17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -79-


ADMETUS VE ALKESTİS: Bu çiftin öykülerinin, Alkestis’in ölümü ile ilgili bölümünü Herakles’in maceralarını naklederken anlatmıştık. Şimdi asıl hikâyelerini, birlikte yaşamlarını görelim.

Alkestis’in ölümü, Angelika Maria Kauffmann (1741–1807)


Thesselia’nın güney doğusunda bugün Phokis denilen kentin yakınlarındaki antik “Delphi”nin kuzeyinde “Pherai” adlı küçücük bir kasabanın hükümdarı olan Admetus gününün yarısını kasabada gezinmekle geçirir; bu sebeple, kadın, erkek, yaşlı, çocuk tüm kasaba sakinlerinin adını bilirmiş. Olağanüstü kibar ve sevecen bir kral olduğu için herkes onu taparcasına severmiş.

Yağmurlu, ayaz ve fırtınalı bir gecede, kapısına, yabandan açlıktan ölmek üzere, paçavralar içinde, perişan bir dilenci gelmiş. Merhametli kral onu içeri alıp doyurmuş; yıkanması için yer göstermiş; örtünmesi için kendi giysilerinden vermiş. Dilenci onun evinde rahat bir uyku çekmiş. Sabahleyin, kralın sorduğu hiçbir soruyu yanıtlamamış; sadece, kendisini bir yıl boyunca köle olarak kullanmasını dilemiş. Kral, fazladan bir hizmetkâra gereksinimi olmadığı hâlde dileğini kabûl ettiği adamı koyun ve keçilerini gözetmekle görevlendirmiş. Ona çok iyi muamele ettiği hâlde adam adını ve geldiği yeri söylememekte ısrar ediyormuş.

Aradan bir yıl ve bir gün geçtiğinde (öykünün bazı versiyonlarında 9 yıldan söz edilir) Admetus, tepelerde sürüsünü denetlemeye çıktığında kulağına, şimdiye kadar hiç duymadığı güzellikte bir müzik sesi gelmiş. Etrafına bakınmış; olağanüstü şık giysiler içinde, bir omzuna gümüş bir yay asılı, beline sipsivri oklarla dolu bir sadak kuşanmış, bir elinde altından bir lir tutan yakışıklı bir genç adamla yüz yüze gelmiş. Genç adam: “Evet, Admetus” demiş: “ben sana hizmet eden dilenciyim; sürem doldu, şimdi dönüyorum; dile benden ne dilersen”. Admetus: “Sadece adını söyle” demiş. Yanıt : “Apollo” olmuş; “Oniki ay önce, babam Zeus, benim yanından uzaklaşıp arz’a gitmemi ve bir yıl süre ile bir insan köle olmamı emretti. Onun dediğini yaptım ve senin gibi erdemli bir insan rastladım. Şimdi sana ödül olarak ne yapmamı istersin?” Kral, “Gümüş Yaylı Efendim” demiş; “zaten senden en büyük yardımları gördüm; başka ne isterim ki?”. Apollo: “Pekâlâ, ama yardıma ihtiyacın olduğu zaman mutlaka bana haber ver” der ve tatlı müzik sesleri içinde zarafetle uzaklaşır.

Admetus’un yaşadığı yerden pek fazla uzak olmayan bir sahil kenarında, zengin Iolkus kentinde Pelias adında zalim bir tiran vardı. Onun, Anaksibia’dan (ya da Phylomakhe) doğma dünyalar güzeli kızı Alkestisle evlenmek niyeti ile Yunanistan’ın tüm prensleri ve soylu gençleri gelir, yalvarırlardı. Admetus da Alkestis’in cazibesine kapılarak, meymenetsiz kralın huzuruna çıkma sıkıntısını göze almıştı. Pelias: “Damadım olmaya lâyık olduğunu ispatlayamayana ben kızımı vermem! Buraya, yeniden bir aslan ve bir yaban domuzunun çektikleri bir saltanat arabasında geleceksin; şimdilik, yallah bakalım” dedi.

Bir aslan ile bir yaban domuzunu arabaya koşmanın olanaksızlığını düşünen Admetus bir an umutsuzluğa kapılmıştı. Fakat, çok geçmeden Apollo’nun sözü aklına geldi. Ertesi sabahın erken saatlerinde, açık alanda büyük taşlardan bir sunak inşa etti. Sürüsü içindeki en besili keçiyi keserek, onun butlarını sunak üzerinde yaktığı ateşe attı. Kebap olan etlerin kokusu etrafa yayılınca, ellerini göğe kaldırarak Apolloyu yardıma çağırdı. Apollo yay ve okları ile karşısında belirivermişti. Admetus’un derdini öğrenince yıldırım hızı ile ormanlarda koşup bir aslan ve bir yaban ayısı avladı; hemen yanı başlarında ortaya çıkan bir görkemli saltanat arabasına onları koşup Admetus’a teslim etti. O görkemli görüntü ile Pelias’ın karşısına çıktığında huysuz kral sözünden dönemedi. Apollo düğünün onur konuğu olmuştu. Düğün armağanı olarak damada, indiği Olympos Dağının sakinleri tanrıların bir sözünü getirdi; şayet Admetus, ağır bir hastalığa yakalanıp ölüm haline gelirse, onu çok seven birinin onun yerine ölümü kabûlü ile kurtulacaktı.

Karı koca, onları çok seven ve kudsayan halkları ile birlikde uzun süre mutlu yaşadılar. Bir söylenceye göre, evliliklerinden sonra “Artemis”e kurban verilmesi gerektiğini unuttuğu için, Admetus ağır bir maraza tutulup yaşamından umut kesince, çok yaşlanmış oldukları için kendisine yaşam özverisi göstereceklerinden kuşku duymadığı ana ve babasına başvurdu. Oysa, ebeveyni aksi düşüncede idiler; geriye kalan kısa ömürlerinden vazgeçemiyorlardı. Umut bağladığı kardeşleri de kendi canlarını ön plana aldılar. Kentte, onun için her özveriye katlanacaklarını söyleyen hemşehrileri, uyrukları da, başlarını silkerek “can” konusunun istisna teşkil ettiğini söylediler.

Hayat arkadaşı, can yoldaşı Alkestis, hiç umut kalmadığını görünce, Admetus’a haber vermeden, Apollo’ya hitaben sevgili eşi için canını teslim edeceğini bildirdi ve yatağına uzanarak gözlerini kapadı. Sabah odasına giren nedimeleri onu ölü buldular. Onların yas çığlıkları ve inlemeleri üzerine Admetus eşinin odasına girer; soğumuş elini eline alır ve sabaha kadar öyle kalır; artık o da ışığı görmek istemez. Fakat tan yeri ağarırken ecesinin elinin ısınmaya başladığını duyumsar. Yer altı ecesi Persophone’nin, kocası Gölgelerin, Lideri Hades’e ricası üzerine Alkestis yaşama dönmüştür.

Alkestis’in, Euripdesin traji-komik oyununda olduğu gibi, Herakles’in müdahalesi ile kurtarıldığını anlatan öyküler de var.

A.B.D.’li, fantastik konulara meraklı XX. Yüzyıl romancılarından Thornton Wilder’ın , Euripides’in bu oyununa dayanarak yazdığı “A life in the Sun - Güneşde bir Yaşam” isimli kitabı; Koreograf Marha Graham’ın “Alkestis” adında 1960 tarihin bir bale eseri vardır. Gene, A.B.D.de, Hastalıklara ve yaralanmalara ani müdahale ile ölümcül sonucu önleme iddiasındaki bir bilgisayar servisine “Alkestis” ismi verilmiştir.

Yukardaki resim, İsviçre doğumlu, XIX. Asır neo-klasik ressamı Angelica Maria Kauffmann’ın “Alkestis’in Ölümü” tablosunu gösteriyor.

MELAMPOS: Mitolojide Bellephoron’un kardeşi olduğu söylenen Melampos, Herodotos’a göre, Dionysos kültünü ilk kez tanıtan, Pylos doğumlu, Argos’da sanatını icra eden efsanevî bir bilici ve doktordu. Bilicilik marifetini Mısırlılardan öğrenmiş. Onun adını kullanarak,, (“Peri Palma Mantike-kas çekilmesi, seğirmeler hk.”,”Peri Elaion tou Somatos-vücuttaki lekeler” ve astroloji hk. bir araştıma olmak üzere) bazı uyduruk tıbbî yazı yazanlar olduğu saptanmış. Bunlardan “Hesiodes’e dayandıklarını söyleyen Herodotos ve Pausanias’a göre, babası, “Amythaon Ailesi”ne isim veren “Tarışmasız Büyük” anlamındaki Amythaon, annesi Idomene imiş.

Öyküsü şöyle: Anne ve babalarını hizmetkârlarının öldürdüğü iki yavru yılanı ellerinden alarak koruyup besleyen, çocuk yaşdaki Melampos bir gün koltuğunda uyuklarken, yavru yılanlar tırmanıp kulağına girmişler. Korku ile ayağa fırlayan çocuk, pencere pervazına konmuş iki kuşun birbiri ile konuşmalarını anlamaya başladığını fark etmiş. Meğer yılanlar,ona tüm uçan ve sürüngen yaratıkların dillerini anlama yeteneği vermişler. Bu vesile ile, aynı zamanda ünlü bir kâhin olmuş. Bu marifeti zamanı gelince kendini tehlikelere karşı savunma gücü de vermiş. Günün birinde, düşmanları onu yakalayıp bir hücreye tıkmışlar. Etrafdaki börtü böceğin, aralarında tavan hatılının kurtlar tarafından çok yenip kemirildiğini, yakında damın çökeceğini konuştuklarını duymuş. Kendisini tutsak alanlara tehlikeyi anlatmış ve başka yere taşınılmasını önermiş. Adamlar pek inanmamakla birlikde ihtiyaten dediğini yapmışlar. Çok geçmeden, gerçekden dam çökmüş. İlahî bir gücü olduğuna inanan düşmanları onu hemen serbest bırakıp ödüllendirmişler.

Adının anlamı, büyücülüğünü ifade eder biçimde “Karabacak” olan Melampos, Tiryns (bazılarına göre komşu “Argos”) prensi Proitos’un (bazılarına göre Anaksagoras’ın) Dionysos tarafından delirtilen kızlarını tedavi etmesi ile de ün kazanmıştır. Tedavi ücreti olarak, krallığın üçde birinin egemenliğini istemiş; reddedilence kızları daha beter çılgın hâle getirmişti..Amana düşen kraldan, bu kez, krallığın üçde birini kendisi, üçde birini de kardeşi Bias için talep etti ve bu kızlardan Lysippe isimlisi ile evlendi; bir diğeri ile de kardeşi Bias dünya evine girdi. Başka bir söylenceye göre ise, kardeşi Bias’ın, Pylos Kralı Neleos’u kızı Pero ile evlenmesine aracılık etmiş.

Korinthos körfezinin tepelik sahili yanında, antik Megara’nın 19 km. kuzeybatısında “Aigosthena” müstahkem kentçiğinde Melampos adına inşa edilmiş bir tapınağın varlığını ve her yıl onun adına şenlik düzenlendiğini Pausanias kaydediyor.

Yayın Tarihi : 26 Kasım 2007 Pazartesi 16:10:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?