyim olup, belli bir “kültürel bilgilendirme” anlamını taşıyor. “Mytheme” de belli bir mitos’un verdiği temel kültürel bilgi.. Mitosların yeni formları ise, ana tema’nın değişik kültürel anlayışlara sarınmış genetik türevleri…

Pelasgoi mitolojisinden alınan bu öykü de zaman içinde evrime uğramış olup, Kallisto kimine göre bir nympha’dır, kimine göre Arkadia kralı Lycaon’un kızıdır. Av Tanrıçası Artemisin çevresine girmiş olan genç kız, Tanrıça ve onunla birlikde avlanan tüm kızlar gibi bakire idi. Bu konuda çok duyarlık ve özen gösterdiği için Tanrıçanın gözdesi olmuştu. Artemis çevresinden olduğu için Zeus’un gözüne çarpmakda gecilmedi. Çapkın Tanrı, kızın bekâret yemini ettiğini bildiği için, bir desise ile onu elde etme yolunu seçerek Artemis görüntüsünde yanına yanaştı ve onu iğfal etti.

Hendrik Goltzius’un “Zeus’un Lykaon’un kurt haline getirmesi”ni betimleyen gravürüKallisto hamile kalmıştı. Durumunu sadakat gösterdiği tanrıçasından saklamaya çabaladı. Bir süre bu gayretinde başarılı oldu ise de, bir gün arkadaşları ile bir pınar havuzunda yıkanmak üzere giysisini çıkardığında büyümekde olan karnı fark edildi. Haber Artemise ulaştığında gazaba gelen Tanrıça onu çevresinden kovdu. Hera durumu öğrenince gene kıskançlık krizine girdi. İntikamını almak için Kallisto’yu doğum yaptıkdan sonra bir ayıya dönüştürdü. Doğan çocuğu Zeus, Hermes’e emanet etti. O da “Arkas-Ayı” adını verdiği yavruyu annesi Maia’nın bakımına verdi. Arkas yetişip büyüyünce usta bir avcı oldu. Avlanmakda olduğu bir gün, Hera onun karşısına ayıya dönüşmüş Kallisto’yu çıkardı. Çocuğun anasını gerçek ayı zannedip vurmasını bekliyordu. Niterkim Kallisto, analık duygusu ile, bu yakışıklı genç avcının oğlu olduğunu sezdi; onu kucaklamak üzere, biçiminin değiştiğini unutarak pençeli ellerini uzatıp, böğürerek çocuğun üzerine yürüdü. Onun bu hali genç avcıyı korkutmuştu; hemen kargısı ile ona nişan aldı. Fakat, vicdan azabı çekmekde olan Zeus bu manzaraya tanık olunca duruma müdahale etti; Kallisto’yu alandan kaçırdı ve gökde yıldızların arasına yerleştirdi. Bizim “Büyük Ayı” yıldız küme’si dediğimiz, aslında, Kallisto’dur. Yanındaki “Küçük Ayı” da oğlu Arkas’dır. Rakibesine verilen bu onurlu konum Herayı büsbütün çıldırtmıştı. Okeanos’un karısı Tethyse başvurarak, bu ayıların, diğer yıldızlar gibi Okyanusa inmemelerini diledi. Eski Yunanlılara göre, bu nedenle bu iki burç, sıcakdan bunaldıkları vakit suya inip serin bir banyo alma hakkından yoksun bırakılmış olup, ufuk çizgisi altına inmeyen, tüm yıl kutup etrafında dolaşan (circumpolar) istisnaî yıldız kümeleridir.

Arkas Hermes himayesinde Arkadia kırlarında serbesçe dolaşırken bir gün Lykaon’un tertiplediği bir festivale katılmış; fakat burada dedesinin emri ile öldürülüp parçalanmış ve pişirilerek tanrılara yemek olarak ikram edilmişti. Yemekden sonra gerçeği Zeus’a açıklayan Kral: “Haydi, bakalım, muktdedir isen oğlunu yeniden tek parça haline getir!” diye alay etmiş. Gazaba gelen Koca Tanrı Arkas’ı dirilttikden sonra Lykaon’u da kurt (lykos)haline getirmiş ve lânetlemiştir.

Şafak Tanrıçası EOS, İ.Ö.V. yüzyıl, bir vazo üstü kırmızı figür – John Hopkins Ün. (Baltimore, A.B.D.) Müzesinde sergileniyor.Öteki Yunan kentleri yurttaşlarının “ayılar ülkesi” diye alay ettikleri Arkadia adı “Arkas”dan gelmedir.

Jupiter’in büyüklükde ikinci, uzaklık bakımından dördüncü ay’ına) “Callisto” denmektedir. Callisto, Güneş sistemi içinde de üçüncü büyüklükdeki ay’dır.

EOS VE TITHONOS İLE GANYMEDES : Bu öykü, Troya Savaşı ile doğrudan ilgisi olmamakla beraber Iliada’dan alınmış.

Troya Kralı Tros’un (ya da Laemedon’un) oğlu Tithonos, Titanidlerden (Atlas’ın kızlarından) Şafak Tanrıçası Eos’un (Lat. “Aurora”) aşığı idi.

Öncelikle, bu iki kişiliğin nasıl bir araya geldiklerini görelim. Zampara Zeus’un, gulamperestliğine de örnek bir öyküden, kartalı ile (ya da kendisi kartal kılığına girerek), gene Troyalı prenslerden olaganüstü güzel ve parlak Ganymedes’i, Ida Dağında (Edremit Körfezi kuzeyindeki Kazdağları) sürüsünü otlattığı sırada Olympos’a kaçırmasından başlayalım. Ganymedes, Olympos’da tanrılara sâkilik yapmakla (içki taşımakla) görevlendirildi. Başka söylencelere göre delikanlı kardeşi Tithonosla birlikde kendisine aşık olan Şafak Tanrıçası tarafından kaçırılmıştır.

İlk söylenceye göre, oğlu Ganymedes’in kaybından son derece üzülen Laemedon’u teskin etmek için Zeus ona teslim edilmek üzere fırtına gibi koşan iki atı Heraklese verdi. Ayrıca, krala, atların su üstünde gidebilmeleri için de altın şarap armağan etti ve Heraklese, Ganymedes’in ölümsüzler katına yüceldiğini bildirmesi talimatını verdi. Herakles atları o kadar sevdi ki; Laemedon’u, Poseidon’un Troya kentini kuşatmak üzere gönderdiği deniz canavarını ortadan kaldırma karşılığında bu atların kendisinde kalmasına ikna etti.

Ganymedes skandalı da Hera’nın kulağına gidince, Zeus delikanlıyı, “Aquarius-Su Taşıyan” adı ile gökde yeni bir burç olarak “Capricornus-Oğlak” ve “Pisces-Balık” burçları arasına yerleştirdi. Artık Ganymedes şarap değil su taşıyor, sâkilik değil sakalık yapıyordu; Nil ırmağı üzerine yağmur yağdıran eski Mısır tanrısının yerine geçmişti. Bazıları Yunan kültüründeki eşcinselliğin, Zeus’un bu tavrı ile meşruiyet kazandığını söylerler. Apollodoros ise, Anadoludaki, Kybele’ye tapınma uğrunda kendilerini iğdiş eden ve kadın giysileri kuşanan erkekler görüntülü anaerkil” toplum uygulamasından sonra, Zeus’un bildiğince yaşamasını, gereğinde kadına hiç ihtiyaç duymamasını simgeleyen bu öykülerle “babaerkil” düzenin kesinlikle teessüs ettiğini vurgulamaktadır. Jüpiter’in en büyük doğal uydusuna “Ganymede” adı verilmesi belki de bu anlamı içermektedir.

Ganymedes’in kaçırılması, Rubens’in eseri Gelelim, hem Ganymedes’i hem Tithonos’u kaçırdığı söylenen Eos’un öyküsüne. Buna göre Eos her ikisi ile de gönül eğlendirirmiş. Bu mitos’un arkaik versiyonunda “anaerkil” düzene sadık Anadolu ruhu egemen. Homeros ilâhîlerinde ise, Anadolu tanrıçası Milaslı Selene gibi sevdiğine kendiliğinden ölümsüzlük bahşedemeyen altın tahtlı kraliçe Eos’un Tithonos için “ölümsüzlük” dileğinde bulunduğu Zeus’un rôlü öne çıkıyor. Ancak, Eos, ölümsüzlük dileği yanında sonsuz gençlik istemeyi düşünmemiş. Gerçekden Tithonos ebediyetlere kadar yaşamış da, Homeros’un ilâhîlerinde anlatıldığına göre ihtiyarlık çökünce elini ayağını tutamaz, anlamlı lâflar edemez olmuş. Eos da onu kapıları ışıldayan bir odaya kapayıp, bunak saçmalıkları ile başbaşa bırakmış.

Daha sonraki söylenceler, Tithonos’un bir ağustos böceğine dönüştürüldüğü, fakat ebedî yaşamı boyunca ölüme kavuşmak için yana yakıla dua ettiğini anlatırlar.

Eos, Tithonos’a, Memnon ve Emathion adlarında iki çocuk doğurmuş: Koyu esmer renkli Memnon Etiopya kralı olacak; Troya Savaşına Troyalılar yanında katılacak ve Akhileus tarafından öldürülecektir. Memnon’un görkemli büyüklükdeki bir heykeli Mısır’ın “Thebai” antik kentinde dikilmişti. Şafağın ilk ışınlarının bu heykel üzerine düştüğünde harpa’nın telleri gibi tıngırdadığını söylerler. Bazı Miogrofyacılar Tithonos’un “Cissia” adında ölümlü bir karısının kaydının keşfedildiğini ileri sürüyorlar.

Tithonos’un tüm öyküsü hakkında yazılan dört uzun destansı şiirden en ünlüsü Alfred Tennyson’a aittir. Tennyson’un ilk versiyonu 1833’de yazılan bu şiirinde “Tithon” Odysseos’un boynuna takılı zincirdeki bir alâmetti. Ozan’ın bu alegori ile anlattığı ölüm arayışı ilginçtir. Şiir, W.M. Thackeray’in arzusu üzerine 1859’da tamamlanmış, Cornhill Dergisinin Şubat 1860 sayısında yayınlanmış.

Lesbienliğin kadın piri olarak bilinen Lesbos’lu (Midilli) Sapphonun bu konuda gene uzun bir şiiri yakında bulunmuş; bu şiir ilk kez 24 Haziran 2005 tarihli Times gazetesinin edebiyat ekinde yayınlanmış.

Eos’un Latince karşılığı “Aurora” adı zamanımızda çok rağbet görüp, çeşitli konularda kullanılmıştır. Güneşdeki fırtınalar sonucu kutuplarda geceleri görülen kızıllığa; Sovyet Donanmasının ilk savaş gemisine; ABD’de Illinois Eyaletinde açılan dört yıllık yerleşkeli gençlik enstitüsü ve bazı WEB siteleri ile çeşitli konularda faaliyet gösteren kurumlara verilen isimler bunların bazı örnekleridir.

Yayın Tarihi : 10 Kasım 2007 Cumartesi 20:14:18
Güncelleme :10 Kasım 2007 Cumartesi 20:40:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mahmut baycan IP: 88.253.75.xxx Tarih : 29.11.2007 23:24:16

ben hala arcadıa nın coğrafya olarak neresi olabileceğini anlayamadım.yer olarak olmasa bile ne anlama geliyor öğrenemedim.


TeomanTörün IP: 88.241.180.xxx Tarih : 15.11.2007 11:39:24

Sayın Halit Özcan'a, bu bir hayli yorucu çalışmamdaki beni yüreklendiren katkılarından ötürü samimî minnetlerimi; mitolojiye karşı ilgi ve sevgi duyduğunu gördüğüm pek az sayıdaki kişilerden biri olarak takdirlerimi sunuyorum. Tanrı sağlık verir, yazılarımı bitirip yeni bir düzen için gözden geçirdiğimde, bu çok değerli arkadaşlarımın katkıları, ortaya çıkan ürünün "kaynaklar" bölümünde onurlu yerlerini alacaklardır. Tekrar minnet ve saygılarımla.


mahmut baycan IP: 88.245.232.xxx Tarih : 25.11.2007 01:27:02

yazı çok güzel.ancak tam 3 saatdir arcadia nın coğrafya olarak neresi olduğunu kültürünü bulamadım.her yer kelime olarak yazıyor.kullanıyor adı.


halit özcan IP: 81.214.210.xxx Tarih : 14.11.2007 21:44:25

Sn T.Törün'e saygılar. ARKAS.:zeus-kallisto nun oğlu,ERATO'nun eşi ise,vede AİZANOİ Kentini kuran AZAN'ın babası ise ki öyle olduğu anlaşılıyor.İsmi geçen,Zeus,Kallisto Arkas,Hera vs AİZANOİ Civarında yaşamış olmaları gerekiyor.ZEUS un torunu olan AZAN bir şehir kurayım diye Girit.atina vs den AİZANOİ-ÇAVDARHİSAR'a Tek başinamı geldi.sanmıyorum.Aizanoi den 3 bin sene önceleri o bölgede ileri bir medeniyet varken bir deprem neticesi yer yarılmış insanlar düşmüş.haryerler su ile kaplammış.Bir GÖL den basedilir Bu gunkü şehir ÇAVDARHİSAR'ın K.Doğu tarafında bir göl oluşmuş yaklaşık 3 bin sene kalmış muhtemelen İ.ö bin yıllarında gene bir dizi deprem sonucu Göl Aşağı ucundaki kırıklardan akıp gitmiş ve ÇAVDARHİSAR Ovası ortaya çıkmış.İşte AZANİSTLER eski medeniyet kalıntısının üstüne kendi şehirlerini( İ.S 50-200 Yıllarında) kurmuşlar.Bazı yapılarda 5bin yıllık malzemenin olduğu ifade ediliyor...Hikaye edilen BüyükAyı,Küçük Ayı olayının kahramanları AİZANOİ Kurucusu AZAN isimli Kahramanın Anası-Babası dedesi vs olduğuna ğöre Hikaye edilen olayında bu bölgede geçmiş olması gerekir diye düşünüyorum.Saygılar.