22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Yağmurlu bir günde Antalya

Yağmur saatlerdir ciseleyordu. Toprak değil beton kokuyordu hava. Toros dağlarını bulutlar kaplamıştı. Akdeniz’in rengi bildiğimiz lacivert olmuş kabarıp duruyor, falezleri dövüyordu. Kentin ıslak sokak ve caddelerinde dolaşıp işadamı, işkadını, siyasetçi, bilgisayarcı, kuaför, pastacı, reklamcı, dönerci ile ‘memleket meseleleri’ üzerine konuştuk.
Raylı sistemin turizm merkezlerine bağlanması, stadyum konusunda ‘inatcı’ olunmaması, siyasette ayak oyunlarına son verilmesi, turistlerin kent merkezine getirilmesi, trafikte saygının oluşturulması istendi.
İşadamı Tarık Duru ile birlikte 83 yıllık bir işletme olan Hakkı Baba’da döner yemeğe giderken Atatürk Caddesi’nde bir pasaj girişinde bestekar Gültekin Çeki ile karşılaştık. Tarık Duru, “Benim düğünümde Eski Dostlar adlı bestenizi seslendirmiştiniz hiç unutmuyoruz” dedi. Çeki “Bütün bestelerimi Ankara’da yaptım. Sadece Eski Dostlar’ı Antalya’da besteledim” diye bilgi verdi. Antalya’da 18 kadar sanat müziği korolarının bulunduğunu anlattı. İsmail Baha Sürelsan’ı da anmadan geçilmemesi gerektiğini vurguladı. Tarık Duru, ATSO’nun Kültür Komitesi’nde olduğunu söyleyerek, Türk Müziği Günleri etkinliğini anımsattı.
Bestekar Çeki, Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen’in kayınpederi. Geçen hafta CHP Merkez İlçe delege seçimleri yapılmıştı. Çeki’nin bulunduğu liste seçilememişti. “Siyaset nasıl gidiyor” diye sordum, Tarık Duru, “Dünya görüşüm değişmedi ama siyasetin ve partinin içinde değilim fiili olarak” dedi. Gültekin Çeki’nin bu konuda söyleyecekleri vardı: “Seçimlerde numaralar dönüyor gibi geldi bana. İsmimin olduğu listenin kaybetmesinden üzüntü duydum. Hasımlar savaşır ama rakipler yarışır. Hasım duygusundan uzak olunmalı. İnsana zarar veriyor. Çağdaş insan rakip olandır. Particilik böyle olmalı. Tarihsel geçmişi olan partide gurupculuk olmaması gerekir.”
Gültekin ağabey konuşurken sözlerini seçerek kullandığı dikkatimizden kaçmıyor. Konu Yüzüncüyıl stadyumuna geldi. Çeki, “Akdeniz Oyunları için bu stad yapılmalı. Herşeye karşı çıkılmamalı” dedi. CHP’nin karşı çıktığını anımsattım; “Ticari alan yapılmamalı, yaratılmamalı. Orası bir ada dört bir tarafı açık olmalı. Stad kent merkezine uzak olmamalı. Orası uygun bir yerdir bana göre” karşılığını verdi.
Tarık Duru stada karşı çıktı; önerisi, “Toplam 20 – 30 bin kişi kapasiteli kapalı salonların bulunduğu kongre merkezi yapılmalı. Stad ise şimdiki Karayolları Müdürlüğü’nün bulunduğu alana yapılmalı” oldu. Duru’ya göre turizm kenti Antalya’nın merkezinde tek eksik var; turist. O nedenle kongre merkezinin önemli olduğunu savundu.
83 YILLIK DÖNERCİ
Hakkı Baharlı, ‘Hakkı Baba’ ismiyle 1924 yılında kurduğu dönerci lokantasını bugün torun Levent Baharlı işletiyor. “Dedemden sonra babam Faruk ve sonra da ben bu işi sürdürüyoruz. Kalitemizi bozmadan devam ettireceğiz” dedi Levent Baharlı.
Sade dönerlerimizi yerken Tarık Duru ile sohbetimiz sürdü. Duru’nun bir önerisi daha vardı Antalya için: Küçük konseptli müzeler. Ayrı ayrı, küçük ama çok sayıda müze kurulmasının teşvik edilmeli. Özel sektöre bu konuda güvenilmesi gerektiğini de vurguladı Tarık Duru. Aklımızdan geçen müzeler şöyle oldu: Doğal Tarih Müzesi, Altın Portakal Müzesi, Antalya’daki Medeniyetler Müzesi, Yörük Kültürü Müzesi, Anadolu Müzesi gibi.
ELMA SOHBETİ
Lara’da gezinirken Kuaför Mustafa Demirbağ’ı iş yerinde ziyaret ettik. Girişinde büyükçe bir cam tabağın içinde elma hiç eksik olmaz. Demirbağ ile sohbet ederken Tekstil sektöründen Ahu Dolanay ve Av. Sezgin Tekin’de ‘elmalı sohbet’e katıldılar. Yüzüncüyıl Stadı için, “Aman yapılmasın” diyen de oldu, “Yapılmalı. Antalya için çok önemli” diyen de. Tabi bir de “Eski stadın yerine ne yapacaklar peki” diye konuyu genişleten oldu.
‘Elma’nın sırrını ise Ahu Dolanay özetledi: “Bir kere tok tutuyor. Sağlıklı bir meyve. Cilde canlılık verdiği bilinir.”
Mustafa Demirbağ bir kuaförden öte, Toplam Görünüm Uzmanı aslında. 3 yıldır Altın Portakal Festivali’ne gelen sanatçıların, misafirlerin saçlarını yapıyor. “Neler konuşuyorsunuz sanatçılarla” diye sordum Demirbağ anlattı: “Özel bir sohbetten çok o gece nasıl görünmesi gerektiğini, katılacakları davetlerde nasıl görünmesi gerekiyorsa ona en uygun saç tasarımı konusunu konuşuyoruz.”
Demirbağ şunu eklemeyi de unutmadı; tüm konukların Antalya’ya gelmiş olmaktan büyük mutluluk içinde olduklarını belirtmişler. Bu yıl festivale katılan Fransız sanatçı Sofia Marques, Fadik, Meltem Cumbul, Lale Mansur, Nefise Karatay gibi isimler Demirbağ’ın ilk aklına gelenler.
26 yıllık kuaförlük mesleğinin içinde olduğunu hatırlattı Demirbağ. Bayanların eskisi gibi zaman geçirmek, dedikodu yapmak için kuaför salonlarını tercih etmediklerini söyleyerek merakımızı gidermeye çalıştı. “Artık kadınlarımız çalışan insanlar zamanları çok kıymetli” dedi ve devam etti Demirbağ: “Daha çok görünümleriyle ilgili, saç sağlığı, uygun saç stilleri üzerine konuşuyoruz. Moda ve kendilerine uygun stil danışmanlığı yapıyorum. Bayanlarımız kendi aralarında kent sorunlarıyla ilgili de sohbet ediyorlar elbette.”
Erkek berberi Osman Dağdelen, müşterilerinin daha çok iş ve siyaset konuştuklarını söyledi. “Spor” dedik, “O da var ama üçüncü sırada” diye karşılık verdi. Turizmci müşterilerinin parasız turistlerden şikayetçi olduklarını anlattı. Siyaset konusuna ise, “Bırak abi girmeyelim şimdi siyasete” diye gülerek geçiştirdi.
PASTACIDA BULUŞMA
Sevtap Çelik ve İlknur Kepez Pastacı’da buluşmuşlar, “Memleket meselelerini” konuşuyorlardı. İkisi de başarılı iş kadını. Aralarına girip kulak verdik. Kentin imar planının ciddi bir problem olduğundan, resmi kurumlar arası anlaşmazlıklar nedeniyle meydana gelen aksaklıkları ve trafiğe kadar dertleşiyorlardı. Yüzüncüyıl Stadı için ayrı düştüler önce sonra, “Sadece stad yapılsa tamam ama diğer beton yığını ticari alanlara izin verilmemeli” görüşünde birleştiler.
Minibüslerin kaldırılmasını istedi Çelik ve Kepez, “Bugünkü dolmuş minibüslere bakınca sanki Afganistan veya Pakistan’daymışız gibi bir görüntü çıkıyor ortaya” diye yakındılar. Trafikten açılınca konu, bayanların araba kullanmalarıyla ilgili görüşlerini sordum. İkisinin ortak görüşü beni gülümsetti: “İyi araba kullandığımıza inanıyoruz. Ama genelde bayanların araba bullanmalarından biz de şikayetçiyiz. Geçerli pratiği almadan yollara çıkıyorlar. Bir de motorsikletler var şikayet ettiğimiz.”
BİLİŞİMDE GENÇLER BAŞARILI
Beşir Çetin, ATSO Meclis Üyesi ve Türkiye Bilişim Sektörü Derneği TÜBİDER’in Antalya Temsilcisi aynı zamanda. O gün Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan Atso’yu ziyaret etmişti. Bakanın bu ziyarette yaptığı konuşmada, kendini yenileyemeyen işletmelere geleceği göremedikleri için ‘Geçmiş olsun’ gibi bir ifade kullanmasına içerlemiş. Çetin, “Bakan olarak insanlarımızı cesaretlendirmesi yazımdı” dedi.
Raylı sistemin yapılıyor olmasına çok sevindiğini söyledi Çetin ve devam etti: “Turizmden kent merkezi yararlanamıyor. Raylı sistem turistik merkezlere bağlanmalı. Şehiriçi yolları modernleştirilmeli.” Konyaaltı Meydanı’nda kokoreçci açıldığı için eleştirenlere de bir yanıtı var Beşir Çetin’in; “Kimse kızmasın. Gerekiyorsa açılır çalışır. Ticaret onu ayıklar. Vatandaş seviyorsa istiyorsa olmalı.”
“Bilişim dünyası ne alemde” diye sorunca şöyle dedi Beşir Çetin: “Microsoft yetkili eğitim merkezimiz Besay’da sistem yazılım uzmanlığı eğitimi, masaüstü yayıncılık ve tasarım eğitimi veriyoruz. Gençlerimiz çok ilgili bu güzel. Meslek edinmek istiyorlar ve başarılı da oluyorlar.

Yayın Tarihi : 27 Kasım 2007 Salı 16:14:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
sakir aksoy IP: 88.252.24.xxx Tarih : 29.09.2008 01:08:14

saçma geldi bütün bunlar bana biraz daha erdemli olsak hayat herkez için daha güzel olacak