26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Sanatçı yuvası Beydağları

Gazeteci, yazar ve ressam ağabeyimiz, üstadımız Fikret Otyam ve dokuma sanatçısı, fotoğraf sevdalısı eşi Filiz Otyam’ı bu yaz ilk kez ziyaret ettim. Evleri Beydağları'nın orta yerinde Geyikbayırı’nda. Yani binbir kurdun, kuzunun, keçinin ve börtü böceğin yaşadığı dağlarda. Otyam’ların bahçesinde tavus kuşları da var, zaanen türü keçileri, tavşanları da. Hatta Alman türü şımarık bir de köpekleri, evin her tarafında dolaşıp duruyor.
Fikret ağabey dopdolu bir insan; etrafındaki yanlışları, eksiklikleri hızla anlatmadan, yakınmadan duramaz. “Ben kendimi kaldırım baş mühendisi ilan ettim” dedi; gülüştük... Mesajı yeni Emniyet Müdürü Dr. Ali Yılmaz’aydı. Devam etti: “Kaldırımda bir Anadol pikapın altında kalan vatandaş olarak diyorum ki; kaldırımlar, kaldırım gibi kullanılsın. Polis dahil motorsikletli herkes kask taksın.”
Feslikan Yaylası şenlikleri geçtiğimiz günlerde yapılmıştı. “Bu sayede yol düzeltildi, geçen yılki gibi” dedi Fikret Otyam. “Üç ay sonra bozulur ya; o ayrı” diye devam etti anlatmaya:
“Aziz’lik (Nesin) bir olay. Antalya’daki su şirketi ASAT bu dağların, yaylaların sularını şehre indirdi. Afiyetle içelim içmesine. Yolumuzun sol tarafı kazıldı, borular döşendi ve akıtma işi başarıyla sağlandı. Yolun sağındaki evlere de su bağlanmaya başladı. Ve yol boyu birkaç metre arayla tümsekleri kaldı. Bunu anlamak için bir motorla veya arabayla geçmek lazım. Böbreğinde taşı olan düşürür.”
Fikret ağabeyimizin uzun uzun tatlı bir dille anlattıklarını özetleyelim. ASAT yolu yapacağını söylemiş, sözünde de durmuş. Feslikan Yaylası’ndan başlayarak asfaltlanmış, yenilenmiş. Ama aktarma su borusu yok. Geyikbayırı’na göre 1900 metrelik bir plan yapılmış. Kim hesap ettiyse çalışma yerine getirilmiş. Ancak 1900 metreden sonraki boruların hali periyan. Doğa sokak 3 yıl önceki selden zarar görmüştü. Yapıldı ama sonra okul, sağlık ocağı yapılacak diye yolun sağındaki düzlük dozerlerce kazıldı. Ve ne kadar dozer varsa yolun geçilmez hale getirmiş.
Otyam, “Rica ettik, Feslikan’dan dönen ekibe, yolu düzeltti, sevindik. Ancak bununla yetinildiği için eskisinden beter oldu. İlgi gösterenlere teşekkür eder, kutlarım” dedi son söz olarak.
DOĞADAN ŞİKAYETLER
Dokuma ve fotoğraf snatçısı Filiz Otyam, “Fikretin yaşamdan kaynaklı şikayetleri var. ama benim de doğadan yana şikayetim var” dedi ve sürdürdü konuşmasını: “Bu yıl da dikensiz aşılı böğürtlenlerimiz dalında kurudu. Zaanen cinsi ikiz doğum yapan keçimizin sütü erken kesildi. Gerçi yoğurt yaptım ama peynir de yapacaktım, yapamadım. İki yavrusunu izmesin diye ayrı koydukları yakışıklı baba tavus kuşu bütün gün özleminden bas bas bağırıyor. Ve bu içinde bulunduğumuz doğa nasıl oluyorda bu kadar güzel olabiliyor. İşte ben bunları anlayamıyorum.”
MEMLEKET MESELESİ
‘Memleket meseleleri’ni de konuştuk uzun uzun Otyam’larla. “Haftalık bir dergide içimi döküyorum” dedi Fikret Otyam. ‘Demokratik açılım’ için bir cümleyle “Bu da Alevi açılımlarına benzeyecek” dedi noktayı koydu. Biraz durdu içerden son yazdığı yazıyı getirdi. Ve aynen şöyle dedi: “1953 yılından beri güneydoğu sorunlarıyla uğraşmaya başlamışım. O tarihde Bay Gül 3, Recep Tayyip Erdoğan 1, Zülfü Livaneli 7, Öcalan da 5 yaşındaydı.”
“Yazma ama” diye anlattı Otyam. Köydeki Atatürk büstünü yeniliyorlar. Siparişi verilmiş. Bunu duyunca, “Yazacağım kusura bakma Fikret ağabey” dedim. Ve devam etti: “Yakında sayın yöneticilerimizi Geyikbayırı’nda olması gerekeni oldurduğumuz bir yapımın açılışına çağıracağız. Her halde gelecekler. Şimdiden uyarıyorum, ASAT’ın çizgili hale getirdiği ana yolumuz eski haline gelmezse bir arazi cipi ile gelsinler. Makam arabalarına zarar gelmesin.”

AMBULANS ÇÜRÜYOR
Geyikbayırı’nda sağlık ocağı hala yok. Kaptan Zafer Baykuşlar, bir süre önce ambulans almış ve Geyikbayırı’na bağışlamış. Ama ambulansın çalışması için sağlık ocağı gerekli. Dönüşte durduk ambulansı gördük. Ahmet Bayık’ın evinin önünde bir yıldan beri bekliyormuş. Balkondan görüştük evin bir sakini ile. Başka yer olmadığı için emaneten bahçelerinde durmasına izin vermişler. Ara sıra çalıştırılmış araç. Şimdi ise aküsü bittiği için hiç çalıştırılamıyor.

SANAT TARLASINDA GÖVEÇ LEZZETİ
Dünyaca ünlü ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun yeğeni Süreyya Toprak eşi Mehmet Eren ile birlikte Geyikbayır yolu üzerindeki Gökçam köyüne yerleşmişler. Filiz Otyam “Mutlaka uğra” demişti, Fikret ağabey ise, “Benim hocamın yeğeni” dedi.
Dönüş yoluna geçince mola verdik Sanat Tarlası’nda. Çok özel bir göveç yemeği yapıp sunmaya başlamışlar. Henüz tamamlanmamış yapacakları ama kısa sürede Sanat Tarlası’nın diğer aktivitelerini bitirip sanatcı yüreği olan herkese kapılarını açacaklar. Amatör profesyonel herkes eserlerini buraya getirip sergileyecek, satabilecek. Bir de küçük bir açık hva sineması kurmayı planlıyor Toprak ailesi. Eskiden olduğu gibi elinde gazozuyla film izlemenin nostaljisini yaşatacaklar.
Duvardaki yazı dikkatimi çekti: “Sevgili dostlar. Biz kendimize huzur durağı yaptık. Biraz büyük olmuş. Sizlerle paylaşalım istedik. Süreyya-Mehmet Toprak.”
5 SAATTE PİŞİYOR
Özel göveç yemeğini geç kaldığımız için tadamadık ama toprak kupalarda içtiğimiz Çörekotu kahvesinin hatırı uzunca süre kalacak.
Süreyya Toprak’ın Golben (Kaneviçe) çalışmaları duvarları süslüyor. Duvardaki raflarda sıra sıra duran çömlekler hakkında bilgiyi Mehmet Toprak verdi: “Bu çömlekte göveçler taş fırında 5 saatte pişiyor. Bu çömlekler Eskişehir’in Mihalıççık ilçesi Sorgun köyünde sadece kadın eliyle yapılıyormuş. 800 yıllık bir gelenek olduğunu anımsattı Süreyya Toprak. Ve köydeki kadının kendisine söylediği sözlerini aynen aktardı: “Nice sevdalar bu çömlekler yüzünden vazgeçildi.”
Çömlek yapımı başka yörelere taşınmasın diye köyden dışarıya kız vermezlermiş. Bu çömlekte yapılan göveçi şöyle tarif etti Toprak ailesi: “Bu çömlek nefes alan bir tencere. Dışarıdaki kokuyu içine çekiyor. Çok hoş bir tad veriyor. Herkes bu tadı veren baharatı soruyor. Oysa baharat filan yok ortada.”
 

Yayın Tarihi : 28 Ağustos 2009 Cuma 19:17:56
Güncelleme :29 Ağustos 2009 Cumartesi 18:04:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?