2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

LİNÇ edilecek kim kaldı?

Hiç kusura bakmayın sevgili Manavgatlı esnaf kardeşim, yaptığınız o kadar ayıp ve geri zekalılık örneği ki, anlamakta zorluk çekiyorum. Sizde "Linç" modasına katıldınız böyle yaparak ne yazık ki. Manavgat Irmağı’nda bir patlama oldu. Hadi ağzımızı açmayalım, siz de bizde biliyoruz ne patladığını. Yetkililer ne diyorsa doğrudur! Tabi ki hoş değil, insanın sinirlerini geriyor. Haklısınız. Turizm ne hale gelmiş, oteller sahiller bomboş. Bunun sinirleri üzerinizde. Eyvallah... Buna birşey diyemeyiz. Ancak soğukkanlılığa davet edebiliriz. Soğukkanlı olmak zorundasınız. Patlamada ölü var. 4 kişi. İkisinin Türk, ikisinin de yabancı olduğu söyleniyor. Yakınlarına başsağlığı dileriz, sabır dileriz. Çok zor bir durum. Tatilde ölüm... Bu patlamaya neden olanları şiddetle ve lanetle kınarız. Tüp ise patlayan, insan tüpüne sahip çıkar. Çıkmadıysa çıkamadıysa ona da çok kızıyor ve lanetliyorum. Yok eğer başka birşeyse patlayan ve bu canları alan; Ne diyeyim? Allah belalarını versin onu patlatanlara ve onun gibilere. Alın işte size tam dayaklıkların listesi. Kimler mi? Tüpün sahibi dayaklık, tüp firması dayaklık, tüpü taşıyan, onu güvenli bir yere koymayan dayaklık. Uzatmayayım, buradan bakınca o kadar çok adam bulunur ki dayak atacak, elleriniz yorulur valla. Tüp değil başka bir şey ise buralara sığmaz valla dövülecekleri yazmak. Peki gelelim bizim meslektaşlara. Yani gazetecilere... Ne yaptılar da dayağı hak ettiler. Duyuyor gibiyim; “Şimdi bunlar yazacak gazetelerinde, söyleyecek yayımlayacak televizyonlarında turist gelmeyecek, turizm batacak, ülke zarar edecek.” Hata ileri gidecek ve şöyle diyeceksiniz: “Kuş gribini yazdılar, turist gelmez oldu. Ne vardı öyle manşetler atacak. Vurun gazeteciye.” Yanlış hedef. Vatandaşımızın sağlığını düşünüyor ve uyarı görevini yapan gazeteciye kızıyorsunuz. aslında o kadar çok dayaklık var ki... Neyse burada söylemeyeyim. Tekrar ediyorum gazetecinin görevi, gazetelerin görevi, olayları tarafsızca halkına kamuoyuna duyurmaktır. Ne derseniz deyin. Ama doğruları duymaktan korkmayın... Manavgatlı hemşehrilerimize soruyorum; “Biz ne yaptık da dövüyorsunuz...” Gazetede yazmamışız, TV’lerde yayınlamamışız daha. Bakın şimdi sevgili vatandaşlar, sevgili esnafımız. Ortada 4 ölü var mı? Var... Bunlardan birisinin sizin yakınınız olduğunu düşünün. O zaman kime veya kimlere veya hangi örgüte kızar, küfreder ve isyan ederdiniz? Gazetecinin görevi ne? Size doğru ve zamanında haber verme tek amacı. Bunu istemiyor musunuz? Siz bilirsiniz. O zaman olacaklardan gazetecileri de sorumlu tutmayın olur mu? Yarın, öbürgün yakınlarınızın hatta sizin başınıza birşey geldiği zaman “BASIN NEREDE” diye bağırmayın, çünkü yokturlar artık. Dönelim Manavgat’taki patlamaya. Gazeteciler vatandaşın haber alma hakkı için olay yerine varmışlardı. Ama noldu dayak yedi. Devletin kaymakam ne dedi: “Biz mi çağırdık sizi buraya” Haydaa... Bu nasıl devlet. Bu nasıl insan. Olacak şey değil. Tehlikenin farkında mısınız? Patlama ve ölenlerden daha çok gazetecilere karşı girişilen LİNÇ girişimi Türkiye’nin rezil kepaze olmasına yetiyor... Biz bunları pek konuşmayız aslında sevgili vatandaşlar. Ama şunu bilin, aklınızın bir köşesinde bulunsun... Basın mensuplarının neleri yazmadıklarını, görmezden geldiklerini bir bilseniz onları alınlarından öperdiniz... Onun için siz siz olun basına gazetecilere gerekli yardımı esirgemeyin.
Yayın Tarihi : 25 Haziran 2006 Pazar 23:33:02
Güncelleme :27 Haziran 2006 Salı 00:09:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?