30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

1923'ten 2008'e Cumhuriyetin Değerlendirilmesi (5)


5- ŞEFFAFLIK, DENETİM VE DEMOKRASİ

Demokrasi açıklık sistemidir. Her şeyin halkın gözleri önünde ve halkın bilgisi dahilinde yapılması demektir. Çünkü demokrasi halk yönetimi ise, halkın halktan gizli yönetilmesi düşünülemez.

Devletin yüce menfaatleri diyerek kısıtlamalar, yasaklamalar ve gizlilikler bir başlarsa eğer, orada derhal yönetenlerin ve onların yandaşlarıyla güçlü kesimlerin, mafya ve çetelerin menfaatleri, devletin yüce menfaatlerine dönüşür. Saman altından su yürütülür, olaylar açığa çıktığı zaman da iş işten geçmiş, devlet götürülmüştür.

Örneğin gerek hak hukuk, gerekse ahlak insanlık ve ülke yararı açısından, açık artırma ve eksiltme gibi, herkesin gözleri önünde yapılması gereken ihalelere bile, ulusal bir sır süsü verilerek, gizli teklifler, gizli görüşmeler, aba altından gizli tehditlere kadar, o kadar çok dümen döner ki; her partiye özgü ihale yöntemleri, ihale şirketleri, ihale mafyası ve çetesi oluşur. Sonuçta sistem kirlenir ve hep pislik üretmeye başlar.

Bir yerde kirlenme bir kere başladı mı, orada yönetimi temizlemek, yeniden bir yönetim kurmaktan daha zordur. Kir: beyazların bulunduğu çamaşır kazanına damlatılan, bir damla mürekkep gibi her yere nüfuz eder ve temizliğe karşı direnç kazanır, savunma yöntemleri oluşturur.

Buradan çıkışın tek yolu demokrasidir. Fakat demokrasi de, kirli ortamlarda boy atabilen bir çiçek değildir. Pislik demokrasinin, özellikle de en büyük düşmanıdır. Pislikten beslenenler, bulanık suda balık avlayanlar; kirlenmenin, demokrasinin sağladığı hak ve özgürlüklerden kaynaklandığını bile söylerler. Demokrasiyi dışlamaya çalışırlar. Oysa demokrasi başıboşluk değil, sıkı bir denetim sistemidir.

Yani demokrasi sıkı bir denetim sistemi olduğu halde, görüldüğü gibi kaba ve despotik sistemlerin keyfi ve başıboş uygulamalarının sorumluluğu da, demokrasideki temel hak ve özgürlüklere yıkılmaya çalışılmakta, demokrasinin: herkesin istediğini yapmakta serbest olduğu bir başıboşluk olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu yüzden de atılan her olumlu adım bilinçli bir biçimde olumsuzluklara rastlatılarak “E, işte gördünüz olmuyor” diye geri alınmıştır.

Çünkü demokrasi bir kere yaşama geçerse ve halk demokrasinin erdemi ile bir kez karşılaşırsa bir daha vazgeçmez, endişesi: mevcut pislikten beslenen herkesi korku ve endişeye sevk etmektedir. Onun için demokrasi onların dilinin tespihidir; ama güya bize uymamaktadır. Ya da zaman erkendir.

Oysa yaşanan ülkelerde görülmektedir ki; demokrasi; hak ve özgürlükler kadar, görev ve sorumluluklar sistemi, hatta çok daha sıkı bir denetim sistemidir. Akıl ve bilimden uzak, denetimsizlik derecesindeki bu kaba sistemler ise, demokrasi dışı sistemlerdir. Demokrasi ile aralarındaki mesafe de, denetimden uzaklaşmaları ile paralellik gösterir. Onların denetimi, tehdit, kaba kuvvet ve gözdağına dayanır.

Örneğin, geçmiş yıllara ait, sıradan normal bir telefon faturasında bakın neler yazıyor. Normalde borcunuz şu kadar, şu tarihe kadar ödemeniz rica ediliyor sanıyorsunuz değil mi? Evet ama sonrasında hangi tehditler sıralanıyor bakın. Telefonun kesilmesi, cezaların katlanması, haciz getirilmesi, bilmem hangi sayılı yasaya göre yasal işlem yapılması vs.

Tüm bu yazılanlar da göstermektedir ki; ülkelerin gelişmesi ilerlemesi, para pul zenginlik olayı ya da zengin kaynaklara sahip olma olayı değil, bir sistem olayıdır. Çünkü sistem beyindir, akıldır, organizasyondur. Bunlar olamadan ne kaynak yaratılabilir, ne de yaratılmış kaynaklar verimli kullanılabilir.

Eğer akıl varsa insanlar çölde de, buzda da, denizde de kendine uygun bir yaşam tarzı yaratabilir. Toplumlar için de sistem, yani yönetim biçimi, yani demokrasi budur. Çağdaş bir sistemi yakalayan topluluklar, her yerde ve her koşulda gelişir.

Burada önemli olan bizim cumhuriyeti çağdaş bir çizgiye çıkarıp çıkaramadığımızdır ki; maalesef 1930’lu yılların dünyasındaki yerimizi, bu günkü dünyada koruduğumuz ya da ileri götürdüğümüzü söylemek mümkün değildir. O zaman Avrupa’da bizden geride olan bütün ülkeler bizi sollayıp geçti. Şu anda Avrupa’da bizden geride ülke kalmadı.

Nedeni Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık hedefi yerine, küçük kişisel çıkarların peşine takılı politikalar, Atanın rehber olarak gösterdiği, akıl ve bilim yerine şark kurnazlığını benimsememizdir.

Şark kültüründe neyin ne olduğu ve nerede durduğu, doğrunun ne zaman doğru olup ne zaman yanlış olduğu, söylenenin mi yapılanın mı esas alındığı, hiçbir şey belli olmayıp: her şey bir kurnazlık ırmağında akar gider.

Çünkü her şey kapalı kapılar arkasında tezgâhlanıp, önünüze bir korku dağıyla beraber getirilir. Ya bu, ya da bu denir. İçinde akıl ve bilim olmadığından, demokrasi ile bağdaşması ve demokrasi ile birlikte yeşermesi mümkün değildir.

Yayın Tarihi : 21 Şubat 2008 Perşembe 14:42:58
Güncelleme :21 Şubat 2008 Perşembe 14:47:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
enderagar IP: 88.234.123.xxx Tarih : 25.02.2008 13:46:13

bugunku cumhuriyet gazetesinin başlıgına dikkat pkk ya yazılması geren yazı aynen terör orgutunu destekler tarzda pkkye di ye başlik atmış bunlar ozde degil sözde bile cumhuriyetçi olmazlar


Remzi CANGÜVEN IP: 88.224.141.xxx Tarih : 23.02.2008 22:04:41

KENDİSİNİ ÜLKESİNE ADAYAN ATATÜRK;CUMHURİYETİ KURULDUKTAN SONRA,CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA CUMHURİYETİ KABULLENEMEYEN RİVAYETLER MUHTELİF ZİHNİYETLER ,DIŞ GÜÇLERİN MAŞALARI,YERLİ TAŞARONLAR,DEVLETE BAŞKALDIRIRLAR, TOPLUMUN DUYGULARINI İSTİSMAR EDEREK,BELİRLİ TARİHLERDE İSYANLAR ÇIKARTIRLAR VE BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK TARAFINDAN İSYANCILAR EN AĞIR BİR ŞEKİLDE TAVİZ VERİLMEDEN CEZALANDIRIRLAR. GEÇMİŞ, YAKIN TARİHİMİZDE YAŞANILANLAR HERKESCE BİLİNMEKTEDİR.ATATÜRK DÖNEMİNDE AKIL,BİLİM VE ORGANİZASYON OLAYINDAKİ ANA FELSEFE "GAYE;HALKA,CUMHURİYETE,DEVLETE HİZMETDİ"ATATÜRK SONRASI AKIL VE BİLİMLE İLGİLİ ORGANİZASYON ZAYIFLADI VE YOK OLUP GİTTİ.YERİNİ YUKARIDA YAZARINDA DEDİĞİ GİBİ, ŞARK KURNAZLIĞI HER KONUDA ÇOK YÖNLÜ OLARAK GELDİ VE BOŞ OLAN YERDE YERİNİ ALIP BOŞLUĞU DOLDURDU.DEVLETİN VE HALKIN MENFAATLERİ GÖZARDI EDİLDİ VE HALKA ŞİRİN GÖZÜKÜLEREK,ŞAHSİ ÇIKARLAR ÖN SAFLARDA YERİNİ ALDI.HİLELER,YALANLAR VE HER TÜRLÜ OLUMSUZLUKLAR,TOPLUMUN DUYGULARI İNSAN HAKLARI ADI ALTINDA EMPOZE EDİLEREK İSTİSMAR EDİLDİ.DOĞRULUĞUN,DÜRÜSTLÜĞÜN YERİNİ YALANLAR,HİLELER,MERTLİĞİN YERİNİ DE KAHPELİK,KALLEŞLİK ALDI.CUMHURİYET'DEN BU ZAMANA KADAR GEÇEN SÜRE İÇERİSİNDE ATATÜRK VE CUMHURİYET DÜŞMANI OLAN İSYANCILARIN VE ESKİ OSMANLI DÖNEMİNİ ÖZLÜYENLER,ÇOCUKLARINI ŞARTLANDIRILARAK KİNLE BÜYÜTÜLER VE BUNLARIN İÇERİSİNDE İYİ BİR EĞİTİM ALARAK DEVLET KADEMELERİNDE BELİRLİ YERLERE GELMİŞ OLANLAR,BELİRLİ DERNEKLER VE PARTİLER İÇERİSİNDE GÜÇ OLUŞTURDULAR.BUNLARIN İÇERİSİNDE ŞERİAT ÖZLEMİ ÇEKENLER,İSİMLERİNİ TÜRK İSMİ KOYUP DA KENDİLERİNİ KAMUFLA EDEN ERMENİLER,ETNİK KÖKENLERİNİ ÖN PLANA ÇIKARANLAR VE BENZERLERİ PUSUDA FIRSAT KOLLUYANLAR VE AB TALİMATLARIYLA İNSAN HAKLARI ADI ALTINDA MAĞDURİYET YAŞAYAN DÜRÜST İNSANIMIZA DEĞİLDE,MAĞDURİYETE NEDEN OLAN YANLIŞA SAHİP ÇIKMALAR.DEVLETİ YIKMANIN,PARÇALAMANIN HESAPLARINI EMPERYALİST DIŞ GÜÇLERLE BİRLİKTE,PLANLI VE PROGRAMLI OLARAK DEĞİŞİK BİR ŞEKİLDE VE GÖRÜNÜMDE SAHNELEMEKTEDİRLER.BUNLARA KARŞI DEVLETİN DENETİM GÖREVİNİ YAPAN MÜKELLEFLERİN GÖREVLERİNİ YAPMADIKLARI VE ÇOK YÖNLÜ OLARAK OLAYLARA SEYİRCİ KALINDIĞINI HAYRETLER İÇERİSİNDE TAKİP EDEN,DÜRÜST İNSANLAR OLUMSUZ OLAYLARDAN ÜZÜNTÜ DUYULMAKTADIR.AKLİ SELİM OLAN HER YURTTAŞIN ZOR KAZANIM OLAN CUMHURİYETE,ÖZGÜRLÜĞE SAHİP ÇIKMASI GEREKİR DİYORUM.SAYGILARIMLA