19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Rus ve Sovyet Edebiyatı (99)

Sovyetler Döneminde Ülke Dışında ya da İçinde Muhalif Kalmış Sanatçılar

Ayn Rand olarak tanınan Alisa Zinovyevna Rosenbaum 2.Şubat.1905’de St. Petersburg’da, Yahudi asıllı fakat agnostik ve dine ilgisiz bir aile içinde doğdu. Yedi yaşında öykü ve oyunlar yazmaya başlayarak harika çocuk olduğunu gösteren Alisa Fransızcayı annesinden öğrenmiştir. Tarih ve felsefe öğrenimi gördüğü Petrograd Üniversitesinden 1924’de mezun olup, Monarşist ve libertenyen (katı bireysel özgürlükçü) olduğundan 1926’da ABD’ye yerleşip Hollywood’da senaryo yazarlığına başlamıştır. Bundan sonra eserlerini İngilizce yazacaktır. Dostoyevskyn’in drama kurgusu ve ahlâkî analizlerine hayranlığından onun felsefî roman stilini benimsemiş ancak bu büyük ustanın felsefe ve yaşam anlayışına karşı olmuştu. Kendi kurduğu “objektivizm” felsefesini “We the Living-Biz İnsanlar”, Türkçeye ve diğer bazı dillere “Ego-Ben” diye de çevrilen “Anthem-Şükran ve Sevinç İlâhisi”, insan ruhundaki bireycilik-kollektivizm çatışmasını konu alan “The Fountainhead-Hayatın Kaynağı”, Dünyayı sırtında taşıyan Atlas’ın artık bu yükten bıktığını konu alan baş yapıtı “Atlas Shrugged-Atlas Silkindi” gibi kitaplarında işlemiştir. Mantık yolundan giderek kimsenin başkalarının hakkına güç kullanarak tecavüz etme hakkı olmadığından Devletin merkezî rôlünü şiddetle reddeder. Nietsche’nin “Zerdüşt Böyle Dedi” eserindeki kahraman ve özgür insanı ile Aristo’nun mantık eserindeki fikrleri ideal edindi ama Nietsche’nin bir bütün olarak felsefesine kesinlikle karşı oldu. 1950’de New York’a taşınan Ayn Rand çok genç Nathaniel Branden ile tanıştı. Branden, eşi Barbara, sonradan ABD Federal Reserve Bank’ın başkanı olacak Alan Grenspan ve daha başkları ile Rand’ın objektivist felsefesini bir akım haline getirerek yaymaya soyunacaklardır. Branden bunu kurumlaştırarak “Nathaniel Branden Enstitüsü”nü tesis etmiştir. “16.Ocak Gecesi”, “Yeni Aydın için”, “Kapitalizm-Bilinmehyen İdeal”, “Objektivist Epistemoloji (bilgi kuramı)”, “Yeni Sol: Endüstriyel Devrim Karşıtı, “Romantik Manifesto”, “Gereksinimiz olan Felsefe” ve Branden ile birlikde yazdıkları “Bencilliğin Erdemi” adında başka eserleri olan Rand, 6.Mart.1982’de kanserden vefat etti.

İlginç bir bilim-kurgu romanı Ben (Anthem)hakkında kısa bir bilgi sunalım: Daha önce tanıttığımız Yevgeny Zamyatin’in “Biz” adındaki distopik (anti-ütopik) romanı ile benzerlikler taşıyan bu kurgu belirtilmeyen bir gelecekte cereyan eder. Equality (Eşitlik)7-2521 adındaki kişinin ağzından anlatılan öyküde Totaliter bir rejimde teknolojik gelişim birey ve bireycilik kavramlarını yok etmeye hedeflemiş şekilde planlanır. Ben yerine biz zamirinin kullanıldığı bu ortam insanlığı ikinci bir Karanlık Çağa sokar.

Boris Slutsky 7.Mayıs.1919’da, Ukraynanın Slovyansk kentinde doğdu. Moskovada Hukuk Fakültesi ve M.Gorky Edebi yat Enstitüsünde öğrenim gördü. Bazı genç ozanlarla birlikde 1939 güzünde Devlet Edebî Yayınlar Evi Goslitizdat’da, gene Ukraynalı Yahudi bir ozan olan, gemiclikden biniciliğe, sirk güreşçiliğine kadar çok yönlü etkinlik sahibi Ilya Selvinsky (1899-1968) seminerine katılıp “1940 yılı kuşağı“ adında bir gruba girdi. 1941-45 arası Almanlara karşı direnmede piyade sınıfında hizmet etti. 1956’da I. Ehrenburgun desteği ile öteden beri yazdığı şiirlerini topladığı “Anılar” demetini çıkardı. Yahudi mahallesi Harkivde yetiştiği için Yahudi yaşam tarzını ve kültürünü çok iyi hazmetmiş; kendini bu kültür vegeleneğin tanıtılmasına adamış; temalarını Sovyet toplumundaki antisemitizmden ve Nazi barbarlığından seçmiştir. Rus ozanları içinde Savaş kuşağı temsilcilerinden biri olarak Stalin sonraki dönemde Stalinizme dönüş yollarını kesmek için çırpınmış, bazıları kaçak yollardan ülke dışında yayınlanacak Stalini takbih eden mısralar yazmıştı. Stili Andrey Voznesensky gibi yeni romantik ya da yeni fütüristik ozanların tersine gerçekçidir. Yiddiş şiiri yazan bir çok ozanın eserlerinin Yiddiş dilinden Ruscaya çevirmiştir. 1963’de onun rehberliğinde bir “İsrael Ozanları” antolojisi yayınlandı. Meir Amit adındaki İsraelli general onun kuzenidir.

Bulat Şalvoviç Okudjava Gürcü asıllı olup, 9.Mayıs.1924’de Moskovada doğdu. Ozan, roman ve müzik yazarı, müzisyen olup Rus “şarkı müellifi” denen tarzın kurucuları arasındadır. Rus halk şarkıları ve Fransız “chansonnier” stili karışımı kendi şiirlerine dayanan 200 kadar şarkının bestecisidir. Almanlara karşı direnme hareketinde Kızıl Ordu piyade sınıfında hizmet aldı. Babası ve annesi haksız suçlamalarla Gulag kamplarında yıllarını geçirmiş Bulat Tiflisdeki akrabalarının yanında himaye görmüştü. 1941’de henüz 17 yaşında, okulunu bitirmeden Nazilere karşı Kızıl Ordunun piyade birliklerine katıldı. Savaşın bitiminde Tiflise dönüp Lise öğrenimini tamamladı. Tiflis Üniversitesinden 1950’de mezun oldukdan sonra taşrada öğretmenlik yaptı. 1956’da Moskova’ya dönüp “Genç Muhafız” editörlük, “Literaturnaya Gazeta-Edebî Gazete”de şiir bölümü şefliği yaptı. Rus gitarı ile şiirlerinden yaptığı şarkıların konserlerini verdi. 1969’da onun lirik şarkıları ile zenginleştirilmiş “Çölün Beyaz Güneşi” adlı Sovyet filmi yapılmıştır. Ekim.1993 “42’ler Mektubunu o da imzaladı. “Ada ve Coşku”, “Gösteri Sona Erdi” isimli romanlarından ikincisi 1994’de Rus Kitapçılar Ödülü kazandı. Parisde 12.Haziran. 1997’de vefat etti; Moskovada, Vagankova Kabristanına defnedildi. Ünlü Arbat Sokağı 43 no. Önüne adına bir anıt dikilidir. Peredelkino’daki daçası müze olarak kamuya açılmıştır.

Viktor Petroviç Astafyev kısa öykü ve roman yazarıdır. 1.Mayıs.1924’de, Yanisey Irmağı sahilindeki Kranoyarsk’da doğdu. Çocukluğunun büyük kısmını yetim geçirdi. 1942’de Orduya katıldı; Almanlarla çatışmada ağır yaralandı. 1945’de terhis olduktan sonra küçük el sanatları ile geçindi. Alman-Sovyet savaşından aldığı deneyim ve izlenimlerle yazdığı ilk öykü kolleksiyonu 1953’de yayınlandı. 1962’den itibaren Savaş ve Stalin dönemi Sovyet rejimine karşı gerçekçi eleştiriler yapan, Sovyet deneyimini en iyi tahlil eden; hiç bir edebî akıma ve kalıba girmeyen başına buyruk profesyonel yazarlardan biri oldu. 1980’lerde şovenizm ve ırkçılıkla itham edilen”Mahzun Dedektif”, Belki de Stalin’e duyduğu öfkeden dolayı Gürcülerle alay ettiği “Gürcistanda Enayileri Avlama” (1986) gibi eserleri Moskovalı edebiyat tarihçisi Natan Edelman aracılığı ile samizdat (el atından kaçırma) çerçevesinde ülke dışında yayınlanmıştır. Özür dileme taleplerini reddettiği Gürcüler nümayiş yaptılar. 1993’de “42’ler mektu”nunu imzaladı. 1999’da yazdığı Sovyet Orusundaki panikleri betimlediği “Neşeli Asker” romanı fena hâlde tepki uyandırdı. “Lânetlenmiş ve Ölü” natüralistik betimlemerle açıkladığı savaşı kategorik olarak reddettiğ bir romandır. Yazar 29.Kasım.2001’de vefat etti.

Varlam Tikonoviç Şalamov (18.Haziran.1907-17.Ocak.1982)Gulag deneyiminden geçmişl bir gazeteci, ozan, yazardır. Şalamov’un Vologda’da doğduğu ve 1924’e kadar yaşadığı eve onun anısına bîr plaket yerleştirilmiştir. Babası Tikon Nikolayeviç Şalamov aile geleneklerine uyarak Ortodoks papaz ve vaiz olmuş; 1892’den itibaren 12 yıl Alaskada misyonerlik yapmıştı. Annesi Nadejda Aleksandrovna da şiir yazan bir öğretmendi. Varlam’ın, çocukluğunu Alaskada geçiren ağabeyi Sergey I.Dünya Savaşına gönüllü girdi; 1917 devrimi sırasında öldürüldü. Şalamovların yerel kilise yanındaki evlerine Sovyet rejimi el koydu. Liseyi bitiren Varlam’a, papaz oğlu olduğu için daha fazla öğrenim görmesi konusunda “Halkın Eğitimi Bölge Departmanı” kapılarını açmayınca Moskovanın bir banliyösündeki deri fabrikasında debbağlık yapmaya başladı. İki yıl bu işi yaptıkdan sonra 1926’da Moskova Devlet Üniversitesinin Sovyet Hukuku Fakültesine kabûl edildi. Orada, özellikle Kültür Komiseri Lunaçarsky ile Rus Ortodoks Kilisesinden farklı reformist bir Kilise tesis etmiş Metropolit Aleksandr Vvedensky (aynı isimdeki ozan ile karıştırmamak gerekir) arasındaki münazarayı izlerken gösterdiği hitabet gücü ile edebî bir değer olacağını kanıtlamıştı.

Şubat 1929’da Troçky eğilimli bir gruba katılınca tutuklanıp Butyrkaya Cezaevinde hücre hapsine kondu. Sonra Vijayka kasabasında üç yıllık ıslah çalışma kampına mahkûm edildi. “Stalin Devrilmeli! Sloganı” attığı hakkında itirafnameyi imzalamayı reddetti. 1931’de serbest bırakıldı. Perm Oblastında yeni oluşturulan Berejniki kasabasındaki kimya fabrikasında çalıştı. Ona, “Veniamin Kaverin” biografisinde sözünü ettiğimiz “Brusilov Keşif Gezisi”nde karaya oturan keşif gemisinden sağ kurtulan kaptan Valerian Albanov’un anısını yazdığı “Beyaz Ölüm Ülkesi” namı verilen Sibiryanın kuzeydoğusundaki Kolyma’ya gidipi işç kolonisi kurması fırsatı verildi. Alaylı ifadelerle buna karşı geldi ama kader onu ilerde, gene bu diyara sürükleyecektir. Moskovaya 1932’de dönerek gazeteciliğe ve edebî kariyerine başladı. Bazı makaleleri, denemeleri ve “Doktor Austino’nun üç Ölümü” adlı ilk küçük öyküsü yayınlandı (1936).

“Büyük Tasfiye”nin başlarında, 12.Ocak.1937’de Şalamov, gene “Devrim karşıtı Troçkist eylemler” suçlaması ile ikinci kez tutuklandı ve “Edebî Çağdaş” gazetesinde küçük öykülerinden birinin yayını sırasında beş yıl süre ile “Beyaz Ölüm Ülkesi” Kolyma’ya sürgün edildi. 1943’de Ivan Bunin için “Klasik Rus Yazarı” demesi anti-Sovyet tahrikât kabûl edilerek 10 yıl da ıslah çalışmasına mahkûm edildi. Altın madeni işletmesinden başlayarak son derece ağır mahkûmiyet koşullarından geçti. Politik suçlarda ısrar etmesi ve kaçmaya teşebbüsden dolayı daha kötü bölgelere gönderildi. Şiir yazarak oyalanmaya çalışıyordu. Tifüse yakalanmış, iyileşinceye kadar ne hastası olduğunun farkına varmamıştı. 1946’da ölümcül hâlde bitik vaziyette iken, sürgün arkadaşlarından Doktor A.I. Pantukyov, kendi yaşamını riske atarak Şalamov’u bir sahra hastanesine yatırdı. 1951’de serbest bırakıldı ama gene Magadanda başka çalışma kamplarında doktor yardımcılığı ile geçindi. 1952’de şiirlerini Boris Pasternak’a gönderdi. “Dr. Jivago” yazarı bu şiirleri çok beğendi. Fakat çilekeş Şalamov bu kez dağılmış aile sorunları ile karşılaştı. Yetişkin hâle gelmiş kızı onu tanımayı reddediyordu. Stalinin ölümünden sonra Kasım.1953’de onun Magadan’dan ayrılmasına ve Moskova yakınlarında Türkmen köyünde tedarik aracılığı yapmasına izin verildi. 1954’den başlayarak 1973’e kadar çalışma kampı izlenimlerinin esin verdiği küçük öyküleri yazıp “Kolyma Masalları” adındaki kitabında topladı. Hrutçev yumuşaması zamanında Gulagdan muazzam sayıda tutuklu serbest bırakılıp, bedenî ve akıllarını kaçırmaya varacak ölçüde asabî çöküntüye uğradıkları için rehabilitasyona tâbi tutulmuştu ama pek çoğu da daha önce yaşamlarını yitirmişlerdi. Bu arada 1956’da Şalamov resmen rehabilite olmuş kabûl edildi. 1957’de “Moskva” adındaki edebî gazetenin muhabirliğini aldı; şiirlerini hem orada hem diğer önemli dergilerde yayınlamaya başladı. Sağlığı kamplarda berbat hâle geldiği için malûliyet maaşına hak kazandı. Soljenitzin, Pasternak ve Nadejda Mandelştam ile dostluk kurdu. Samizdat yolu ile Batıya gönderilen Kolyma öykülüeri tercüme edilip yayınlanmaya başladı. XX. Yüzyılın en büyük Rus öykü kolleksiyonlarından biri kabûl edilen “Kolyma Masalları”nın orijinal Rusca tamamı 1978’de Londrada yayınlanacak; bunu izleyerek hem Rusca hem çeviri yeni basımları birbirini izleyecek; Sovyet topraklarında ancak, Gorbaçov’un şeffaflık politikası döneminde 1987’de yayınlanacaktır. Şalamov bundan başka Vologda’yı ve hapsedilmeden önceki yaşamını anlatan bir dizi otobiografik denemeler yazdı. Son üç yılını Tuşino’daki yaşlı ve malûl edebiyat işçileri huzur evinde geçirdi. 17.Ocak.1982’de vefat etti. Moskovadaki Kuntsevo Kabristanına gömüldü. Vologda’daki Kilise bitişiği aile evi 1991’de onun anıt müzesi oldu. “Kolyma Masalları” içindeki “Binbaşı Pugaçof’un Son Savaşı” öyküsünün, öz yaşam öyküleri ile ilgili yazılarının film versiyonları yapılmıştır.

Yuri Pavloviç Kazakov (8.Ağustos.1927-29.Kasım.1982) bazılarının Çehov’a ve Ivan Bunin’e benzettikleri bir küçük hikâye yazarıdır. 1930’ların Kızıl Terörü başlayıp babası da tutuklandığında altı yaşındaydı. Babasından bir daha haber alınamamış aile sefalete düşmüştü. Doğduğu Moskovanın turistik merkezi, tarihî Arbat sokağında önce caz müzisyenliği yaptı; 1952’de öykü yazmaya başladı. Ancak Stalinin ölümünden sonra yayınlanabilen öyküleri Paustovsky, Viktor Şklovsky ve Ilya Ehrenburg gibi saygın yazarlarca çok beğenilmişti. 1950’ler sonları gezdiği Kuzey Rusya izlenimleri ona pek çok öykü konusu verdi. 1958’de Gorky Edebiyat Enstitüsünden mezun oldu ve Yazarlar Biriliği üyeliğine kabûl edildi. Fakat bu rahatlık çok sürmedi. Resmî yazarların eleştirileri ve yetkililerin hoşnutsuzluğu edebî dergilerin onun yazılarını basmayı reddetmelerine yol açtı. Kazakov da 1960’ların ayrılıkçılarının yolundan gitmekten kaçınıp kendisini I. Dünya Savaşı ve İç Savaş’ın Aral Denizi havzasına etkisi ile ilgili bir Kazak romanını Rusçaya çevirmeye adadı. Kendi bazı yapıtları da Kazakistanda basılmıştır. Ülkenin içinde bulunduğu soğuk savaş durumunu nazara alarak yöneticllerin tavrına da hak verir gibi görünüyor ama özgürlüğün olmamasını içine sindiremiyordu. Bu durumu, yeni doğmuş bir bebeğin ruhu ile bir ozanın hayatının sonundaki ruhunun kaynaşması hâlini betimlediği, doğum ve ölüm, intihar ve ızdırap olgularını analiz ettiği 1970’lerde yazdığı en güzel hikâyelerden birinde allegorik tarzda hissettirmeye çalışmıştı. Moskova mukimi Kazakov Beyaz Deniz kıyılarından Merkezî Rusyada Oka Irmağı boyunca taşra kasanbalarına kadar pek çok gezi yaptı. Denizcilerin, köylülerin doğa karşısında sürekli zevk ve heyecan duydukları yaşam hikâyelerini topladı ve bunları yapıtlarına aktardı. Tarz olarak klasikden başlamış, fakat bunu kendine özgü bir stile evrimleştirmişti.

Sovyetler Döneminde Egzotik Hikayecilik Örneği

Leonid Vasilyevich Solovyov

(19.Ağustos.1906-9.Nisan.1962) babasının Rus Konsolosluğunda çalıştığı şimdiki Lübnan’daki Trablusşam’da doğdu. Özbeksitanda, Taşkent’de yayınlanmakda olan “Pravda Vostoka”nın muhabirliği ile kariyerine başladı. Orta Asya ve Orta Doğudan topladığı folklorik öykülerin roman, kısa hikâye ve oyun yazıları ile tanıtımını yaptı. İlk kitabı Orta Asyadaki Devrim sonrası folklorunu naklettiği “Doğu Folk Sanatında Lenin”dir (1930). “Gençliğimin Kitabı” öyküleri ile ünlendi fakat Aleksey Tolstoy’un olagandışı bir yetenek eseri diye övdüğü ve 1940’dan itibaren İngilizceye çevrilip ABD’de yayınlanacak “Hoca Nasreddin Masalı” başyapıtıdır. II. Dünya Savaşında Savaş muhabirliği yaptı, Rus Donanmasında hizmet etti ve pek çok savaş öyküleri ve senaryoları yazdı. 1946’da Sovyet Devletine karşı terörizm tezgâhlamakla suçlandı. Tüm iddialardan aklandığı 1954’e kadar kamp kamp dolaştırıldı. Birinci bölümü ‘Huzur Bozucu’ ya da ‘Hoca Nasrettin Buharada’ adlı roman olan “Hoca Nasreddin Masalı”nın ikinci bölümü “Büyülenmiş Prens” kamplarda iken kaleme alınıp bitirilmiştir. Serbest kaldıktan sonra Leningrad’a yerleşti. “Hoca Nasreddin Masalı” ilk kez iki bölüm hâlinde 1956’de neşredildi. Çok popüler olan eser Türkçe, Farsça, Hintçe, Özbekçe, İbranî dili dahil düzinelerce dile çevrildi. Solovyov Gogol’un “Kaput”u gibi bazı povestlerin film senaryosunu da yapmıştır.

Yayın Tarihi : 22 Nisan 2013 Pazartesi 16:43:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?