22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -80-


MYRMİDON’LAR (KARINCA ADAMLAR) : Bunlar, Akhilleus’un büyük babası Aiakos’un egemenliğindeki Aigina Adasının karıncalardan dönüşme sakinleri idiler. Troya Savaşı sırasında Akhileus’un yanında olmuşlardı. Salt, çalışkanlıkları ve tutumlulukları ile değil cesaretleri ile de göze çarpıyorlardı. Heranın mutad histeri krizlerinin birinin nedeni ile karıncalardan (Yunanca “myrmeks”) insan haline gelmişlerdi. Hera’nın öfkesinin nedeni, Zeus’un, Adaya adını veren Aigina’ya aşık olması ve bu kızın Zeus’dan olma oğlu Aiakos’un da oranın kralı seçilmesi idi. Hera adanın üzerine korkunç bir veba gönderdi ve binlerce insan telef oldu. Aigina’lıların soyunun tümüyle tükenmesi tehlikesi karşısında Aiakos Olympos’a tırmanarak babası Zeus’a bu afeti önlemesi için yalvardı; o arada, gözüne ilişen, son derece hareketli karınca sürüsünü Baba Tanrıya gösterip: “Bu kalabalık ve çalışkan yaratıkları insan haline getirerek benim boşalmış kentimi yeniden canlandır” dedi. Yanıt olarak bir gök gürültüsü duydu. Evine gidip uykuya daldı. Rüyasında karıncaları insana dönüştüğünü gördü. Gün doğumunda, oğlu Telamon onu uyandırarak muazzam bir güruhun saraya doğru yürümekte olduğunu haber verdi. Aiakos hemen dışarı çıktı. Karınca sürüsü gibi kalabalık ona, kendinsin en sadık tebası olacağını bağıra çağıra söylüyorlardı. Böylece, Aigina halkına, karınca sürüsünden oluştuğuna inanıldığı için “Mrymidon’lar” denir. Bu sözcük, batı dillerine “kayıtsız, şartsız itaatkâr” kimseler” için bir sıfat olarak girmiştir. Latin grubu dillerdeki (İt. “formica”, Fr. “fourmi” gibi) karınca karşılığı sözcükler bundan türetilmiştir.

NISUS VE SKYLLA: Megara Kralı Nisus’un başında eflatun renkli bir lüle saç vardı. Biliciler, bunun tahtının güvencesi olduğunu ileri sürerek, kesinlikle kesmemesini tembih etmişlerdi.

Girit’in egemeni Minos, Megaranın kapılarına dayanıp kenti kuşatmaya aldı. Nisus, başında lüle kesilmedikçe kaygı duymaya gerek olmadığını inancında idi. Ne var ki, kızı Skylla, kent duvarı üzerinden düşman güçlerine göz atarken Kral Minos’u gördü ve ona deli gibi âşık oldu. Onun kucağına atılmanın yegane çaresinin, babasının eflatun saç lülesini kesmekten geçtiği dışında başka bir şey düşünemez oldu. Düşündüğünü de hemen icra etti; babasının uykusunda saçını keserek gizlice Minos’a götürüp aşkını anlattı. Minos, babasına ihanet eden bu kız karşısında dehşete düşmüştü; onu derhal huzurundan kovdu.

Giritliler kenti işgal edip yağmaladıktan sonra yurtlarına dönmek üzere gemilerine bindiler. Tutkusunu yenemeyen Skylla sahile koşmuş, Minos’u taşıyan geminin dümenine yapışmıştı. Fakat, kocaman bir kartal semadan pike yaparak onu pençeleri ile kavradı. Bu, tanrıların acıyarak uçan bir yaratığa dönüştürdüğü babası idi. Skylla büyük korku içinde şiddetle çırpınarak kartalın pençesinden kurtulup denize düştü. Fakat, aniden o da bir kuş oldu. İnce duygulu bir tanrı, günahı sadece sevmek olan kıza acıyarak ihanetini affetmişti.

SALMONEUS: Dor’ların Ege Havzasına getirdikleri karanlık çağdan önce Aiolis ya da Aeolia denilen yerde yaşayan Aeolialılar Dorlardan kaçarak yerleştikleri Anadolu’nun Midilli Adası karşısındaki (bugün Balıkesir İlimize isabet eden) yöreye Aeolia adı vermişlerdi (eski Aeolia’ya sonradan “Thesselia” denmiş). Yunanlıların bir kolu olan Aeolialıların atası, rüzgâların hâkimi “Aiolus” (Lat. Aeolus) imiş. Öyküsünü anlatacağımız işte bu Aiolus’un Enarete’den olan oğludur. Yedi erkek kardeşinden biri Athamas (zengin hasat), bir diğer ünlüsü de daha önce Hades’de nasıl cezalandırıldığını gördüğümüz Sisyphos’dur; bir üçüncüsü de kızı Tyro ile evlenmiş olan Kretheus’dur. Mora Yarımadasında Yunanistan’ın güneyinde, Arkadia’nın doğusunda, (bugün “Ilida” denilen) Elis’de (ya da Eleia) krallık yapmış; orada “Salmonia” kentini kurmuş. Elis, Olimpik festivallerin ilk kez yapıldığı yerdir.

Öyküsü tanrılarla boy ölçüşmeye kalkmanın ne belâlı bir şey olduğunun başka bir örneği olan bu kibirli ve inançsız zad kendisinin bizzat “Zeus” olduğunu iddia edermiş. Yaptırdığı bronzdan görkemli saltanat arabası, taş döşenmiş yollardan çok gürültülü seslerle geçermiş. Zeus festivalinin yapılacağı bir gün,Salmoneus’un arabası, Zeusun gök gürültüsünü taklit etme gayreti ile öylesine kulakları sağır eden seslerle yola atılmış ki; Zeus da zıvanadan çıkmış; ve aniden göz kamaştırıcı bir şimşek ve ardından gerçek yıldırımlar düşmeye başlamış. Bu yıldırımların çarptığı Salmoneus, cansız, arabasından düşmüş.

Efsane kronolojisine göre, Salmoneus, büyük tufandan sağ kurtulabilenlerden Deukalion’un torunudur. Kendisinden yaşlı çağdaşları arasında Argos Kralı Perseus, Phoiniks’in oğlu ve Thebaililerin atası Kadmos vardır. Yeğeni Endymion Elis’in hükümdarlığını yapmıştı. Torunlarının oğullarıı arasında, bilici Melampos, Heraklesle savaşan Neleus; Iason’u Altın Post Seferini düzenlemekle görevlendiren Pelias, Akatos, Admetos, Iphiklos ve Periklymenos vardı. Daha da sonraki zürriyetinden (Argonotların oğullarından) Troya Savaşında komutanlık yapanlar oldu.

TYRO: Salmoneus’un kız Tyro, kendi amcası Kretheus ile evlidir; ondan Aison adında oğlu vardır; fakat Okeanos ve Tethys’in oğlu, ırmak tanrısı Enipeus’u delice sevmektedir; devamlı peşinde koşmaktadır. Öte yandan, Tyro’nun seksapeline dayanamayan Poseidon, Enipeus kılığına girerek onu iğfal eder. Bu birliktelikten ikiz oğulları olur. Tyro babasının hışmına uğramamak için onları terk eder. Salmoneus’un kâhyasının atları tarafından bulunan ikizlerin bakımını kâhya ve eşi üzerlerine alırlar; çocuklara Pelias ve Neleus adını verirler. Ancak, Kretheus, bu ikizlerin Tyro’nun Poseidon ile aşklarının ürünü olduğunu yıllarca sonra keşfetti. Öfkeden Tyroyu boşayıp kovdu; onun yerine nedimesi Sidero ile evlendi. Fakat Sidero çok kötü bir üvey anne oldu. Kretheus öldüğünde, çocuklara gerçek ebeveynlerinin kimler olduğunu söyledi. Çocuklar da hemen analarının akıbetini öğrenmek üzere yola çıktılar. Onu sefil ve perişan durumda buldular. Sidero’nun cezasını vermek üzere onu ararlar. Niyetlerini öğrenen Sidero Hera tapınağına sığınır. Pelias, tapınağın kutsallığını ihlâl ederek, girip Sidero’yu öldürür. Bu nedenle Heranın gazabı onu hep takip edecektir.

Tyro, bazen Latincedeki “müptedi, bit işe yeni başlayan” anlamındaki “Tiro” ile karıştırılır. “Tiro-tyro”: tecrübesiz, acemi genç, stajyer, askere yeni alınmış genç “anlamlarında batı dillerinde kullanılıyor.
Efsaneler bitmez. Müteferrik mitoslardan sonra, bu köşemizde (çoğunda aynı kişiliklere yeniden rastlayacağımız) mitolojinin ünlü ailelerini ve büyük destanlara yer vereceğiz.

Atreus Hanedanı ile dizimizi sürdüreceğiz.

Yayın Tarihi : 30 Kasım 2007 Cuma 10:53:40
Güncelleme :30 Kasım 2007 Cuma 13:14:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
celal karaca IP: 195.174.211.xxx Tarih : 29.06.2008 10:15:01

Mitolojilerin kisa ve oz anlatimi cok guzel. Tesekkur ederim. Salmoneus maddesinin, "...bir ucuncusu de kizi Tyro ile evlenmis olan Kretheus'dur." cumlesinde, yanlis anlamaya neden olabilecek bir dusukluk var... selam ve saygilar....CK