18
Haziran
2024
Salı
ANASAYFA

Rus ve Sovyet Edebiyatı (94)

Izabella Ahatovna “Bella” Ahmadulina

Bella Akhmadulina 2005’de Kremlin’de Rus Devlet Ödülü töreninde

“Bella Ahat kızı Ahmadulina” XX. Yüzyıl Rus dilinin, Ahmatova, Çvetaeva, Mandelstam ve Pasternak’dan sonra beşinci önemli ozanı, çevirmen ve denemecilerinden biridir. Annesi İtalyan, babası Tatar olup 10.Nisan,1937’de Moskova’da doğdu. Dört evlilik yapmış olup ilk eşi ünlü ozan Yevgeni Yevtuşenko ile 1954’de evlendi. 1960 yılında ikinci eşi senarist ve sıradan bir romancı olan Yuri Nagibin ile yaşamını birleştirdi. 1971’de kendisinden 14 yaş küçük Balkar Türkü film rejisörü ve senarist Eldar Kuliev ile evlendi. Kuliev’den olan kızı Ezizaveta Kulievna da annesi gibi bir şair olmuştur. 1974’de evlendiği son eşi Boris Messerer ünlü bir ressam ve sahne düzenleyicisidir. Eşlerinden edebiyat kariyeri olan Nagibin ve Yevtuşenko’yu ard arda tanıtacağız.

II. Dünya Savaşının çıkmasının ardından tahliye edilen Moskova’dan Kazan’a taşınan ailesi Moskova’ya döndüğünde henüz lise çağında olan Ahmadulina “Metrostroevets” gazetesinde çalışmaya başlamış, “Ekim” dergisinde çıkan şiirleri ile yeteneğini göstermişti. Tonlamasındaki yalınlığı, müzikalitesi ve rengi ile ülke dışına sığınmış eleştirmen Mark Slonim’i hayran bırakan bu şiirler toplu hâlde 1955’de yayınlandı. Okulu bitirdikten sonra, 1960’da mezun olacağı Maksim Gorky Edebiyat Enstitüsüne girdi. Okulda iken çeşitli gazetelere şiirlerini veriyordu. Boris Pasternak’ın takibata uğramasına gösterdiği muhalefete karşı “Komsmolskaya Pravda”nın eleştirisine maruz kaldı ve basın âleminden dışlandı. Fakat zamanla sıcak ilgi görmeye başladı. 1962’de “Tel”, 1970’de “Müzik Dersleri”, 1975’de “Şiirler”, 1977’de “Şamdan” ve “Gürcistan Rüyaları”, 1983’de “Gizem”, 1991’de “Sahil boyu” ve “Bahçe” başlıkları ile kitaplaştırdığı şiir koleksiyonları yayınlandı. 1977’de Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi (AAAL) onursal üyesi oldu. 1984’de Halkların Dostluğu,1989’da SSCB Devlet Ödüllerine lâyık görüldü. Sürrealist türde “Pek çok Köpek ve Bir Köpek” adlı küçük öyküsü 1979’da kaçak yayınlar (samizdat) meyanında “Metropol Almanak”da neşredildi. Puşkin ve Lermontov hakkında denemeler yazdı. Fransız, İtalyan, Çeçen, Polonez Yugoslav, Macar, Bulgaris, Gürcü, Ermeni şairlerinden birçok şiiri Rusçaya çevirdi.

Politikaya bulaşmayıp, dostluk, aşk, insanî ilişkiler, felsefe ve din gibi bireysel konularda sanat yapmaya özen göstermesi dahi sanatçılardan rejimi övücü sosyalist realizm bekleyen yöneticileri keyfini kaçırırken o sürgüne gönderilen Saharov’u destekleyen açık mektup yazmakdan, Başkan Boris Yeltsin’in 1993 Ekiminde, Moskovada kargaşaya sebep olup yüzlerce kişinin ölüp yaralanmasına yol açan Anayasa krizi yaratmasına karşı “kırkiki” edebiyatçının hazırladığı açık mektubu imzalamakdan çekinmemişti. 1988’deki Kuala Lumpur düzenlemesi dahil bir çok uluslararası şiir okuma partilerine katıldı. Sovyetler Birliğini dağılmasından sonra “Kutu ve Anahtarı” (1994), “Yol Gösteren Ses” (1995), “Aralık Ayında bir Gün” (1996) kitapları neşredildi.

Kararlı bir biçimde politik konulardan uzak kalan şiirlerinde imgelemini çalıştırarak ironik ve mizahî bir uslûp kullanmış; dilinde yerine göre eski tarza, bazen yeni sözcükler türetmeye gitmiştir.

SSCB sonrası dönemde Rus Sanat Akademisi Üyesi olan ozan 1993’de “Sancak” Vakfı, 1994’de İtalyan ‘Nosside’, “Utku” imtiyaz ödüllerini, 1994’de “Puşkin”Ödülü, 1998’de Rus Federasyonu Edebiyat ve Sanat imtiyaz Ödülü, 2000’de”Halkların Dostluğu” gazetesi ödülü, 2003’de Gürcistan “Bukat Okucava” ödülü, 2004 Rus Federasyonu Devlet Ödülü ve İtalya “Brianza” Ödülü, 2007’de “Anavatan Liyâkat Nişanı kazandı.

Ahmadulina’nın dördüncü eşi Boris Messerer

Bir zamanlar ozanımız Nazım Hikmet’in kaldığı Moskova yakınlarındaki Yazarlar Sitesi Peredelkino’ki, 1974’de evlendiği son eşi ressam ve sahne düzenleyisi Boris Messerer’le paylaştığı evinde, 29.Kasım. 2010’da kâlp krizinden vefat etti. Lâyık olduğu onurlandırmayı Cumhur Başkanı Dmitry Medevev ve Başbakan Vladimi Putin esirgemediler. Medvedev, şiirleri için: “Rus Edebiyatının bir klasik demetidir” değerlendirmesini yaptı. Hayranının çok olduğu ABD’de çıkan “The New York Times”: Puşkin ve Lermontov’dan beri gelen şiir sanatı çizgisi içinde Ahmadulina Rus dili edebî hazinesine mâl olmuş büyük ozanlardan biridir” diye yazarak onu yüceltmiştir.

Bir şiir örneği: IŞIK

Aydınlanmak için sana küçük bir ışık kaynağı gerekir. / basit, bir silindir mumdan ibaret, / Belleğinde taze kalmış / Kadîm tip, mütevazı bir mum./

Ve bu mumu yakınca kalemine sarıl, / yazılarının, retoriklerinin içine düş, / Şu karmaşık ama mantıklı, ses getiren... / Ve yüreğinde kendini huzura kavuşturacak iyi niyetli sesleri...

Ve şimdi sen dostunun yüzüne bakıyorsun / Çok olagan eski tarzın / bir cıvık sarkıtı perdahlayacak /zerafet ve sabırla.

Ve Puşkin de senin yüzüne bakıyor, / Gecenin olmadığı, mumların göz kırpıştırdığı / Rusların verdiği sözlerin test edildiği, / sadece semanın mavi ve dingin olduğunun belirgin olduğu bir âlemde.

Yuri Nagibin

1960’da roman ve senaryo yazarı Yuri Markoviç Nagibin’le evlendi. Kısaca bu yazarı da tanıtalım. Moskova’da 3.Nisan.1920-17.Haziran.1994 tarihleri arasında yaşamış olan Nagibin genellikle senaryoları ile tanınmışsa da birçok roman, povest ve küçük öyküleri de vardır. En tanınmış romanı “Kırmızı Çadır” İtalyan uçak mühendisi ve kâşif Umberto Nobile’nin Kuzey Kutbuna yaptığı araştırma seferi ile ilgilidir. Yazılarını savaş, din, tarih gibi merak ve heyecan uyandıran dallardan müzik sanatına varıncaya kadar çeşitli konularda seçmiştir. Babası devrim karşıtlığından idam edildiğinde annesi henüz ona hamile idi. Bebekliğinden itibaren Yahudi üvey babası tarafından yetiştirildi. Üvey babası Mark Leventhal de 1027’de tutuklanıp Kuzey Rusya’ya sürgün edildi. Çok uzun müddet biyolojik babasından haberi olmadığı için kendisini Yahudi zannediyordu. Bu yüzden pek çok anti-Semitik olayların zararını gördü. Yaşamının sonuna doğru gerçek kimliğini öğrendiğinde de Yahudi inancını terk etmedi. Ekim 1993’de “Kırkiki’ler mektubu”nu o da imzaladı. Senaryoları arasında “Yirmi Yaşındayım” (1961), “Orada Öylesine bir Adam Yaşar” (1964) kayda değer.

Yevgeny Aleksandroviç Yevtuşenko (Gangnus)

Bu dizimizin giriş bölümünde ideoloji karşıtı tepkici olarak adına gönderme yaptığımız büyük ozan, romancı, denemeci, oyun yazarı, senarist, aktör ve çeşitli filmlerin yönetmeni ve Stalin sonrası genç Rus ozanların gerek politik gerek estetik alanlarda sözcülüğünü yapmış Yevtuşenko 18.Temmuz. 1933’de, Irkutsk Oblastı, Zima adındaki küçük kasabada, Ukraynalı, Rus, Tatar karışığı bir köylü aile içinde doğdu. Çar II. Aleksandr’ın ölümü üzerine1881’de Sibirya’ya sürülürken yolda vefat etmiş Ukraynalı Yosip Yevtuşenko’nun dördüncü kuşağından olan Yevtuşenko ilerde “Gangnus” baba adını “Yevtuşenko olarak değiştirecektir. Her iki büyük babası da Stalin’in tasfiyeleri çerçevesinde “halk düşmanı” oldukları gerekçesi ile 1937’de tutuklanmışlardır. Oysa anne tarafından dedesi Ermolay Navmoviç Yevtuşenko Rus Devrimi ve İç Savaş sırasında Kızıl Orduda subaylık yapmıştı. ilk ününü çarpıcı bir biçimde, daha önce çeşitli ozanların işledikleri Nazilerin“Babi Yar”daki Yahudi katliamı üzerine 1961’de yazdığı uzun epik şiiri ile yapan ozanın bu şiirinin değerlendirilmesini bahis sonunda yapacağız.

Yevgeni Yevtuşenko

Yevtuşenko’nun babası Alkesandr Rudolfoviç Gangnus bir jeolog, annesi Zinaida Ermolaevna Yevtuşenko şantözdü. Yevgeni 7 yaşında iken boşandılar. Bakımı annesinin eline kaldı. II. Büyük Savaşın bitiminde Moskova’ya taşındılar. Babasının 1948 yılındaki Kazakistan, 1950’deki Sibirya, Altay jeolojik seferlerine katılmıştır. Gençliği Moskova ile Trans-Sibirya Tren hattı üzerindeki küçük kasaba arasında geçti. 1949’da yayınlanan ilk şiiri “Bana bir şeyler oluyor” aktör ve şarkı yazarı Aleksandr Dolsky tarafından popüler bir şarkı hâline getirildi. İlk şiir kitabı “Gelecekten Beklentiler”i 19 yaşında yayınlanınca Sovyet Yazarları Birliğine katıldı. 1953’de Stalin’in ölümü üzerine Moskova’daki “Gorky Dünya Edebiyatı Enstitüsüne kabûl edilebilmiştir. İlk önemli öykü-şiiri, Zima’yı betimlediği “Stantsiya Zima-Zima Kavşağı”nı 1956’da o kasabada yazdı. 1957’de “bireyselcilik” suçlaması ile Yazarlar Birliğinden ihraç edildi. Geleneksel Rus-Ukrayna mizahî şiir türü “çatuski” tarzını ve Mayakovsky, Yesenin gibi ozanların taşkın, yerine göre argolu ironik dilini seçen ozanın ABD’de ve Avrupa’da okuduğu şiirlerle Batı ile kültürel bağları kurduğu gezilerine de yasak kondu ama bütün bunlar kamu gözündeki popülaritesini etkilemedi. 1961’de, yayınladığı “Stalin’in Mirasçıları” adlı yazısında Stalin’in ölmesine karşın değişen bir şey olmadığını ileri sürüyordu. Ünlü Amerikalı ozan seksen-sekiz yaşındaki Robert Frost 1962’de Sovyetler Birliğini ziyaret ettiğinde “Babi Yar”ın çarpıcı bir ün yapan Amerikan “Time” dergisinin kapağına resmi alınan genç ozanı ile Moskova’da buluşmuştur.

“Kruşçev Yumuşaması” denilen dönemdeki” nisbî kültürel özgürlükten yararlanan Yevtuşenko’nun uluslararası itibarı 1963-1965 arasında zirve yapmıştı; fakat buna mukabil 1963’de Paris’te kaleme aldığı “Zamanı Gelmemiş Özyaşam Öyküsü” yayınlandığında yurdundaki sempatiyi kaybedecek; tekrar yurda çağrılıp kendisine tanınan ayrıcalıklar geri alınacaktır. Fakat, “Bratsk İstasyonu” adındaki, Rus tarihine muazzam bir hapishane simgesi ile geçmiş Sibirya’yı aydınlığa kavuşturan enerji işletmesini (sosyalist gerçekçilik resmî edebî tarza uygun) anlattığı bir dizi tutkulu şiir demeti ile kendini gene affettirdi. 1964’de İspanyolca “Soy Cuba-Ben Kuba’yım” adını taşıyan Sovyet propaganda filminin senaryosuna katkıda bulundu. 1965’de, gencecik ozan Iosif Brodsky’nin adaletsiz yargılanmasına karşı Anna Ahmatova, Korney Çukovsky ve Jean-Paul Sartre’ın başını çektiği grubun tepki mektubuna katıldı. Keza, 1968’de, Varşova Paktının Çekoslovakya’yı işgal kararına tepki mektubunu imzalayanlar arasına girdi.

Yevtuşenko ABD Başkanı Nixon’la

ABD’yi anlattığı ilk şiirlerinin bazı bölümlerinde kompoze ettiği “Özgürlük Heykeli’nin Derisi Altında” isimli tiyatro oyunu Moskova’da 1972’de sahnelendi. 1978’de baş rôl aldığı “Vzlyot-Uçuşa Geçiş” filmi ile kendisi oyunculuğa başladı. 1981’de “Görünmeyen İplikler” adı altında “fotoğraf kitabı yayınladı. İlk romanı “Yogodnyye Mesta” 1982’de Moskovada yayınlandı; 1984’de “Wild Berries-Yaban Çilekleri” adı ile İngilizceye çevrildi. Aynı yıl povest’i “Ardabiola”nın da İngilizce çevirisi yapıldı. 1983’de “Çocuk Bahçesi”, 1990’da “Stalin’in cenazesi” filmlerini yönetti. 1991’de 1952-1991 arası şiirlerini toplayan bir kolleksiyon; 1999’da “İyinin İyisi: Akşam Gökkuşağı”, 2005’de “Çıkıntılı Yar Üzerinde Yürüme” şiir koleksiyonlarını neşretti. 1994’de “Ölümünden Önce Ölme” adını verdiği otobiyografik romanı çıktı. Mihail Gorbaçev’e 1991’de düzenlenmiş suikast teşebbüsünü hikâye eden kitabı da benzer ad taşımaktadır: “Ölmeden Önce Ölme”...

Altı erkek çocuğu olan Yevtuşenko 1954’de evlendiğine değindiğimiz Bella Ahmadulina gibi dört kez evlenmiş olup ikinci eşi Galina Semenova’dır. 1978’da şiirlerinin İngilizce çevirmeni Jan Butler’la 1986’da Maria Novikova ile evlendi. Bu son eşi ABD, Oklahoma, Tulsa’da Rusça öğretmenliği yapmaktadır. Yevtuşenko, kendisi de Tulsa Üniversitesinde altı aylık şiir ve Avrupa Sineması okutmanlığı yaptı. 1994’de Pittsburgh ve Santa Domingo Üniversitelerinde profesörlük aldı.

1989’da Sovyet Parlamentosuna, Mihail Gorbaçev’i destekleyen Demokrasi Yanlısı gruptan Harkov temsilcisi oldu. Sovyetler yıkılınca Boris Yeltsin’in yanına geçti. Fakat Yeltsin, Gorbaçev’in başlattığı “Perestroika-Yeniden Yapılanma” politikasının tersine tasarruflarda bulunup Çeçenistan’a tanklar yürütünce onu desteklemekten vazgeçti. Sovyet sonrası dönemde daha çok çevreci konularla ilgilendi.

Bu çok yönlü büyük ozan lâyık olduğu biçimde kültürel ödüllerle donatılmıştır. 1969’da “Onur Nişanı”, 1983’de “Kızıl İşçi Sancağı” nişanı, “Anne ve nötron bombası” şiiri için verilmiş “ABD Devlet Ödülü”; 1984’de İtalya’da SIMBA Akademisi “Frudzheno-81” ödülü; Venedik “Altın Aslan” Uluslararası ödülü; ülü “Amerikan Özgürlükler Madalyası” aldı. 1993’de 1991 Ağustosunda Komünist darbeye karşı çıkanlar için verilen “Özgür Rusya Savunucusu” madalyası aldı; ancak “Halkların Dostluğu Nişanı”nı Çeçenistan’a karşı açılan Savaşa tepki olarak reddederek bütün ulusların bağımsızlığına saygı gösterdiğini sergiledi. 2000’de Rusya Bilimler akademisi ona onur payesi verdi. 2001’de, doğum yeri Zima Kavşağındaki çocukluğunu geçirdiği ev restore edildi ve şiir müzesi olarak sürekli ziyarete açıldı. 2003’de Adından çok kez söz ettiğimiz Çarların ve başta ölümsüz Puşkin, bazı sanat erbabının yazlık rezidansı olup sanat festivallerinin de gerçekleştirildiği ‘Çarskoe Selo’da yayınlanan ‘Çarskoselskaya’ gazetesinin armağanı “Çarskoselskaya sanat ödülü”nü, 2005’de İtalya, Turin’de, özellikle genç kuşaklara edebiyatın temel anlam ve temalarını taşımasından dolayı ‘Grinzane Cavour’ Edebiyat ödülü; 2006’da Bulgar bağımsızlık kahramanı sayılan Hristo Botev adına verilen “Uluslararası Botev İmtiyaz Ödülü” ve St. Petersburg kurulurken savaş gereçleri imâli için yakınlarında inşa edilmiş olan “Petrozavodsk” kentinin onursal hemşehriliğini aldı. 2007’da anılan kent Üniversitesinden onursal doktora unvanı; aynı yıl Romanya’dan “Ovidius Ödülü”, “Babi Yar” şiiri için Nobel Edebiyat Ödülü adaylığı kazandı. 2009’da Şili Hükûmetinden, Şili bağımsızlık kahramanlarından Bernardo O’Higgins adına ihdas edilen nişanı, 2010’da Rusya Federasyonu Devlet Ödülü, Rus Sanat Akademisi Onursal Üyeliği, 3.Sınıf Anavatan Liyakat Nişanı, 2011’de “Commonwealth (Britanya Milletler Topluluğu) Altın Zincir” ödülü aldı. Bir astroedi’e onun adı verilmiştir.

Edebiyatın ve insan hakları savunucularının en öne gelen simalarından Yuevtuşenko’nun “Babi Yar” şiirinin değerlendirilmesini gelecek bölüme bırakıyoruz.

Sürecek
 

Yayın Tarihi : 26 Mart 2013 Salı 18:16:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 88.243.228.xxx Tarih : 31.03.2013 15:28:09

Çok değerli okurlarım, hakkımda ibzal ettiğiniz lâyık olmadığım iltifatlara çok minnettarım. Rus Edebiyatını ona yakışan vüsatte bu sütunlara aktarmayı çok isterdim. Ancak sizin gibi sabırlı okurların pek fazla olmayabileceğini ve bu sütunları fazla işgâl etmeye hakkım olmadığını düşünerek gelecek bölümden sonra, Rusyanın ve Sovyetler Birliğinin kültür, edebiyatı yanında toplumsal ve siyasal akışı hakkında yeterli aydınlatmayı yaptığımı da hesaba katarak, şimdiye kadar anlatılanlardan hiç de aşağı değerde olmayan edebiyat erbabını (Nobel Ödülü almış Şolohov, Soljenitzin ve Iosif Brodsky haricinde) birer, ikişer satırla tanıtma ve yeni sayılan kuşaktan simalardan birer öykü örneği vermekle yetinme niyetinde olduğumu bilgilerinize sunayım ki bu dahî galiba bir hayli uzun zaman alacak. Tekrar, tekrar teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. 


Dr. S. A. IP: 95.15.240.xxx Tarih : 29.03.2013 23:28:30

Özür dileme: Amerikan, Alman, Rus edebiyatının tüm yapıtlarının kitaplığımda bulunduğunu belirtmemde ifrata kaçtığımın -sonradan- farkına vardım. Kitaplığıma tekrardan bir göz attığımda bu hususta çok aciz olduğumu anladım. Sayın Törün' ün sunumlarını tekrar gözden geçirdiğimde, kitaplığımın çok cılız olduğunu gördüm. Sayın muhteremim, kitaplığımın ancak sizlerin sunumlarınızla zenginleşeceğini ifade eder, tekrardan hürmetlerimi sunarım. 
 


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.251.86.xxx Tarih : 27.03.2013 11:33:39

Sevgili Teoman. Kültür toplumumuzun en büyük eksikliklerinden birinin Rusça bilmemek olduğunu yeni yeni idrak edebiliyorum. Her halde Komünizm aleyhtarlığı sebebiyle olsa gerek, en yakın komşumuzun dili gerek okullarda, gerekse kültür dünyamızda tu kaka edildi. Artık okullarda Almanca silindi; Fransızca sadece Fransız okullarında, bir de Galatasaray'da kaldı. Artık varsa yoksa İngilizce. Evet yaşadığımız dünyada İngilizce öğrenmeye mecburuz. Ama ikinci bir yabancı dil öğrenmeyi, bu dilin Rusça olmasını nedense hiç düşünmüyoruz. Klasik eserler dışındaki son Rus kültür ve edebiyatına yabancı kalmışız. Hiç tanımadığımız Rus şair ve ediplerini gündeme getirmekle büyük bir hizmet yapıyorsunuz. Rus klasik eserlerini de çoğunlukla (Hasan Âli Ediz dışında) Rusça-İngilizce, İngilizce-Türkçe olarak vasıtalı tercümelerden okuduk. Ve eserlerin ruhuna vâkıf olmakta çok zorluk çektik. Sovyet ve son Rus edebiyatının Türkçeye kazandırılmasını teşvik bâbında, bu son çalışmanızın faydası olacağını düşünüyorum. Eline, kalemine sağlık...


Dr. S. A. IP: 95.15.240.xxx Tarih : 29.03.2013 22:01:50

Bana, "-hayatında en çok değer verdiğin unsurlar hangileridir ?" diye sorulduğu zaman ilk sıralarda daima "- gözümün önünde ve elimin altında olanlardır" şeklinde cevap vermişimdir. Bunun başında da -hiçbir şekilde vazgeçemeyeceğim - kitaplar olmuştur. Amerikan ve Alman edebiyatı olmak üzere Rus edebiyatının tüm yapıtları kitaplığımı doldurmaktadır. Sayın Teoman Törün'ün internet kanalıyla yayınladığı bu muhteşem yapıtını günbegün yazıcımdan sayfalarla çıkartarak doslayıp, kitaplığımın baş köşesinde bulunduruyorum ve tekrar-tekrar okuyor ve huzur buluyorum. (Sayın yazardan, bu hususun bana özgü olduğunu ve yasal olarak bir yanlışlık yapmadığımı kabul etmelerini ve beni mazur görmelerini istirham ederim) Sayın Törün'ün bundan önce bizlere yapmış olduğu "İspanyol Edebiyatından Seçkiler" başlıklı sunumlarında kendilerine, bu yapıtını kitap yapmaları dileğinde bulunmuştum. Sayın Törün de, "bunun gerçekleşmesinin ancak finans kaynağına bağlı olabileciğini" belirtmişti. Sayın muhteremim, umudum kesindir ki, bu yapıtlarınız en kısa bir zaman içinde, ben dahil tüm gençlerimizin kitaplıklarının baş köşesinde yer alacaktır; sizlere en içten hürmetlerimi sunarım.