Havadan yapılan zirai ilaçlama, Bakanlık ile ziraat odalarını karşı karşıya getirdi. Havadan zirai ilaçlamayı eleştiren bazı ziraat odalarına Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan "Eleştiriniz fizik kanunlarına aykırı" yanıtı geldi.

Bakanlık, yer aletleriyle yüzde 97 başarı sağlandığını, uçakla bu başarıya ulaşmanın mümkün olmadığını belirterek, geçen yıl Rusya ile yaş sebze ve meyvede ilaç kalıntısı nedeniyle yaşanan krizde uçakla mücadelenin etken olduğunu hatırlattı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Çukurova Bölgesi'ndeki bazı ziraat odaları, çiftçi ve sulama gibi tarımsal birliklerin, havadan yapılan zirai ilaçlamanın yasaklanmasını eleştiren ilanlarıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye'de kullanıma sunulan tüm zirai mücadele ilaçlarının "Standart İlaç Deneme Metodu"na göre ruhsat aldığı ve "Zirai Mücadele Teknik Talimatları"na göre uygulandığı belirtilerek, bu teknik talimatlarda hiçbir üründe uçakla ilaçlama tavsiyesinde bulunmadığı ifade edildi. Yer aletleriyle tavsiye edilen ilaçların etkinliğinin yüzde 97'inin üzerinde olduğu ve uçakla mücadelenin asla bu başarıya ulaşamayacağına dikkat çekilen açıklamada, yer aletleriyle yapılan mücadelede ürün kayıplarına neden olmadığı gibi kalite ve verim artışına katkıda bulunduğu belirtildi. En büyük bitki zararlısı sünede yer aletleriyle mücadeleye geçilmesiyle birlikte, kaliteli buğday ithal eden Türkiye'nin kaliteli buğday ihraç eder ülke haline geldiği vurgulanan açıklama şöyle devam etti:

"Yer aletleriyle ilaçlamaya geçilmesinin iddia edildiği gibi 1 milyar dolarlık maddi kayba neden olması mümkün değildir. Hastalık zararlı ve yabancı otlara karşı yer aletleriyle yapılan mücadelede havadan ilaçlamaya göre başarısının daha yüksek olması verim ve kaliteyi yükseltecek, dolayısıyla üreticinin gelirini artıracaktır. Ayrıca havadan yapılan ilaçlamalarla hedef dışına rüzgarla sürüklenen yüzde 30'luk ilaç miktarının, insanlar tarafından teneffüs edilme riskinin yanı sıra diğer ürünlere bulaşmaktadır. 2005 yılında Rusya ile yaş meyve ve sebzede ilaç kalıntısı nedeniyle yaşanan krizde uçakla mücadele önemli etken olmuştur. İlanda yer alan özellikle yeden ilaçlamalardaki damlaların iri olması nedeniyle hava akımına kapılarak çevre kirliliğine daha çok neden olduğu iddiası, fizik kanunlarına aykırıdır. Havadan atılan ilacın yüzde 1'den çok azı hedef alınan zararlıya ulaşmaktadır. Geriye kalan yüzde 99'dan fazlası ise sürüklenme, buharlaşma, parçalanmayla hedef olmayan alanları zehirlemektedir. Buharlaşan ve atmosferde asılı kalan kimyasalların yüzde 30'u diğer çevresel değerler yanında, yerleşim birimlerinin bulunduğu alanlardaki insanların da doğrudan etkileyerek akut zehirlenmelere neden olabilmektedir. Ayrıca uçakla yapılan ilaçlamalar doğal dengenin daha fazla bozulmasına sebep olmaktadır. Örneğin 1987-1988 yıllarında Trakya'da havadan yapılan ilaçlamalar sonunda yılanların ölmesiyle 1989 yılında farelerin zararları atmıştır. 

İddiaların aksine yer aletleriyle ilaçlama yapanların tavsiye edilmiş koruyucu malzemeleriyle bu ilaçlamaları yapmaları halindi ise hiçbir sağlık riski bulunmamaktadır. Türkiye'nin taraf olduğu Rio Deklarasyonu'nda da 'Herhangi bir çevresel zararın nedenlerinin ve etkilerinin tam olarak bilinmemesi ve boyutlarının kestirilmemesi o konuda alınması gereken önlemleri geciktirici bir özür olmayacağı' belirtilmektedir. Dolayısıyla gelişmiş ülkeler tarafından tercih edilen bir metot olan yerden mücadele, iddia edilenin aksine çağın gereklerine uygun bir yaklaşımdır. Sonuç olarak bu uygulama, ilanda iddia edildiği gibi tarıma vurulan bir darbe değildir. Aksine Bakanlığımızın çevre, doğal denge ve tarımsal kirliliğin önlenmesi, insan sağlığının risk edilmemesi, ihraç edilen tarımsal ürünlerimizin kalıntı yönüyle geri dönmesinin önüne geçilmesi, tüketicilere sağlık ve güvenilir ürünlerin sunulması, pestisitlerin zararlarının en aza indirecek metot ve sistemlerin uygulanmasını gerçekleştirmeye yönelik bir çabadır."