17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Mitoloji Kaynaklı Sözcükler -82-


AGAMEMNON VE ÇOCUKLARI: Agamemnon, Atreus’un eşi Aerope’den doğma oğludur. Atreus’un oğlu Pleisthenes’in Agamemnon’un babası olduğunu da söyleyenler vardır. Bu hesaba göre Atreus’un oğlu değil, torunu olması gerekiyor.

Aigysthos tarafından öldürüldükten sonra Mykenai’ı babası Thyestes ile birlide yönetmeye başlamışlar; Atreus’un oğulları Agamemnon ile Menalaos, Sparta kralı Tyndareosa sığınarak onu kızları ile evlenmişlerdi. Agamemnonun eşi Klytemnastra, Menelaos’un eşi Helen idi. Agamemnon’un,Iphigenia (Iphianissa), Khrysothhemis, Elektra (Laodike) adında kızları, Orestes adında bir oğlu olmuştu. Kızların sayısı da çeşitli kaynaklara göre değişir; üç ya da iki olabilir. Bütün bu insanların geleceği, Atreus Hanedanına kader olarak çizilmiş ensest, pederastik tecavüz, cinayet ve ihanet olayları ile kararacaktır.

Atreus Hanedanından Iliada’da ilk kez şu özetlenen pasajla söz edilir: “Olympos’un tüm tanrıları tam kadro toplantı yapmışlardı. Tanrıların ve insanların babası söze başladı; bazı insanların kendi basiretsizlik ve çürümüşlüklerinin suçunu tanrılar üzerine attıklarına işaret ederek Agamemnon’un oğlu Orestes’in öldürdüğü Aigisthos örneğini verdi. Agamemnon’un karısına tutkundu; bu yüzden Troya dönüşü bu büyük komutanı öldürdü. Oysa böyle ihanetlerin getireceği belâlar hakkında biz onu habercimiz Hermes aracılığı ile ikaz etmiştik. O, bu dostça nasihatlerimize kulak asmadı.” 

 

 

 

 

 

 

 

 




Heinrich Schliemann’ın 1876’da Mykenai’da bulduğu ve “Agamemnon Maskesi” adını verdiği altın varak maske. Aslında kime ait olduğu bilinmiyor.

Odyssea’da ise, Odysseos’un Ion Denizinde, Epiros sahillerine yakın Phaeacianların adasına geldiğinde, oranın yerlilerine Hades’e indiğini ve orada ölülerin onunla yaptığı dehşet verici konuşmaları anlatır. Güya, anlatılanlar içinde en yürek burkucu olanı Agamemnon’a aitmiş. Bahtsız komutanın ruhu ona demiş ki: “Benim bir şölen sofrasında, onursuz bir şekilde öldürüldüğümü yakınlarıma anlat. Her girdiğim savaşta yığınla kahraman askerim er meydanında şerefleri ile can verdiler. Ben ise, içki ve yemek dolu bir masa başında bir cinayetin kurbanı oldum. Aigisthos, âşık olduğu karımın yardımı ile beni vahşice boğazladı. Sevgili Kassandra’nın ölüm çığlıkları da kulağımdan gitmiyor. Hain karım Klytemnestra onu benim ruhumu teslim etmekte olan bedenimin üzerinde öldürdü. Onu kurtarmak için kollarımı uzattım, ama gücüm yetmedi.”

Bu öyküyü, asırlarca sonra büyük trajedi yazarı Aiskhylos “Khoiphoroi” adlı eserinde, Klytemnestrayı ön plana alarak, farklı anlatacaktır. Ona göre Mykenai’lı değil Argoslu olan Agamemnon’un öldürülmesi, eşi ve aşığının, ondan kurtulmaları güdüsüne bağlı değildir. Troya seferine çıkmak üzere Biotia’da Aulis limanında toplanan donanmanın hareketine durgun hava ve ters yönden esen rüzgâr müsaade etmemesi ve ordunun sabırsızlanması üzerine, Agamemnon Artemis’in öfkesini yatıştırmak için kızı Iphigeniayı, doğallıkla istemeden ve içi sızlayarak, tanrılara kurban vermiştir. Aulis’de on yıl boyunca ordunun dönmesini bekleyen acılı ana Klytemnestra kocasından intikam alma tutkusuna kapılmıştır. Zaferle dönen Agamemnon’un banyo yaparken yardım bahanesi ile yanına gelir ve üzerine büyük bir örtü örterek bıçaklar.

Sonuçta, Troyada kazanılan zafer üzerine, Atreus’un iki oğlundan Menelaos, denizden dönüş yolculuğu sırasında birçok Akha gemisini batıran bazılarını da uzak diyarlara sürükleyen sert fırtınayı ucuz atlatarak yurduna selametle dönmüş; karısı Helenle birlikte ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşamışlardır.

Homerik geleneğe dönersek, Agamemnon da fırtınadan ustaca yakayı sıyırmış ve karaya çıktığı Argolisde görkemli bir zafer şenliği ile karşılanmış ise de yaşamı farklı bir trajedi ile sonlanmış. Yanında yabancı bir kadınla gelen krallarını coşkun tezahüratla karşılamalarına rağmen, kalabalık arasında bazı deneyimli yaşlılar aralarında kaygılı fısıldaşmalar yapıyorlardı. Onlara göre Iphigenia’nın kurban edilmesi selâmet değil, yeni bir şeamet getirecekti. Zamanımızın bazı kaskatı töre tutkunu softalarına göre ne kadar sağduyulu ve bilge imişler ki can yakmanın hayır getirmeyeceğine bilirlermiş. Kocasının dönüş haberini alan Kytemnestra da Aulis’den tören alanına gelmişti. Onu gören Kral saltanat arabasından inerek ona hitaben zaferi ile öğündü. Onu Aigysthos’la aldattığını kendisinden başka herkesin bildiği kadın başı dik, bakışları delici bir tavırla, fakat mültefit ifadelerle konuştu. Agamemnon yanındaki kadının, Troya Kralı Priamos’un ve eşi Hekuba’nın kızı Kassandra olduğunu, bir yengi ganimeti olarak beraberinde getirdiğini açıkladı ve eşi ile birlikde saraya girdiler. Dışarıda kalan Kassandra’nın kehanet yeteneği vardı; saraya geldiklerinde çok tedirgin olmuştu: “Nereye geldik?” diye sordu. “Atreus’un oğlunun sarayına” yanıtını alınca: “Olamaz! Tanrıların lânetlediği ev. İnsanların boğazlandığı, zemininin kanla boyandığı, Thyestes ve oğullarının can verdikleri yer!” diye bağırdı. Herkes dehşete düşmüştü. Yabancı bir kız bu gerçekleri nereden biliyordu? Üstelik kız bildirilerinde geçmişten geleceğe yönelmişti; vecd içinde: “vakitsiz ölümlere daha tanık olacaksınız; beni de aynı kader bekliyor!” dedi ve saray kapısına doğru yöneldi. Onu tutup oradan uzaklaştırmak istediler. O direndi; kararlı adımlarla içeri girdi. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Orestes, Elektra ve Hermes, Agamemnon’un mezarı başında İ.Ö.380-370 arası yapılmış bir pelike (amfpraya benzer tek parça seramik vazo) üstü kırmızı figürler (Louvre’da)

Bir süre sonra, içerden çığlık sesleri geldi. Agamemnon ve Kassandranın sonları gelmişti. Ancak, bu cinayette Klytemnestra’ya yardımcı olan Aigysthos, Kralın henüz küçük yaşdaki oğlu Orestes’in ilerde öc alacağından endişe ettiği için onun da ortadan kalkması gerektiğini düşünüyordu. Çocuğun, bunu tahmin eden yaşlı dadısı ya da kardeşi Elektra, Orestesi Phokis Kralı Strophios’on oğlu Pylades’e vererek kaçırttı. Pindaros’a göre, Parnassos Dağında Phanote Sarayındaki Strophios Orestes’e şefkâtle bakmıştır. Orestes’in çok yakın arkadaşlık yapan Pylades sonradan Elektra ile evlenecektir. Orestes yirmi yaşına gelince, Delphi kâhininden yurduna dönüp babasının öcünü alma bildirisi aldı. Aiskhylos’a göre Orestes, Agamemnon’un mezarı başında Elektra ile buluşmuş, planlarını yapmışlardır. Orestes sonra Pylades ile anlaşarak Argos Sarayına gitmişler; Orestes’in öldüğünü bildirmeye gelen haberciler olduklarını söylemişler. Bu haberi büyük bir sevinçle karşılayan Klytemnestra habercilerin huzuruna gelmelerini istemiş. Elektra dışarıda beklerken, ana oğul karşılaşırlar. Ana katili olmayı sindiremeyen Orestes yanındaki Pylades’e: “Anamdır; bağışlayayım mı?” diye sorar. Pylades: “Hayır” der; “intikam emrini Delphi’den aldık; Apollo’nun emrine karşı gelme!” yanıtını verir. Klytemnestranın ve onunla zina yapan Aigysthos’un cezaları infaz edilir. Fakat arındığından emin olmak isteyen Orestes bu amelinin haklı olduğunu takdir etmeleri için tanrılara başvurdu. İntikam ifritleri Erinyelerin efendisi olan Dionysos, aile içi bağları bozacak bir suçun Erinyelerin takibinden kaçamıyacağını bildirdi. Apollo da, Erinyelerin takibi karşısında, Orestes’in yapacaklarının sonucundan onu kurtarmaya iktidarı olmadığını söyledi. Athena ise, bu konunun yargı takdirine girdiğini kabûl ederek, Atina Akropolisinde 12 Attik yargıcının katıldığı bir mahkeme heyetini oluşturdu. Dava müdahilleri olarak Erinyelerin huzuru ile yapılan bir yargılamada altı yargıç Erinyelerin, altı yargıç Orestes’in haklılığı yönünde oy verdiler. Kurul Başkanı Athena ise, tanrıçaların da hakça düzen uğruna olduklarında intikam alabildiklerini, hattâ Erinyelerin görevinin de bu olduğunu savlayarak ağırlığını Orestesden yana kullanınca davalı genç beraat etti. Bu dava, ayrıca Erinyelerin kimliği ile ilgili olarak hayırlı bir sonuç verdi. Onlar artık “Furialar - Nefret ve İntikam ifritleri olmakdan çıkıyor “Eumenides - Hayırseverler” kimliğini kazanıyorlardı.

Sophokles ve Euripidesin “Elektra isimli trajedilerinde aynı konu, gene ayrıntılarda önemli farklılıklarla işlenmiştir. Bu yazarlar, çok sevdiği babası öldürüldüğü, kardeşinden uzak bırakıldığı için annesine derin bir kin duyan Elekra’nın dramını öne alırlar. Elektra’nın baba sevgisi ve özlemi, psikiatride kız çocukların babaya ilgi gösterdiği ruhsal dönem için simge olmuş; bu döneme “Elektra dönemi” denmiş; hatta babaya karşı marazî derecedeki aşk “Elektra Karmaşası” adı ile psikiatri literatürüne geçmiştir. Bu tür psikiatrik karmaşa (kompleks) kategorileri Freud’un ilk kez “Rüyalar ve Yorumları” adlı eserinde “Oidipos Kompleksi”nden söz etmesi ile başlar.

Euripides, aynı lejandın diğer versiyonlarından farklı olarak, Elektra’nın, Klytemnestra ve Aigysthos tarafından bir fakir köylü ile evlendirilmek istendiğini anlatır. Öykünün bir bölümünü de, gene Euripides’in bir oyununa konu olan “Iphigenia Taurisde” bahsinde nakledeceğiz.

Bu bölümde geçen isimlere göz atarsak: 

Agamemnon:
Çok azimli, kararlı, yiğit, cesur demektir. İzmir, Balçova’daki “Agamemnon Ilıcaları, Agamemnon’un Troya dönüşü uğradığı yer inancı ile İ.Ö. 310-290 arasında inşa edilmiş termal kaplıcalardır.

Aigysthos: “keçi gücünde” demektir.

Kassandra (Kass-andra): Erkekleri birbirlerine katan kadın. Ona “Aleksandra”, kardeşi, Troya Savaşının baş aktörlerinden Paris’e “Aleksandr” diyen ozanlar da var.

Elektra: Mitolojide üç ayrı kişiliğin adı olan Elektra’nın sözlük anlamının “çok parlak” demek olduğunu ve bundan “elektrik” sözcüğünün türetildiğini Pleiades kardeşlerden olan Elektra’yı tanıtırken nakletmiştik. Bir üçüncü “Elektra” da, Danaos ve Polykso’nun kızıdır; yani bir “Danaid”dir.

Elektra, çağdaş sanatta çok ele alınmıştır. Macar-Yahudi karışımı Yugoslav sanatçı Danilo Kis’in bir draması; Jean Paul Sartre’ın “Sinekler” isimli oyununda “Elektra”yı egzistansiyalist felsefe çerçevesinde değerlendirmesi; Hugo Von Hofmannstahl’ın, Sophokles’i temel alan oyunu ve bu eserin librettosu kullanılarak Richard Strauss’ın yaptığı opera; Eugene O’Neill’in Aiskhylos’ temel alan ve dilimize 1960’da “Elektra’ya Yas Yakışır” adı ile çevrilen “Mourning Becomes Electra” adlı oyunu ve Marvin David Levy’nin bu oyun üzerine yazdığı opera; keza Mikis Theodarakis’in operası; Michel Cacoyannis’in prodüksiyonu olup Irene Papas’ın Elektrayı canlandırdığı film bunlar arasında sayılabilir. Elektra’yı betimleyen çok sayıda antik görsel sanat eserleri dışında yakın çağ eserleri içinde Frederic Leighton’un “Elektra Agamemnon’un Mezarı Başında” tablosu kayda değer.

Yayın Tarihi : 8 Aralık 2007 Cumartesi 01:31:56
Güncelleme :8 Aralık 2007 Cumartesi 01:51:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?