Şurada ne kaldı… 28 mart’ta yeni belediye başkanını seçmiş olacağız.

       Bilindiği üzere  belediye teşkilâtının kent hayatımızda  oldukça önemli bir yeri vardır. Bu nedenledir ki, vereceğimiz oylarla belediyenin başına getireceğimiz  Başkanı seçmek için gereken titizliği göstermek zorundayız.

       Rastgele, ya da laf olsun diye oy kullanılmaz. Çünkü vereceğimiz oylar kutsaldır ve ülkemizin, kentimizin geleceği buna bağlıdır.

       Şayet hür, demokratik ve dürüst bir düşünceye sahipsek zaten vereceğimiz oyların da önemini kavramışız demektir.

       O halde bu görüş ve düşünceler içerisinde seçeceğimiz bir belediye başkanı hangi kriterlere sahip olmalıdır, yapması ve yapmaması gerekenler neler olmalıdır; seçmen olarak da görevlerimizin neler olduğu, olması gerektiği konuları üzerinde düşünmemiz gerekir…

 

        . . . . . . . . . . . . .

 

      28 mart yerel seçimleri sonrasında belediye başkanlığı koltuğunda çağdaş,  halkıyla bütünleşmiş, belediyecilikten anlayan, ideolojik reflekse kapılıp partizanca davranmayan, icraatlarını kapalı kapılar ardında değil  şeffaf bir yönetimle sürdürebilecek,  şehir insanlarına alnının akıyla hesap verebilecek, çevresindeki vurguncu, yalaka, çıkarcı zihniyeti dışlayan, parti başkanlarının kölesi olmayan, kimsenin baskısı altında kalmayan, pohpohçulara taviz vermeyen… (Daha pek çok unsur sayabiliriz)  kapasite ve düzgün karaktere sahip bir Başkan görmek isteriz.

       Belediye başkanı işinin takipçisi olmalı; yapılmasını istediği bir işin verdiği talimata ve zamana uygun olarak yerine getirilip getirilmediğini mutlaka denetlemeli..

       Belediyelerin en ciddi problemlerinden biri de belediye personelidir. Başkan, kendisine oy veren seçmene borcunu hizmet yaparak ödemesi gerektiği bilinciyle hareket ederek ve mevcut personeli eğiterek verim artırma yoluna gitmelidir.

       Başarılı olmanın yolu iyi bir ekip kurmaktan geçer. Belediye Başkanı  birlikte çalışacağı kadroyu kurarken yetişmiş, bilgili, genç, tecrübeli ve çalışkan bir ekip kurmaya özen göstermelidir. Özellikle müdürler belirlenirken  konusunda uzman insanları seçmelidir. İşinin ehli olmayan; eş, dost, hısım, akraba, arkadaş diye tanıdık ve yakınları işe sokan bir başkan daha baştan başarısızlığa mahkûm olmuş demektir…

 

       . . . . . . . . . . . . .

 

       Yerel seçimlerde seçmenlere de büyük sorumluluklar düşüyor. Seçmen, partizanlık ve ideolojik tercihle oy vermemelidir. Hislerine değil, aklına ve vicdanına dayanarak, verdiği oyun kendisine ve geleceğine hizmet olarak döneceğine inandığı, güvendiği adaya oy vermelidir.

       Siyaset bir bakıma geleceği tartışma ve plânlama demektir. Toplum, yaşadığı bölgeye bir şeyler katmalıdır. Bugün ülkemizde bir şeylerin iyi gitmediğini görüyor ve yaşıyorsak  bunda biraz da bizlerin günah ve vebali yok mu?