16
Haziran
2024
Pazar
ANASAYFA

Rus ve Sovyet Edebiyatı (7)

Denis Fonvizin

Denis Fonvizin

Rus Aydınlanma çağına drama alanında katkıda bulunan ve Aleksandr Griboyedov’dan önce “Rus Molièr’i” unvanı alacak kadar bu dalda popülarite gösteren Denis Fonvizin Moskova’da, soylu bir aile içinde doğdu Doğum yılının 1744 mü yoksa 1745 mi olduğu kayıtlardan tam çıkarılamamaktadır. Doğum yıl dönümü 3.Nisan olarak bilinir. Ataları arasında, XVI. Asırda Korkunç Ivan’ın Lituanya seferi sırasında esir alınıp Rus uyrukluğu kabûl ettirilen Von Visin adında Alman ya da İsveç menşeli bir savaşçı aileye soyadını vermiş bulunmaktadır.

Fonvizin’in son derece disiplinli ve sağduyulu bir kişi olan babası, özel eğitmenler tutarak onun Rus dilini ve genel kültürünü sağlam biçimde geliştirmesini sağlamış; onu 1756 yılında kardeşi Pavel ile beraber kuruluşu bir yıl önceye rastlayan Moskova Üniversitesindeki jimnasyuma yerleştirmişti. Denis lisede öğrendikleri ile yetinmez, dış bilgi kaynaklarına açılırdı. 1760’da Üniversitenin felsefe bölümüne yazıldı; orada 1762’ye kadar öğrenim gördü. O yıl St. Petersbug’a giderek yeni Çariçe olan Yekaterina’nın Emperyal Muhafız Birliğine katıldı. Fakat entelektüel etkinlikle haşr neşr olduğu, yabancı diller öğrendiği, orada arkadaş olduğu ünlü aktör Ivan Dmitrievsky’nin etkisi ile bir çoğu tiyatro oyunları klasik eserleri okuduğu ve çeviriler yaptığı için salt bir askerî kariyer onu tatmin etmiyordu. Çok geçmeden Dışişleri Bakanlığında Almanca, Fransızca çevirmeni olarak sivil hizmet aldı; Sonra Devlet Bakanı ve Çariçenin, “Ayaklı Ansiklopedi” diye andığı en üst diplamatik danışmanı ve veliaht oğlu Pavel’in vasisi Kont Nikita Panin’in özel kalem müdürü oldu.

Yaptığı çeviriler arasında Danimarkalı oyun yazarı Barin Ludvig Holbert’in “Maneviyat Yükselten Masallar”ı, Voltaire’in “Alzira ya da Amerikalılar”ı (1762), adı bilinmeyen bir müellifin “Fransız Soyluluğu ve Tiers Etat’nın *(1) Yararları” (1764-66) vardı. 1764’de kendi özgün oyun eserlerini vermeye başladı ki “Rus Molièr’i” unvanı almasına karşın; oyun yazarlığında asıl modeli Ludvig Holbert olmuştur. Eserleri “Korin” St. Petersburg İmparatorluk Tiyatrosunda aynı yıl sahneye kondu. Gene aynı yıl “Hizmetkârlarım Şumilov Vanka ve Petruşka’ya Mesajımdır” şiirini yazdı.

Nikita Ivanoviç Panin

Patronu Panin seçkin sınıf anlayışından nefret eden, anayasal meşrutiyet yönetiminin savunucusu, Rusya için radikal yasalar çıkarılmasının kaçınılmaz bir koşul olduğuna inanmş bir liberaldi; Fonvizin, Rus tiyatrosunu ilk kuran Aleksandr Sumarakov (1717-1777) ve Ippolit Bogdanoviç gibi aynı fikirdeki entelektüelleri etrafına toplamıştı. Fonvizin, serfliğin ilgasında ve anayasal bir monarşinin kurulmasında tedricî bir geçişi savunması ile bu liberal grubun en sağduyulu bir sözcüsü idi. Ayrıca, o aralar yaşamının temel dayanağı edebiyat, özellikle oyun yazıları idi. Panin’in himayesi sayesinde tutuklanma endişesi olmaksızın eleştirel piyesler yazıyordu.

İki ünlü komedisinden, 1766’da yazdığı, yarım yamalak Fransızca öğrenmiş Batılılaşma zıpırlarını “gallomania-fransız manyaklığı diye gırgıra aldığı bir salon komedisi “Brigadir-Tuğgeneral” Çariçe’nin huzurunda sahnelendiğinde büyük bir sansasyon yaratmıştı. İçindeki karakterlerden biri “Fransız davranış kurallarını bilmeden bir odaya girmesini, kendimize bir parfüm seçmeyi, tutkularımızı nasıl ifade edeceğimizi bile beceremeyiz,” diyordu. Panin de bu eserin metnini okuduktan sonra Fonvizin’e bir takdir mektubu göndermiştir. Fakat metin 1786’ya kadar yayınlanmadı.

Hükûmete yaptığı hizmetler karşılığında Çariçe Fonvizin’e 1773’de Vitebsk vilâyetinde içinde 1180 kölenin olduğu bir malikâne armağan etmiştir. Yazar ertesi yıl, kızlık soyadı “Rogovikova” olan dul Bayan “Yekaterina Khlopova” ile evlendi. 1774’deki köylü Pugaçev isyanı sırasında Panin ondan Rusya’da anayasal bir yönetimin öngörüldüğü bir yasama planı yapmasını istemişti. Fakat üstün iktidarının sınırlandırılmasına hiç yanaşmayan Çariçe Fonvizin’in tasarılarını rafa kaldırdı.

Rusyada Klasik Tiyatroyu ilk kuran Aleksandr Sumarakov

1777’de ilk hedefi “Montpellier Tıp Fakültesini” ziyaret olmak üzere Fransaya giden yazar ilgi alanını genişletmiş, izlenimlerini anlattığı ancak sonraki yüzyılda yayınlanacak olan “Gezi (ya da Fransa) Mektupları”nda, Devrimin hemen öncesi Fransa’sının değerlendirmesini yapmış; Fransız tiyatrosu ve yurttaşlık aşkını övmekle birlikte Fransızları, yerine göre riyakârlık, askıntı olma, çoğu kez dayanılmaz kibir, seks düşkünlüğü gibi genel davranışları yüzünden gözü tutmamıştı. Kentleri gürültülü, pis kokulu, kir içinde, dilencilerle dolu idi. Ülkede baştanbaşa adaletsizlik hüküm sürüyordu. İnsanlar ya müstebit ya da kurban oluyorlardı. 1777-78 yılları boyunca süren gezisinde Fonvizin rastladığı Almanlar, Yahudiler, İtalyanlar ve Polonyalılar gibi başka milliyetten insanlar hakkında da gözlemlerini yansıtıyordu. Floransa’daki han zeminlerini taştan ve murdar; yatak çarşaflarını iğrenç; içme sularını kendi ülkesindeki çirkef suları olarak tarif ediyordu. Batılı gezginlerin barbar, geri kalmış diye beğenmedikleri Rusya onlara göre zemzemle yıkanmıştı; uygarlıkta da, ahlâkî yapıda da, kültür ve eğitimde de yozlaşmış Batıyı solluyordu.

1782’de yazar ikinci büyük komedisi, dramatik inşa bakımından biraz zayıf olmakla birlikte nefis bir gülmece olan “Nedorosl-Minnoş”u yazdı. Burada eğitimi ham kalmış kırsal orta sınıfın serflere karşı gösterdiği bencilce kabalığı ve şiddeti eleştiriyordu. Ana karakter “Mitrofanuşka”, anasına bile hayrı olmayan âdî ve acımasız bencilliğin simgesidir. Karakterler o kadar çarpıcı olmuştur ki; isimleri o tabiattaki kişileri niteleyen (bu bağlamda Puşkin’in bile kullandığı) deyimler hâline gelmiştir.

Profesör Marc Raeff

Fonvizin elde kalmış politik konulardaki eserleri pek azdır. Bunlardan Walter Gleason’ın “Siyaset ve hukuk üzerine Fonvizin’in çoğu çeviri olan yazıları kolleksiyonu” en geniş olanıdır. Burada, özellikle Çin bilgesi Konfüçyüs felsefesinin yeniden işlenmiş bir versiyonu ile ilgili “Ta Hsüeh- ve kendisinin yazdığı “Devlet’in Sürekli Yasaları üzerine Söylev” dikkat çekicidir. “Ta Hsüeh’in Fransızca metninden Ruscaya aktardığı bu metin, Rusya’dan ABD’ye 1941’de göçmüç, 2008’de vefat eden tarih bilgini Marc Raeff “Rusyanın Entellektüel Tarihi” antolojisinde yeniden yayınlamıştır. İ.Ö. 551-479 yılları arasında yaşamış Çin filozofu Konfüçyüs, bir topluluğun temel amacının toplumsal düzen olması, toplumsal ilişkilerde etiğin, ahlâkîliğin ve insaniyetin egemen olması gerektiğinin verilen en temel eğitimde yer alması yolundaki felsefesinin Çin İmparatorluklarının gücündeki büyük etkisi Budizmin çeşitli sektleri ve Taoizm gibi inanç sistemlerine de yeni içerik kazandırmış; biçimsel kurallar değil, liyakat öne çıkmıştı. Giderek Tang Hanedanı zamanında (618-907) Konfüçyen geleneğinin teslim edilmiş istikrarı karşısında Budizm “Yeni Konfüçyanizm” adı altında daha yaratıcı bir evreye ulaşmıştı.

ABD. Georgia Southern Üniversitesinin hocalarından jeffrey D. Burson’un “The Rise and Fall of Theological Enlightment-Tanrısal İnanç Aydınlanmasının Yükseliş ve Çöküşü” isimli çalışmasında bu evrimleşmeyi inceler: Fransız Aydınlanması ile Devrimi arasındaki ilişki ile kıyaslar. Büyük Yekaterina’nın Aydınlıkçı Mutlakiyet yönetimi altında Denis Fonvizin’in yapabileceğinin de, açık bir siyasal muhalefet yerine, ancak onun politikalarına “Yeni Konfüçyanizm”i ithal edebilmek olduğuna işaret eder ki onsekiz ve ondokuzuncu asırlarda değişik kültürleri incelemiş bir Rus düşünürünün görece geri kalmış ülkesinin kültürüne fikrî planda katkısı büyük olmuştur.

Polonyanın ilk bölünmesi müzakerelerini temsilî olarak gösteren bir gravür (Soldan sıra ile Yekaterina, Avusturya’nın Joseph II.si, Prusyalı Büyük Frederick)

Ancak, gerek Çu-Hsi çevirisi gerekse “Devletin Sürekli Yasaları üzerine Söylev”e dayanarak 1780’den itibaren reformlar talep etmesinden ürken, daha önce değindiğimiz üzere 1789 Fransız Devriminin yarattığı şok ve zaten biri 1772, ikincisi 1793 yıllarında iki kez bölünmeye uğramış Polonya yurttaşlarnın sürekli anayasal devlet kurulması girişimlerinden huzuru kaçan Yekaterina II. onun öğütlerine kulak asmadığı gibi resmî yetkilerini büyük ölçüde yeni gözdesi iktidara susamış Platon Zubov’a devretti.

Fonvizin 12.aralık.1792’de St. Petersburg’da vefat etti.

Vasily Trediakovsky

Vasily Kirilloviç Trediakovsky (Fyodor Rokotov’un tablosu)

Rus Edebiyatında, dilbilim, eleştiri, çeviri, şiir, deneme gibi çeşitli gelişmeleri gerçekleştirenlerden Vasily Kirilloviç Trediakovsky Lomonosov’un ve Aleksandr Sumarokov’un çağdaşlarından olup Rus şiirini Fransız ve Alman etkisinden kurtaran, ulusallaşmasını sağlayanlardan biridir. 22.Şubat (kimine göre 5.Mart) 1703’de Astrakhan’da doğdu. Onun da ruhban sınıfına katılmasını arzu eden Ortodoks papaz babası Kirilla Iakovleviç’in isteğinin tersine Vasily laik bir Batı eğitimi almak niyetinde idi. Önce, Kapuçin papazlarından Yunanca, Latinv-ce, İtalyanca dersler aldı. 1723’de Moskova’daki “Slavo-Yunan-Latin Akademisi”ne girdi. 1725’de Avrupa gezisine çıktı; La Haye, Paris, Hamburg gibi kentleri gezip Batı kültürünü daha yakından tanıdı. 1728’de Astrakhan’da çıkan bir veba salgınında eşini, annesini, babasını, erkek kardeşini kaybetmek gibi bir felâketle karşılaşmıştır.

Trediakovsky’nin Rus yazınına katkısı daha çok Batı edebiyat ve fikir ortamını ülkesine tanıtıp ulusal bir kültüre nasıl zenginlik ve özgünlük verilebileceğini öğretmek olmuştur. Şiir formu üzerinde ilk kuramsal eseri olup hece tonlaması sistemini öğütlediği “Novyi i kratkii sposob k slozheniiu rossiiskikh stikhov-Rus Şiri kompozisyonunda Yeni ve Kolay bir Yöntem”i 1735’de yazdı. Bu Rus şiirine önemli bir değişiklik getirdi ise de çağdaşları Miksailo Lomonosov ve Aleksandr Sumarokov’un tarzları onun ününü gölgelemiş; ancak aralarında 1740’larda cereyan eden polemik Rus halkının estetiğini Batı Avrupadan vazgeçirip kendi dillerine daha uygun biçimleri olan mısralara döndürmeye vesile olmuştur.

Trediovsky’nin Rus laik roman anlayışına bir hizmeti de XVII. Yüzyılın Fransız ilâhiyatçı aydını Paul Tallemant’ın “Voyage de L’isle d’amour-Aşk Adasına Gezi” adındaki allegorik bir romanını (Ezda v ostrov liubvi) Ruscaya kazandırmasıdır (1730). Çok ünlü başka bir Fransız ilahiyatçısı François Fénelon’un 1966’da yazdığı “Les Aventures de Télémaque-Telemakhos’un Maceraları” adındaki manzum eserini “Tilemakhida” adı ve “hexametre-altı hece” vezni ile Rusca’ya çevirerek, aslından uzaklaştığı eleştirileri pahasına, sosyoloji, özellikle kızların eğitimi üzerinde araştırmaları olan bu değerli düşün adamını ve Avrupadaki fikir akımlarını ülkesine tanıttı. Başka tür edebî etkinlikleri de deneyen yazarın “Razgovor mezhdu çuzsestrannym çelovekom i rossiiskiin ob ortografi strannoi i novii i o vsem çto prinadlezhit i sei materii-Bir Yabancı ile bir Rus Arasında Eski ve Yeni Ortografi (yazıbilim) üzerine bir Söyleşi” (1748) adı kitabı Kilise Slavonik imlânın reformu için tartışmalar başlatan önemli bir lengüstik eserdir. Bu eserindeki ortografi kuramlarını kullanarak 1753’de Kutsal Kitapdaki “Mezmurlar-İlahî Şiirler” cüz’ünü tercüme etti. 1755’de yazdığı ve Rus edebî gelişmesini üç evrede açıkladığı “O drevnem, srednem i novom stikhotvorenii rossiykom-Antik, Orta Zamanlar ve Yeni Rus Nazmı hakkında” eseri ile Rus şiir tarihinin en parlak kuramcısı unvanını kazanmıştır. Puşkin de: “Rus edebiyat tarihi hakkında fikir almak için tüm diğer eski yazarları incelemektense salt Trediakovsky’nin eserlerini okumak daha yararlı olur,” diyerek onun bu alandaki değerini belirtmiştir.

Trediakovsky 6.Ağustos.1768’de St. Petersburgda vefat etti

Vasily Vasilieviç Kapnist

Vasily Vasilyeviç Kapnist (Aleksey Agapoviç Osipov’un eseri)

Kaba Rusca’ya bağlı kalmakla birlikte Klasik Dönemin temelde santimentalizm’i duyuran nadir ozan ve oyun yazanlarından biri Vasily Vasilieviç Kapnist’tir. 23.Şubat.1758’de doğan Kapnist’in, Venedikli Kont Kapnist’in torunlarından olan büyük babası Büyük Pedro’nun ordusuna katılmak üzere Yunanistan’daki Zante’den gelme Yunanca konuşan bir savaşçı idi. Vasily’nin Yaşamının büyük bölümü Poltova yakınlarındaki “Obukhova” malikânesinde geçmiştir. Çarlığın Muhafız Birliği “Lyeb Gvardiya’da *(2) birlikde hizmet ettikleri Prens Nikolay Lvov ve ünlü yazar sonradan bacanak olacakları Derjavinle yaşam boyu arkadaşlık etmiştir.

Rusyadaki kölelik sisteminin, Osmanlının elinden alınan Ukrayna’ya da sirayet etmesi Kapnist’i çok üzmüştür. Bunu “Kölelik Üzeine Ağıt” (1786) ve ironik bir isim verdiği “Rusy’da Köleliğin İlgasına Ağıt” (1786) adlı şiirlerinde dile getirmiştir. Daha sonraki şiirlerinde Latin ozanı Horatius tarzı toplumsal kötümserlik ve sade aile eğlenceleri terennüm ederek romantizm döneminin habercilerinden olmuştur.

En ünlü komedi oyunu “Kleria-Dönemeçler”de (1793-98) görüleceği üzere, özellikle, şerlerinden kimsenin yakasını kurtaramadığı yargıçlar ve yasa görevlileri üzerinde acı bir mizahı vardır. Bu oyunu Çar Pavel’e ithaf etti ise de, ağzı bozuk, yakası açık gerekçesi ile dördüncü kez sahneye konulmasından sonra 1805’e kadar sansürlenmesini önleyemedi. Rus siyaset ve edebiyat tarihçisi Dmitru Svyatopolk Mirsky de: “gerçekden Kapnist’in kaba ve ilkel komedisi XVIII. Yüzyılın Griboyedov’u ve Gogol’unun çok uzağındadır,” değerlendirmeisini yapmıştır.

Ukraynalı yazar 9.Kasım.1823’de malikânesinde vefat etti.


*(1) Tiers Etat: 1789 Fransız Büyük devrimi öncesinde soylular ve ruhban sınıfı dışında kalan halk’a “üçüncü tabaka, üçünücü mevkidekiler” anlamında verilen ad’dır. Devrimden sonra bu sözcük soylular ve kiliseye karşı dayanışmasına gereksinim diğer tüm sınıfları ifade eder olmuştur. Bu üçüncü grubu siyasal alanda temsil eden “burjua-kentli sınıfı” ilerde ayrı bir güç kazanacaktır.

*(2) Lyeb Gvardiya : “Leib” Almanca “beden” demektir. Şimdi İngiliceden alınan “body guard” anlamına geliyor.
 

Yayın Tarihi : 14 Kasım 2011 Pazartesi 17:24:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?