18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

İhbarcı- Muhbir ve işbirlikci vatandaş

 Siz siz olun, Isparta il sınırlarından geçerken, herhangi bir büfe, bakkal veya marketten alış veriş yapayım demeyin. Hele hele alkollü birşeyler sakın almayın, şüpheli olarak polis peşinize düşer.
Neden mi?
Bakın anlatayım.
Günlerden Salı... Isparta’nın Keçiborlu İlçesi’nde yaklaşık 400 kadar vatandaşımız, şebeke suyundan olduğundan şüphelenilen zehirlenme şikayetiyle hastanelere başvurmuştu.
Gazeteci olarak Keçiborlu ilçesi’ne girip bir genç arkadaşa ilçedeki durumu sordum. O da zehirlenmelerin olduğunu kimilerinin şebeke suyuna kükürt madeninin karıştığı, kimilerine göre ise şebekeye kanalizasyon karıştığı için birçok vatandaşın olumsuz etkilendiği şeklinde duyduklarını anlattı.
Belediye başkanının tehlikeli bir durumun söz konusu olmadığı yönündeki açıklaması ulaşmıştı.
İlçeden çıkışta bir büfeden 3 bira aldık Antalya yoluna dönüşe geçtik.
Ne olduysa bundan sonra oldu.
Çok değil 8-10 kilometre gittik gitmedik, sürücü arkadaşımız, arkamızdan hızla polis otosu geldiğini söyleyip yol vermek için sağa yanaştı.
Nereden bilebilirdik polis otosunun bizim için geldiğini.
El kol işaretleriyle durdurdu. 2 polis memuru arkadaş, hemen yanımıza geldi, “Hakkınızda ihbar var, alkol alıyormuşsunuz” dedi.
Güldüm,
“Evet alıyoruz” dedim.
“Bira içiyoruz” diyerek elimdeki bira şişesini gösterdim.
“Siz içebilirsiniz şöför içiyor mu bakalım” diyerek kimliklerimizi ve aracın belgelerini istedi.
Bu arada aracımızda BASIN plakasını da gördüler tabi. Ben de Sarı Basın Kartı’mı taktim ettim kendilerine.
Telsizle merkezle iletişime geçip suçsuz olduğumuz, herhangi bir sabıkamız da olmadığını öğrendiler. Sürücümüzü de alkol kontrolünden geçirdiler. Sonuç “Sıfır” promil alkol tabi.
Ben bu işe inanın çok şaşırdım.
Keçiborluda 5 dakikadan fazla kalmış değiliz. Büfesinden birkaç bira almaktan başka da bir eylemimiz olmadı.
Bir kendini bilmez ihbarcı-muhbir ve işbirlikci işi gücü yok, marketlerden, büfelerden bira, rakı vs gibi alkol alanları izleyip polise ihbar ediyormuş.
Bu ihbarı değerlendiren Keçiborlu Emniyet Amirliği’de aynı hızla ekip otosunu ardımıza salmış.
Bu arada şunu da söyleyeyim, bizi kontrol eden memur arkadaşlardan birisiyle birçok kez devlet büyüklerini takip ederken tanışmışız. Hal hatır sorup sohbet bile ettik.
Keçiborlu Emniyet Amiri Enver bey ile telefonla konuştum, sitemimi söyledim, sağolsun dinledi.
Enver müdür, “Gocunmayın ne olacak ki” dedi.
Sayın müdüre, “Kusura bakmayın ama ben gocunuyorum. Rencide edildiğimizi hissediyorum” diye söylendim.
Hem de çok gocundum açıkcası. Çünkü ben bir beldeye girip alış veriş yapmışım ve bu alışverişin içinde alkollü ürün yani bira olduğu için polis peşime düşmüş.
İhbar asılsız çıktığına göre, ihbar edenin kim olduğunu yasal olarak tarafımıza bildirmek zorunda olduklarını söyledim Emniyet Amiri Enver beye.
Çünkü ihbarcı muhbir vatandaş, asılsız ihbar ile polisi meşgul etmiştir, ilgili kişileri yani bizleri de rencide etmiştir.
Enver bey, söyleyemeyeceklerini bildirdi.
Sayın Vali Ali Haydar Öner’in bu konulara çok duyarlı olduğunu biliyorum. Konuyla ilgili olarak bir araştırma yapacağına inanıyorum.
İhbar eden kişinin telefonuna çıkan polis memuru arkadaşlar, ihbarcı-muhbir vatandaşa en azından şu soruyu sorması gerekirdi:
“Ey ihbarcı-muhbir ve işbirlikci vatandaş, bizi aradığın için teşekkür ederiz. Ama bu şüpheli olarak şikayet etmek üzere olduğun kişileri alkol alırken, içerken gördün mü. Nerede içtiler. Kaç saat boyunca içmişler, özellikle şöför de içiyor muydu. İçip içip rahatsızlık mı yaptılar, vs gibi”
Bu soruları sorsa o ihbarcı-muhbir ve hatta işbirlikçi vatandaş kanımca şöyle diyecektir:
“Yok hayır içerken görmedim. Ama büfeden 3 tane bira aldılar. Her halde içe içe gidecekler. Çünkü arabada 3 kişiler. Zaten plakasıda Isparta plakası değil Antalya plakası. Yani buralı değil, yabancı bunlar.”
Şimdi Keçiborlu İlçe Emniyet Amirliği, bu asılsız ihbarı yaparak polisi oyalayan, basın mensuplarını rencide eden İhbarcı-Muhbir ve işbirlikçi vatandaşa karşı ne gibi bir işlem yapacak merak ediyorum.
Buradan şikayet ediyorum; bu ihbarcı-muhbir-işbirlikçi şahıs hakkında yasal işlem yapılsın, tarafıma da bilgi verilsin.
İşte böyle; siz siz olun Isparta sınırlarından geçerken, aman bir an önce geçip gidin. Mümkünse yolunuzu değiştirin...

 

Yayın Tarihi : 8 Nisan 2010 Perşembe 15:30:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
keçiborlu'lu IP: 88.247.251.xxx Tarih : 9.04.2010 09:03:13

bu kadar neden gocundunuz ki. Alkollü araç kullanıp bir çok insanı öldüren manyak sanki yok etrafta. Ayrıca bu ilçede 07 plakalı araç çok fazla. Yerli insanlarda da 07 plakalı araçlar mevcut. Siz kendinizi aklamak için bir şehri töhmet altında bırakıyorsunuz. Asıl suç duyurusu bu iftira atıp karalama kampanyası yapılıyor. Üstelik gazeteci kimliği ile. Bu gazeteci kimliği bakkalda mı satılıyor acaba. Önüne gelene veriyorlar. Daha bilinçli insanlara bu görev verilmeli. Bence bu kadar basit olay için bir ili kötüleyecek  insanlara basın kartı verilmesi büyük hata.


Su cemre IP: 88.235.228.xxx Tarih : 11.04.2010 13:52:05

Okumayan,düşünmeyen,sormayan,bu yüzde aklından memnun tarlada elle pancar toplamaya zorunlu bırakılan bu halk;böyle kendisini ilgilendirmeyen olaylara karışarak saldırganlığını tatmin ediyor.Gazeteci değil  de sıradan yurttaş olsaydı sanırım başına daha kötü şeyler gelirdi.Kimse de özür dilemezdi,geceyi karakolda geçirirdi.Tanrı korumuş.Yasak olan alkollü araç kullanmaktır. Kontrolünü devletin memuru yapar.Buradaki muhbirin amacı,adının söylenilmemesi garip.Bu gariplik çok tehlikeli,olay trafğe alkollü çıkanı ihbar filan değil.Sıradan bir insan olarak alkol ve sigaraya karşıyım,araç kullaılmasını zaten onaylamam olanaksız,.Ancak bir yurttaşın içki alması,içmesi ekmek alması kadar normaldir,hiç kimsenin karışmaya hakı ve haddi yoktur,karışması suçtur, Anayasa'ya aykırıdır.


vili zelli IP: 85.101.7.xxx Tarih : 10.04.2010 20:15:33

evet duyarlı bi vatandaş şikayet etmiş yaranız yoksa kocunmayın ben aracta içki içilmesine karşıyım arkadaş sizde oturup bi köşede içmediğinize göre  vatandaşlık görevi ben olsam bende yaparım


ermenekevsin IP: 88.239.217.xxx Tarih : 11.04.2010 02:35:05

Karaman Ermenek İlçesi, Evsin eski adı bise Köyünde yaşayan vatandaşlar Türkcell hatlı telefonlarında daha önceden yaralanıyorduk yararlanamadıklarını, defalarca Türkcell merkezine yazılı müracaat etiklerini ve hiçbir sonuç alamadıklarını ifade ediyorlar. Evsin Köyünden konuştuğumuz vatandaşlar; “Biz Karamanın İli, Ermenek ilçesinin Evsin köyündeniz. Köyümüzün nüfusu kalabalık olup, köyden birçok vatandaşta Türkcell hatlı telefonları mevcut. Köyümüze iletişim sağlayacak bir vericisi olmayınca telefon hizmetlerinden yararlanamıyoruz. Türkcell merkezine yazılı müracaat ettiğimiz halde bize hiçbir cevap vermediler. Taşeli Bölgesinde telefon hizmetinden yararlanamayan mahrum bir bölge olarak 21.yy.da yaşıyoruz. Köyümüzden Türkcell telefon hattı olan vatandaşlar hiçbir yerle irtibat kuramıyor, kimse kimseye Türkcell hattı ile ulaşamıyor. Yöremizden dışarıya çıkmış, gurbetçi evlatları olmuş ana-babalar iletişim kuramıyorlar. Köyümüzden dışarıya tepelere çıkacaksın sonra herhangi bir yerle konuşabileceksin. Bu bir çözüm yolu olamaz, olmamalı. Türkcell hattımız var ama konuşamıyoruz. Türkcell yetkilileri artık sesimizi duyup bir çare olsunlar. Eğer ki çaresi bulunmuyorsa bizlerde tez elden başka hatlara geçelim. Artık yetkililer bu sesimizi duysunlar.”diyorlar.ermenekevsin.tr.gg www.ermenekevsin@hotmail. com Ermenek evsinde yaşayan hüseyin yiğit, cep telefonuyla yaşadığı iletişim sorununu bakır telle aştı.evsin yaylasında çiftçilik yapan hüseyin yiğit , çekmeyen cep telefonu için ilginç bir yöntem buldu. Telefonun antenini çıkarıp yerine uzunca bir bakır tel ve kaplo takan..., bir de kayanın üzerine çıkan hüseyin , iletişim sorununu çözüme kavuşturdu. Ermenek evsin İlçesi’nin 2 bin 263 rakımlı köyde yaşayan insanlarımız 55 yaşındaki hüseyin yiğit, telefon görüşmesinin yapılamadığı köyde soruna kendi geliştirdiği ilginç yöntemle çözüm buldu. Üst kısmını daire şeklinde kıvırdığı bir bakır çubuğu telefonun anten yerine takan, yayladaki bir kayanın da üzerine çıkan yiğit, bu şekilde telefon hizmeti veriyor. Yaylada özellikle yaz aylarında nüfusun bir hayli arttığını kaydeden hüseyin yiğit, “Telefon hattım yok. Cep telefonları da çekmiyor. İletişimden mahrum kalıyoruz. Yaptığım anteni takıyorum. Kayanın da üzerine çıkınca telefona bir iki derece sinyal geliyor. Bu sayede görüşme imkanımız oluyor. Hava açık olduğu zaman çekmiyor. Sisli ve yağmur havalarda daha iyi çekiyor. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde biz hala telefonla görüşemiyoruz. En azından yaz aylarında buraya geçici bir baz istasyonu kurulmalı” diye konuştu. (dha)muhtarlıktan ulaşırsınız


Su Cemre IP: 78.185.164.xxx Tarih : 10.04.2010 23:53:33

Bir Erzurumlu akşam 20.30.dan sonra lokantada yemek yiyen bir kız öğrenci görürse, 5km.yolu parası varsa dolmuşa biner,arabası varsa arabaya biner,bir arkaşından araba temin eder,telefon eder,hiçbir şeyi yoksa,sırtında ceketi,ayağında ayakkabısı bile yoksa yürüyerek yurda gelir kız öğrenciyi idareye ispiyon ederdi.Hatta bir arkadaşım nişanlısı ile biraz darılışmıştı,lokantanın birinde yemek yemiştik,yarın akşam onlar barıştı,ben de başka bir arakadaşla aynı lokantaya yemeğe gitmiştim,gidip nişanlısı ile yemek yiyen erkek arkadaşa garson;''Abi seninle yemek yiyen kız az ileride başka erkekle yemek yiyor.''diye beni ispiyonlamış,arkadaşım Diş Hekimi Emir de garsona;''Dur ben Onu boğazlayayım.'demiş,kalkıp masamıza gelmişti.Çocuklar başımız açık diye bizi taşlardı,bir çay bahçesinin sahibi elinde çubuk masaların arasında gezer, gençlerin birbirlerinin elini tutup tutmadığına bakar,tutuyorsa kovarlar,sokakta yürüken birisine dövdürülerdi.Bir ramazan yemek yiyen iki Amerikalı askeri oruç tutmuyor diye dövmüşler,Amerikalılar da ertesi hafta silahlı askerlerlerin eşliğinde meydan yerde oturup yemek yemİşlerdi.Ramazanda bazı beslemeler kampüste mevzilenir,kimin oruç tutup,kimin tutmadığını  anlamaya çalışır, tutmayan varsa bir yerde benzetirlerdi.Bir gün merdivenleri koşarak çıktığımı gören sınıf arkadaşım;''Sen oruç tutmuyorsun ''diyince,''nereden anladın?'' demiştim. Sırıtarak eklemişti;''Merdivenleri koşarak çıkıyorsun.'demişti.Burası Erzurum diyorduk;yanılmışız,bir ramazan beni köpek ısırdı,Sultanahmet'de Kuduz Tedavi Merkezi'ne gittim,aç olduğumu söyleyince birşey ye de gel''dediler.Ünlü köftecilerin birine girdim,bir köfte istedim.''Ramazanda servisimiz yok.''diyerek servis yapmadılar.Biz nereye gidiyoruz dersiniz?