17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Festivalin ardından

Altın Portakal Film Festivali’nin 49’uncusu sona erdi, geriye tartışmaları kaldı.

Kimine göre sönük geçti, halkla buluşmadı. Kimine göre ise festival tam anlamıyla halkla buluştu. Kimine göre siyasallaştı, kimine göre festivaller hep siyasetle birlikte yürür.

CHP’li belediye yönetimde olduğuna göre Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin festival ödül törenine ve etkinliklerine katılması çok doğal.

Doğal olmayan ne biliyor musunuz, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın bu festivale inatla katılmaması. Düşünebiliyor musunuz, gelecek yıl 50’nci yapılacak olan bir festivale ülkenin Kültür Bakanı katılmıyor. Niye katılmıyor, siyaset adına katılmıyor. O da kendince siyaset yapıyor. CHP’li belediyenin organize ettiği bir etkinlik olduğu için katılmıyor. 50 yaşına gelmiş bir festivalin CHP’lisi, AKP’lisi, MHP’lisi mi olur. Yazık değil mi... Ayıp değil mi...

Çok eskilere gitmeyelim de AKP yönetimindeki dönemde de festival yapıldı. O zaman AKP’liler katılıyordu, muhalefet katılmıyordu. Bugün eleştirenler o zaman ‘festival siyasallaştı’ demiyordu. Şu iyi bilmeli; festivaller her yerde ve her zaman siyasetin ilgi odağı olmuştur. Çünkü siyasetçi, kitleleri orada buluyor ve ulaşıyor. Mesajlarını da rahatça veriyor.

Bence CHP’li yöneticilerden çok sanatçılar gerekli siyasi mesajlarını verdiler. İyi de yapmadılar mı? Sanatçı ülkesindeki duyarlılıklara sessiz mi kalsaydı. Katılırsınız katılmazsınız o ayrı...

Bir de şu açıdan baksak; filmlerin konusu nedir. Özellikle festival filmleri gişe yapmaktan çok toplumsal mesaj içerikli değil midir. Ee o siyaset olmuyor mu...

Bence festivale katılan CHP’liler bu konuda çok dikkatli davrandılar ve siyaset yapmaktan olabildiğince geri durdular. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın hep kısa konuşmalar yaptı. Ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu ödül töreninde konuşmadı bile.

Anlayana...

Bir başka nokta da şu oldu festivalde. Kimine göre jüri başkanlığını yapan Hülya Avşar festivale gölge düşürdü, kimine göre ise renk kattı.

Festival yöneticilerine göre açılış kortejini 250 bini aşkın kişi izledi. Kimileri de 150 bin kişiyi geçmediğini iddia ediyor. İster 250 bin, ister 150 bin, ama şu bir gerçek ki daha önceki festival kortejlerine olan katılımdan daha kalabalık olduğu kesin. Peki bunca insanı meydanlara, caddelere getiren nedir. Oradakilere sordum, Türkan Şoray’ı görmek için gelenler çoğunluktaydı. Hülya Avşar hayranları da o korteji izleyenler arasındaydı.

Dolayısıyla katılımı sağlamak adına alınan bu kararlar işe yaramış görünüyor. Bazı sinema sanatçıları, yönetmenleri organizasyonu ve jüriyi eleştirseler de sonuçta organizasyon hedefine ulaşmış oldu.

Gala gösterimleri, panel ve söyleşiler ile sinemanın sorunları da ele alındı. İlgilisi bunları not etmiştir. Ama basın bu konuları fazlaca yer vermediği için festivalin magazin yanı ağır bastı.

Festivalin uluslararası bölümü AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel dönemindeki kadar görkemli değildi. Birkaç yıldır da bu bölüm sönük geçiyor. Festivalin bu yanının eksik olması savunulacak bir durum değil. Türel’in hakkını verelim. Uluslararası niteliği ve film market oluşturması sinema dünyasınca da takdir edilmişti. Çünkü Türk filmlerine pazar yaratılıyordu. Bölge ülkeleri filmlerini pazarlayabiliyordu.

Gelecek yıl 50’ncisi yapılacak. Ve görünen o ki yine CHP’li belediye bu etkinliğin sahibi olacak. Muhalefet belediyesi olduğu için gerekli maddi kaynak bulmada zorlandığını biliyoruz. Hükümet kendinden olan en küçük belediyelerin düzenlediği festivallerine bile büyük maddi katkılar yaparken, 50’nci yılına gelen bu festivale üvey evlat muamelesi yapmasının savunulacak bir tarafı bulunmaz.

Umarım gelecek yıl bakanlığın bu tavrı değişir.

Bu yılki ulusal film bölümünde ödül alan almayan filmleri mutlaka izleyin derim. Çoğumuzun sıkılmadan izleyebileceği filmler olduğunu göreceksiniz.

Yayın Tarihi : 13 Ekim 2012 Cumartesi 14:50:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?