18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Rus ve Sovyet Edebiyatı (67)

Maksim Gorky Aleksey Maksimoviç Peşkov

Maksim Gorky gençliğinde

Maksim Gorky Nijni Novgorod’da, 1868 yılının 28 Martında doğdu. Çok erken yetim ve öksüz kaldı.

Astrahanda’da Volga gemi inşasında marangoz olarak çalışan babası Maksim Savvatiyeviç Temmuz 1871’de koleradan ölünce annesi Varvara onunla birlikte Nijni’deki baba evine dönmüş; sonra yeniden evlenmiş; Maksim boyacılıkla geçinen dedesinin eline kalmıştı. O da kendisine çok kötü davranıyordu. İflas ettiğinde torununu bir ayakkabıcıya çırak olarak verdi; Maksim iki yıllık öğrenimle yetinmek durumunda kaldı. Anası da uzun ömürlü olmamış (kesin tarih bilinmiyor) küçük Maksim 8-11 yaşları arasında anasız kalınca dünyada tek yakını anneannesi Akulina Ivanovra Kaşirina’nın manevî şefkatine sığındı. Bir çok işe girdi çıktı; işçi sınıfının tüm sorunlarını çocukluğunda yakından öğrendi. Volga üzerindeki bir gemide bulaşıkçılık yaparken aşçının teşviki ile kendini okumaya verdi. Büyük bir iştah ile durmadan okudu. Anneannesinin ölümü onu hepten yıkar. 1887 Aralığından bir intihar girişiminden sonra tüm İmaratorluğu yaya gezmeye, sonraki yazıları için malzeme toplamaya çıkar. Edebî uğraşa şiirle başlamıştır; ilk şiiri: “Yaşlı Meşe Ağacının Şiiri” hayranlık uyandırdı. Taşra gazeteleri için, ‘Cehudiel Klamida-kaput ve hançer’’ takma adı ile yazılar yazmaya başlar. Daha sonra Tiflis’de “Kafkaslar” gazetesinde çalışırken, Rusya’daki yaşama duyduğu öfkeyi ve “Acı” gerçeği söyleme kararlılığını yansıtmak için ‘Gorky-Acı’ takma adını kullanarak çok ilgi çeken ‘Makar Çudra’dan (1892) başlayarak, Nijni’de “Volga” gazetesinde ‘Kız ve Ölüm’, ‘Yaşlı Kadın İzergil’, ‘Dankonun Yüreği’ adındaki ilk öykülerini ve bir dizi kaba romantizmde efsane ve allegori yazdı., Vladimir Korolenko’nun St. Petersburg’da çıkardığı “Russkoye Bogatstvo” dergisinde yayınlanan bir liman hırsızının hayran olunası güç ve kararlılığını anlattığı “Çelkaş” öyküsü ile ününü pekiştirdi. (1895).

Gorky 1900’de Tolstoy’la

1898’de yayınlanan ilk kitabı “Denemeler ve Öyküler” gerçek bir yazarın doğuşunu müjdeleyen bir başarı kazandı. Bir fırındaki ağır çalışma koşullarını anlattığı “Yirmialtı Erkek ve Bir Kız” onun Tolstoy ve Çehov ayarında tutulmasına yol açan öyküsüdür. Estetik pratiği fazla umursamadan “sanat toplum içindir” ilkesi ile toplumun marjindeki, en alt tabakasındaki insanların yaşamını, ezikliklerini, gördükleri zulûmleri, fakat buna karşı yüreklerinde çakan kıvılcımları yazdı. Becerikli, irade sahibi kapitalist mavna sahibi Ignat Gordeyevle ile zayıf karakterli aydın oğlu Foma’nın karşıt yapılarını anlatan ilk romanı “Foma Gordeyev”i yazdığı 1899’da Marksist toplumsal-demokratik harekete girmiş; açıkca Çar rejimne muhalefet eden, Rusyanın siyasal ve kültürel değişiminin tabandan savunusunu yapan tek edebî ses olmuştu. Defalarca tutuklandı. Vereme yakalandığı için hava değişimi için Kırım’a gitti; orada Çehov’la ve ve yol üzerinde Tula’da Tolstoyun malikânesi ‘Yasnaya Polyana’da onunla buluştu. 1919’da yazacağı “Tolstoyla Anılar”ında bir kır gezintisi yaparken bir kuş ötüşü duyunca ona bunun ne kuşu olduğunu sorduğunu, Tolstoy’un hemen “ispinoz” yanıtını verip bu kuşun hep aynı biçimde öttüdüğünü eklediğini; söyleşilerinin devamında Tolstoy’un eski fikirlerine aykırı şeyler söylediğine tanık olunca hayretini ifade ettiğini; buna karşı bilge ihtiyarın; “Ben ispinoz kuşu değilim ki her zaman aynı türküyü söyleyeyim; insan yüreğinin bin türlü nağmesi var ..” diyerek önyargıdan ve takıntıdan kutulmanın erdemini vurgladığını nakleder. Çehov ile anılarını 1905’deki “Çehov, Anılarından Yapraklar”da vermiştir.

1901’de ‘Jinz’ adındaki Marksist dergi onun “Fırtına Kuşunun Türküsü” şiirini yayınladığı için kapatıldı.

Gorky 1900’de kalem ustası Anton Çehov ile birlikde Yalta’da.
 

Gorky 1902’de Lenin’le karşılaştığından itibaren onun kişisel dostu oldu. İlerde üzerinde duracağımız “Matvei Golovinsky olayı” örneği basın üzerinde, yasa dışı yollardan hükûmet denetimi olduğunu ortaya çıkardı. Edebiyat Akademisi’ne onursal üye olarak seçildi. Çar II.Nikola’nın bu üğyeliği iptâl etmesi üzerine Çehov ve Korolenko Akademiden istifa ettiler. Fakat Gorky bu evrede yazılarında daha iyimserleşmiş; “Znaniye-Bilgi” adında bir yayınevi kurmuştu Bu yayınevi etrafında toplananlarla “Znaniye Ekôlü” oluştu. Yoksulluğu ve serseriliği işlediği, Türkçeye ilk kez Vâla Nurettin tarafından “Ayak Takımı Arasında” başlığı ile çevrilen “Na Dne-En Diptekiler” (1902) isimli tiyatro oyunu insanlık tarihinin en iyi oyunlarından kabûl edildiği için bunun özetini vereceğiz. Oyunlarını sahnelemede Moskova Sanat Tiyatrosunun kurucusu Dançenko ile anlaşmazlığı onu Nijni Novgorod’a dönüp, Stanislavsky ve iş adamı Savva Morozov’un finansal desteği ile kendisine ait bir tiyatro açmasına vesile oldu. Tiyatrosuna Ioasaf Tihomirov gibi üstün yetenekli aktör ve öğrencleri de yanına getirdiği bu çok başarılı girişim ona geniş bir ufuk açmış; en ünlüsü “Ayak Takımı Arasında” olan bir seri oyununun sahnelemeye koyulmasına; önemli kazancı sayesinde Rus Sosyal Demokratik İşçi Partisine (RSDİP)malî yardımda bulunmasına da imkân vermişti.

1905 Devrimindeki “Kanlı Pazar” olayı üzerine daha radikal çözüm arayışlarına girişti ve Lenin’in yanında Bolşeviklerle bütünleşti. Bu arada Petropavlovskaya zindanında hapsedildiği kısa süre içinde, 1862’deki kolera salgını günlerini nakleden fakat aslında hâli hazırdaki olayları anımsatmaya çalışan “Güneşin Çocukları” oyununu yazdı. Leninle bazı görüş ayrılıklarına düşmüş; bol malî destek verdiği Partiye üye olmamıştı. Sürgün hükmü alınca, Bolşevikler onu parasal destek arayışında 1906’da ABD’ye yönlendirdiler. Orada Adirondack Dağlarındaki ikamet ederken, eşinin zûlmüne de tahammül eden “Pelageya Nilovna Vlasova” adındaki ezik bir kadının devrimci oğlunun çektikleri karşısında sonunda isyankârlığı göze aldığını anlatan, çok ün yapan, fakat diğerlerine göre en başarısız sayılan romanı “Mat-Ana”yı yazdı. Buraya sevgilisi ile gitmesinin çevrede kınanması onun riyakâr burjuva ruhuna tepkisini daha da arttırmış; bu duygularını New York kenti hakkında yazdığı “Sarı Şeytanın Kenti” kitabında topladığı öykülerinde dile getirmiştir. Yedi yıllık sürgün döneminin çoğunu İtalyada, Devrimci Rus aydınlarının buluşma merkezi haline getirdiği Capri Adasındaki villasında geçirdi.

Gorky’nin yakın arkadaşı olup Devrim sırasında birlikde sanat eserlerinin korunmasına göz kulak olduklarına işaret ettiğimiz, Devrim sonrasında “Aydınlanma Komiseri” atanan Anatoly Lunaçarsky, Sovyetler Birliğine, Alman filozofu Ludwig Feuerbach’ın, Fransız Devrimindeki “mantık kültü” gibi bir ruhsal kaynağı da olan “insanlık dini” ideolojisinden esinlenerek “bogostroitel’stvo-Tanrı Yapısı” adı ile güçlü bir inaç ideolojisi endoktrine edilmesini önermiş; bunun geleneksel istismara açık bir din olmayıp moral ve kültürel bir tutarlık sağlayacağını ile sürmüştü. Lenin’in dikkate almadığı bu öneri Gorky tarafından “İpsoved-İtiraf” adlı romanında savunulunca Marksist öğreti’den sapma kabûl edilerek Leninle ilk anlaşmazlık konusu doğdu ve Bolşeviklerin gözünden düştü.

1913’de Romanov Hanedanının 300. Yıl dönümü münasebeti ile çıkarılan genel afdan yararlanan Gorky Rusyaya döndü. Etrafına bir çok izleyici topladı: “Kültür’ün Tanrı imajı veren tek değer ve kurtuluş yolu olduğunu telkine koyuldu. Bir tür ibret dolu özyaşam öyküsü olup başyapıtı sayılan üçlemesinden “Destvo-Çocukluğum”u 1913-14 yılları arasında kaleme aldı. Üçlemenin diğer kitapları Türkçeye “Ekmeğimi Kazanırken”, İngilizceye “My Apprenticeship-Çıraklığım” olarak geçen “V Iyudyah” ile “Benim Üniversitelerim”i uzun süre kalacağı İtalya’nın Sorrento kentinde tamamlamıştır. I. Dünya Savaşı sırasında Gorky’nin Petrograd’daki dairesi Bolşevik genel karargâhına dönüşmüştü. 1917 Devrimi süreci içinde siyasal görüşleri Bolşeviklere yakınken, 1918’de iç savaş sırasında, çıkardığı “Novaya Jin-Yeni Yaşam” gazetesinde “Zamansız Görüşler” başlığı altında Bolşevikler hakkındaki bazı eleştiri denemeleri dizisinin sansüre takılması bir kırılma noktası oldu. Bu deneme kolleksiyonu Sovyetler Birliğinin çöküşüne kadar Rusya’da hiç yayınlanmayacaktır. Bu denemelerinde Gorky Lenin’i, düşünce özgürlüğü tanımaması, anlamsız tutuklamaları ve anarşist suikastçı taktikleri ile hem Çar hem de 1860’ların devrimde her tür şiddeti mübah gören dar kafalı nihilist isyancı Sergey G. Neçayev ile kıyaslıyordu.

Moura Budberg, Gorky (ortada) ve diğer aşığı H.G. Wells ile bir arada

1921’de, sonradan Alman asıllı Baron Nikolay von Budberg-Bönningshausen ile kısas süren ikinci evliliğini yaptığı için ‘Moura Budberg’ olarak anılacak, İngiliz bilim kurgu yazarı H.G. Wells’e de metres olmuş, 1919’da Petrograd’da tanıştığı Britanya diplomatı Sir R.H. Bruce Lockhart’ın anılarına göre çifte casusluk yapacak kadar gözü kara ve Rusya’nın ‘Mata Hari’si unvanını almış, film senaryoları yazmış “Maria Ignatievna Zakrevskaya’yı sekreter olarak tuttu ve onunla gayrı resmî evlilik hayatı yaşadı. O yılın Ağustosunda, (hakkında ayrıca bilgi vereceğimiz) şair arkadaşı Nikolay Stepanoviç Gumilev’in, monarşist görüşleri olduğu suçlamasıyla Çeka tarafından Petrograd’da tutuklandığını öğrenince alelacele Moskova’ya giderek bizzat Lenin’den arkadaşının serbest bırakılması için direktif sağladı; fakat Petrograd’a döndüğünde Gumilev’in vurulmuş olduğu haberini aldı.

Ekim ayında tüberküloz illeti ona yeniden İtalya’ya yolunu gösterdi. Fakat yerleştiği Sorrento kentinde tanımadığı bir muhitte parasal sıkıntı içinde kaldı. Avrupa’nın diğer ülkelerine gezinti yapmışsa da düş kırıklığı yaşadığı Rusya’ya yapılan çağrılara karşın dönmeyi canı istemiyordu. Ancak, doğumunun 60. yıldönümüne isabet eden 1928’de ısrara dayanamayarak geldiği Solovki’de görkemli bir karşılama ve yıl dönümü töreni ile karşılandı.

Gorky 1931’de Stalinle birlikde

İtalya’da Faşizmin yükseldiği 1932 yılında Ioasip Stalin’in şahsî davetine de uyarak kesin olarak yurduna döndü. Lenin Nişanı ile ödüllendirilip, 1924 yılında Fransaya sığınan milyoner Ryabuşinsky’nin Moskovada kalan görkemli konağı ve banliyöde bir daça (dinlenme evi) kendisine tahsis edildi. Ryabuşinsky konağı şimdi “Gorky müzesidir). 1930’ların ortasında imâl edilen en büyük sabit kanatlı Tupolev uçağına “Maksim Gorky” adı verildi. Stalinle çok sıcak ilişkiler sürdüren Gorky Bolşeviklerin yeniden bir süre sadık dostu olmuş; Stalini ve diğer devlet erkânını konağında kabûl etmiş; yeni yazdığı öykülerini onlara okumuştur. Ancak Stalin baskısı artınca, özellikle Politbüro’da “ılımlı bloğu” oluşturup popülaritesini çok arttıran Sergey Kirov’un 1934 sonunda öldürülmesi üzerine, muhalefet etmesinin önlenmesi düşüncesi ile olacak, etrafa duyurulmadan daçasında ev hapsine alındı. Mayıs 1934’de oğlu Maksim Peşkov’un, 18.Haziran 1936’da kendisinin anî ölümü kuşkulu bulundu. Cenaze töreninde Stalin ve Molotov tabutunu taşıyanlar arasında idi. 1938’de, eski Bolşeviklerin “yozlaşmış faşist” iddası ilen yargılandıkları büyük tasfiye meyanında Buharin de Gorky’nin öldürülmesi ile suçlanmış, eski polis şefi Yagoda’dan infaz emrini bizzat verdiği itirafı alınmıştır.

Metinde anılanlar dışındaki eserlerinden: (Şemsa Yeğin’i n “Yararsız Bir Adam” çevirisi ile) “Jizn nenujnovo çelovka-Halk Düşmanı”, “Okurov Kenti” (1908), “Matvey Kojemyakin’in Yaşamı” (1910), “İtalya Hikâyeleri” (1911-13), “Yol Arkadaşım”, “Fırınanın Habercisi”, “Üçler”, “Kim Samgin’in Yaşamı”, “Soytarı”, “İki Kafadar ve Filler”, “Düşkünler”, “İnsanlarımız”, “Dankonun Yüreği” isimli romanları; “Goremyka Pavel” (1894), “Üç Ciltlik Öykü ve Eskizleri” (1898-99), “Malva” (1897), “Onlardan Üçü” (1900), “Bir Zamanmlar Erkek olan Yaratıklar” (1905), “Artamonovlar” (1927), “Bozkırda” isimli öyküleri; “Şahin’in Şarkısı” (1902), “Küçük Burjuvalar” (1902), “Sondan Gelenler” (1908), “Yazlıkçılar” (1904), “Vassa Jeloznova” (1910), “Güneşin Çocukları”, “Barbarlar” (1905), “Düşmanlar” (1906), “Kalp Para” (1913), “İhtiyar Adam/Yargıç/ Starik” (1915 ve sonra revize edilmiş baskıları”, “İşkolik Slovotekov”, (1920), “Jikovlar” (1913), “Kabûl Töreni” (1910), “Acayip İnsanlar” (1910), “Somov ve Diğerleri” (1930), “Yegov Buliçov ve Diğerleri” (1932), “Dostigayev ve Diğerleri” (1933) isimli oyunları; “Fırtına Petrel’in Şarkısı” (1901) isimli şiiri; “Dünya Yüzünde” isimli otobiografisi”, “Leninle anıları” (1924-31) ve pek çok makaleleri vardır.

Alman modernist oyun yazarı Bertolt Brecht 1932’de Gorky’nin “Ana” romanının aynı adda bir piyes versiyonunu yaptı. İtalyan bestecisi onun “Makar Çudra” eserine dayanarak roman kahramanı “Radda” adı ile bir opera besteledi.

Gorky’nin en güzel oyunu “Ayak takımı arasında”, başyapıtı roman trilojisi (üçlemesi) “Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken ve Üniversitelerim” özetleri ile Gorky’nin “toplumsal gerçekçilik” uslûbundaki edebiyatını örneklendirelim.

Sürecek
 

Yayın Tarihi : 24 Ekim 2012 Çarşamba 11:52:17
Güncelleme :24 Ekim 2012 Çarşamba 12:37:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?