16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -81-

ATREUS HANEDANI: Atreus ve “Atreides” denilen zürriyetinin (Lat. Atreidae) öyküsü, Aiskhylos’sun “Oresteia” isimli görkemli drama dizisine esin kaynağı olduğu için çok önem kazanmıştır. Bu dizi, “Agamemnon”, “İçki Sunanlar” ve “Eumenides” başlıklı üç oyundan oluşur.

Ailenin başına gelen uğursuzluk, büyük babası Lydia Kralı Tantalus’a dayanıyordu. Hades’de, ağır bir işkence ile cezalandırıldığını daha önce naklettiğimiz Tantalos, tanrıların affetmediği seyyiatı ile, yüklendiği şeameti, günahkar olup olmadıkları aranmadan, ailenin sonraki kuşaklara da taşımıştır. Tantalos’un oğlu Pelops’un Hippodameia’dan olan oğlu Mykenai Kralı Atreus ve kurduğu hanedan’ın bir büyük şöhreti de, onun oğlu Agamemon’un Yunanlıları Troya üzerine sevketmesinden gelir. Bu büyük komutanın, ayrı öykülerin kahramanı olmuş karısı “Klytaimnestra”, çocukları “Iphigenia”, “Orestes” ve “Elektra” kendisi kadar ünlüdür. Kardeşi “Menelaus”, uğruna o dehşetengiz savaşın verildiği Helena’nın kocası idi. Helena da Klytaimnestra ile hem kardeş hem elti idi.

Atreus’un Thyestes adında ikizi olan bir erkek kardeşi ve Nikippe adında kız kardeşi vardı. Thyestes ile birlide, ayrı anadan (Aksiokhe’den) kardeşleri olup babalarının daha fazla sevdiği Khrysippos’u (Altın Adam- Yun. “khrysos = altın”) öldürdüler; bu yüzden de babalarının ahını alıp, anaları Hippodameia ile birlikte Mykenai’a sürüldüler. Bu aşağılanmaya dayanamayan anne kendini astı. Fakat baba ölünce Argos Krallığı da iki kardeşe kaldı.

Bazı söylencelere göre, Atreus, oğulları Agamemnon ve Menelaus’un anneleri olan eşi Aerope ile ilişki kuran Thyestes’i de Argos’dan sürer. Daha sonra, uzlaşma bahanesi onu geriye çağırıp, onuruna bir şölen verir; şölende Thyestes’e, boğazlattığı iki oğlunun etlerini sunar. Bunları bilmeden yiyen zavallı baba durumu öğrenince, Atreus ailesine lânetler yağdırarak geriye kalan tek evlâdı Pelopia ile Argos’u terk eder. Bu olay, sonradan entrikaların bulaştığı zalimane şölenlerin “Thyestia Şöleni” diye nitelendirilmelerine yol açmıştır. Bir bilici, Thyestes’e, kızı Pelopia’dan bir oğul sahibi olursa onun Atreus’u öldüreceğini söyler. Çıldırtıcı azabından gözü bir şey görmeyen adam bu denileni yapar ve “Aigysthos” adında bir oğlu olur. Annesi Pelopia, bu ensest olaydan son derece hicap duyarak onu terk eder. Bir çoban bebeği kırlarda bularak Kral Atreus’a teslim eder. Atreus’un kendi evlâdı gibi bakıp büyüttüğü çocuğun izini bulan Thyestes, ona kendisinin hem babası hem dedesi olduğu gerçeğini açıklayarak bunun sebebinin Atreus’un kötülükleri olduğunu iddia eder. Bunun üzerine Aigystos, Atreus’u öldürecektir.

Aynı konudaki bir değişik söylence de, Atreus’un Thyestes tarafından yetiştirilen “Pleisthenes” adında bir oğlu olduğu, bu çocuk büyüyünce Thyestes’in kışkırtması üzerine öldürmek amacıyla yanına gittiği babası tarafından (kimliği tanınmadan) öldürüldüğü şeklindedir. Pleisthemnes’in, Aerope’nin ilk kocası olup Agamemnon ve Menelaus’un babası olduğu ve daha bir nice enva-i çeşit ozan iddiaları var ki Atreus Hanedanı da iyice çorbaya dönmüştür.

Atreus’un gerçek tarihsel bir kişilik olabileceği, Hititlerin, Yunanlılarla yaptıkları savaşlarla ilgili İ.Ö.XV. asır sonları, XIV. asır başları “Madduwatta Bildiriler”denilen kayıtlardan çıkarılabiliyor; Bu yazılarda atıfda bulunulan “Attarsiya (ya da Attarissiya) isimli Yunan komutanın “Atreus” olması çok muhtemelmiş.

“A-treus”un anlamı “korkusuz-korkutulamaz”dır (Yeni Yunancada “atremetos”; “tremetos=korkan, korkutulmuş; “a” ise olumsuz öneki). Bu sözcük, esasında “tremein= titremekden gelir (Lat. “tremere”, İt.”tremare”, İsp. “tremblar”, Fr. “trembler”, İng. to tremble”); titremenin “korku” eseri olmasından kinaye Latince “tremere”ye hem titremek hem korkmak anlamı verilmiş; buradan da bildiğimiz “tethiş-korku” demek olan “terör” türetilmiş (Fr. “terreur”, İt. “terrore”, İng. ve İsp. “terror”).

TANTALOS, PELOPS VE NIOBE: Tantalos Zeus’un, ölümlü kadın Plouto’dan doğma oğlu idi ve tanrılar tarafından Zeus’un tüm ölümlü çocukları içinde en fazla değer verileni idi. Söylencelere göre İzmir’in yerleşiği olup Sipylos (Manisa) Dağı eteklerine kadar uzanan bir arazide Krallık kurmuştu; Atlas’ın kızı Dione ile evlenmişti. Bir karısı da Paktolos Irmağının kızı Eurynassa olup ondan Pelops ve Niobe adında çocukları olmuştu. Eurythemista, Klytia, Laodike adında başka eşleri de vardı.

Onu çok seven tanrılar ilahî varlıklara özgü ambrosia yeyip, nektar içmesine izin vermişlerdi. Daha da ileri gidip, onun sarayında düzenlenen bir şölene katılıp onunla birlikte yiyip içme tevazuunu gösterdiler. Buna karşılık, şımarık Tantalos, hiçbir ozanın betimleyemeyeceği alçakça ve çok korkunç bir oyun oynadı onlara… Oğlu Pelops’u öldürüp bir kazanda kaynattı ve etlerini ziyafet tabaklarında tanrılara sundu. Fakat ölümsüz varlıklar bu cinayeti ve kendilerinin aşağılandıklarını duyumsayarak ederek şöleni terk ettiler ona bir ceza verilmesini kararlaştırdılar. Hades’de bir havuzun içinde durmaya mahkûm ettiler. Susadığı vakit suya eğiliyor; fakat anında havuz kendiliğinden boşalıyordu. Tepesinde, bir ağacın hevenk hevenk meyvelerle dolu dalları sarkıyordu; fakat açlık hisseden Tantalos onlara uzanmaya çalıştığında dallar semaya yükseliyordu. Tanrılar Pelops’a acıyıp onu yeniden yaşama döndürmüşlerdi; ancak, içlerinde sadece Demeter (o sırada kızı Persophenenin başına gelenlere duyduğu kederden aklı başında olmadığı için) şölende dalgınlıkla Pelops’un omuz kısmından yediği için, gence fildişinden bir protez kürek kemiği yapıldı (öykünün başka bir versiyonunda, omuz etinin yiyenin Demeter değil, bilmeden oğullarını yakan Thetisden söz edilir). Pindaros bu vahşiyane eski öyküyü sonraki Yunanlıların sevmediğini kaydeder. Pelops’un eşinin Hippodaemia olduğunu anlatmıştık. Pisa (ya da Pisatis: İlk Olympiad şenliklerinin yapıldığı Elis’in bir bölgesi - İtalyadaki Pisa değil) Kralı Oenomaus’un kızı olan Hippodemia ile evlenebilmek için Kralla yapacağı araba yarışmasını kazanması gereken Pelops bu başarıyı güvence altına almak için (bu konuda çok değişik söylenceler var) Kralın arabacısı Myrtilus’a, arabanın dingillerini bozması için rüşvet vermiş. Zira işin ucunda salt kızla izdivaç umudunu değil canını da yitirmek varmış. Kral mağlup olan yarışmacıyı öldürtüyormuş. Hermes’in oğlu olan ve aynı zamanda Hippodemia’yı da seven Myrtilus bu sabotajı Krala yapmış. Dingilin çıkması ile yerlerde sürüklenip parçalanan Kral ölmeden önce onu lânetlenmiş. Myrtilus ise Pelopsla arasındaki rekabet sebebi ile onun tarafından vurulmuş; Onun ölüm halindeki lâneti de Atreus Hanedanının uğursuzluğunun nedenlerinden biri olmuş.

 

 

 

 

 

 

 

 

Apollo ve Artemis’in, Niobenin                        Manisa Spil Dağında “Ağlayan Kaya - Niobe”
çocuklarına saldırışını betimleyen 
Gabriel Lemonnier Tablosu

Pausanias, Olympia’da Zeus Tapınağının açığında Pelops adına yapılmış kutsal merkezin (Pelopion) hemen mezarının yanı başında inşa edilmiş olduğunu; Troya Savaşı sırasında Helenos adında bir bilicinin Pelopidlere (Pelops mensuplarına) onun protez kürek kemiğini Troyaya getirirlerse başarı kazanacaklarını söylemesi üzerine kemiğin Anadolya getirildiğini; ancak, dönüşde bir deniz kazasında sularda yitip gittiğini; hemen ardından bir mucize eseri bir balıkçının ağlarına takıldığını yazıyor.

Pelops (pelios = karanlık + ops = göz) siyah, karanlık göz demektir. Belki de gözü kaya’yı ifade ediyor.

Pelops Spylos’da büyük bir servet yaparak Argos’a gelmiş; yukarda andığımız mücadeleleri sonucu kral olmuş; yeni ülkesi adını ondan alır (Peleponessos). Elis’de Olympiad oyunlarının kurucusu sayılır. Annesi Dione olan küçük yarı kardeşi Broteas Niobe’nin ve Kybele’nin anıtlarını yapmıştı.

Fakat, şimdiye kadar anlattıklarımızın hiç birinin kederi Tantalos’un kızı Niobe’ninki kadar derin olmamıştı. Niobenin annesi hakkında kaynaklar hep ayrı bilgi verir; çoğunluk anasının Euryanassa olduğunu söyler ama Tantalos’un tüm diğer eşlerine de onun anneliği yakıştırılmıştır. Örneğin, Ovidius’un Metamorphosis’inde Niobe, Pleiadlardan Dione’nin kızı olmakla öğünür. Zeus’un oğlu Thebai’li Amphion ile mutlu bir evlilik yapmış, Homeros’un Ilıada’sına göre altı aslan yürekli yakışıklı oğul, altı güzeller güzeli kız olmak üzere oniki çocuk sahibi olmuştur (çocukların sayısı da çeşitli kaynaklara göre farklıdır. Önemli sayıda kaynak ondört çocuktan sözetmektedir). Amphion emsali az bulunur bir müzisyendi; müziğinin her türlü yılgınlığı yok eden etkisi ve parlak bir atlet olan kardeşi Zethus’un gücü ile Thebai’nin aşılmaz kent duvarlarını inşa etmişlerdi. Sadece iki çocuğu olan Leto’yu kıskandırdığı için Niobenin çocuklarının, Apollo ve Artemis tarafından öldürüldüklerini, zaten daha önce anlatmıştık.

Niobe’nin dramı Aiskhylos’un aynı isimde bir oyununa konu olmuş, bu eserden parça parça dizeler kalmıştır. Sophoklesin “Antigone”sinde,Antigone’nin ölüme yürüyüşü Niobe’nin hazin yalnızlığına benzetilir. Ovidius, tumturaklı anlatımı ile Tiresias’ın, kendi gibi bilici olan kızı Manto’nun Thebaili kadınlara “ilahî bir çılgınlığın yaşanacağı, bunu için Leto’ya inanç ve sadakatlarinden ayrılmamaları ikazını yaptığını, oysa Niobe’nin, büyük bir kibirle (hybris) tanrıların en büyük saygıyı gösterdikleri Tantalos’un kızı ve ilahî varlıkları yaya bırakan çok doğurgan bir ana olarak onlara meydan okuduğunu, bunun öcünün (nemesis) çocukların öldürülmelerinin teker teker ayrıntılarını vererek, alındığını anlatır. Niobe Shakespear’ın Hamlet’inde ünlü gözyaşları ile anılmıştır. O ve Niobid’lerin zevali Attik vazo ressamlarının vazgeçemediği konulardan olmuştur. Heykel gruplarına, duvar fresklerine, Roma lahitlerinin oymalarına esin vermiştir.

Yandaki birinci resim 1743–1824 yılları arasında yaşamış Fransız ressamı Anicet Charles Gabriel Lemonnier’in “Niobenin çocuklarının “Apollo ve Artemis tarafından öldürülüşünü betimleyen tablosudur.

İkinci resimde görülen Manisada Spylos Dağındaki Homeros’un “Ağlayan Kaya”sı tüm Dünyanın sanat tarihçileri, mitografları ve arkeologları tarafından bilinmektedir. Uzaktan bakıldığında, tepedeki karların yavaş yavaş eriyerek aşağıya süzülen sular, yamaçdaki bir kadın suretine benzeyen kaya parçası gözlerinden yaşlar geldiği görüntüsü yaratmaktadır. Bu kayayı merak eden Pausanias ile ondan 2 asır genç İzmirli Quintus, yakına gittiklerinde Sipylos’dan kopmuş bir kayadan başka bir şey görmediklerini söylüyorlar. Bazı yabancı müellifler bu dağı İzmir sınırları içine giren Yamanlar Dağı ile karıştırıyor.

Yayın Tarihi : 4 Aralık 2007 Salı 13:34:05
Güncelleme :4 Aralık 2007 Salı 13:49:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?