Turizmin ‘küçük’ temsilcileri yenileşme isteğini dillendirmeye başladı; “Eskiyi yıkalım, tarihi ve yeşili öne çıkaralım, beton kesinlikle olmasın, sadece temelsiz, ahşap yapılara izin verilsin. Yatak sayısı da düşürülsün.” Bu sözler, tarihi ve doğasıyla bir ‘butik’ bölge olan Olimpos ve Çıralı’dan yükseldi.
Türkiye’nin doğa ve tarihi güzelliğe sahip birçok ‘Butik’ bölgelerinden birisi Çıralı koyu. Birkaç yıl önce ‘en güzel koy’ seçilmişti. Bu koyun hemen ardında ise Çıralı köyü ile sınırları içinde Olimpos Antik Kenti bulunan Yazır Köyü yer alıyor. Her iki yerleşim yerinde de imar planı yok, ama 5 bin civarında yatak var. Köyün turizmcileri, “Kalite yerine kitleye önem verildi” diyerek turizm politikasını eleştirdiler.
Çıralı’daki birkaç lüks butik otelden birisi de Olimpos Lodge’dur. Sahibi Ziya Şimşek ile birkaç yıldır karşılaşmamıştık. Şimşek, oda fiyatlarının 10, 15 veya 25 Euro’ya olmasıyla Türkiye’nin kazandığı anlamına gelmediğini anlattı uzun uzun. Şimşek’e göre bu ücretler, turistin kirlettiğinin bedeli bile değil. Tatili süresince bıraktığı çöpleri, atıkları toplama ve temizleme parası bile olamaz.
“Kitle turizmi” diyecek oldum, Ziya Şimşek sözümü kesti: “Evet kaliteye değil, kitleye oynadık. Yani yanlış ata oynadık. Patron patrondur. Patronda her zaman para olur. Onları çekebilsek, krizlerden etkilenmeyiz. 15, 25 Euro’ya oda satmaz 200-300 Euro’ya oda satar hale gelirdik. Doğamız daha az tahrip olur, çevremiz daha az kirlenirdi. İmkanlar çok daha iyi değerlendirilmiş olurdu. Kaynaklar çok daha iyi kullanılırdı.”
“Şimdi durum nedir” diye araya girip sordum Ziya Şimşek’e. Hemen yanıtladı: “Elimizdekileri daha ucuza verir olduk. 1980’lerin sonunda ya da 90’ların başında daha az yatak vardı. Ama kuyumcu, halıcı, derici, restoran yani esnafın yüzü gülmüyor muydu. Mutluluk bütün kesime yayılıyordu. Bugünkünden çok daha iyiydi esnafın durumu. Hem tarım hem turizmi birlikte yürütmeliydik. İsviçre’de olduğu gibi. Avrupa’nın sebze ve meyva bahçesi olabilirdik.”
KONAKLAMA YATIRIMI 5 YIL DURDURULMALI
1985’li yıllarda İspanya’da eski tesisleri yıkıp daha az beton daha az yatak ve daha çok doğalı alanlar yaratmışlardı. Ziya Şimşek’e bunu anımsatınca, “Evet” dedi ve devam etti: “Evet öyleydi. Mayorka’da oteller ve tatil köyleri çok artmıştı. Beton yapılardan doğal güzellik yok edilmişti. O zamanlar yıktılar ve lyerine ağaçlar dikilmişti. Türkiye’de de dibe vuracak ve böyle olacak korkarım.”
“Ne zaman gerçekleşir sizce” diye sorunca, “Kehanetci olmaya gerek yok ama çok uzun süreceğini sanmıyorum artık” karşılığı verdi Şimşek. Yatak sayısı arttıkca rekabet nedeniyle satış fiyatları da düşürülüyor. Şimşek, “Tam çözüm olmayabilir yatırımları durdurmak ama belki 5 yıl süreyle dondurulabilir. Bunun için de tesislerin yenilenmesi, tadilattan geçirilmesi, doğaya önem verilmesi gibi kurallar gündeme getirilebilir” dedi.
Birkaç yıl önce “Koruma amaçlı olmadığı” gerekçesiyle imar planı iptam edilmişti. İmar Planı çalışmaları devam ediyormuş. Çıralılı’lar ve Çıralı’yı sevenler kitle turizminin önünü açacak bir planın yapılmamasını istiyor. Çünkü Çıralı sahili aynı zamanda Akdeniz çanağındaki çok önemli Caretta Caretta üreme ve yuvalama alanlarından birisi.
VOSVOS’CULARIN CARETTA CARETTA ŞENLİĞİ
Sahilde dolaşırken bir kaplumbağa yuvasının çıta ve üst üste taşlarla işaretlenmiş olduğunu gördük. Bunu bir grup gönüllü gençler, simgesel olarak Caretta yuvası diye işaretlemiş. Sahilin hemen ardında bir kamping alanında Volkswagen Kaplumbağa Otomobil Derneği’nin üyeleriyle karşılaştık. Volkswagen karavanlarıyla yola çıkmışlar ve bu yılki Caretta Caretta Şenliği’ni yapmak üzere Çıralı koyunu seçmişler. 20 kadar karavan kamping alanının etrafına sıralanmışlar. Kampın ortayerine de oturmuşlar sazlar, gitarlar, darbukalar ve klarnetler çalıp neşeleniyorlardı.
Derneğin yöneticilerinden Kemal Efe bilgi verdi. Her yıl Temmuz Ayının ilk haftasında yollara düşüp değişik yerlerde buluşuyorlarmış. 17 yıldır bir grup insan hayatı, yaşamı ve doğayı paylaşmak için bu şenlikleri düzenliyor. Eylül ayında da İstanbul’da panayır düzenliyorlar, en orjinal ‘vosvos’u seçiyorlarmış.
GÜNÜBİRLİKCİLER KİRLETİYOR
Eğitmen rehber balık adam olan Nafiz Asılkefeli araya girdi, “Günübirlikcilerden şikayetçiyiz” dedi. Sonra da anlatmayı sürdürdü: “Dün denizi temizledik. Bol miktarda naylon poşet çıkardık. Caretta’lar yani yeşil kaplumbağaların beslenmesi deniz anası ve yumuşakçalardır. Şöyle bir baktım burada deniz kabukları yoktu. Bu demektir ki yumuşak yengeçler yok olmuş. Naylon poşetleri deniz anası sanan Caretta’lar bunları yiyor sonra da dışkı yapamadığı ve aç kaldığı için ölüyorlar.
OLİMPOS’A YENİ PLAN UYGULANMALI
Sadece Türklerin değil dünya gençlerinin de tercih ettiği bir turizm merkezi haline gelen Olimpos’da konaklama üniteleri ahşaptan ve ağaçların üzerinde veya arasında yer alıyor. Denize ulaşabilmek için 1-2 kilometrelik bir yürüyüş yapmak gerekiyor. Arada Olimpos ören yeri bulunduğu için geçiş için ücret ödenmesi gerekiyor. Tatilcilerin bu konudaki şikayetleri çok olurdu. Yazır köyü muhtarı Halil Karataş, “Yıllar boyu bu tarihi biz koruduk ama köylü de giriş için para ödemek zorunda bırakılıyor” diye dert yanmıştı.
Bu yılki giriş bedeli uygulamasından çok fazla şikayet yok gibi. Ama köy halkının durumu konusunda henüz yasal bir karar alınmamış. 10 girişlik kart 7.5 liraya satılıyor. Tek giriş ise 3 lira. Kapıda tatilcilerle konuştum, hemen hepsi denize gidiyordu. Bazıları geçtiği yerde antik kentin varlığından bile habersizdi.
AZ TURİST ÇOK PARA
Muhtar Halil Karataş’ı kendisine ait işletmede bulduk. Halil Karataş, Olimpos’un geleceği ile ilgili konuşmak istiyordu. “Ben hem muhtarım hem de turizmci” dedi Karataş. Ve devam etti: “Burası başıboş kalmasın, bir kuralı olsun. Daha iyi harcayan tatilci gelsin isteriz.” Bu haliyle paralı müşterinin buraya gelemiyeceğini hatırlattım Muhtar Karataş’a, “Haklısınız” dedi. Olimpos’un günlük nüfusu günübirlik ziyaretçiler de dikkate alınırsa 5 bini buluyor. Köyün temizliği ve turistlerin rahat etmesini sağlamak, otopark’tan elde edilen gelirle sağlanıyor.
Muhtar Karataş, imar konusunu anlatırken, “Çok turistin gelmesi çok para kazandırıyor demek değil” dedi. Karataş’ın gönlünden ‘az turist bol para’ geçiyordu. Bunun için imar planı değişikliği hemen yapılmalı. İşletmelerin yatak sayıları da düşürülerek dünya standardına uygun odalar kurulmalı. Halihazır haritaları hazırlanmış, onay için bakanlıkta bekliyor. Sonra imar planı yapılacak. Muhtara göre turistik bölgede temelsiz ahşap yapılara izin verilmeli, kesinlikle beton olmamalı.
Çok paralı turistler Türkiye'ye gelmiyor ki !; gelen çarıklı turistler de zaten bizden götürüyorlar !