Aleksey Kontantinoviç Tolstoy
![]() |
Aleksey Konstantinoviç Tolstoy |
St. Petersburg’un ünlü ailelerinden Tolstoyların soyundan ve dünyaca ünlü Lev Tolstoy’un uzakdan kuzeni olup yergili şiirleri ile tanınan ozan, özellikle tarihî roman ve oyun yazarı olan XIX. Yüzyıl Rus tarihî dramatistlerin en önemlisi kabûl edilen Kont Aleksey Konstantinoviç Tolstoy 5.Eylûl.1817’de doğdu. babası, bir general oğlu olan Kont Kontantin Petroviç Tolstoy Rus Devlet Bankası danışmanı idi. Annesi Anna Alekseyevna Razumovsky, efsanevî Ukrayna hetmanı Aleksey Razumovsky’nin gayrı meşru kızı idi. Baba ve annesi Aleksey’in hemen doğumu üzerine Ekim sonlarında boşandılar. Anna henüz altı haftalık bebeği ile Çernigov ilindeki kendi Blistava malikânesine sonra Krasny Rog’daki erkek kardeşi Aleksey Perovsky’nin evine yerleşti. Dayısı, genellikle A.K. Tolstoy kısaltması ile anılacak yazarın vasisi ve uzun süre yakın dostu olacaktır. 1826 başlarında oğlu ve kardeşi ile birlikde St. Petersburg’a dönen Anna, Çar’a yakınlığı sayesinde Tsarkoe Selo’yu (Çar’ın köyü) sık sık ziyaret edecek, küçük Aleksey’e de ilerde II. Aleksandr adı ile tahta çıkacak veliahd ile yakınlık kurması ve birlikde gezilere çıkması yolu açılacaktır. Ailenin Almanya ziyareti sırasında Weimar’da tanıştıkları büyük ozan Goethe çocuğa hayran oldu; sıcak bir ilgi gösterip ona kendi eseri bir gemi tablosu armağan etti. İtalya gezisinde karşılaştıkları St. Petersburg’lu Rus ressam Karl Bryullov da ona sempatikliği ve zekası karşısında bir eskiz armağan etmişti.
1834’de Moskova Dışişleri Bakanlığı Devlet Arşivine öğrenci stajyer olarak kayıt olup kendini gerçek tarihî belgelerin içinde bulması ona tarihî araştırma zevkini taddıran ilk kaynak oldu. 1835 Aralığında Moskova Üniversitesinde İngilizce, Fransızca, Almanca dilleri ve edebiyatı ile Latinceden, Dünya ve Rus tarihi ve Rus coğrafyası ve diğer istatistik bilgilerinden sınav verip 1. Derecede Kamu Görevlisi olma hakkını veren diploma alması üstün yeteneğinin ve ekasının kanıtı olmuştu. Ne yazık ki bu başarıdan önce 1835 yazında yetişmesinde büyük payı olan çok sevdiği dayısı Aleksey Perovsky’i tüberküloz hastalığından kaybetmişti. Onun varisi olarak Krasny Rog malikânesine yerleşti. İlk şiirleri Jukovsky ve Puşkin tarafından beğenilmiş ve moral destek verilmişti. Ancak, sonradan kendisi “ilk şiirlerim biçim ve vezin yönünden kusursuz olsa da ozan denecek seviyeyi tutturamıştım; ancak “manzum yazarı” denilebilirdim,” yorumu yapmıştı. Anlaşılan kendini edebî kariyere pek hazır hissetmediği için 1837 başında Rusyanın Frankfurttaki Elçiliğinde görev aldı ama bu daha çok resmî titr olarak kaldı çoğunlukla vaktini St. Petersburg’da ve Fransa, İtalya gezilerinde lüks yaşam içinde ve avcılık yaparak geçirdi. Bu geziler sırasında ilk iki “gotik” tarzda (tarihî gerilim türünde) “Semiye Vurdalaka-Vurdalak Ailesi” ve “Üçyüz yıl” adlarında kısa romanını Almanca dilinde yazdı. Bunlar sonradan, Boleslav Markeviç tarafından Ruscaya çevrilecektir.
1840 sonlarında A.K. Tolstoy Rusyada Çar’ın nezdindeki İmparatorluk 2. Daire Başkâtipliğine atanmış, sürekli terfi ederek yıllarca Çar hizmetindeki görevini sürdürmüştü. Fakat giderek edebiyat tutkusu uğruna bu görevinden soğuyordu. 1841 Mayısında “Krasnorogsky-Krasny Rog sâkini (yerleşiği)” müstear adı ile “Vampir” kısa romanını piyasaya çıkardı. Hâlâ genç sayılan müellifin bu fantastik korku eseri kurgulanışındaki heyecan yaratan karmaşıklık, çok yönlülük ile onu henüz tanımamış eleştirmen Vissarion Belinsky’nin beğenisini çekecek; “muazzam bir yetenekle” karşılaşıldığı belirtilecektir. Tolstoy’un kendisinin tatmin olmayıp toplu eserleri arasında yeniden yayınlanmasını ertelediği roman ancak 1900’de tekrar yayınlandı. 1843’de “Serebrynka” şiiri ile çıkış yaptı. Yeni bir öykü yazmak için iki yıl daha bekledi. “Artyomy Semyonoviç Bervenkovsky” adındaki bu öykü Kont Vladimir Sollogub’un “Dün ve bugün” adlı antolojisinin ilk cildinde yer aldı. İkinci cilde ise, “Stebelovsky” adı ile yazmaya başladığı fakat hiç bitiremediği romanının bir özeti olan “Amena” (Arapça güvenilir anlamındaki “Amine-Emine”den gelir) küçük romanı alındı.
![]() |
Pavel Annenkov |
![]() |
Konstantin Aksakov |
1840’lar boyunca şen şakrak, güçlü, yakışıklı bir genç adam olarak salon partileri, balolarla, sporla, avla oylanmaya devam etti. Nekrasov, Turganyev gibi şöhretler, Annenkov gibi anı yazarı ve eleştirmen, Aksakov gibi Slavofil eleştirmen, yayıncı ile tanıştı.1850’de bir iş gezisi münasebetiyle uğradığı Kaluga’da karşılaştığı Gogolla çok yakın arkadaşlık kuracak, iki edebiyatçı yazmakda oldukları roman ve şiirlerin parçalarını birbirlerine vereceklardir.
1850’lerin başlarından itibaren çoğunlukla “Sovremennik-Çağdaş dergisinde çıkan diğer yergilerini, kendisi gibi mizah yazarı olan kuzenleri Aleksey, Vladimir, Aleksandr Jemçujnikov biraderlerle birlikde “Kozma Petroviç Prutkov” adı ile yarattıkları alay edilmeye uygun Maliye Bakanlığında bir bürokrat tipine izafetle ve bayağı aforizmalarla konuşan bu hayalî kişilik ağzından “Kozma Protkov” ortak müstear imzası ile asker ve sivil bürokratları yeren yazılar yazdılar. yazacaklardır. A.K. Tolstoy1868’de basılan “Gostomsyl’den Timaşev‘e Rus Devleti Tarihi, Danışman Popov’un Rüyası” eserinde, 1873 yazdığı, ölümünden sonra 1878’de Berlinde basılacak, Rus bürokrasisi ve siyasal tutkularla alay ettiği “Son statskovo sovetnika Popova-Müsteşar Popov’un Düş’ü”nde kendi asıl adını kullanacaktır.
![]() |
Kozma Prutkov hayalî tipi |
Kozma Prutkov tipi ilk kez, 1851’de A.K. Tolstoy’un ve Aleksey Jemçujnikov’un birlikde yazdıkları “Y” ile “Z” işaretleri ile imzalanan “Fantazi” adındaki bir komedi oyununda göründü. Ocal ayının 8’inde bu oyunun Aleksandrinsky Tiyatrosunda prömier’i yapıldı. Müstebit Çar I. Nikolay, Kozma Prutkov tipi ile simgelenen her an bomba gibi patlayan, havalı tipte fakat içi kof, yozlaşmış asker ve sivil yüksek bürokratlarının acımasızca ti’ye alındığı bu fars oyununa hiç tahammül edememiş; derhal sahneden ve oyun yazısını da yayından kaldırtmıştı. Oyun kitabı ancak 1884’de yeniden yayınlanacaktır. Fakat Kozma Prutkov, 1850’lerin ortalarında Tolstoy’un yergi şiirlerinde hep boy gösterecektir.
1851 yılı Tolstoy’un duygu yaşamında da yeni bir sayfa açacak; bir süvari albayının karısı olan 14 yabancı dil bilen entellektüel bir hanım Sofya Millerle Bolşoy Tiyatrosunda bir maskeli balo sırasında tanışıp ona aşık olacak; bu tarihden itibaren tüm lirik şiirlerini onun adına yazacak; fakat kocasından boşanmakda büyük güçlükle karşılan Sofya ile evlenmeleri oniki yıl alacaktır. 1853’de İngiliz, Fransız, Sardinya ile Osmanlı devletlerinin saldırısı ile Kırım savaşının çıkması üzerine A.K. Tolstoy’da, Baltık Denizinden sızmaya çalışan İngilizlere karşı direnişe katılmak için üzere bir partizan grubu oluşturdu, büyük bir beceri ve yüreklilikle çarpışarak ve yaralandı. Odesadaki tedavisi sürecinde Sofya Andreyevna Miller kendisine büyük bir ihtimamla hemşirelik etmişti.
![]() |
Aleksey Komyakov (Kendi yaptığı portesi- 1842) |
1856’da savaş sona erince, tahta geçen II. Aleksandr A.K. Tolstoy’u kişisel yaverlerinden biri olarak atayacaktır. Fakat yazar bu sıkıntılı resmî yaşamdan bunalmış; edebî kariyerini özlemişti. Esin perisi Sofya ile mektuplaşıyordu. Yazar ayrıca Rus folklorunda yer alan tarihsel kişilikler üzerine baladlar da yazmıştır. Çeşitli tarzlar denediği ve çeşitli konulardaki lirik şiirlerinde çok duygu doludur. 1857’de uzun şiiri “Greçnişa-Günahkâr” yayınlandı. Bundan da daha fazla etki yaratacak “Ioann Damaskin” “Russkaya Beseda”da Ocak.1859’da yayına çıktı. Şamlı Aziz Ioannes tarafından ölüler için okunan bir duanın açıklaması olan bu epik şiirin yayınlanması önce İmparatorluk 3. Daire Başkanı Prens Vasily Dolgorukov’un emri ile önlenmişken, Eğitim Bakanı Evgraf Kovalesky yayına izin verdi. Bu farklı resmî tavır iki kurum arasında ciddî sürtüşmlere neden oldu. Bu destansı şiir başta Rimski-Korsakov, Mussorgski, Çaykovski olmak üzere çeşitli müzik sanatçılarınca bestelenecektir.
Tolstoy şiirlerini, ideolojik eğilimlerine bakmaksızın, Rusyanın hemen tüm dergilerinde yayınlatıyordu. Önceleri Slavofillere (Slav idealini bağlı olanlar) yönelmiş, Aksakov ve Aleksey Komyakovla yakın arkadaşlık kurmuşken bu ilişki kısa sürdü. Komyakov’un fanatik ortodoksluğu ve Rusyayı Batı Avrupa toplumları üzerinde görmek gibi batıl düşüncesi onu çileden çıkardı. 1860’larda politik görüşeri sağdan da soldan da eleştiri almıştı.
![]() |
Kont Mikhail Muravyov |
Kendisi durumunu baskıcı güçden tüm kâlbi ile nefret etmesine rağmen sahte bir liberal olmakla ittiham edildiği; fakat halk nezdinde aldatıcı bir illüzyon yaratacak iddialardan kaçındığı için “Sanat sanat içindir” ilkesine bağlananlar, ve olup estetiği arayanlar safında bulunduğu biçiminde açıklıyordu. Büyük ölçüde sosyalist kuramcıların elinde bulunan “basın”ın kendisini “gericilikle yaftaladığını, resmî makamların ise “devrimci” iddiası ile takip ve gözetim altında tuttuklarını söylüyordu. Nitekim, Devletin gerçek düşmanları olarak gördüğü Timaşev, Butkov, Panin, Velio gibi yüksek bürokratlarla çok çatışmış; Polonya isyanını canavarca yöntemlerle bastıran Kont Mikhail Nikolayeviç Muravyov’a yaptığı bu zûlmü açıkca dillendiren pek az yürekli aydından biri olmuştu. Ancak, “eklektik tavrı”nı (farklı görüşlerin telif edilebileceği kuramı) bazıları “siyasal romantizm” addetmiştir.
Otokrat Çarların egemenliğindeki kendi çağından mutlu olmayan fakat tarihî romantizmin etkisinde kalan A.K. Tolstoy, Ivan Hoe yazarı Walter Scott ve Alman romantiklerinden esinlenerek, 1862’de XVI. Yüzyıl Rusyasını anlattığı “Gümüş Şövalye” olarak da anılan “Knyaz Serebryani-Prens Srebryani” adındaki tarihî romanı yazdı. Ayrıca XVI. Asır sonu, XVII. Asır başlarında cereyan eden olayları kapsayan tiyatro oyunu üçlemesinden (triloji) biri: “Smert Ionna Groznovo-Korkunç Ivan’ın Ölümü” (1866), ikincisi: “Tsar Fyodor Ivanoviç” (1868) ve nihayet “Tsar Boris” (1870). Olup Rus yazınının en başarılı tarihî oyunlarından sayılır, özellikle temiz yürekli fakat zayıf yapılı bir hükümdar olan Çar Fyodor’u tanıtan ikinci eser bir baş yapıt değerindedir. 1871’de yazdığı, 1874’de yayında sokulan “Posadnik” (Doğu Slavlarında “Belediye Başkanı”na verilen isimdir) yerel renk taşıyan bir dramadır.
Yukarda anılanlardan başka manzum eserlerinden 1858’de yayınlanan “Vasily Şibanov”, 1867’de kaleme almaya başlayıp bitiremediği “Simyacı”, “Dragon-Ejderha” (1872) kayda değer. Onun şiirlerini Innokenty Annensky: “”saf aşk’ın mükemmel bir ifadesi”; olarak değerlendirir; ozanın idealinin de “İnsan ruhunun iç güzelliğini keşfetmek” olduğunu söyler. Nekrasov gibi bazı eleştirmenler de folklor ögelerini salt bir tarz aracı olarak kullandığını; Orta Çağ tarihi ile yeni zamanın toplumsal olaylarını yorumladığına işaret ederler. Aşağıda Tolstoy’un eserlerinden bir örnek olarak vereceğimiz “Vasily Şibanov” da, Rusya’nın Mogol istilası öncesini naklettiği bu son türden bir destansı şiirdir.
![]() |
Tolstoy son yıllarınd (Ilya Repin’in eseri 1896) |
1861’de “Serflerin Özgürlüğü” fermanı ilân edilince, Krasny Ros malikânesindeki tüm çiftçileri etrafına toplayı bu fermanı okumuştu. 1870’lere girildiğinde çeşitli solunum hastalıklarından ızdırap çekiyordu. 1875 baharından itibaren morfin almaya başladı. 28.Eylûl.1875 günü gene morfin aldıkdan sonra hayata veda etti. Malikânesinin yakınındaki Uspenskaya Kilisesindeki aile mezarlığına gömüldü.
A.K. Tolstoy’un 1840’ların sonlarında, tarihî olaylar hakkında Nikolay Karamzin’in “Rusya Devletinin Tarihî” eserini kaynak aldığı bir halk ballad’ı olarak kaleme almaya başlayıp ilk kez “Russky vestnik” dergisinin Eylûl.1858 nüshasında çıkan, her biri 8’er dizelik onsekiz kıtadan oluşan Vasily Şibanov şiirine gelince:
16. yüzyılda, 1528-1583 yılları arasında yaşamış Rurik Hanedanından Knyaz (Prens) Andrey Mikhailoviç Kurbsky adını Yaroslavl yakınlarındaki Kurba kasabasından almıştır. Çok genç yaşta, Kazan’a karşı yapılan seferlerdeki yiğitçe yararlıkları ile ün kazandı. Kazanın fethine yol açacak nihaî kuşatmada Rus ordusunun sağ cephesine komuta ederken yaralandı. İki yıl sonra Udmurt asilerini dize getirip Boyarlık ünvanını aldı. Çar Korkunç Ivan’ın yakın dost ve danışmanları arasında idi. Ancak Çar ile uzlaşmazlığa düşünce ve bir gece, gizlice evini terkedip, kendisine sadık kıdemli at uşağının (Ruscada “stremyanny deniyor) hazırladığı iki at ile Lituanyalıların elinde bulunan Volmar’a ulaştı. Polonya asıllı Kral’ın yaverleri tarafından sıcak bir kabûl ile karşılandı. Kral Sigismund II Augustus’un desteğini sağlayınca, oturup Rus Çar’ına yazacağı zehir zemberek üç mektupdan ilkini kaleme aldı ve stremyanny’si Şibanov’a Çar’a teslim etmesi için verdi.
Zalim Çar Ivan, karşısında Kurbsky’nin at uşağını görünce ilk tepkisi (tarihî kayıtlar da bu yoldadır) hiç bir günahı olmayan ulak’ın bacağını keskin demir bastonu ile parçalamak ve ayağını zemine saplamak oldu. Maiyetinden birine verdiği mektup okunurken Şibanov’un ayağından oluk gibi kan akıyor; fakat ağzından, dayanılmaz ızdırabına karşın: “Ne mutlu ki benim şerefili efendim için ölüyorum!” sözleri dökülüyordu. A.K. Tolstoy’un destanının 11. Ve 12. Kıtalarında yazılı mektup’da şunlar yazılı idi:
“Sana hitabediyorum, bir zamanlar unutulmaz zaferlerini övdüğüm, şimdi ise canavarlık batağına batmış Ey Çar! Söyle bana, çılgın adam, adamlarının en iyi ve güçlü olanlarını hangi günahlarından dolayı imha ettin? Yanıt ver şuna: bunlar senin uğruna sayısız düşman kale burçlarına tırmanıp sadakatle çarpışmamış mı idiler? Sen bugünkü zaferini onlara borçlu değil misin? Onların sadakatine kimler erişmiştir?”
“Ey divane adam, seni bu lânet gâvurca ihanete kim sevketti? Senin bizden daha az ölümlü olman kendi meziyetin midir sanıyorsun? Şimdi, kulağını aç ve dinle: İntikam saatinin geldiği Tanrının fermanı ile tebliği edildi. Senin uğruna dereler gibi kan dökmüş ben senin yanında son hükmü verecek yargıç’ın karşısına birlikde çıkacağım.”
![]() |
Andrey Mikhailovich Kurbsky |
Şiirde nakledildiğine göre mektubun okunması sona erince Çar’ı görüntüsü esrarengiz ve karanlık bir hâl alır; sanki tereddüde düşmüş ve pişmanlık duyuyor gibidir. Kendini toplayıp dramatik bir itirafda bulunur:
“Evet, efendin haklıdır. Bundan böyleki yaşamımda/ ben bir an bile huzur bulmayacağım./ Gerçekden, şimdiye dek, adamlarımın en güçlü, en iyi olanlarının/ kanlarının üzerinden ayaklarımı sürüyerek geçtim./ Bundan sonra ben batağa batmakda olan bir canavardan başka bir şey olmayacağım.”
Kaşlarının çatıklığı kalmamıştır. Hele, Vasily Şibanov’un onun ağzından son işittikleri sakin, mantıklı ve hattâ saygı, sempati ve hastalıklı bir istihza karışımı tınılıdır. Müthiş Ivan der ki:
“Ey ulak, sen bir köle hizmetkâr değilsin./ Sen bir dost ve müttefiksin./ Ve Kurbsky de, sana böyle kim bilir, ne haksızlıklar etmiştir/ ki seni böyle hiç uğruna ziyan ederek ihanet etti./Şimdi zindana git, Malyuta *(1) sen de onunla beraber.”
Fakat Şibanov efendisine sadakatinden ayrılmaz; küçük insancıkların temiz yüreği ile kendi günahlarını bağışlamasını dileyerek; ona, Çar’a, ülkesine hayır dualar ederek ölür.
A.K.Tolstoy’un Jemçuşnikov biraderlerle birlikde yarattıkları gülünç Kozma Prutkov tipinin Rus Folkloruna da giren aforizmalarından söz etmiştik. Onlardan da bazı örnekler vererek A.K. Tolstoy tanıtımına son verip, kalem ortaklarının kısa biografilerine geçelim:
“Güneş ve Ay’dan hangisinin daha yararlı olduğunu sorarsanız: ben Ay derim; zira Güneş zaten günüzü aydınlatır; asıl ışığa gereksinimiz olan gece bize “Ay” yardımcı olur. Ama ne varki Güneş hem ışıtır hem ısıtır; aklım karıştı.”
“Terziler olmasa idi biz çeşitli kurumlar arasındaki nasıl bilebilidik?”
“Bir ozan’ın esin’i, yeni alınmış bir pabuç’un ayağı sıkmasının verdiği azaba benzer.”
“İneğin burnunu tapışlarsın, kuyruğunu sallar.”
“Düşmanın yüzünü görmekden korkma; en büyük düşman insanın bizzat kendisidir”
“Her yüreğin dibinde biraz tortu vardır.”
“Kimse kucaklanamaz nesneyi kucaklayamaz.”
*(1) Malyuta (daha çok Malyuta Skuratov olarak tanınan) Grigory Lukyanoviç Skurstov Belskiysen: Korkunç Ivan’ın “Opriçnina” diye anılan polis baskısı ve zûlmü döneminin simge olmul en dehşet yaratan zalim polis ve tahkikat memuru.