19
Mayıs
2024
Pazar
SİYASET
Belediye Sayfaları

SİYASET AHLAKI VE SİYASİ PARTİLER

Siyaset ahlakı, ülkemize klasik ahlak ilmi yolu ile gelmemiştir. Çok partili hayata geçildikten sonra, siyasi partiler arasındaki ilişkiler sebebiyle ortaya çıkmıştır. En çok iktidar ve muhalefet partilerinin sözcüleri tarafından kullanılmaktadır. Bu partilerin sözcüleri, nutuk  düellosuna girdikleri zaman  saldırma ve savunma yönünden karşı partiyi siyaset ahlakına saygı göstermemekle suçlandırmaktadırlar.

Siyasetin bir ilim mi? Sanat mı ? Yoksa bir meslek mi ? olduğu dünyada dün olduğu gibi bugün de tartışma konusudur. Siyasetin ahlakla münasebetleri hükümet şekillerine göre değişmektedir.

Monarşi ve oligarşi idaresinde siyaset ahlakından söz edilemeyeceği doğaldır. Demokrasi idaresinin fazilete dayandığı, Aristo'dan bugüne kadar söylendiği için ahlak ile çok sıkı bir ilişkisi olduğu açıktır. Ancak şuda vardır ki;  bugüne kadar kurulmuş olan demokrasilerin tam olarak fazilet temeline oturtulup, işledikleri görülmemiştir. O halde fazilet, demokrasi için gerçekleştirilmesi gereken bir ülkü amacıdır.

Demokrasi halk idaresi olduğundan, halkın bu idareye seçmiş olduğu temsilcilerinin kurdukları partiler vasıtasıyla katılmak zorunluluğunda bulunmasından, siyaset ahlakı gerçekten siyasi partilerle çok yakından ilgilidir.

Siyasi partilerin ülke kaderinde oynadıkları rolü çok büyük olduğundan, partileri sevk ve idare edecek kişilerde bir takım meziyetlerin bulunması kaçınılmazdır:

- Partiler de, gerek ülke yönetiminde gerekse yerel yönetimler de görev alacak kişilerin canlı ve alevli amaçlara, kanında ve vicdanında zenginliklere sahip olması gerekmektedir.

- Siyasi partiler de vazife alacak kişiler, şuna veya buna hizmet etmek, özel çıkar sağlamak için değil, toplumun refahı için çalışmak zorundadırlar. Atatürk  " bir amaca doğru yürürken, kişisel düşünce ve çıkarları bir tarafa bırakarak el ele vermek icap eder; başarının sırrı budur. Unutulmamalıdır ki bizlerin gerçek vazifesi toplumumuzun gelecekteki yüksek çıkarlarını sağlamaya çalışmaktır. " demekle herşeyin toplum için yapılması gerektiğini belirtmiştir.

Türkiye için gerçek demokrasi, Atatürk ilkelerinde ve özellikle halkçılık ilkesinde vardır. Bu nedenle demokrasi, halkın sadece halkın kendi görüşlerini en iyi ve sadık bir şekilde temsil edecek ve vicdanlarının süzgercinden geçirdikleri kanaatlarini ortaya koyma gücünde olan insanları seçmekle gerçek değerine ulaşır.

- Siyasi partilerin vatansever, dürüst ve güvenilir kişilerden oluşması önemlidir. Samimi olmayan ve art niyetli kişilerin milletin temsilcisi olarak yönetim kademelerinde yer alması, milletin bütünlüğüne ve refahına zarar vermektedir.

- Partiler de vazife alacak kişilerin çok iyi seçilmesi ve bu kişilerin ülkesini herşeyin üstünde görmesi, hatır için görevini kötüye kullanmaması gerekmektedir. Sağlam fikirli kişilerin seçilmelerinden seçmenler de sorumludurlar. Bu hususta Atatürk " memleket işlerinde, millet işlerinde, hakiki işlerde duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz " diyererek bunu açıkça ortaya koymuş ve  " vatandaşınız olan herhangi bir şahsı istediğiniz gibi sevebilirsiniz. Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi,babanız gibi, evladınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat, bu sevgi sizi milli varlığınızı bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir şahsa, herhangi bir sevdiğinize vermeye sebep olmamalıdır. Bunun aksine hareket etmek kadar büyük bir hata olamaz. Bir millet için, bir milletin varlığı, bir milletin şerefi ve haysiyeti, bir millet büyüklüğü için bu kadar hata olamaz. " diyerek sevilen bir kimse için bile kanunsuz iş yapılamayacağını ve ülke çıkarlarının herşeyin üstünde tutulacağını vurgulamıştır.

- Memleketi ve milleti en çok seven, aklına, anlayışına, vicdanına en çok güvenilen insanların temsilci olarak seçilmesi gerekmektedir. Ancak, bu sayede halkın layık olduğu refah sağlanabilecektir. Aksi halde, bir millette özellikle bir milletin yönetiminden sorumlu bulunan yöneticilerin kişisel ihtirasları, kişisel münakaşaları, milli ve vatani vazifelerin gerektirdiği yüce duyguların üzerine çıkacak dereceye varmış ise o ülkeler dağılmaktan kurtulamazlar. 

 Sonuç olarak;  yönetim kadrolarında yer alacak siyasi partilerin ve partiler de görev alacak kişilerin belirli nitelikleri olmalıdır.

1- Cumhuriyetin, milli egemenlik idealini en iyi ve en güvenilir şekilde temsil eden ve uygulayan devlet şekli olduğuna inanmalı ve bu sarsılmaz inançla Cumhuriyeti tehlikeye karşı her vasıta ile savunmalıdır.

2- Atatürk milliyetçiliğine bağlı olarak ilerleme ve gelişme yolunda ve uluslararası temas ve ilişkilerde bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla uyumlu bir şekilde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız olma kimliğini korumayı esas saymalıdır.

3- Kaynağı millet olan irade ve egemenliğin, devletin vatandaşa ve vatandaşın devlete karşılıklı vazifelerinin gerektiği gibi yapılmasını, düzenleme yolunda kullanılması prensibine uyarak, uygulamalarını " hiçbir kişiye, hiçbir aileye, hiçbir sınıfa, hiçbir topluluğa ayrıcalık tanınmayacak şekilde yapmalıdır. Diğer bir deyişle, sınıf mücadelesi yerine sosyal düzen ve dayanışmayı kurmak ve birbirini bozmayacak şekilde çıkarlarda uyum sağlamak, çıkarları kabiliyet ve çalışma derecesi ile uyumlu hale getirmek ana amaç olmalıdır.

 

Gökçen ŞENYİĞİT

gsenyigit@e-kolay.net

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gökçen ŞENYİĞİT - Beşiktaş/İSTANBUL
Yayın Tarihi : 24 Mayıs 2004 Pazartesi 21:59:51
Güncelleme :24 Mayıs 2004 Pazartesi 21:23:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?