19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Rus ve Sovyet Edebiyatı (8)

Romantik Dönem “Altın Dönem”

St. Petersburg, Vasilievsky Adasında Rus Edebiyat Enstitüsü

Edebî akım olarak romantizmin başat olduğu XIX. Yüzyıl Rus yazını, birden zenginleşmesi açısından da ‘Altın Dönem’ ismini alır. Tüm Batıda hüküm süren ve Rusya’ya Vasily Jukovsky gibi bir şiir yeteneğinin getirdiği romantizm ve Ancak, soylu sınıfın formel ahlak ve geleneğinin idealize edildiği portrelerinin zarif dille çizildiği Klasik dönem arasında geçiş elbette bir anda olmadığı gibi romantizmi izleyen “realizm” akımı ile de iç içelik yaşanmıştır. Hâlâ Pugaçev İsyanı, Fransız Devrimi ve Napolyon’un Rusyayı işgâl girişimi gibi siyasal olayların, 1860 yılına kadar meşruiyeti sürecek “kölelik” gibi sosyal yaraların etkisinin klasik dönemden taşındığı Romantik Döneme, tarz bakımından da, zaman bakımından da tam geçiş kapısını Karamzin’in en seçkin izleyicilerinden ve Rus edebiyatının reforme edilmesinde kompozit duruşu ile büyük katkısı bulananlardan Ivan Ivanoviç Dmitriyev temsil etmektedir. Bu bakımdan tam olgun anlamda Romantik Dönem yazarlarına geçmeden önce hem edebî hem siyasî bir figür olan Dmitriev’i tanıtmamızda yarar olacaktır. Romantizmi tüm anlamı ile tattıran Jukovsky’nin eğitmenliğinde yetişen Aleksandr Puşkin ise Rus dilini daha bir özenle işleyip billurlaştırarak Rus Edebiyatını yeni bir artistik seviyeye getirmiştir. Onun en güzel romanı “Yevgeni Onegin” manzum bir eserdir. O kuşak ozanları Mikhail Lermentov, Yevgeni Barantsky, Konstantin Batyuşkov, Nikolay Nekrasov, Aleksey Konstantinoviç Tolstoy, Fyodor Tyuçev, Afanasy Fet de onun peşinden gitmişlerdir.

Aynı şekilde düz yazıda da gelişime olmuş: Nikolay Gogol, Ivan Turganyev, Mikhail Saltikov Şçedrin tam olgunluk ve ustalıkla yazan ilk Rus romancıları olarak tanınmışlardır. Fyodor Dostovyesky ile Leo Tolstoy ise Dünya çapında şöhret olmuşlar; İngiliz sanat kritiği F.R. Leavis’in isabetle değerlendirdiği gibi, gelmiş geçmiş en büyük romancı olmada aralarında yarışmışlardır. Anton Çehov ise küçük öyküleri ve tiyatro oyunları ile XIX. Yüzyılın ikinci yarısının en önde gelen yazarı kabûl edilmiştir.

XIX. asır Rus yazınının diğer önemli simaları “fabl-hayvan masalları” alanında Ivan Krilov, roman dışı müteferrik yazılarda Vissarion Belinsky ve Aleksandr Herzen; tiyaro alanında Aleksandr Griboyedov, Aleksandr Ostrovsky ve birlikde çıkardıkları bir mizah dizisinde “Kozma Prutkov” namında bir bürokrat karakteri canlandıran ve bu ismi yazılarının ortak müstear adı olarak kullanan Aleksey Konstantinoviç Tolstoy ile onun kuzenleri Aleksey, Vladimir ve Aleksandr Zhemçusnikov kardeşler ve Aleksey Jemçusnikov’un yakın arkadaşı Prens Vladimir Odoyevsky; siyasal, düşünsel ve eleştirmen yanları ile de dikkat çeken Nikolay Çernişevsky, Nikolay Dobrolyubov, nihilist eleştirmen Dmitri Pisarev, Rusyanın Osmanlı elindeki Slav unsurların bağımsızlığını kurtarma savaşlarına katılan Vsevolod Garşin de bu dönemi temsil eden kayda değer yazarlardandır.

Bu girişi kapamadan önce bu dönemin edebî akımlar açısından (doğallıkla) tam homojen yapıda olmadığını, yazarların meşrebi gibi, belirli bir yazarın yerine göre farklı akımların etkisinde kaldığını, özellikle, yukarda da değindiğimiz üzere, romantizm ve realizmin (gerçekçiliğin) içiçelik gösterdiğini belirtmeliyiz.

Avrupa felsefesine ilk Jean Jacques Rousseau, edebiyatına İngiliz ozanları William Wordworth ve Samuel Tatlor Coleridge ile giren romantizm Rusyada Puşkin ve Lermontov ile en yetkin biçimde temsil edildi. Chaucer ve Shakespear gibi ingiliz ustaların eserlerinde realist kabûl edilecek ayrıntılara rastlanırsa da gerçekçiliği bir estetik kavram olarak, ilk kez Balzac, Flaubert, Zola gibi günlü yaşamın objektif, riyasız, önyargısız bir yaklaşımla yansıtılması hedefini güden Fransız yazarları benimsemişler; hattâ bunların bir kısmı yerleşik ahlâk ölçülerinin sınırlarını zorlayacak kadar ileri gidip “natüralizm-doğalcılık” akımına geçeceklerdir. Realizm, objektif olmayı gerekli gören Puşkin, Gogol, Turganyev gibi güçlü Rus sanatçıların da müracaat ettikleri bir akım olmuştur. Tolstoy “Anna Karenina” romanı ile gerçekçiliği doğalcılığa vardırmıştır ama Rus toplumunun genel muhafazkâr yapısı onları da mütereddit ve gidişli dönüşlü bir davranışa itmiştir. Örneğin, Turganyev’in realist roman denemelerinden sonra estetik kaygılarla romantizme dönmesinin okuyucunun ondan ilgiyi kopartmasına sebebiyet verdiği söylenir. İçten bir ahlâkiyatçı olan Tolstoy yaradılışta saf olan insan ruhunun riyakar toplum tarafından bozulduğunu ileri sürer, Aforoz edilme pahasına Kilise otoritesini reddederdi; fakat moraliteye ve toplum düzenine sımsıkı bağlı idi. Dostoyevsky’deki, insanın iç dünyasında gizlenmiş duyguları açığa çıkarma, toplumdaki yerleşmiş, kökleşmiş çarpık anlayışları sorgulama ise uç noktasındadır.

Çar II. Aleksandr Muhafız Birliği subayı giysisi ile

Rusya’nın iklim koşularının yarattığı zorluklar, (Latin Amerika ülkelerinde 1830 civarında kağıt üzerinde ilga edilen, ABD.’de 1861-65 arası iç savaşa neden olan) kölelik sistemi ve Çar despotluğunun ve soylu sınıfın ağır baskısının Rus sanatçıları üzerinde yarattığı derin etkiler yerli bir sanat akımına “nihilizm”e yol açmıştı. Orta Çağda kâfirler için kullanılan “Nihilizm” nitelemesi, önce Nadejdin adındaki yazar tarafından, toplumun yerleşmiş kurallarına şüpheli yaklaşıp, bunları sorgulayan Puşkin için kullanılmıştı. Başka bir yazar V. Bervi de Çarın hükmettiği bir toplumun bağlı olduğu kurallardan kuşku duymanın “nihilizm-hiçlik” olacağını doğrulamış; muhafazakâr gazeteci Mikhail Nikiforoviç Katkov da nihilizm’i ahlâki ilkelerin tümünü yadsıyan bir anlayış olmakla suçlamıştı. Turganyev’in 1862’de yazdığı ve kaba hatları ile eski kuşak ile yeni kuşak arasındaki kültür anlayışı farkını, geleneksel normlara, dine, ahlâkiyata uyup uymama; babaların sadık kaldığı, fakat oğulların uymayı riyakârlık addettikleri idealleri reddetme, otoriteye karşı gelme kavgasını anlatan “Babalar ve Oğullar” romanının “nihilist” olarak tanımlanan ve liberal Turganyev’in kapalı olarak övdüğü iddia edilen baş kişisi Bazarov aracılığı ile bu kavram yaygınlaştırıldı. Bir estetik tarz olmaktan çok, toplumsal protesto akımının sanat eseri konusuna girmesini ifade eden ve Çernişevsky tarafından da fikir özgürlüğü savaşımında bir evreyi teşkil edeceği için desteklenen nihilist akımın Çar II. Aleksandr’a 1881’de yapılan suikastı provoke ettiği iddia olunmuştur.

Ivan Ivanoviç Dmitriyev

Ivan. I. Dmitriyev’in Vasily Troponin tarafından yapılmş bir portresi 1835

Devlet adamlığı da yapmış bu ozan şarkı sözleri, od’ları (övgü kasideleri), ağıtları, fablleri ve mizahî konulu şiirleri yolundan santimentalist akımı Rusya’ya tanıtanlardandır. Şimdi Simbirsk İli olarak bilinen Kazan İlinde, 10.Eylül.1760’da Godorodskoe köyünde bir toprak ağası olan babasının malikânesinde doğdu. Emelyan Pugaçev isyanı üzerine aile St. Petersburg’a kaçtı; Ivan Semyenov Muhafızları okuluna girdi; 1775’de Rus soylularında gelenek olduğu üzere askerî görev aldı. Pavel’in İmparatorluk tahtına geçmesi üzerine albay rütbesi ile ordudan ayrılıp senatör; daha sonra Danıştay üyesi oldu.

İlk edebî zevki Fransız, Yunan ve Latin klasiklerini okuyarak kazanmıştı. Nikolay Karamzin’in çok yakın dostu idi; sanat konusunda tamamen anlaşıyorlardı. Onun evinde Rus edebiyat dünyasının en önemli simaları ile karşılaşması kendini edebiyata vermesinde en belirleyici etken olmuştu.

İlk şiir kitabını 1777’de yayınladı. Çağdaş kritiklerin naklettiklerine göre Karamzin’in düz yazı ile verdiği duyguları Dmitriev şiirleri ile paylaşıyordu; ikisi de santimental meşrepte idi. Dilde eski Slav kültürüne karşı gene ulusalcılık yolundan yenilenme savaşımı veriyorlardı. 1791’de Dmitriev’in eserlerinden bir demet Moskova Günlüğünde Karamzin tarafından yayınlanmıştır.

Bir bölüm yazıları da Aglaia ve Aonid edebî dergilerinde yayınlanan Dmitriev bir mizahçı olarak, “Monden Zevce”, “Kaprisli Zevce” (1792-1794) gibi hafif hicviyelerini ahlâkî ve halk beğenisine uygun biçimde işlemiştir. “Başkasının Görüşü” isimli hicviyesinde eski tumturaklı dille alay etmiştir. 1795’de “Ve Benim küçük Şeylerim” adı altında yayınlanan ilk şiirler demetini “Şarkı Cep kitabı” ya da “En İyi Halk Şarkıları Antolojisi” ismi ile popüler olan bir şarkı kitabı izledi. İzlediği tarz bakımından bazı çelişki gibi görünen tavırlar almış; Klasisizmin bazı değerlerine sadık kalmakla birlikte bu akımın düzeyi düşük taklitçileri ile alay etmiştir. Genellikle, mevcut şiir türlerinin ıslahına gitme gibi bir eğilim tutturmuştur. Derjavin gibi Rus ilahîlerine yeni bir çehre getirmiştir. Keza, kısa pastoral ve nükteli şiir kalıplarına ufak tefek değişikliklerle yeni görüntüler getirmiş; yazdığı mısralar döneminde büyük popülarite kazanmış; ezberlenmiş; salonlarda inşad edilmiş; çeşitli albümlerde tekraren neşredilmiştir.

Çar I. Aleksandr döneminde 1810-14 yılları arasında Adalet Bakanı olarak hizmet ettikten sonra bu görevden istifa ederek kendini, 15.Ekim.1837 tarihindeki vefatına kadar tümüyle kitapları ve edebî uğraşlarına verecektir. Dmitriev’in ünü en çok şarkı sözleri, ilahîler, hicivler, edebî mektuplar ve kısmen özgün kısmen La Fontaine, Florian ve Arnault’dan uyarlanmış fabllara dayanır. Yazıları önce üç ciltte, sonra iki ciltte toplanarak iki kez yayınlandı.

Çoğu fablleri şiirsel ve zarifdir. “Bir Küçük Kumru Figan Ediyor” gibi şarkıları müziğe uyarlanmıştır. 1794’de yazdığı “Yermak” adlı, Sibiryanın Yermak *(1) komutasındaki Kozaklarca fethi üzerine yazdığı kısa epik şiir de bestelenmeye uygun olup, Rus şiirinde ulusal ya da tarihî bir konunun romantik yorumla ele alınışında ilk girişimdir.  “Yaşamıma Bir Bakış” başlığı ile son yıllarında kaleme aldığı yazdığı anıları ölümünden sonra 1866’da yayınlanacaaktır.


 

Yermak’ın, ressamı bilinmeyen, bir tablosu

*(1) Yermak (ya da “Ermak” Timofeyeviç-Timofey oğlu) : (Doğumu 1532-1542 arasında bir tarih-ölümü 5-6.Ağustos.1585) Korkunç Ivan (Ivan Grozni) zamanında Rusyanın, Kazan ve Astrakhan Tatar Hanlıklarını mağlup ederek tüm Volga havzasını ele geçirip Ural Dağları yolunu açtığı ve kolonizasyon alanını genişletmeye giriştikden sonra Sibiryayı keşfedip Rus folk figürü olmuş bir Kozak önderidir (Batıda “Cossack” denilen Slav aşiretini Müslüman Kazaklarla karıştırmamalıyız). Çok uluslu bir devlet kuran Korkunç Ivan’ın Stroganov ailesine bölgede ticareti düzenleme imtiyazı verdikden sonraki rahatlıkdan yararlanarak yapılan keşifler meyanında Yermak da 1881’de Sibiryanın derinlerine kadar girmiş Sibir Hanlığını dize getirmiş; İrtiş Irmağı boyunca ilerleyerek Sibirya’nın başkent’i (şimdiki Tobolsk’un 17 km. açığındaki) Kaşlık’ı zaptetmişti. Ancak, yeterli güç toplayan Sibiryanın son Han’ı Küçüm, Kozaklara aniden saldırarak onları hezimete uğratacak, kaçmakda olan Yermak da ırmakda boğulacaktır. Geride kalan Kozak kuvvetleri Mesçeryak komutasında Kaşlıkdan çekilecektir

“Sibir” adı Büyük Mogol Hanı Cengiz’in oğlu Cuci’nin beşinci oğlu Şiban ya da Şeyban’dan gelir. 1282’de İslamı seçen Şeybanîlerden Abdül Hayr Han, gene Cengiz soyundan gelme Timur’un kurduğu Maverün nehr Büyük Emirliğini, bugünün Özbekistanını ele geçirecek, 1500 yılında da Muhammed Şeybanî Han “Şeybanîlar Hanedanı’nı kuracaktır. Şeybanîlerin bir bölümü de Kuzey Asyada Sibir Hanedanını kurmuştur.

Sibiryayı fethe çıkmış Kozak Savaşçıları

Yermak’ın öldürülüp Rus birilikleri geri püskürtülse de, Sibirya artık Ruslarla Sibirler arasında taksim edilmiş bulunuyordu. 1590’da Küçüm Tobolsk civarında Ruslara vergi veren Tatarlara saldırdı. Sonraki çekişmeler 1598’de Rus Komutan Andre Voyeykov’un Küçüm’ü kıstırması, kaçan Küçüm iki oğlunu öldürtmesi, diğer beş oğlu ile sekiz kızını ve oğulların eşlerini esir alması ile sona erer. Esir alınan prens ve prensesler itibar görür; Rus uyrukluğuna geçer; Sibirsky soyadını alırlar; fakat “Şeybanî” asıllı olduklarının kabûlü önerileri reddedilir. Küçüm’ün kaçtığı Buhara’da 1605’de öldüğü sanılıyor.

Romanov Hanedanının ikinci Çar’ı Aleksis I. zamanında Rusların, 1639 yılında Pasifik Okyanusuna ulaşmaları ile Sibirya Hanlığı topraklarının fethi tamamlanmış; artık Sibirya, Hanlık olarak değil, coğrafî bir terim olarak anılmaya başlamıştır.

Yayın Tarihi : 19 Kasım 2011 Cumartesi 15:02:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?