18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Rus ve Sovyet Edebiyatı (33)

Ivan Sergeyeviç Turganyev II.

Babalar ve Çocukları Romanı özeti

Turgenev 1872’de, Vasily Perov’un eseri

Aslında romanın Rusca adı “Otsi i Deti” “Babalar ve Çocukları” anlamına gelir, fakat genellikle diğer dillere söyleniş güzelliği ve öyküde muhatap olan çocukların erkek olması dolayısiyle “Babalar ve Oğullar” adı biçiminde çevrilmesi uygun görülmüş.

Turganyev çiftçi ve uyanmakda olan entellektüel kesimini çok gerçekçi bir biçimde tanıtarak aslında, ülkesinin yeni çağa girişine Batı Avrupalılaşma yolunu göstererek hizmet eden aydınlardan biri olmasına karşın, Dostyevsky ve Tolstoy tarafından ahlâkî ve dinî konuları ıskalamasına tepki gösterilmişti. Tolstoya yazdığı bir mektubunda onu “şarlatanlıkla” itham etmiş; ölüm döşeğinde iken bile ona üzerindeki peygamber harmaniyesini çıkarmasını rica etmişti.

Roman Türkçeye, 1970’e kadar Rus edebiyatının ülkemize tanıtılmasında en çok emeği geçmiş olan Hasan Âli Ediz ve Vasıf Onat tarafından 1937’de Rusca aslından çevrilmişti. Çevirinin 1963 baskısı önsözünde Turganyev biografisi çok geniş olarak verilmiştir. Burada Turganyev’in çağdaşları arasında ülkemize ilk tanıtılan Rus edibi olduğuna yer verilmektedir. Dostoyevskynin dilimize ilk kez 1918’de çevrilmesine karşın, Turganyev’in “Dim-Duman” eseri Abdullah Zühtü tarafından 1904-1905’de çevrilmiştir. Ayrıca gene Hasan Âli Ediz’in yeni dilde çevirisi en son 1995’de yayınlanmıştır. Bu eseri de İngilizce çevirileri ile kıyaslayarak özetle tanıtacağız.

Babalar ve Çocukları romanı’nın kurgusu

Roman kırk yaş civarında başı açık bir adam olan Nikolay Petroviç Kirsanov’un, Maryino adındaki malikânesinde Petersburg Üniversitesinden yeni mezun olmuş oğlu Arkadi ve onun yakın arkadaşı Bazarov’un gelmelerini beklemesi ile başlar. Nikolay her yerel soylu gibi asker mesleğine girmesi için önce askeri okula verilmiş, bir sakarlığı yüzünden yaralanınca, çürüğe çıkarılıp askerî eğitimine devam edememişti. Başarısız bir teftiş yüzünden emekliye ayrıan babası Tümgemeral Pyotr Kirsanov onu üniversitede okuttu ve iltimasla Hazine Bakanlığında bir işe verdi. Nikolay küçük bir memur kızı Mariya’yı sevdi, ebeveyninin muhalefetine rağmen onunla evlendi. Babasının vefatında annesi ile birlikde ile birlikde yerleşiği oldukları uzak bir ildeki bir köye taşındı. Burada oğlu Arkadi doğdu. 10 yıl sonra “Maşa”sını*(1) kaybetti. Yerleştiği malikâneye sevgili karısının anısına “Maryino” adını verdi. Fakat hizmetçi olarak getirdiği, yanında iken koleradan vefat eden bir kadının kızı Feodosya’dan bir çocuğu oldu. Beş yaş büyük ağabeyi Pavel ise askerliğe devam etmiş; özgüveni, cesareti, çevikliği, yüz güzelliği ve yakışıklığı ile sosyetenin daima aranan simalarından olmuştu. Parlak bir gelecek vadediyordu. Fakat onun başına da Prenses R. adında ele avuca sığmaz, hoppa, zıpır bir kadına aşık olmak gibi bir dert geldi. Bu zil zurna aşk, kadının gittiği dış ülkedeki esrarlı ölümü ile de onu hepten yıktı ve yaşama küsmüş bir emekli olarak kardeşi Nikolayın yanına geldi. Fakat, Nikolay’ın “Feniçka” diye çağırdığı ve ondan evlât sahibi olduğu için evli imiş gibi adına “Nikolaevna” aidiyetini eklediği Feodosyanın varlığını hazmedemiyordu.

Nikolay, Troyka ile Maryino malikânesine varan iki genci büyük bir sevinçle buyur eder. Fakat ağabeyi Pavel, kendisi de başkentte yetişmiş, durmadan Fransızca ibareler patlatan aydın bir liberal olmasına karşın, yeni yetmelerin savundukları hayat görüşü karşısında çılgına dönecektir. Arkadinin kendisini takdim ederken Doğa bilimleri öğrenimi almış doktor olmaya hazırlandığını söylediği arkadaşı Yevgeni Vasilyiç Bazarov iflah olmaz bir ‘nihilist’tir. Düzen karşıtıdır; fakat gene de pozitif ve tatbikî bilimlerin bir amacı ve değeri olduğuna inanır. Emekliliğinde küçük bir taşra kasabasına çekilip toprak ağalığına soyununca modern düşünceleri geride bırakmış eski bir ordu cerrahı olan Vasily Ivanoviç Bazarov adında olan, sık sık kurbağaların karnını yararak anatomi deneyimleri yapan bu ukalâ gençden, Pavel, “doktor bozuntusu” diye söz eder. Bazarov da onları: “İhtiyar Kirsanovlar,” diye anar. Malikâne sahibi yumuşak yapılı Nikolay ağabeyine: “tabutlarımızı hazırlayalım,” der. Pavel ise sağlam durur. 1830’ların liberali ve 1840’larda zuhur eden “nihilist’ kuşağın temsilcisi arasındaki muhavereye özetle göz atalım.

Bazarov arkadaşı Arkadi’ye: “Babanın bütün çiftliğini gördüm. Sığırlar, davarlar, beygirler kötü durumda; binalar harap; tarım işçileri kaşarlanmış tilkilere benziyor. Kâhyanıza gelince ya çok aptal ya da iyice üç kağıtçı; bunu henüz belirleyemedim. Ama, bilirsin, ‘Rus mujiği Tanrıyı bile yutar!’ derler. Arkadi’nin yanıtı: “Amcama hak vermeye başlıyorum; Ruslar hakkında kötü düşünüyorsun!...” olur.

“E zaten, Rusların en iyi yanı kendileri hakkında çok kötü düşünmeleridir” şeklindeki dialog kendisine intikâl edince Pavel Amca Bazarov’a haddini bildirme fırsatları aramaya başlar.

Civar toprak ağalarından birinden söz edilirken Bazarov: “Alçak aristokratçık,” nitelemesi kullanır. Gazaba gelen Pavel: “alçaklıkla aristokratlık sözcükleri bir arada mı kullanılır?” der.

Bazarov sukûnetle: “Ben aristokratçık dedim. Aristokratizm, romantisizm, liberalizm, terâkki, ilkeler... Bir alay kökü dışarda ve bir Rus’a gerekli olmayan yararsız sözcükler!” der;”

- Ama ben sizin aristokrat ile aristokratçık arasında fark görmediğinize tanık oluyorum. Ben ise liberal, ilerici bir aydın olarak aristokratları sizden daha iyi tanırım. Aristokrat demek ilkeli olmak demektir. Sizi anlıyamıyorum; Rus halkına hakaret ediyorsunuz. İlke, kural tanımamak nasıl olur? Siz mujikleri (Rus köylüsü) savunur gibi yapıyor onları da acımasızca aşağılıyorsunuz; onlara güvenmiyorsunuzvrgulayarak .

Arkady de Bazarov’un yanını tutar: “Amcacığım, size hiç bir otorite tanımadığımızı daha önce de söylemiştim,” der. Bazarov faydalı saydıkları şeyler uğruna çalıştıklarını; en yararlı şeyin de red ve inkâr olduğunu söyler. Ona göre örneğin felsefe de bir romantizm olduğu için yararsızdır. Her şeyin alt üst edilmesi Dünyanın doğrulması demektir. Mujik de aşağılanmayı hak ediyorsa ben ne yapayım?

Pavel’e göre bu iddia ettikleri yeni bir görüş değildir; propogandasını yaptıkları materyalizm defalarca ortaya atılmıştır ve her defasında temelsizliği anlaşılmıştır.

Bazarov kabalaşır; kökü dışarda sözcük olan propoganda yapmadıklarını ileri sürer.

- Peki, ne yapıyorsunuz?
- Uzun zamandan beri vurgulayarak üzerinde durduğumuz memurlarımızın rüşvet aldıkları, memlekette yol, ticaret, adaletli mahkeme bulunmadığı; daha ne olsun?
- Evet bir “suçlayıcılık”dan ibaret. Size böyle diyorlar değil mi? (burada Ruscada biraz özel anlamı olan “obliçitel” sözcüğü kullanılıyor) Küfür etmekle yetiniyorsunuz.
- Evet, “nihilizm” budur! Ama, beş paralık bir mum’un Moskovayı yaktığını bilirsiniz. Kırıp dökmeye başladığımız zaman gücümüzü görürsünüz.
- O güç yabanıl Kalmık’da da, Moğol’da da var. Sokak çalgıcıları, boyacı gibi en küçük gördüğünüz düzen insanları uygardırlar ve işe yararlar.
- Bugün eleştiriyi hak etmeyen bir tek toplumsal kurum gösterirseniz sizi kabûl ederim.
- Köy cemaati örgütlenmesi...
- Bunu cemaat üyelerine bir sorsanız; müteselsil kefaletten başlayarak neler anlatırlar.
- Ya aile?!.
- Bu işi karıştırmamak özellikle bu ev için hayırlı olur. Gelinleri ile yatan kaynataları hiç duymadınız mı?

Artık iki gencin Maryino’da kalmaları güçleşmiştir. Arkady’nin komşu ildeki bir akrabasını ziyarete niyetlenirler. Orada yerel soylularla ve zarif ve rahat tavırlı dul Madame Odintsova ile tanışırlar Bu hanım onları bir kaç gün kendi malikânesi Nikolskoe’de ağırlar. Orada Anna Sergeyevna Odintsova’nın kardeşi olup Arkady’nin çok cazip bulduğu Katerina (Katya) ile de tanışırlar. Fakat her ikisi de mahcup ve baskılı oldukları için birbirlerine hemen açılamazlar. Arkady’nin akıl hocalığını yapagelmiş, onu da nihilizm’e özendirmiş, yırtık Yevgeni Bazarov ise Madame Odintsova’ya abayı yakmıştır; fazla dayanamayıp ona aşkını ilân eder. Rahmetli kocasına vefa hisleri içindeki kadın bu coşkulu sevgi gösterisine yanıt vermez. Üstelik, salak bir genç olup Bazarov’un felsefesine kapılan zevzek Sitnikov da davet edilmeden köşke gelmiş; mazaret olarak kendisini evsahibesinin sağlığını öğrenmek üzere azad edilmiş eski köle, halen feminist hareketlere katılmaya özenen Yevdoksiya Kukşina’nın gönderdiğini söylemişti. Onun yarattığı soğuk hava ve Madame Odintsova’nın Yevgenin’nin aşkını refüze etmesi üzerine iki arkadaş orayı terkedip Bazarovların çiftliğine yönelirler.

Bazarov’un ebeveyni çocukları çok sıcak karşılarlar. Yevgeni reddedilmesi olayının şokunu üzerinden atamamıştır. Burada kısa bir süre oyalandıkdan sonra Maryino’ya dönmeye karar verirler. Yeniden Madame Odintsova’yı ziyaret etmek isterlerse de kadın gene onlara yüz vermez; hemen Arkady’nin evine dönerler. Arkady bir kaç gün kaldıkdan sonra Katya’yı göreceği mazareti ile izin ister Bazarov, bazı bilimsel araştırmalar yapmak için Maryino’da kalır ama Pavel ile arasındaki gerginlik iyice artar. Sık sık konuştuğu ve küçük oğlu ile oyun oynadığı Feniçka’nın kadınlık cazibesine dayanamayıp bir gün onu uzun uzun öpmesine tanık olan orta yaşlı Pavel bunu kardeşi adına bir onur meselesi yapar, fakat Feniçkayı öptüğünü gördüğünü söylemeden sahte soylu kibarlığı içinde ve genci doğrudan düelloya davet eder. Sebebini soran Bazarov’a bunu açıklamaya gerek olmadığı, bu çiftlikde ona tahammül edemediği, onu aşağılık bulduğu yanıtını verir. Yanında bir de köle dövmeye mahsus nagayka denen ucunda maden yuvarlaklar olan kamçı vardır. Yevgeni de, adamın başka açıklamalarına gerek görmez: “Demek ki,şövalyelik ruhunuzu benim üstümde denemeye karar verdiniz. Bu zevki size taddırmak istemezdim ama, değmez,” diyerek düello’yu kabûl eder. Aslında hasmının elindeki kamçıdan da korkmamış değildir. Pavelin düellonun, normal formalitesine uymayan kavgasız, tanıksız, sekiz adım mesafeden olması, ikişer mermi sıkılması gibi koşulları vardır. Sadece her ikisi de ceplerine, ölümlerinden kimsenin sorumlu olmadığını açıklayan pusula koyacaklardır. Non-konformist (düzene uymayan) Bazarov’un da bu kurallara uymak zaten umurunda değildir. Yalnız birisinin, klasik tanık olarak değil ama ne cereyan ettiğini tesbit bakımından yakınlarında hazır bulunmasını talep eder; bu kişinin de uşaklardan yaşlı Pyotr olmasında anlaşırlar. Düello Pavel’in hedefi ıskalayan atışı ile başlar; Yevgevi hasmını kalçasından yaralar. Ve derhal yaralıya yardıma soyunur. Pavel, birer mermi daha kullanılacağını hatırlatmaya çalışır; fakat Yevgeni: “Ben şu anda artık düellocu değil, bir doktorum; seni iyileştirmekle mükellefim,” der. Su getirmesini istediği Pyotr paniğe kapılmış, Pavel’in öleceğini sanarak istavroz çıkarmaya başlamıştır. Pavel, bu kez Bazarov’un, mujiklerin salak oldukları savına hak verir. Doğal olarak Bazarov’a da Maryino’yu terketme düşer. Her şeye karşı iç sıkıntısı ve öfke duymasına Arkady’nin de artık tahammül edememesi yüzünden ondan da nihaî olarak kopacaktır. Bir saat kadar Madame Odintsova’ya bir veda ziyareti yapar ve ebeveyninin evine gitmek üzere yola koyulur. O arada Arkady ve Katya evlenmek için anlaşmışlardır.

Yaralı yatağında yatmakda olan Pavel bir gün kardeşi Nikolay’ı yanına çağırtır: “Senden hemen Feniçka ile evlenmeni istiyorum,” der. Nikolay’ın gözleri fal taşı gibi açılmıştır; çünkü bir hizmetçiyi eş olarak bağrına basmaması büyük ölçüde fanatik aristokrat ağabeyinden çekinmesindendi. Oysa şimdi ağabeyi, kendisini aristokratlıkla suçlayan Bazarov’un haklı olduğunu düşünmeye başladığını; Feniçka’yı “bellesoeur” (Fransızca “yenge”) kabûl etmeye hazır olduğunu; kardeşinin ılımlı ve sevecen yapısını artık takdir ettiğini söylüyordu.

Bazarov ise Arkady ile vedalaşırken onun akıllıca davrandığını kabûl etmiş; kendisinin acı, yavan, bekâr yaşayışı için yaratılmadığına; onun pervasız, patavatsız, öfkeli tavırdan uzak durmasına gıpta ettiğini açıklamıştı; Katya ile hemen evlenmesini salık vermişti. Ahır damındaki bir çift alakargayı ideal örnek göstermişti. Şaşkınlaşan dostuna alakarganın en saygıdeğer bir aile kuşu olduğunu hatırlatmıştı.

Arkady Katya ile evlenir, babasının malikânesinin yönetimini üstlenir. Babası ise Feniçka ile evlenir; onun çocuğunu da bağrına basar. Pavel ülkeden ayrılır; Almanyada Dresden kentine yerleşip, kendine yakıştırdığı soylu bir çevre edinir.

1861 Köylü Reformunun arması

Yevgeni, sevinçle karşılandığı baba evine gidip yerleşmiş, tıbbî deneyimlerini sürdürmeye koyulmuştur. Baba Vasily Ivanoviç kendini tabiata vermiş; arada konu komşuya gerekli olduğunda tababetini alternatif biçimde; “In herbis, verbis et lapidibus” (Latince: otlarla, sözlerle ve taşlarla) icra eder olmuştur. Yevgeni doktorlukla da gır gır geçer; kendisinin doktorluğa soyunmasının nihilizm’ine engel olmadığını ileri sürer. Bir gün yaptığı bir otopside gerekli önlemleri almayı ihmâl edince tifüse yakalanır ve ölüm hâlinde yatağa düşer. İlk teşhisi doktor babası Vasily Ivanoviç Bazarov koyar ama oğlundan saklamaya çalışır; Yevgeni: “Doktorluğu unuttun mu,” diye gerçeği onun ağzından alır. Ateşler içinde, onu çok seven fakat inançsızlığı için çok endişe duymuş olan anası Arina Vlasyevna’dan sevdiği kadın Anna Sergeyevna Odintsova’yı çağırmasını ister. Anna yanında Alman doktorlarla gelmiştir. Ölmek üzere olduğunu doktorların: “Jam moritur!” diye Latince ifade etmeleri ve kendi aralarında Almanca konuşmaları ile alay eden Yevgeni nihilist felsefesi ile ölümü de umursamadan karşılamaya hazırdır. Odintsova bu kez onun aşk ilânını sevecen bir tavırla dinler ve son yolculuğuna uğurlar.

Romanı 1861 Ağustosunda bitiren Turganyev, o yılın Şubatında çıkarılan “Emnacipation-Serf Özgürlüğü Fermanı”na da gönderme yapar. Bozuk şive ile “kör olası munsipasion”a lânetler yağdıran cahil taşra soyluları ile alay eder.

Görüldüğü gibi, “Babalar ve Çocuklar” Rusların iki kuşağına, eski düzeni yadsıyan “nihilist” Bazarov kişiliğinde gönderme yapar. Turganyev, liberallerle 1830’lar sonu ve 1840’larda zuhur eden nihilist hareket arasındaki çatışmayı görerek bu eseri ile bu soruna bir çözüm aramıştır. Nihilisler de, 1830’ların liberalleri de aslında Rusyanın çıkış yolunu Batı tarzı bir toplumsal dönüşümde arıyorlardı. Ayrıca, bu her iki görüş de, ideolojik esinlerini XVII. Asırda yazılmış anonim bir el yazması kitap olup halka gelenekler ve aile kurumunu anlatan “Domostroy”dan alan muhafazakâr Slavyanofillerin toprak köleliği rejiminin geleneksel ruhaniyete dayanan meşruiyetinde israr etmelerine karşı idi. Ancak, Bazarov ve Arkady’nin duygusal tavırlara karşı gösterdikleri niihilistik (“duygusallığı umursamaz” diyelim) karşıtlıkda, örneğin Bazarov’un herkese karşı hırçın yaklaşımında olduğu gibi liberallerle nihilistler arasında fark birinin ılımlı ötekinini aşırı olmasından doğan, sanki aynı kişide mevcut olabilen karakter düalitesi ile açıklanabilirdi; 1830’lar liberallerinin. 1840 yıllarını simgleyen “nihilist” oğullarından söz edilebilirdi. Yazarın Dostoyevsky ve Tolstoy ile kavgasının odağı burası idi. Fransız edebiyatının realizm ile natüralizm’i arasındaki farka benzetebileceğimiz bu düaliteyi hikâye eden roman bu bakımdan Fransız natüralistleri Gustave Flaubert ve Guy de Maupassant ile ABD’li Henry James ve genellikle Batı dünyası tarafından çok beğenilmişti.

Roman’a gösterilen, kimince “nihilizm”in övüldüğü, kimince “liberalist katılık” saplantısı olduğu, katı gelenekçilerce “anarşizm”e yol açtığı biçimlerinde birbirinden farklı tepkiler, aslında romanın ne kadar yansız ve objektif ele alındığını gösteriyor. Turganyev burada bir durum tahlili yapmış; insanları barışa davet etmiştir. Bu bakımdan, gerçekden derin psikolojik tahliller yapan Dostıyevsky ve Tolstoy gibi devlere kıyasla sosyo-psikolojik tahlil’de üstün olduğunu göstermiştir. XX. Yüzyılın toplumsal ve siyasal kuramcısı İngili filozof Isaiah Berlin “Babalar ve Çocuklar üzerine Bildiri)”sinde Turganyev’in ihtiyatlı ve kuşkucu tutumunu, birbirine zıd gibi görünen kötü kişilerin ve kahramanların aslında birbirlerinden ayırd edimesinin zor, hattâ imkânsız olmasından kaynaklandığını söyler. Oysa, her şartlanmış insan grubu gibi naiv Rus halkı da kahramanını belirli hatları ile tanımak ister.

Romanda sivri kişilerin, zamanı gelince kendilerini yargıladıkları dikkati çeker. Gençken dul kalmış, muhteşem bir malikâneye varis olmuş, servet içinde yüzen, fakat tecrid edilmiş, boş bir yaşam geçiren Anna Odintsova‘nın onuruna sahip çıkan soylu ve vakur bir şekilde Bazarov’u reddedivermesi genci şaşkınlığa düşürmüştü. Zaman gelmiş gırtlak gırtlağa geldikleri Pavel’e bile sevecenlikle bakmaya başlamıştı. Başını ağrıtan bütün derdi gelenekçi Rusya idi. Burada toplumun dönemsel eğilimlerinin yanında, Nikolay Kirsanov ile oğlu Arkady’nin ılımlı doğaları göz önüne alındığında kişilerin bireysel karakterlerinin tahlili de önemlidir.

*(1) Maşa: Mariya’nın samimiyet ifade eden kısaltılmışıdır (bazı Rus lehçelerinde “Marusya” ya da “Manya” da denir. Feodosya yerine “Feniçka”; Arkadi yerine “Arkaşa”, Katerina’ya “Katya”,Yevgeni’ye “Yenuşa”, Aleksandr ya da Aleksandra için “Saşa” denmesi gibi.
 

Yayın Tarihi : 24 Mart 2012 Cumartesi 15:50:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?