22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Akdeniz'in köylerinde koca partisine oy yok

Toros dağlarının verimli topraklarında ağaçlar sürgün vermiş, ekinler boy atmıştı. Çobanlar davarlarını güdüyor, köylü kadınlar tarlada çapa yapıyordu. Köy kahvelerinde, çınar ağaçlarının gölgesindeki parklarda çiftçi çaylarını yudumlayıp hararetli sohbet ediyordu. Yol boyunca kime, merhaba, desek konu ‘siyaset’e geldi hep. Kadınlar, “Koca partisine oy yok. Çocuklarımız, bizim gibi Cumhuriyet çocuğu, olacak” dedi. Erkekler ise, “Biz Atatürk’ü çok sevdik, seveceğiz. Askerimiz var, şeriat filan gelmez memlekete. Cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır” diye mesaj verdi.

 Korkuteli rampasından ağır ağır çıkıp, Burdur’un Tefenni ve Karamanlı ilçelerine doğru dönünce Sülekler köyünde Mehmet Özdemir (85), kendisi kadar yaşlı eşi Naciye Özdemir ve kızları Gülseren Boydak ile Fatma Özdemir minibüs bekliyordu. Gülseren Boydak, “Babamı hastaneye götürmek için köy otobüsünü bekliyoruz” dedi. 85 yaşındaki Mehmet Özdemir, “Yaşlandık artık, her türlü hastalık var. İyileştiremiyor doktorlar beni” diye yakındı.
 Mehmet dede 4 yıl askerlik yapmış, “Disiplin nedir, askerlik nedir silah nedir bilirim ben” deyip askerde kendisine zimmetli olan piyade tüfeğinin modelini çalışma sistemini duraksamadan bir çırpıda sıraladı. Eşi Naciye, “Hiç unutmadı, hep söylendi böyle. Askeri, askerliği çok sevmişti” dedi. 
ATATÜRK’Ü BİLMEK
 “Seçimler yaklaşıyor ne düşünüyorsunuz” diye sorunca Gülseren ve Fatma, “Siyaset filan bilmeyiz ama Atatürk’ten de vazgeçmeyiz. Çocuklarımızı okuttuk okullu yaptık. Cahil olmasınlar dedik” diye karşlık verdiler. Ardından “Eşleriniz oylarınıza karışır mı” diye sordum, “Hayır hayır. Koca partisine oy çıkmaz buralardan. Onlar da karışmaz zaten” dediler. Anne Naciye Özdemir aynı soruya, “Yok yok öyle şey mi olur. Neden karışacaklarmış. Benim bey hiç karışmadı yıllardır” dedi ve bir yandan da başındaki tülbendini düzeltti. Yaşlı baba Mehmet Özdemir, oturup yaslandığı telefon direğinden güç alarak doğruldu. Kızmış gibiydi. Yüksek sesle haykırdı: “Atatürk’ün kıymetini bilmek lazım oğul. Sen söyle bakalım şimdi hangi partiye oy verelim.” 
ÇOBAN MEHMET
 Korkuteli’nin hemen çıkışında 30 kadar davarını otlatmış eve dönerken karşılaştık çoban Mehmet Say’la. Yol kenarında sürüyle birlikte ağır ağır yürüyüp konuştuk. Kızıl renkli davarların cinsini merak ettim; ‘Maltız’ imiş. “Seçimler sonunda memleket daha iyi olmalı” dedi Çoban Mehmet. Yeni oluşacak meclis için de; “Gönlümden AKP, MHP ve CHP meclise girsin geçiyor” diye beklentisini aktardı. 
HARÇLIK BEĞENMİYOR 
Tefenni ve Karaman, bir birine çok yakın şirin ve küçük iki komşu ilçe. Burada 10 gün kadar önce büyük bir üzüntü yaşanmıştı. Teröristlerce döşenen mayınla şehit düşen Teğmen Halil Demirörs’ün cenaze töreninde iki ilçenin halkı hain saldırıya öfkelenmiş, lanet yağdırmıştı. Tefenni’de çınar ağaçlarının gölgesiyle sardığı belediye parkında, orta yerde kasketli iki yaşlı çiftçi oturuyordu. İbrahim Kalkan (77) ve Ahmet Karasu’nun (76) yanına gidip ‘Selam’ verdim, onlar da ‘buyur’ ettiler. 
Cam bardakta demli çayı yudumlarken “N’olcek bu memleketin hali” ni konuştuk. İbrahim Kalkan güleç yüzüyle yakındı: “Beş senede bir fırsat geçiyo elimize. Başka da heç bişey yok. Veriyoruz oyu gidiyo. Kime verdik neden verdik bilmiyoruz bile.” Kalkan’ın toplam 21 Karasu’nun 18 torunu olduğunu öğrendim. “Nasıl harçlık yetiştiriyorsunuz” diye sorunca, gülüştüler ama buruk bir gülüştü bu. 
Ahmet Karasu anlattı: “Bir lira veriyorum yetmiyor. 5’er lira veriyorum, beğenmiyorlar 10 lira ver diyorlar. 18 toruna 10’ar lira versek para mı yeter buna.” Tefenni’de ve Karamanlı’da mermer ocakları sayesinde gençlerin bir bölümü iş sahibi olmuş. Ama birçoğu da Burdur, Antalya, Denizli gibi büyük illere gidip iş bulmuşlar. İbrahim Kalkan, “Çocuklar gidince dışarıya aileler de bölündü. Bayram seyran gelip görüşüyoruz ama zor tabi. Para pul yetmiyor ki kimseye” diye dertlendi.
TÜCCARA BAĞLADILAR
Ahmet Karasu, “54’te ilk oyumu kullandım. O gün bu gündür Demokrat Parti’den şaşmadım” dedi. Kalkan araya girdi, “Ama milletvekilinin faydasını görmedik hiç. Biz çalışıp didiniyoruz tarlada bahçede. Doğuda askerlerimiz ölüyor, bunlar sandalye kavgası veriyor hala.” Karasu devam etti: “Pancarı kotaya bindirdiler. Anason’da tüccara bağladılar bizi. Bizim malımız üzerinden tüccar para kazanıyor. Köylü olarak açız. Gübre çıktı 24 liraya, pancar inde 80 liraya.” 
ÇİFTÇİ KASKETİ 5 LİRA
 Kasketi, üreticinin, çiftçinin simgesi olarak biliriz hep. Bu özelliği de devam ediyor. “Neden kasket” diye sordum. Kasketleri çıkarıp masaya koydular. Saydım, tam 6 köşeli. Bir kere güneşten koruyormuş. Modası geçmeyen bir kıyafet parçasıymış. Ve eskiden hazır elbiselerin olmadığı dönemlerde, terzilerin revaçta olduğu yıllarda, elbise kumaşından birer ikişer de şapka yapılırmış. Bu da kıyafette bütünlük sağlıyormuş. Artık hem kasket hem elbisede, ‘Konfeksiyon’ dönemi var. Hazır kasketler pazarlarda bulunuyor ve sadece 5 YTL’ye satılıyormuş. 
‘GÜN’DE SİYASET 
Karamanlı’da Süleyman Nazikler’in marketinde eşi Yaşar ve kızı Neriman ile ayak üstü konuşunca kadınların düzenledikleri “Gün”ler de siyaset ağırlık kazanmaya başladığını öğrendik. Yaşar Nazikler, “Çiftçide varsa herkesete var. Yoksa yok” diye konuştu. Nazikler, ekonomik zorluk nedeniyle kadınların mermer fabrikalarında çalışmayı bile göze aldıklarını anlattı. Karamanlı’da sadece CHP’de Kadın Kolları çalışmaları yapılıyor. Başkanlığını da Serpil Selçuk yürütüyor. 
KÖYLÜ KADIN CUMHURİYETÇİDİR
İlçe meydanında bir çay ocağı ve Bademli köyünden Gülsüm Özeren, Vesile Tezcan ile İsa Tezcan (76) köye gidecekleri saati bekliyordu. “Artık toprak doyurmaz oldu” dedi Gülsüm Özeren. 10 dönüm topraktan elde ettiği ürünün mazot ve gübre parasını karşılamadığından yakındı, “Çiftçiyi köylüyü azıcık baksınlar, görsünler ne olur” dedi. “Seçimler” deyince İsa Tezcan hemen söze girdi, “Şeriat gelecek diyorlar. Olur mu hiç. Bir kere asker var. Cumhuriyet’i kimse yıkamaz, yıktırmayız” dedi. Gülsüm Özeren devam etti: “Biz köylü kadınlar cumhuriyetten vazgeçemeyiz ki. Cumhuriyet bizim herşeyimizdir.”
Yayın Tarihi : 26 Mayıs 2007 Cumartesi 19:05:12
Güncelleme :26 Mayıs 2007 Cumartesi 19:50:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
abdullah canli IP: 81.213.138.xxx Tarih : 30.05.2007 03:06:53
asi bir küheylanım anam rüzgar babam aşiret diye başlar şairin sözü.şair mısralarındaki duyguları güneydogudaki ufak ama onurlu onurlu oldugu kadar dik bir duruşu olan güneydogunun köylerinden birinden esimlenmiştir.işte şairin esin kaynagı olan asi küheylanların rüzgarın vede aşiretin çocuklarının ekmegi için aşı için işi için demokrasimiz için vede türkiyemiz için dagıyla taşıyla adeta haykırarak recep tayyip erdogan haykırışlarının akdeniz köylerindeki farklı duygularla nasıl paralellik arz etmedigini varın siz düşünün. umarım ne demek istedigimi anlamıştırsınız.abdullah canli