16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

Dostlar buluştu...

Türk-Yunan Dosluk Festivali, Akdeniz’in kıyıcığındaki Antalya’da başlayıp Ege’nin hemen ucundaki Rodos adasında bitti. Renkli anlar kaldı anılarda. Akrabalar buluştu, yeni dosluklar kuruldu. Sazlar çalındı, oyunlar oynandı, türküler, şarkılar söylendi. Paneller yapıldı, sergiler açıldı. Şaraplar, uzolar ve rakılar içildi. “Hayattan Yüzler” ve Medyadaki Öteki” konulu panellerde, ‘yüz yüze’ konuşuldu. “Hayattan, Kentten ve İnsandan Yüzler” temalı fotoğraf yarışması yapıldı, yeni yüzler bir birlerini ilk kez gördü.
Defne Türk-Yunan Derneği’nin düzenlediği ve Antalya Büyükyehir Belediyesi’nin desteklediği etkinliklerde ‘iki yaka’nın dostluklarının pekiştirilmesi amaçlanmıştı. Rodos 12 Adalar Valisi İoannis Macheridis, Rodos Belediye Başkanı Hacis Hacieftimiadis ile birlikte 40 kadar Yunanlı konuk Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mevlüt Yeni tarafından ağırlandılar. Türkiye’nin Rodos Boşkonsolosu Ahmet Arda, iki taraf konuklarıyla da candan ilgilenmişti.
Türk Halk Müziği’nin büyük ismi Arif Sağ ile Yunanlı sanatçı Aliki Kayaloglou’nun Karaalioğlu Parkı’ndaki muhteşem müzik şöleni uzun süre unutulmayacaklar arasına girdi. Konuk sanatçının, “Hepimiz aynı suyu içiyoruz, hepimiz aynı ırmaktayız, hepimiz Hıristiyanız, hepimiz Müslümanız” şeklinde konuşması alkış tufanıyla karşılık bulmuştu. Arif Sağ’ın Rodos’daki konseri, Yunanistan’ın eski Kültür Bakanı sinema sanatçısı Melina Mercuri’nin adını taşıyan anfi tiyatrodaydı.
ÇOK ONURLANDIM
Sanatçı Arif Sağ’ın ‘iki yaka’ değerlendirmesi ise şöyle oldu: “Dostluk bozulmamış bir kere. Müzik kültürü aynı, ortak melodi yüzlerce. Duruş tavrımız da aynı. Bağıra bağıra konuşuyoruz. İki ülkenin ders kitaplarında karşı taraf düşman olarak gösteriliyor. Burada yumşama olsa iş bitecek. Şunu söylemeliyim Antalya halkı muhteşemdi. Konser izlemeyi sanatçıya değer vermeyi biliyorlar. Çok onurlandım. Ama aynı güzelliği Rodos’ta göremedim.”
RODOSLU BÜYÜKDEDE
Antalya Opera ve Balesi sanatçıları Anadolu’nun folklorik oyunlarından derledikleri gösteriyi, bale tadında sundu. Rodos’un ünlü Cafe Chantant’dan (Şarkılı Kahve) gelen rembetiko grubuyla el ele dansları geceyi hareketlendirmişti. Mehmet Sipahi, Antalya Opera ve Balesi’nin sanatçı Müdürü. Büyük büyük dedesi Mehmet Ali Kapancı Rodoslu. Daha önceleri araştırma yapmış ve akrabalarının mezarlarına ulaşmış, ziyaret etmiş. Büyük büyük Dede Kapancı’nın, Rodos’da belediye başkanlığı yaptığını da ortaya çıkarmış. Sipahi, “Biz dünya insanıyız aslında. Sınırlar erimeye başladı” dedi. Çünkü buradaki akrabalarının da Mısır’dan göçüp geldiklerini öğrenmiş.
‘ÖTEKİ DEĞİL BİZ OLMALIYIZ’
Rodos’da tarihi kenti yürüyerek geçtik. 1793 yılından kalan Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi’ni dolaşıp fotoğraf sergisinin yer aldığı ve panelin yapılacağı yere, Osmanlı döneminden kalma Aşevi’ne iske adıyla İmarethane’ye geçtik. İstanbul’da yayımlanan ‘Apoyevmatini’ gazetesinin Genel Yayın Müdürü Mihail Vasiliadis, iki dilde de tercüme yaptı.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in konuşması büyük alkış aldı. Türel şöyle demişti: “Anne ve anne tarafı Rodos’da doğmuş .ir ailenin çocuğu olarak ötekileşmeden ‘biz’ olmanın gayretini göstermeliyiz. Birkaç gündür ‘biz’ olmanın güzelliğini yaşıyoruz. Biz olmak için ‘deprem’e gerek yok.”
Türel’in bu sözleri, Antalyalı konuklar Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, Kepez Belediye Başkanı Erdal Öner ve meclis üyeleri gazeteciler ile Rodoslu katılımcıları duygulandırmıştı.
TÜREL’E SICAK KARŞILAMA
Eski kentte Aristo Caddesi’nde Türklerin dükkanları işyerleri vardı. Ali Memiş Dayı’nın 600 yıllık ‘Osman Kahvehanesi’de buradaydı. Nargileleriyle, kahve değirmenleriyle, eski resimleriyle donatılmıştı. Burada bir nargile içmenin bedelinin 20 Euro olduğunu öğrendik.
Başkan Menderes Türel ile annesi Serçin ve ablası Berrin, sık sık Rodoslu tanıdıklarınca durduruluyor, sarılıp kucaklaşıyor. Anne Serçin, “İşte hepsi akrablarım bunlar. Sevgi dolular” diye duygusallaşıyordu. Türel’lerin akrabası İlter Osmancıkzade, turistik ürünlerin satıldığı bir dükkanın sahibi. Kısa süreli hasret giderdikten sonra fotoğraf için poz verdiler.
ÇOK BENZEŞİYORUZ
Fethiye - Rodos yolculuğunu yaptığımız ‘Flying Poseidon’ teknesinde, Yunanlı genç gazetecilerle beraberdik. ERT televizyonundan Harikliya Giannopoulo, Kathimerini gazetesinden Giorgos Lialios, Tachydromos Magazine gazetesinden Dimitris Doulgeridis, Ta Nea’dan Aristotelia Peloni ve Avukat Stavros Lainas. Birçoğunun Türkiye’ye ikinci gelişleriymiş. Dimitris Doulgeridis daha önce geldiğinde Antik Likya Yolu’nda barış yürüyüşüne katıldığını anlattı. Antalya’yı ve yüz yüze geldiği insanlar hakkında neler düşündüklerini sordum; “Benzer noktalarımız o kadar çok ki. Yedi kişi ile röportaj yaptım, yedisi de farklı yüzlerdi. Bir karı koca ve çocukları ile geleneksel bir aileydi. 3 genç ile konuştum çok moderndi. Fiziksel olarak çok benzeşiyoruz” karşılığını verdi. Dimitris, Türk insanlarının yüzlerine bakarak edindiği ilk izlenimini, ‘sıcak insanlar’ şeklinde aktardı.
KAZIKLANDIM
Giorgos Lialios’un değerlendirmesi şöyle oldu: “Çeşitli yüzler vardı. Bir tane türbanlı vardı yanında ise çok seksi bir kadın. Zıtlıkların beraberliği beni çok etkiledi. Ben aslında çevre konusunda yazılar yazıyorum. Doğal kaynakların fazlalığı dikkatimi çekti. Ama hoşuma gitmeyen kitle turizmi çok aşırı burada. Uzun sürede çevresel anlamda kötü sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Çünkü Yunanistan’da İspanya’da kitle turizmi yapılan büyük tesisler şimdilerde yıkılıyor. Kaleiçi’ndeki butik oteller inanılmaz güzel.”
Giorgios, bir dönercide 17 YTL’ye nasıl kazıklandığını gülerek anlattı: “Tabi bizde de var böyle kazıklanmalar. Dikkat ederdim ama boş bulundum.” İzlenimlerini de kısaca şöyle paylaştı: “Dost canlısı ve sıcak bir halk gibi geldi bana. Esnaf bize çok ilgi gösterdi, bundan mutlu olduk. Ama asıl önemlisi müzede tarihi eserlerin Yunanlı’lardan kaldığı gizlenmeden anlatıldı. Buna çok mutlu oldum. Doğru bilgi verilmez diye biliyorduk, ama yanılmışız. Buna çok sevindik.”
DOST CANLISI
Ta Nea’dan Aristotelia Peloni, Antalya’yı “Tipik bir Akdeniz kenti” diye tanımladı, Kaleiçi’ni çok beğendiğini dile getirdi. Çarşıda karşılaştığı esnafın karşılıksız çay ikram etmeleri çok hoşuna gitmiş. Peloni izlenimleri ise şöyle oldu: “İki ülke insanları arasında paylaşılamayan bir şey olmadığını görüyorum. Herkes dost canlısı. Problem politikacılarda. Deprem ile hızlı bir kaynaşma oldu. Bazen acılar gerekiyor herhalde. Yunanistan’da insanlar daha kardeş gibi hissediyor artık.”
Yayın Tarihi : 20 Haziran 2007 Çarşamba 21:53:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?