22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -77-


ORION : Boiotia’lı, dev yapılı, çok yakışıklı, usta avcı bir gençti. Kimin soyundan olduğu kesin olarak belirlenememiş; tartışma konusu olmuş; bazılarının yakıştırmaları ile öyküler birbirine karışmıştır. Aşağıda Pleiad’ları anlatırken işaret edeceğimiz üzere, bu kız kardeşlerin peşine düşmüştür. Oysa başka bir öyküye göre Poseidon’un Pleiad’lardan Alkyone’den doğma Hyrieus’un oğlu olduğunu söylerler. Çok zengin, fakat çocuksuz Hyrieus’a bir gün babası Poseidon, Zeus ve Hermes’in refakatinde ziyarete gelirler.Onun kendilerinden bir evlât edinmesine yardımcı olmalarını dilemesi üzerine, tanrılar bir boğa derisi üzerine işerler ve bunu bir toprağa gömerler. Bir zaman sonra bu deriden Orion hasıl olur. Ancak bu söylencelerde anılan Hyrieus ve Alcyone, başka mitlerdeki aynı isimlerde başka kişiliklerle karıştırılmış mıdır; yoksa mitlerin bolluğunda ozanlar mı rastgele isim kullanmışlardır;.bu durumu mitogrofyacıların henüz çözemedikleri anlaşılıyor.

Johann Bayer’in Uranometre’sindeki  bir “Orion” gravürü – ABD.Donanma  Gözlemevinde)Orion hakkında başka bir öykü, Khios (Sakız Adası) Kralı Oinopion’un kızı (bazılarına göre karısı) Aero diye de anılan Merope’ye olan sevdasıdır. Onun aşkından Khios’u yaman avcılığı ile vahşi hayvanlardan temizledi. Av sonu kurbanlarını hep sevgilisinin evine getirirdi. Oinopion kızı ona vermeye razı olmuşdu; fakat nedense, Orion evlilikden kaçınıyordu. Günün birinde içip içip, dumanlı kafa ile kıza hakaret etti. Onuru kırılan baba, mütecavizin cezalandırılması için Dionysos’a başvurdu. Tanrı Orionu derin bir uykuya daldırdı. Kral da bundan yararlanıp gözlerini kör etti. Uyanınca kör olduğunu öğrenen Orion, çare bulması için bir biliciye gitti Bilici, ona Güneş ışıklarının kuvvetle parladığı Doğu ellerine gittiği takdirde gözlerinin açılabileceğini söyledi. Lemmnos (Limni) Adasına kadar giden genç orada görme yetisine yeniden kavuşabildi. İntikamını alma amacı ile vakit geçirmeden Khios’a döndü; ne var ki, geleceğinin haberini alan Kral ortalıkdan sıvışmıştı. Onu ele geçirmekden umudu kesen Orion bu kez Girit’e gidip, Artemis’in emrinde avcılık yapmaya başladı. Fakat sonunda bu kulluk da ona hayır getirmeyecek Tanrıçası tarafından öldürülecekti. Kimisi, kendisine aşık olan Aurora’ya yüz verdiği için Artemis’in onu okla öldürdüğünü söyler; kimisi de bir nedenle öfkelenen Apollo’nun, Orion’u kardeşine öldürttüğünden dem vurur. Ölümünden sonra kuşağı, kılıcı, sopası ve Aslan postu ile birlikde, Gökyüzünde “Orion-Avcı Burcu” adı ile, İkizler, Boğa, Eridanus Irmağı, Tavşan takım yıldızları arasında yer almış. Gerçekden, burç, dört parlak yıldıuzın oluşturduğu, boyu eninin iki katı bir dikdörtgen, ve bu dikdörtgenin ortasında onun kuşağı gibi çapraz yan yana sıralanmış üç yıldız ile bir teçhizatlı avcı görünümündedir. Kuşak teşkil eden üç yıldız alttan itibari ile Alnitak, Alnilam, Mintaka’dır. Yakın zamanlarda yapılan bir fanteziye göre, sanki “Avcı” Eridanus –Po” ırmağı yakınında ayakda durmuş da, kendisine yardımcı olan “Canis Major-Büyük Köpek” ve “Canis Minor-Küçük Köpek”burçları ile “Taurus-Boğa” burcuna karşı mücadeleye hazırlanmakda imiş. Avustralyada “tava”ya benzetilen bu mücadele cephesi; Afrikaan dili ile konuşulan Güney Afrika’da “”Drie Konings-ÜçKral”,diye adlandırılır. Ünlü Fransız romancısı Alphonse Daudet’nin 26 yaşında yazdığı ”Lettres de Mon Moulin - Değirmenimden Mektuplar” isimli küçük hikâye kitabındaki, bir çoban’ın, sevdiği kıza gökdeki yıldız ve burçları tanıtması ile ilgili çok duygulu bir öyküde “Orion Burcu” “Trois Rois - Üç Kral” diye tanıtılır.

Orion Burcu, bir göksel ekvator olarak Dünyamızın kuzey ve güney yarıküreleri sınırını oluşturan ekvator boyunca yol aldığı için tüm yerküreden Kasım-Mayıs başı arası akşam vakitleri, Temmuz sonu- Kasım arası sabah alaca karanlığında tüm yerküreden görülebilmektedir.

Onun yakınındaki bir bulutsu’ya (nebula) “Orion Bulutsusu”; Samanyolu Gökadasındaki sarmal kollardan onun dolayındakine “Orion Kolu” denir. Metallica Grubu onun adında bir şarkı yapmıştır. Aynı isimde 1979 İngiliz yapımı bir film; Güney Afrika Cumhuriyetinde 2006’da yayına başlayan bir TV dizisi vardır. Fransa’da, Atlantik Pireneleri bölgesinde bir beldenin, ABD’de Illinois Eyaletinde bir kent’in adıdır. Yukardaki resimde; ABD Donanma Gözlemevinde sergilernmekde olan ve 1572-1625 yılları arasında yaşamış Alman asronomu Johann Bayer tarafından imâl edilmiş bir Uranometre üzerindeki Orion tasvirini görüyorsunuz. Adını , Dünyanın yaradılışındaki ilk tanrı olan olduğu anlattığımız Gök Tanrı-Uranos’dan alan Uranometre Gökyüzü cisimlerinin yüksekliğini ölçmeye yarayan alettir.

Sembolist ressam Elihu Vedder’in, N.Y. Metropolitan Sanat Müzesindeki 1885 tarihli “Pleiadlar”tablosu PLEIAD’LAR, HYAD’LAR ve HESPERİDLER : Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi Pleiadlar Atlas’ın, Alkyone, Merope, Kelaino, Elektra, Asterope, Taygete, Maia adlarındaki yedi kızıdır. Anaları Pleione olduğu için grup olarak bu adı almışlardır.Pleione “yelken açmış ece” demek olup, Yunanca “plein = yelken açmak, gemi sefere çıkarmak” fiilinden gelir. Azgın avcı Orion, yedi yıl boyunca, onların peşine düşmüştü. Fakat Atlas’ın kızları ayaklarına çok kuvvetli idiler; uzun süre yakalanmadılar. Orion kovalamacada azimli idi. Bitap düşen kızcağızları Zeus önce güvercin sürüsü yaptı (bu nedenle her hangi bir “güvercin sürüsü”ne de Pleiades denmeye başlanmıştır); sonra Orion’la birlikde Gökyüzüne takım yıldızlar olarak yerleştirdi. Orion’un onları Gökyüzünde izlemekden usanmadığını, fakat bir türlü yakalamayı başaramadığını söylerler. Eskiden “Süreyya”, yeni Türkçede “Ülker” dediğimiz “Pleiades” yıldız kümesindeki yıldızların (biri zorlukla, keskin gözlüler tarafından olmak üzere) yedisi çıplak gözle görülebilmektedir. Yerden bakışla sol açıklarında da çok parlak görünen babalarının adını taşıyan “Atlas” yıldızı; onun üstünde daha az parlak “Pleione” yer alır. Bu yedi kız kardeşe yakıştırılan burç, ilk kez, Datça Yarımadamızdaki Knidoslu astronom Eudoksos tarafından saptanmış. Bu burc’un sayıca ve parlaklık yönünden zengin bir hevenk görüntüsü “pleos” sözcüğünün “çok” anlamını kazanmasına da yol açmıştır (batı dillerindeki “plus = artı, fazla” sözcüğünün kaynağı da budur). Bunların parlaklığı, Büyük ozanlarımızdan Mehmet Akif Arsoy’un “Çanakkale Şehitler” şiirinde “Yedi kandilli Süreyya’yı” bile, şehitlerimizin başına anıt yapmaya az gördüğünü hatırlayınız.

Pleiadlardan Maia Yeryüzünde iken Hermes’i doğurmuştur. Bu nedenle Latince“Büyük, Ana, Büyük Ana, Bakıcı” anlamlarına gelen ve “Magnus”un dişili olan bu ismi almıştır. Yunanca “Megas, Megala” ile etimolojik bağı olan bu isim değişik formlarda, (İt. “maggiore”,İsp. “mayor”, İng.”major”, Fr. “majeure gibi) büyüklüğü ifade eden çeşitli kavramlara yer vermiştir.

Elektra, Troya ırkının kurucusu Dardanos’un annesidir.Eski Hint Avrupa dillerindeki, su gibi sıvı nesnelerin akma fiili olan “wleik”den gelen ”Elektra” ya da “Elekra” Yunanca “amber, parlaklık, ışıldayan” demektir. Yunanca parlayan analamındaki “elektron” (Lat.”electrum” adı altın-gümüş alaşımı bir madde de verimişdir. Modern kimya ve fizikdeki “elektrik”, “elektron “ ve bunların türevi başka sözcükler bunlardan kaynaklanır. Elektra adındaki başka mitos simalarını yerleri gelince göreceğiz.

Merope “etkili, zarif” demektir. Bu kardeş,Prometheos’un torunun çocuğu Sisyphos ile evlendi. Bu aile ile ilgili çok öykü ve aynı adı taşıyan başka mitoloji kişiliiği kadınlar vardır; onları ayrı bölümlerimizde anlatırız.

Hesperidlerin Bahçesi – Lord Fredrick Leighton, 1892 Kö tülükleri (fırtınaları) uzaklaştıran anlamına gelen Alcyone (ya da Halcyone) Poseidon tarafından iğfal edilmiş; Hyrieus’u doğurmuştu. Orion’un babasının adının da “Hyrieus” olmasının doğurduğu zihin karmaşasına değinmiştik. Hyrieus’a Anthas da diyenler olduğuna göre bu adı kabûl etmek daha makûl olacak. Anthas, Peloponessos’un kuzey doğusunda “Anthaea” ve “Hyperea” kentlerini, sonra Anadoluya, Karyaya yelken açarak orada “Halikarnassos-Bodrum” kentlerini kuracaktır. İlk iki kent sonradan birleştirilerek Theseus’un dostu Troezen’e ithafen onun adını alacaktır.

Esmer demek olan “Kelaino” Poseidon ile evlenmiş; Lycus, Nycteus ve Eurypylus’un, büyük olasılıkla Triton’un anaları olmuş; Deucalion ve Prometheus’u da onun doğurduğunu nakleden lejandlar vardır. Aynı isimde, Aeneid destanında göreceğimiz bir harpy, Herakles’in öldürdüğü bir Amazon vardır.Danaus’un kızlarından birinin adı da Kelaino’dur.

Daha önce sözünü ettiğimiz (Yunanlıların “Astarte” dedikleri) Ortadoğu tanrıçası Iştar-Aştoret ve modern batı dillerindeki ( “İt. Stella, İng. Star”, Alm. Stern gibi) yıldız anlamına gelen sözcükler ile etimolojik bağı olduğu açık olan Asterope (Sterope) ise “yıldız gibi titrek ışın saçan, güneş yüzlü, inatçı ve dik suratlı” demektir. Bazı rivayetlere göre, bu pleiad, Ares tarafından sevilmiş; Pisa kralı olacak olan “Oinomaos’u doğurmuştu. Ayrıca çiftin, güzelliği ile ünlü Hippodamia adında kızları olmuştu. Bazılarınca, aynı zamanda “Evren’in Yaratıcısı Tanrıça” olduğuna da inanılan ve “Asterie (yıldızlı gökyüzü)” diye de anılan pleiad’ın zürriyeti hakkında çok.fazla değişik söylenceler vardır.

“Uzun boyunlu” demek olan Taygete de Zeus’un kucağına düşmüş; Sparta Kralı Lakedemon’u doğurmuştu. Bu inanç sebebi ile Taygete, Spartalılar için önemli bir tanrıçadır. Öykünün farklı bir anlatımında, Taygete, Zeus’a teslim olmak istememiş; bunun için sığındığı Artemis onu bir kızıl geyiğe dünüştürmüş Fakat, sonunda Koca Tanrı onu yakalayıp tecavüz edince kendini asmış. Taygete’nin aynı ismi taşıyan yeğeni Lakedemon ile evlenmiş; Himerus’u doğurmuş. Bu genç, kız kardeşi Kleodike’nin Aphrodit tarafından yoldan çıkarılması üzerine kendini ırmağa atıp intihar etmiş. Bir Taygete’nin de Tantalos’un annesi olduğu söylenir. Yukardaki ikinci resimde, ABD’li fantastik ressam Elihu Vedder’in, New York’da Metropolitan Sanat Müzesindeki “Pleiad’ların dansı” tablosunu görüyorsunuz.
Gelelim Hyad’larave daha önce de sözünü ettiğimiz Hesperidler’e… Yağmur getiren nymphlar da denilen Hyadlar, Atlas’ın Aethra’dan (parlak gökyüzü), “Batı’nın nymphları” da denilen Hesperidler ise Hesperis’den (akşam) doğma kızları olarak Pleiadların yarı kız kardeşleridir. Aethra da Pleione da, Poseidon’un iktidara gelmesinden önce denizlere hükmeden Okeanos ve Tethys’in kızlarıdır.

Hesperidler’in, deniz tanrısı Nereus’un kardeşi Phorkys ile Ketos’un (deniz canavarı kadın)çocukları olduğunu söyleyen de, tohum almadan, tek başına “Nyks-Gece”den doğduğunu ileri süren ozanlar da var Bizler çocukluğumuzda Rumlarla bir arada yaşadığımız için “Kalenikta= iyi geceler, Kalespera=iy akşamlar, Kalemera=iyi günler” deyimlerini bilirdik. Ayrıca, (İt. Ooest, İsp. oeste, Fr. ouest İng. ve Al.. west gibi) batı dillerindeki “batı” anlamına gelen sözcükler karanlığın batıda başlamasından kinaye “Hesperis”den gelmedir. Yalnız zamanımız Rumcasında “batı” karşılığı farklıdır (dusis, anemas). Hesperidler mitolojinin çoğu kız kardeşleri (Moiralar, Kharitler) gibi üçlüdürler.Fakat, Aegle (göz kamaştıran ışık), Arethusa (bir öyküsünü anlatmıştık), Erytheia (ya da Erytheis), Hesperia (ya da Hespererutha, Hesperutha, Hespera, Hespereia), hatta bazen başka mitos gruplarından alınma Lipara, Asterope, Khrysothemis gibi çok farklı isimlendirmeler yüzünden ferden ferda onları birbirinden ayırmak olanağı bulunamamıştır. Zaten, somut varlık değil simge olarak mütalâa edildikleri için bireysel ayrım yapmak gereği de kalmamıştır.

Stesikhoros adlı Sicilyalı Yunan ozan’ın “Geryon’un Şarkısı” şiirine vbe gene Yunan coğrafyacı Strabo’ya göre Hesperidler, “BATI”da, İberyada yaşarlarmış. Duygulu edebî eserlere konu olan ünlü “Hesperidlerin Bahçesi”nin bulunduğu yer, Hesiodosa göre, Hesperidlerin başka bir adı olan “Erytheia-kırmızı kişi” imiş. Burası Kartacalıların “Gades-Kadiz” adı yerleştikleri limandır. Bazı farklı iddialara göre ise, “Hesperidlerin Bahçesi” bugünkü Fas’ın Tanca ve Larache kentleri arasında bir konumda imiş.

Hyad’ların, tek tek isimlerinin neler olduğu üzerinde bir mutabakata varılamamıştır. Bacchus’un (Dionysos) çocukluğunda bakıcılığını ve eğitmenliğini yapmış olan Atlantid’ler, Dodonid’ler, Nysiad’larla da karıştırılmışlardır. Bu bölümün üçüncü resmi, XIX. Asrın İngiliz akademik ressamı Baron Frederic Leighton’un “Hesperidlerin Bahçesi” tablosudur.

Yayın Tarihi : 17 Kasım 2007 Cumartesi 18:21:50
Güncelleme :17 Kasım 2007 Cumartesi 18:44:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
halit özcan IP: 85.103.174.xxx Tarih : 17.11.2007 23:13:41

Sn TÖRÜN.hikaye ve olaylar incendiğinde,PAGAN kültürü-inancı gereği bir yaşamın o dönemlere hakim olduğu ortaya çıkıyor.AZANİST'lerin pagan olduğu,hafif meşrep yaşadıkları,Eğlence,içki(Şarap)karma hamam sefaları vs taşkınlık Aizanoi'lilerin Yaşam tarzı idi.ATİNA Paganizmi yasakladığında Aizanoi Temsilcisi Apelleus Eurakleus Rahvan AT larla ve Nadide Şarap ve YÜN işleme giysi hediyeler le Atinaya gitti iyi haberle İS. 157 yılında Aizanoi ye Döndü.Şerefine Tiyatro Bitişiğine yapılan Stadium un Açılşı ve ilk Hentbol? maçı yapıldı( Eurakleus Un ADI VE Yaptıkları Mermer panoya Yazılıdır)HÜlasa O dönemlerde yaşam biçimi olan Paganizmin ATİNA Tarafından Daha sora yasaklandığı yasağın halen devam ettiği bilinmektedir.Ançak 2001 yılında Atinalı bir Grup PAGAN (adını şu an hatılıyamadım)dernek kurmuş 1500 senedir yasak olan Paganizmin serbest olması için çalıştığını internet sayfalarından öğrenmiş oluyoruz.Sn Törün.Ben Minnet duyacağınız bir iş yapmıyorum lutfen teşekkür bile fazla .Sagılarımla.