18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Rus ve Sovyet Edebiyatı (57)

Çokan Çingisoviç Valikanov

Şimdiki Kazakistan Cumhuriyetinin “Kostanay” İlindeki Kuşmurun istihkâmı sınırları içindeki Aman Karagayski bölgesinde, Rus Çarlığı ve Devlet erkânı tarafından da çok itibar gören Ablay Han ailesinin dördüncü kuşağı olarak 1835 yılının Kasım ayında doğan Valikanov’un asıl Kazakça adı “Muhammed Khanefiye”dir. Babası sınır bölgelerinin “okrug” denilen idarî birimlerinde “Büyük sultan” unvanı ve Albay rütbesi ile görev almış; bölgesi ile ilgili konularda Çar’a danışmanlık yapmıştır.

Muhammed Khanefiye’nin yazıda kullandığı ve sonradan resmî adı olarak kabûl ettiği ‘Çokan’ın Kazak Türkçesindeki formu da ‘Şokan Şingisuli Valikanuli’dir. Din dili Arapça yazılışından kaynaklanan farklı okumalar bu ismin telâffuzunda kargaşaya neden olmuştur.

Etnografya ve tarih bilgini olan Valikanuli çağdaş Kazak tarihçiliği ve etnik bilimciliğinin babası sayılır. Şu anda, Kazak Bilimler Akademisine onun adı verilmiştir.

Çokan Valikanov askerî üniforması ile

Gençliğini, ilk eğitimini aldığı babası Çingiz’in geleneksel yurt’unda geçiren Çokan 1842’de altı yaşında küçük bir özel okul’a (mektep) girdi; Arap yazısı ve Orta Asya Türklerinin ortak dili Çagataycayı öğrendikten sonra Kazakistan’ın çinko madenleri yatağı Syrymbet’teki babaannesi Aiganym’in malikânesine taşındı. Babaanne onu Sibirya Askerî Lisesine yazdırdı. Valikanov, 1847’de Omsk Harp akademisine girdi. Rusçasını geliştirdiği ve İngiliz Edebiyatı öğrendiği bu okuldan mezuniyetini, 1850’ler boyunca Orta Asya da oradan oraya tayin edilip hizmet etmesi izledi. Onun yüreği pek kişiliği, etnografya ve folklor bilimindeki üstün yeteneğinden daima övgü ile söz etmiş olan Dostoyevsky ile ilk kez Omsk’da karşılaşmıştı.

Mesleğindeki liyâkati ve coğrafî keşifler yapmadaki becerisi, gözlem yapmadaki keskin bakışının genel kültürüne kazandırdığı birikim ilerde yazı faaliyetine de kolaylık sağlayacaktır. İlk keşif başarısını “Issık Köl” *(1) bölgesinde 1855-56 yılında aldığı görevle kaydetmiştir. Bu sefer sırasında, Dostoyevsky’nin Semipalatinsk’de (Beş binalı manastır Kenti) sürgün olduğu sıralarda onunla tekrar karşılaştı. Kendilerine yardımcı olacak yeni ün yapmış coğrafyacı Pyotr Simenov Tien-Şansky ve yeni bölge savcısı A.E. Wrangel ile tanıştılar. Çokan o yöreden ayrılınca, Dostoyevsky ona çok hararetli dostluk mektupları yazmıştır. Halen Semey kentinde, Dostoyevsky müzesinin yakınlarında iki arkadaşın bir heykeli bulunmaktadır.

Genç gezgin bu keşif seferinin raporunu vermesi için 1857’de St. Petersburg’a çağrılır; akabinde “Rus Coğrafya Derneği”ne üye olarak alınır.

28.Haziran.1858’de, ona tüm Avrupa’da ün kazandıracak ve adını tarihe yazdıracak keşif seferine başladı. Onun atılganlığı jeo-politik amaçlı girişimler için örnek oluyordu. Yanına 43 adam, 101 deve, 65 at aldı. Tehlikeli yollarda gözü kara Çin sınırını izleyen kervan 1858 Ekimi başında Kaşgar’a vardı. Altı ay boyunca, rastladığı kent ve kasabalar, Pazar yerlerindeki ticarî emtea, konuşulan diller ve yerel gelenekler hakkında çok titiz araştırmalar ve tesbitler yaptı; haritalar çizdi. Seferin uzaması Başkentte bazı kuşkular doğurunca kervan Nisan.1859’de Kaşgar’dan ayrıldı. Valikanov St. Petersburg’a dönüp 1860-Nisan 1861’deki kısa ikameti süresince kültürel araştırmalarını sürdürdü. Batılılaşmanın bayraktarlığını yapmaya başladı; İslam’ın kendi toplumundaki etkisini eleştirmeye başladı. Moğolistan’daki, daha sonradan Alman asıllı doğu bilimci Vasily Vasiyeviç Radlof (Wilhelm Radloff) ve Danimarkalı dil bilimci Wilhelm Thomsen tarafından deşifre edilmeye çalışılacak olan Kültiğin’e ait yazıtlı bengü taşının yerini 1889’de keşfedecek olan etnograf Yadrintsev’in ifadesine göre, Valikanov, artık Avrupa uygarlığını bir tür Kuran sistemi kabûl ediyordu.

Çokan ileri derecede tüberküloz illetine yakalanınca, sağlığına kavuşmak için yerlisi olduğu stepler ülkesine gitti ve bir daha başkent’e dönemedi. İyileşir gibi olurken tekrar tekrar nükseden hastalığı kariyerindeki ilerlemeye engel oldu. Dostu Dostoyevsy’e yazdığı mektuplarda bu durumdan acı acı dert yanmıştır. St. Petersburg’a dönemeyince, babası gibi, bulundukları bölgenin Tobolsk’daki merkezinde Batı Sibirya Genel Valiliğine talip oldu. Bir süre bu görevi başarı ile yürüttü. Fakat Çar Nikolay’ın yaveri ve olağanüstü genel valisi Aleksandr Osipoviç Duhamel’in (Dyugamel) onun hastalığı nedeni ile bu göreve uygun olmadığına lüzum göstermesi üzerine makamını terketti.

Fakat gene boş durmadı; Duhamel’in de verdiği destekle 1963’de, Kazak yargılama uygulamaları hakkında bilgi ve belgeler topladı ve bunları Yargı Reformuna malzeme olmak üzere 1864’de muhtıra olarak sundu. Aynı yıl, Orta Asyanın fethine devam seferlerinde Albay Çerniaev’e yardımcı atandı. Çarniaev’in kuvvetleri (şimdiki ‘Almatı’ olan) Verno istihkâmlarından (şimdiki Taraz olan) Uli Ata’yı ele geçirmek amacı ile Hokand Hanlığına doğru yürüdü ve Çokan’ın rehberliği sayesinde kolay bir zafer kazandı; onun terfi etmesine destek verdi.

Çokan son bir kaç ayını Sultan Tezek’in köyünde geçirdi; Onun kızı Aysarı ile evlendi. Semipalatinsk oblastının askerî valisi Kolpakovsky ile, Kasım.1864-Şubat.1865 arasında, Kulca yakınlarındaki İslam halkın ayaklanması hakkında yapılan mektuplaşmada, Çokan’ın değerli hizmetlerinden de söz ediliyor; sağlığına kavuştuğu takdirde yönetiminde ona da bir mevki verileceği vurgulanıyordu.

Ne yazık ki, Çokan bu menfur hastalığa yenik düştü; 10.Nisan.1865’de, sadece 29 yaşında hayata veda etti. Şimdiki Almatı İli sınırları içindeki Koçen-Togan kabristanına gömüldü. Valikanov’un eserlerinin 1904’de toplu yayınını yapan Rus arkeolog ve şarkiyatçısı Nikolay Ivanoviç onu “Doğu araştırmaları” alanına çarpan göz kamaştırıcı bir meteor olarak nitelendirir.

 Issık Köl yakınındaki Kırgız kadınlar (1856) Valikanov’un kara kalem eskizlerinden biri, ABD. Washington D.C.’deki Smithsonian Müzesinde

Valikanov’un Orta Asyanın tarih ve kültürü hakkında yazdığı sayısız makale ve bilimsel kitaplarından şu örnekleri verebiliyoruz:

Çin Türkistanı ve Zungaria (Sincan “Sinkiang” Özerk Uygur Bölgesinin kuzeyi); Kazaklar Arasında Şamanizm İzleri; Kazak Göçerlerin Kampları Hakkında; Kazaklar...

Valikanov aynı zamanda, steplerin Iliada’sı kabûl edilen “Manas Destanı” ile çok sevilen “Kozi Korpeş” ile “Bayan Sulu”nu dahil olduğu epik şiirleri de toplayıp yayınlamıştır.

1858-59 arası Kaşgar’a yaptığı gezinin raporu olarak, yörenin Vali Han tarafından işgâli ile 1860’daki Müslüman isyanı sonrası durumu hakkında değeri ölçülemez bilgiler vermiştir.

Bu çok yetenekli soydaşımız ve bizim edebiyat tarihlerimizde de anılan “Manas Destanı” hakkındaki bilgileri kendisine borçlu olduğumuz, Sovyetler zamanında da, ölümünün 100. Yıldönümünde adına pul çıkarılıp takdirle anılan Kazak subayı ne yazık ki ülkemizde pek tanınmamaktadır. Oysa, başda ABD, Washington D.C.deki Smithsonian Enstitisü’nün araştırmaları olmak üzere, Valikanov hakkında pek çok yabancı yayın bulunmaktadır. Bu cümleden “The Slavonic and East European Review-Slav ve Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi”nin Ocak.1979 tarihli nüshasında yayınlanmış Michael Futrell’in “Dostoyevsky ve Islam ve Chokan Valikhanov” adlı makalesi; aynı dergide “In the Footstep of Chokan-Çokan’ın Ayak İzleri Peşinde” dizisi; internetteki “The Meteor Flash-Meteor Şulesi” sitesinde verilen bilgiler; Orta Asya keşif seferinin liderlerinden Valikanov, Mikhail Ivanoviç Venyukov tarafından 1865’de yazılıp John Michell’in İngilizceye çevirdiği “Zungarya’nın Genel Manzarası” ve “Zungary’da Seyahat” ile anılan iki gezi lideri ve diğer bazıları tarafından kaleme alınıp John Michell ve Robert Michell’in İngilizceye çevirdiği “Orta Asya’da Ruslar ve onların Kırgız Steplerini ve Sir-i Derya hattını işgâlleri, Hîve, Buhara ve Kokan ile siyasal ilişkileri; Çin Türkistanı ile Zungarya’nın tanıtımı kayda değer.

*(1) Issık Köl: Doğu Kırgızistan’da Tien Şan dağlarının kuzeyinde endorheik (dışa akıntısı olmayıp taban çatlaklarından su veren) bir göldür. Su hacmi bakımından dünyada onuncu büyüklükde gelir. Anlamı: “Sıcak Göl-Isınmış Göl”dür.

Ivan Savviç Nikitin

Rus edebiyatının “Altın Döneminin” sonuncusu ve en parlak yıldızlarından Anton Çehov’a geçmeden önce ozan olarak mütevazı bir ün yapmış Nikitin’i de tanıtmayı ihmâl etmeyelim. Voronej’de tacir bir ailenin çocuğu olarak 3.Ekim.1824’de dünyaya gelen, 28.Ekim.1861’de, sadece 36 yaşında vefat eden Nikitin belki bir dereceye kadar Altın Dönem şiirinin son temsilcisi olmuştur. Puşkin, Lermontov ve Tyutçev’in zirveye çıkardığı Rus şiiri, Düz yazının şaha kalktığı 1860’lardan sonra hızla geriler; ancak Fransa’da 1885 civarında ortaya çıkan “Sembolizm’in-Simgeciliğin” Rusyaya sirayeti üzerine yeniden yükselişe geçecektir.

Ivan Savviç Nikitin

1843’e kadar din öğretimi yapan bir lisede okuyan Nikitin, alkolik olan babasının aile içi şiddetinden çok çekmiş; geçimini sağlamak için bir han kapıcılığı yapmıştır. O arada yerel aydın çevresine katılarak 1849’da ilk şiirlerini yazmaya başlamıştır. Bu aydın çevresi içinde ilerde onun biografisini yazacak ve eserlerinin editörlüğünü yapacak olan Mikhail De-Lupé de vardır. Ivan Fransızca ve Almancayı kendi çabası ile öğrenir ve Dünya edebiyatını büyük bir iştah ile inceler. 1856’da ilk şiir kitabını yayınlatır. 1858’de “Kulak” (küçük üretici toprak sahibi köylü) isimli şiiri hem halk hem eleştirmenler nezdinde, bir başyapıt olarak büyük sükse yapar. İkinci bir şiir demeti 1859’da; “Liselinin Güncesi” adında düz yazı eseri 1861’de yayınlanacaktır. Bazı şiirleri popüler şarkılar haline getirilir; hattâ Vasilu Kalinikov, Eduard Nápravnik, Rimsky-Korsakov gibi şöhretli bestecilerin müziğine esin verir.

1859’da bir kitaplık ve kitap satış yeri açar; burayı Voronej’in kültür ve toplum merkezi haline getirir. Bazı şiirlerine belli amaçla gereksiz duygusallık yüklemiştir ama en iyi eserlerini doğal sanat çerçevesi içersinde vermiştir. Fazla karışık olaylara gömülmemekle birlikde uzun, güçlü eseri “Arabacıların Gece İstirahati”nde epik bir tad vardır. “Terzi” gibi bazı trajik gizem şiirleri kuru bir realizme sapar. Soylu kesimi çekmeyen, “poet meşçanin-halkın ozanı”, poet-obşçestvennik-kentli ozan” türünden genel toplumun edebî anlayışına uygun düşen eserler verip, şiire gerçekçi düz yazının yöntemlerini getirdi. Merhamet ve korkuyu tahrik etmede başarılı ise de şiire yeni ve özgün bir tarz getirememiştir.
 

Yayın Tarihi : 24 Ağustos 2012 Cuma 00:01:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?