Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
![]() |
Puşkin’in küçük çocukluğu |
Modern Rus edebiyatının kurucusu ve en büyük şairi olma gibi müstesna bir konumu bulunan Puşkin, Moskovanın geçmişi XII. Yüzyıla kadar geriye giden boyar (Rus aristokratı-derebeyi) soyundan gelen baba Sergey Lvoviç Puşkin’in ve Abram (İbrahim) Hannibal (Gannibal)adında, tam kesin bilgiye dayanmamakla birlikte, Habeşistanın Lagon kasabasından bir prensin torunu olan Nadejda’nın çocuğu olarak 6.Haziran.1799 tarihinde doğdu. Abram Hannibal Osmanlılar tarafından esir alınıp köle olarak İstanbul’a getirilmiş; sonra kimine göre köle pazarında satılmış; kimine göre de dostça geçinildiği bir sırada Çar Büyük Petro’ya armağan edilmiş; Petro’nun oğlu anlamına Abram Petroviç Gannibal adını almıştı. Nadejna, Abram’ın Alman-Skandinav kökenli eşinden olma oğlu Ossip Abramoviç Gannibal’ın ve eşi Maria Alekseyvnanın kızı idi. Çarın silahlı yaverlik görevi verdiği Abram Gannibal daha sonra Fransada askerî mühendislik öğrenimi yapmış, Reval’e (Bugün Estonyada Tallinn) vali olmuş; daha sonra Ordudaki 3. General rütbesi ile Rusya’daki tüm istihkâmlar ve kanalların inşası ve bakımı görevini almıştı. Puşkin bu büyük dedesini “Arap Petra Velikogo-Büyük Petro’nun Zencisi” adındaki tarihî romanında ölümsüzleştirdi. (Arap dostlarımızın tepkisini çekse de genellikle Türklerde olduğu gibi Ruslar da “zenci”ye “arap” derler). Edebiyat dâhisi Puşkin’in de zenci kırması olduğu tipinden belli oluyor. Rus sanatına Türk, Tatar, Alman gibi dışarıdan kan verenleri görmüştük; daha da göreceğiz.
![]() |
Alexander Pushkin’i gençliği (Vasily Troponin’in eseri) |
Çoğu Rus soyluları gibi, ailesi de Puşkin ve biri kız biri erkek kardeşine Fransız kültürü vermişti ve evde Fransızca konuşuluyordu. Rus dil ve yazınını en olgun düzeye çıkaracak olan Puşkin bu birikimini bazı noktalarda Slav Kilisesi dilinin muhafaza edilmeye değer ifade tarzları ve formları ile olsun, özellikle Fransızcadan aktarılan Batı Avrupa çeşnileri ile olsun, malikânelerinde tek Rusça konuştuğu fert ve baş yapıtı “Yevgeni Onegin”de Tatyana’nın dadısına karakterini verdiği Arina Rodionovda Yakovleva’dan dinlediği Rus halk masalları ile olsun, yetişkinliğinde malikâneleri dolayındaki köylülerle saatler boyu süren söyleşilerinde kazanıp stilize ettiği halk ağzı ile olsun ve nihayet çeşitli unsurdaki değerli yapı taşları ile Rus yazınına hizmet etmiş Derjavin, Jukovsky, Batyuşkov, Karamzin, ve Krylov’un, Rus coşumcularının, hatta yarı klasik arkaistlerin katkılarını çok ustaca bir bileşimle kaynaştırarak kazanmış ve kendi özgün dialektiğini de yaratmıştı.
Zamanının kültürüne hükmedecek bu büyük ozan’ın ilk eğitim ocağı, kardeşlerinin de öğrenim gördüğü Çarskoye Selo (Çar’ın Köyü)deki İmparatorluk Lisesi’dir. 15 yaşında iken yazdığı ilk şiiri daha bu liseden mezun olurken yaygın bir ün kazanmıştı. Aynı yıl, 1814’de “Vestniki Yevropi” isimli dergide yer alan şiirleri yer almaya başlayacak, 1817’de St. Petersburg’a gidecek; Arzámas grubuna genç radikal edebiyatçıların sözcüsü sıfatı ile dahil olacaktır. 1820’de epik şiirleri ve ilk uzun romantik manzum öyküsü “Ruslan ve Ludmilla” ard arda yayınlandı. Bu eser bir epik masal ile altı kanto (şarkı) olarak yazılmış olup Kiev Prensi Vladimir’in kızının meşum bir büyücü tarafından kaçırılışını; kahraman şövalye Ruslan tarafından kurtarılışını anlatır. “Özgürlük” kasidesinin çileden çıkardığı Çar I. Aleksandr onun Sibirya’ya sürgününü istedi. Jukovsky ve Karamzinin delâletleri ile sürgün daha mülâyim bir iklime, Güney Rusyaya; Kafkasya, Kırım’a ve Moldavya’ya yöneltildi. Moldovya’nın başkent’i Kişinev’de Mason Cemiyetine, ayrıca Osmanlılara karşı bağımsızlık mücadelesi arayışında olan “Filiki Eterya” örgütüne girdi.
![]() |
Ruslan’ın düğünü ile ilgili eski bir kitap illüstrasyonu |
Olağanüstü velûd (doğurgan) bir yazar olduğunu ilerde de göreceğimiz Puşkin bu dört yıllık sürgünde Byron tipi romantizmi Rus yazınına tanıttığı, fakat gerçekçi eğilimini de paylaştığı “Güney dizisi” diye adlandırılan, “Kavkavski Plennik-Kafkasya Mahkûmu”, “Bahçesarayski Fontan-Bahçesaray Çeşmesi”, “Bratya Razboiniki-Haydut Kardeşler” ve yazdığı romantik öykü şiirleri içindeki en olgunu olan “Çigani-İblis Çingeneler” gibi bir çok lirik şiirini kompoze etmiştir. Bunların ilkinde, kendi gözlemlerine dayanarak, Rus gençliğindeki toplum psikolojisi değişimlerini, düş kırıklığı ile sonlanan bir aşk kurgusu etrafında, yansıtmaktadır. Çerkesler tarafından esir alınan bir gencin, ona tutku ile aşık olan bir Çerkes genç kız tarafından kurtarılmasına karşın soğuk materyalizmi kızı bir vadideki azgın akarsuyun girdaplarında intihara sürükler. Bahçesaray Çeşmesi ise, Kırım’ın savaşçı Tatar Hanı Giray’ın esir aldığı Polonyalı prenses Maria Potokay’a derin ve saf bir sevda ile bağlandığını; bunu sezen eşlerinden birinin zavallı kızı bir kıskançlık bunalımı sırasında öldürdüğünü; Giray’ın ölen prensesin anısına musluğundan göz yaşlarına benzer biçimde melodik sesler çıkaran bir çeşme yaptırdığını hikâye eder. Haydut Kardeşler bu dizinin, Puşkin’in Yekaterinoslav’daki ikameti sırasında, özgürlüğe susamış bir hâlde iken, o coşku ile kaleme aldığı bir öykü şiir olup iki kardeşin kolları birbirlerine zincirlenmiş vaziyette, zindandan gözü kara kaçışlarını, Dnieper Irmağını yüzerek aşmaya çalışırken boğulmalarını nakleder. 1823’de taşındığı Odesa’da 1824’de bitirdiği “Çingeneler” stepleri ve Tuna kıyılarını işgâl eden bu derbeder gezginlerin yaban yaşamlarının resmini çizer. Bu eser pek çok müzikal eserlere tema olmuştur. Gene Odesada manzum romanı, bir tür Rus Don Juan’ını betimlediği ve ilerde daha geniş özetini vereceğimiz “Yevgeni Onegin”i fasiküller halinde kaleme almaya başlamıştır.
Ancak, Odesa’daki ikameti, bir sınır kenti toplumunun getirdiği bunalım ve hırçınlık onu özel yaşamında çöküntüye, kumara, aşırı içkiye, sık sık maraza çıkararak düellolar yapmak gibi çok zararlı ve riskli alışkanlıklara sürükledi. Yirmi dokuz düello yaptığı söylenir. Rusyanın merkezi Odesa’daki güney illerinin askerî valisi Kont Semyon Vorontsov’un eşine aşık oldu; valiye belirgin bir şekilde dokunduran hicviyeler yazmaya başladı. Vali, onun ateizmden söz ettiği bir mektubunun yakalandığı şikâyeti ile Odesa’dan uzaklaştırılmasını talep etti. Çar buyruğu ile ikinci sürgününe, bir daha yerinden hiç ayrılmama kaydı ile Psikov yakınındaki aile mülkü olan Mihaylovskoe köyüne gönderilen ozan yarım bıraktığı “Yevgeni Onegin” ve “Boris Godunov” gibi yapıtlarını orada tamamladı. Onun edebî ününü ve Dekambrist isyana bulaşmadığını bilen yeni Çar Nikolay I. Eylûl 1826’da onu Moskovaya söyleşiye çağırır; yazılarının sansürünü bizzat kendisi tarafından yapılacağını; onun serflerin özgürleşmesi ilgili önerilerini belirli bir süreç içersinde programa bağlayacağını bildirir.
![]() |
Pushkin'in denetçisi, Çar’ın polis şefi Kont Benckendorff |
Ancak, “İnanç ve Hoşgörüsüzlük” dizimizde de uzun uzun anlatıldığı üzere selefi Alkesandr’ı despotizmde fersah fersah geçen, Osmanlının Yeniçeri sistemini lağvından bir yıl sonra oniki yaşındaki Yahudi çocuklarına 31 yıllık zorunlu askerlik yükümlülüğü getiren, 1830 Polonya isyanını tam bir vahşetle bastıracak olan sadist Çar Nikola I. Puşkin’e de verdiği verdiği sözlerin hiç birini tutmadığı gibi, ozan’ın yazıları üzerinde yaptığı sansürlerde profesör sansürcülere rahmet okutur. Buna karşı Klasik Liberalizm’e hayran olduğu kadar bir ölçüde ulusalcı Slav idealine de sempati ile bakan ozan, Aleksandr I’i eleştirdiği ölçüde yeni Çar’ı da eleştiren, Dekambrist İsyanı öven, şiirler yazmaktan geri duramayacaktır. Lise arkadaşı ozan Kyuçelker ile birlikde yazdıkları “Vo glubine Sibirskih rud-Sibirya Madenleri Derinlerinde” şiirinde beşi idam edilmiş Dekambristlerden geri kalan ve sürgüne Sibirya’ya gönderilenlerin dramı anlatılıyordu. Bu konuda Çar’ın azarlamasına karşı: “Ben de onlarla birlikte olmak isterdim,” diye dik bir yanıt veren ozan artık Çar’ın gizli polis şefi kont Benckendoff tarafından açıkça denetlendiği gibi gizli takip ve gözetim altında da tutulmaya başladı.
Böylece direnci kırılınca, yoksul halkın ve serflerin özgürleştirilmesinin halk devrimi yerine Çar’ın lûfu ile, tepeden inme gerçekleşebileceği yolunda yazılar yazarak uzlaşıcı bir tavır alma gereğini hissetmişti. Eleştirmenler de, davadan döndüğü savı ile artık onu övecek yazılar yazmaz olmuşlardı. 1827-1830 arasında yazdığı şiirler dizisinde duygusal yalnızlığını anlattığı gibi; o günlerdeki gönül yarasını 1837’de kaleme alıp bitiremediği “Egipetskye noçi-Mısır Geceleri” adlı yapıtında da tekrar dile getirecektir. 1828 yılındaki “Druzyum-Dostlarıma” adlı şiirinde de kendini mazur göstermeye çalışmıştır.
![]() |
1828’de Kars’ın Ruslar tarafından kuşatılması January Suchodolski’nin tablosu |
1828’de “Poltova” trajedisini yazdı. Tarih kitaplarında Rus Çar’ı Petronun Rusyayı işgâle kalkışan güçlü İsveç Kralı Demirbaş Karl’ı ağır bir yenilgiye uğratak İsveç’i artık büyük bir devlet olmakdan kesinlikle çıkardığı ve haşmetli Rus İmparatorluğunun yolunu açtığı Haziran 1709 tarihli savaşın alanı olarak öğrendiğimiz ‘Poltava’nın adını alan trajedisinde, Tatar asıllı Ukrayna soylusu Vasily Koçubey’in kızı Motria ile Ukrayna Hetmanı Mazepa’nın*(1) gönül ilişkisinin aileler arasında kopmaya neden olarak Mazepa’nın İsveç ve Stanislav I. Leçinsky komutasındaki Polonya ittifakı yanında yer almasının yarattığı hazin olaylar çok derin bir biçimde deşilmektedir. Bu eseri de ozanın diğer önemli eserleri ile birlikte ayrıca incelemeye alacağız. Yazar aynı yıl, Ruslar, Ukrayna Kozakları, Polonyalılar ve Osmanlılar arasındaki romanda anılan ve o anda Osmanlılarla savaş yapılmakta olan alanları yakından görmek için kaçak olarak gezmeye çıkmıştı. Bu gezinin ürünü olarak “Puteşesvie v Arzrum-Erzurum Yolculuğu”nu yazdı. Kafkas doğasını parlak bir biçimde anlatan ozan savaş alanlarını da ürpetici bir etki gücü ile betimler.
Rusca eserlerin çevirisini yapan değerli yazarımız Ataol Behramoğlu Puşkin’in Osmanlı topraklarında, ensesinden mermi yemiş, sarığı dağılmış çok körpe bir Türk gencinin cesedi önündeki duygulu anlarının Savaş ve Barış yazarı Lev Tolstoy’u da etkilediği açıktır. Sanki Tolstoy’un eserinin Borodino savaşı alanını betimleyen pasajında Bejukov’un ağzından Puşkin konuşmaktadır.
1825-1832 arasında, efsane Çar “Müthiş Ivan’ın haleflinin kim olacağı ile ilgili bir entrikanın öyküsü olan ve Çar polisinin çok sıkı gözetimi altında olduğu için yayınlayamadığı ve özetini vereceğimiz Şeykspiryen tınılı fakat ayağı yere basan gerçekçilikteki “Boris Godunov” dramının tam sansürsüz metni ancak 2007’de ortaya çıkabilecektir.
1831 yılında, edebî etkisinin hızla yükseldiği sıralarda Puşkin İlk dönem Rus Edebiyatının diğer büyük yazarlarından Nikolay Gogolla tanışır. Onun iki ciltlik “Dikanka yakınındaki Çiftlikteki Geceler” adında toplanan küçük öykülerini okuduktan sonra eleştiri yazıları ile ona güçlü bir destek verir. 1836’da yayınlamaya başladığı “Çağdaş” isimli dergisinde onun çok ünlü öykülerini yayınlayacaktır.
Sürecek
*(1) Hetman : Kozaklar, Ukrayna gibi bazı Avrasya topluluklarında bazı derece farkları ile “Baş komutan” anlamına gelen bir unvandı. Bölünmeden önce Polonya ve Litvanya Grand Dükalığında hükümdardan sonra en büyük komutanlara aynı ad verildi. Rus İmparatorluğunda Tatar, Türk komutanlara da “Ataman” deniyordu. Sözcüğün kökeni “en büyük” anlamındaki bu Türkçe “Ataman” ya da Almanca “Hauptman-Baş Adam” olabilir.