3
Mayıs
2024
Cuma
EĞİTİM

İstanbul Üniversitesi açılış töreni yapıldı

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mesut Parlak, vatanı bölmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini belirterek, "Samimi olarak İslamiyeti yaşayanlar başımızın tacıdır ancak Atatürkçülüğü veya İslamiyeti siyasi amaçla kullanarak menfaat sağlamak isteyenlere asla müsaade etmeyeceğiz" dedi.
 
İstanbul Üniversitesi'nin 2006-2007 Eğitim ve Öğretim yılı açılış töreni Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Törene, İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Fethi Remzi Tuncel, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Sevigen, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak, son zamanlarda tırmanan terör olaylarına karşı, Çanakkale'de savaşanların gösterdiği kahramanlığı örnek vererek, "O zaman Laz, Kürt, Çerkez, Alevi-Sünni ayrımı yapılmadan bütün Mehmetçiklerimiz bu vatanı korumak için şehit düştü. Biz de bu vatanı bölmek isteyenlere karşı göğsümüzü siper ederek bu vatanı böldürtmeyeceğiz" diye konuştu.
 
Gündemdeki irtica iddiaları ve bölücü terör konularına değinen İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, "Bu ülkenin hangi şartlarda Kurtuluş Savaşı verdiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. İşte Çanakkale'de savaşan askerler ve işte Kurtuluş savaşı döneminde doğudaki insanlarımız. İşte şu an 70 milyon civarında insanımız yaşadığı bu topraklarda, o zamanlar 10 milyona bile ulaşmayan insanımızın hali. Şu an bizlerin sahip oldukları ve o insanların o zaman sahip oldukları. Kimdi o insanlar? Onların kökenleri neydi? Alevi mi yoksa Sünni mi? Laz mı, Kürt mü, Çerkez mi? Mezhepleri neydi? Kökenleri neydi? Söyleyin, onların neleri vardı?" dedi.
 
Rektör Parlak, vatanın, Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında yokluklar içinde esaretten kurtarıldığını hatırlatarak, "Evet açtılar ve üstlerinde hiçbir şeyleri yoktu. Bir güvenceleri, başlarını sokacak güvenli bir yerleri de yoktu. Sığınabilecekleri hiçbir şeyleri yoktu. Yoksulluklarını gözümüzde canlandırmak bugün belki mümkün bile değil. Onların bir çoğunun adlarını bile bilmiyoruz. O yüzden onların hepsi Mehmet ve Mehmetçik idi. İnançları ve gururları sayesinde bu vatanı kurtaran o aziz şehitlerimiz ve gazilerimiz bize Cumhuriyeti ve vatanın bölünmez bütünlüğünü miras bıraktılar. O insanlar bizim insanımız. Ve miras bıraktıkları bu ilkeler bizim namusumuz değil de nedir ? Hepimizin bildiği gibi, bugün demokrasi ve Atatürk ilkeleri, Atatürk'ün resimleri, demokrasi ve ordu gibi kavramlar tartışılmak isteniyor. Bütün bu tartışmalar da Avrupa Birliği ile olan ilişkiler açısından gündeme geliyor" açıklamasında bulundu.
 
Gündemdeki irtica iddialarına da dikkat çeken Parlak, şunları söyledi:

"Dinine içten bağlı, çok samimi duygularla İslamiyet'e inanan insanlarımız her zaman başımızın tacıdır. Atatürkçülüğü veya İslamiyeti siyasi amaçla kullanarak menfaat sağlamak isteyenlere asla müsaade etmeyeceğiz. Atatürkçülük maskesi altında hareket eden ve onu istismar eden veya İslamiyet'i siyasi amaçları ve çıkarları için kullanmak isteyenlerin karşısındayız. Asıl niyetler ile gerçekte tartışılmak istenilenler arasındaki apaçık fark, kurulmak istenilen tuzakların bir parçasıdır. Eğer bu konuda bir tereddütümüz yoksa, Türkiye'deki demokrasiyi her yönden ileri götürmek için önümüzde hiçbir engel kalmayacaktır. İslamiyet'i siyasi amaçları için kullanmak isteyenlere, şeriat özlemcilerine hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz. Oynanılmak istenen oyunların farkındayız, vatanımızı bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Cumhuriyetimiz, Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana böylesine zorlu bir süreçten geçmedi. Bu güçlükleri aşmak için laik demokratik Cumhuriyet, Atatürk ilkeleri ve ulusal bütünlüğümüzün çatısı altında tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi din, dil, ırk, renk, köken ayrımı yapmadan el ele kol kola yürek yüreğe ideolojik saplantılardan kurtulmuş olarak, kimsenin oyununa gelmeden yürüyelim. Gün bugün, savaş baltalarını toprağa gömüp, sevgiyi ve bilimi egemen kılalım. Ulusumuzu başarıya götürelim. Yapay gündemlere itibar etmeyelim. İçteki ve dıştaki hainlerin tuzaklarını boşa çıkartalım. Problemleri çıkaranlar ve yapmak istedikleri bellidir. Birlik ve beraberlik içinde oldukça hiçbir oyun başarılı olamayacaktır. Bu ilkeler uğruna yerinde rektör ama yerinde de nefer olmaya hazırım. Gittiğim her toplantıda, her konuşmamda bu topraklar üzerinde, bu vatan üzerinde son nefesime kadar şu cümleyi haykıracağım. Tek ulus, tek yürek tek bayrak".
 
Eğitim kurumlarının bilimsel temellere göre faaliyet göstermesi gerektiğine işaret eden Rektör Parlak, "Bir eğitim kurumu, toplumsal, tarihi ve kültürel sorumluluğu, misyonu ne olursa olsun bence öncelikle eğitimin ve öğretimin kalitesini yükseltmeyi amaçlamalıdır. Eğitim kurumları, eğer bu amacı öncelikli bir hedef olarak benimsememişse, sosyal, kültürel ve tarihi misyonunu da gerçekleştiremez. Böyle bir kurumun, önünde sonunda kısır politik tartışmalar içine girmesi sanırım kaçınılmazdır. Böyle bir sonuç, bir zaman sonra, o eğitim kurumunun yozlaşması, toplumun önünü açabilme yeteneğini kaybetmesi, kısır çekişmelerin içine düşmesi ile sonuçlanacaktır" dedi.
 
Eğitim kurumlarının çeşitli ihtiyaçlarının yardımlarla karşılanmasının imkansız hale geldiğini hatırlatan Parlak, "Takdir edersiniz ki, sorunlara kalıcı ve sürekli çözümler üretebilmesini de olanaksız hale getirmektedir. Kalıcı çözümün, Üniversite Kanunu'nun yepyeni bir anlayışla ele alınması ve kurumların kendi imkanlarıyla bazı ihtiyaçlarını karşılayabilir hale getirilmesiyle sağlanacağına inanıyorum. Yıllardın beri tartışılan Üniversite Kaaatürk ilkeleri, Atatürk'ünunu'nda hep aynı noktalar üzerinde duruluyor olmasını, fakat bu gibi konulara çözüm bulunmamasını üzüntü verici buluyorum" açıklamasında bulundu.
İHA
Yayın Tarihi : 3 Ekim 2006 Salı 15:59:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?