5
Mayıs
2024
Pazar
SİYASET

Yeni Yasama Yılı başlıyor

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde milletvekillerini 'gerginliğin tarafı olmamaları' konusunda uyararak, "Meclisimiz büyük bir olgunlukla, sağduyu ve kararlılıkla üzerine düşen görevleri yerine getirecek, milletine yakışır en güzel kararları alacaktır. Önümüzdeki yılı bahane ederek siyaseti yıpratmak, ortamı germek, milletin huzurunu kaçırmak isteyenlere karşı hepimizin dikkatli olması gerekir. Unutmayın ki, milletin ve ülkenin kaderini bu Meclis belirlemektedir. Dolayısıyla bu kadar ağır bir sorumluluğun gereği olarak hepimizin vakur ve olgun davranması gerekir. Tahriklere kapılarak gerginliğin tarafı olmak, siyasi istikrarı bozacak davranışlar sergilemek milletvekiline yakışmaz" dedi. 

Arınç, Cumhurbaşkanı'nın Meclis dışından bir isim olması yönündeki önerilere de cevap vererek, "Ülkemizin kaderine ve geleceğine, Millet iradesinin tek temsil makamı olan bu yüce Meclis karar verecektir. Bu gerçek, ne yapılırsa yapılsın değişmeyecektir. Bu gerçeği bilip güven içinde, sağduyuyla, sükunetle bir yılı tamamlamak gerekir. Hiç kimse düşünmese bile, milletvekilleri ülkenin ve milletin geleceğini tehlikeye atacak hareketlerden kaçınmak zorundadır" diye konuştu. 

TBMM Başkanı Arınç, 22. Dönem 5. Yasama Yılı açılışı nedeniyle TBMM Genel Kurulu'nda bir konuşma yaptı. Arınç, 22. Dönem 5. Yasama Yılı'nın açılışının, yapılan önceki dört yasama yılından farklı olduğuna işaret ederek, 24 yıldır Meclis'in 5. Yasama Yılı'nı erken seçim kararları nedeniyle tamamlayamadığını hatırlattı. 1982 Anayasası'nda seçimlerin 5 yılda bir yapılmasının öngörülmesi nedeniyle Meclis'in de buna uygun çalışmasının hükme bağlandığını kaydeden Arınç, 1982 yılından bu yana yaklaşık 24 yıl boyunca seçimlerin hiçbir zaman beş yılda bir yapılamadığını, buna paralel olarak Meclis'in 5. Yasama Yılı çalışmalarının bir kısmına hiç başlayamadığını, bir kısmını da tamamlayamadığını ifade etti. Bu durumun Türkiye'deki siyasi istikrarın önemli bir göstergesi olduğunu dile getiren Arınç, "Erken seçim kararları, ya siyasi istikrarın bozulması veya ülkedeki ekonomik ve sosyal gidişatın kötüleşmesi üzerine ya da iktidarların rakiplerini hazırlıksız yakalamak istemesi üzerine alınmıştır. Her iki durum da ülkeye çok fazla yararı olmayan durumlardır. Bugün eğer bir erken seçim baskısı ve atmosferi olmadan 5. Yasa Yılı'na giriyorsak bu, ülkemizde siyasi bir istikrarın, doğru yolda ilerleyen bir ekonominin ve sağlam bir sosyal yaşamın olduğunu göstermektedir. Bu tablonun oluşumunda Meclisimizin, iktidar ve muhalefetiyle tüm siyasi partilerimizin ve milletvekillerimizin emeği çok büyüktür. Burada onları yoğun ve yorucu geçen ama ülkemizi büyük bir istikrara kavuşturan çalışmalarından dolayı kutluyorum" açıklamasında bulundu.

"TÜRKİYE, 10 YIL BİLE OLAĞAN ŞARTLARDA ZAMAN GEÇİREMEDİ" 

Meclis'in geçtiğimiz 4 yasama yılı boyunca adeta bir devrim gerçekleştirdiğini belirten Arınç, son 50 yıllın en büyük reformları, yenilikleri ve değişiminin hep bu dönemde yapıldığını söyledi. Bu büyük değişik hareketinin beraberinde siyasi bir istikrarı getirdiğini, bunun da ekonomiyi, dış politikayı doğrudan olumlu yönde etkilediğini vurgulayan TBMM Başkanı Arınç, "Bugün eğer erken seçim baskısı, tartışması ve isteği yoksa sebebi işte bu siyasi istikrardır. Ne üzücüdür ki siyasi istikrar olduğuna ve seçimlerin vaktinde yapılmasına seviniyoruz. Zira demokrasisi güçlü bir ülkede seçimlerin vaktinde yapılmasına sevinen, bunu yücelten kimseye rastlayamazsınız. Ancak Türkiye'nin siyasi yaşamı müdahalelerle öylesine bozulmuş, öylesine olağanüstü şartlar yaşamış ki, artık olağan yaşam bize çok farklı gelmekte ve buna sevinmekteyiz" şeklinde konuştu. Çok partili yaşama geçildiğinden bu yana 60 yıl içinde Türkiye'nin 10 yıl bile olağan şartlarda zaman geçiremediğini ifade eden Arınç, demokrasinin sürekli yaralandığını, ülkenin sürekli geriletildiğini ve tüm bunlardan dolayı milletin acı çektiğini kaydetti. Bunun kaçınılmaz bir kader olmadığını ifade eden Arınç, kimsenin demokrasinin ve özgürlüğün ilelebet kısıtlanabileceğini düşünmemesi gerektiğini söyledi. Meclis'in gerçekleştirdiği sessiz devrimle Türkiye'yi karanlık, makus talihinden kopartıp aydınlık bir geleceğe doğru taşıdığını anlatan Arınç, ülkenin yıllardır kangren olmuş sorunlarının, kördüğüm olmuş problemlerinin tek tek çözüldüğünü ve milletin gönlünde umut güneşi doğduğunu bildirdi. Türkiye'de ve dünyada farklı düşünen kesimlere seslenmek istediğini belirten Arınç, Türkiye'nin kendi yolunu çizdiğini ve hedefine kilitlendiğini söyledi. Arınç, "Bizim hedefimiz içine kapanmayan, dünya ile entegrasyon içinde olan, bölgesinde söz sahibi, sarsılmaz bir iradeyle milletinin refahını ve mutluluğunu en ön sırada tutan bir dünya ülkesi Türkiye kurmaktır. Bu hedefimize ulaşmak için güçlü bir millete, özgür toprakları olan bir ülkeye, kuvvet veren bir tarihe ve bizi birbirimize bağlayan bir inanca ihtiyacımız vardır. Çok şükür ki bunların hepsine sahibiz. Bu nedenledir ki Türkiye'nin geleceği aydınlıktır. Bu gelecek milletvekillerinin geceli gündüzlü çalışarak çıkarttığı reform yasalarıyla kurulacak ve çocuklarımız güzel bir ülkede yaşayacaktır" dedi.

MİLLETVEKİLLERİNİ CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ İÇİN UYARDI 

Meclis'i, istikrarlı bir siyasi ortam, tüm dünyada saygı uyandıran bir ülkeye sahip olarak açtıklarının altını çizen Arınç, bugüne kadar ve halen her fırsatta milletvekillerini, Meclis'i ve siyasetçileri eleştirenlere bu tabloyu göstermek istediğini söyledi. "Sahip olduğumuz bu istikrar ve saygınlık, o her şeyi eleştirilen milletvekillerinin sayesinde gerçekleşmiştir" diyen Arınç, milletvekillerinin çabaları ve fedakarlıkları olmasa sessiz devrimlerin gerçekleştirilemeyeceğini kaydetti. Arınç, herkesin eleştirilerinde doğru hedefi seçmesi ve seviyelerini koruması gerektiğini ifade ederek, "Bu ülkede her şeyin suçlusu milletvekilleri ve siyasetçiler olamaz" değerlendirmesini yaptı. Arınç, 22. Dönem Parlamentosunun 2007 yılında çalışmalarını tamamlayacağını anımsatarak, önümüzdeki yılın Türkiye için son derece önemli gelişmelerin olacağı bir yıl olacağını vurguladı. Meclis'in yeni yılda Cumhurbaşkanı'nı seçeceğini, ayrıca genel seçimler yapılacağını anlatan Arınç, bu ortamda gerilimi arttırıcı davranışlardan kaçınılmasını istedi. Arınç, şunları söyledi: 

"Bu nedenle gelecek yıl Meclisimiz için çok önemlidir. Meclisimiz, geçtiğimiz 86 yıl boyunca olduğu gibi her zaman milletin iradesini ve hassasiyetlerini siyasete yansıtmaya devam edecektir. Meclisimiz büyük bir olgunlukla, sağduyu ve kararlılıkla üzerine düşen görevleri yerine getirecek, milletine yakışır en güzel kararları alacaktır. Önümüzdeki yılı bahane ederek siyaseti yıpratmak, ortamı germek, milletin huzurunu kaçırmak isteyenlere karşı hepimizin dikkatli olması gerekir. Unutmayın ki, milletin ve ülkenin kaderini bu Meclis belirlemektedir. Dolayısıyla bu kadar ağır bir sorumluluğun gereği olarak hepimizin vakur ve olgun davranması gerekir. Tahriklere kapılarak gerginliğin tarafı olmak, siyasi istikrarı bozacak davranışlar sergilemek milletvekiline yakışmaz. Bizler milletin temsilcisi, ülkenin sahibi olan Meclisin birer üyesiyiz. Ülkemizin kaderine ve geleceğine, Millet iradesinin tek temsil makamı olan bu yüce Meclis karar verecektir. Bu gerçek ne yapılırsa yapılsın değişmeyecektir. Bu gerçeği bilip güven içinde, sağduyuyla, sükunetle bir yılı tamamlamak gerekir. Hiç kimse düşünmese bile, milletvekilleri ülkenin ve milletin geleceğini tehlikeye atacak hareketlerden kaçınmak zorundadır."

"301. MADDE DEĞİŞEBİLİR" SİNYALİ 

Konuşmasının sonunda Avrupa Parlamentosu'nda onaylanan son İlerleme Raporu'na da değinen Arınç, raporda AB hedefinde bir rehavetin ve duraklamanın olduğunu içeren görüşlerin doğruları içermediğini söyledi. Meclis'in AB sürecini önemsediğini, olağanüstü toplanıp uyum paketlerini yeniden çıkartarak gösterdiğini belirten Arınç, Meclis'in bu konudaki isteğinin ve arzusunun her zamanki gibi güçlü ve tereddütsüz olduğunu vurguladı. Arınç, İlerleme Raporu'na ilişkin değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: 

"AB sürecinde bir duraklama olduğu kanaatini pekiştiren konulardan biri anketlerde Türk halkının AB'ye olan desteğinin azaldığı hususudur sanırım. Milletimizin desteğinin azalmasının tek bir sebebi vardır, o da AB'nin uyguladığı çifte standartlardır. Kıbrıs sorununda verilen sözlerin tutulmadığını, başkalarına uygulanmayan kriterlerin Türkiye'ye uygulanmak istendiğini gördükçe Türk Milleti'nin AB'ye olan inancı zayıflamaktadır. Bu nedenle Avrupalı dostlarımız, Türkiye'ye haksızlık yapılmaması, her ülkeye uygulanan kriterlerin ülkemize de uygulanması halinde halkımızın desteğinin arttığını görecektir. Raporun tavsiyeler bölümünde yer alan bazı hususların, yine kriterler arasında bulunmayan siyasi talepler olduğunu üzülerek görmekteyiz. Bu siyasi taleplerin bir kısmı tartışılabilir gözükse de bir kısmını kabullenmemiz mümkün değildir. Elbette Türkiye, üzerine düşen tüm kriterleri yerine getirecektir. Ancak bazı Avrupa ülkeleri fikir özgürlüğü ve ırk ayrımcılığı konusunda çok kötü sınavlar verirken, bizi eleştirmeleri şaşkınlık vericidir. Asılsız Ermeni soykırımı iddialarını inkar edenlere hapis cezaları öngören, bu insanların siyaset yapmasını engelleyen bir Avrupa'nın şimdi bizden bazı kanunlarımızı değiştirmemizi istemesi büyük bir çelişkidir. Buna rağmen biz Avrupa'daki bazı ülkelerin yanlış tutumlarına düşmeden, fikir özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması için her zaman aydınlarımızın ve milletimizin sesine kulak vermeli ve gerekirse kanunlarımızda değişiklik yapmalıyız."
İHA
Yayın Tarihi : 1 Ekim 2006 Pazar 15:55:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?